Ülke sınırlarını aşan başkanlık seçimlerinde kimin kazanacağından daha ziyade Maduro’nun koltuğu devredip devretmeyeceği büyük bir merak konusu. Zira anket sonuçlarına göre başkan Maduro, sağcı rakibi Gonzalez’in en az 20 puan gerisinde gözüküyor.
Haiti’de G9 çetesi, sadece Haiti devleti ile değil öldürülen Cumhurbaşkanı Moise'ye karşı çıkan partilerle bağlantılı G-Pep çetesiyle de kanlı bir savaş veriyor. İki çete arasında bölge kazanmak için ciddi çatışmalar yaşanıyor.
Morales 2025'te yeniden başkanlığa aday olmak istiyor. Arce, başkan olarak yeniden seçilme hakkının kendisinde olduğunu düşünüyor. iki isim, ekonomi politikası, yasama koalisyonları, yargı seçimleri ve diğer birçok konuda anlaşamıyor.
İsrail’in Ortadoğu’daki soykırım ve saldırıları, Havana'dan Buenos Aires’e Mexico City’den Santiago'ya kadar ilkeli veya çelişkili tutumların ortaya çıkmasına neden oluyor. Bu tutumlarda iç politik dengeler ve ABD ile kurulan ilişkiler belirleyici.
Meksika oligarşisinin zenginleşmesi, ABD ile artan yakınlık ve yükselen ekonomik eşitsizliğin arasında, Meksika 2 Haziran’daki seçimlere hazırlanıyor. İki kadın adayın ve kimlik siyasetinin önce çıktığı seçim süreci, iktidar için referandum niteliği taşıyor.
Ekvador’da aynı anda üç savaş yaşanıyor. Bu savaşlardan ilki, Ekvador kartellerinin kendi içindeki savaş. İkincisi, Meksika kartelleriyle yaşanan savaş. Üçüncüsü ise Ekvador devletinin uyuşturucu kartellerine yönelik savaşı. Bu savaşlar giderek siyasallaşıyor.
Venezuela ve Guyana arasında yaklaşık iki yüzyıldır devam eden toprak anlaşmazlığı, son dönemde yeniden alevlendi. Maduro'nun asıl amacı, tartışmalı Essequibo bölgesi üzerinden yarattığı gerilimle Venezuela içindeki kendi imajını güçlendirmek.
Milei’nin tecrübesiz bir siyasetçi ve devlet adamı olması kendisinin en büyük handikabı olacak gibi görünüyor. Milei'ye oy verenler için asıl önemli olan, Milei'yi seçerek seçkinlerin karşısına çıkarmaktı. Bunda da başarılı oldular.
Noboa'nın zaferi, seçmenlerin geleneksel siyasi ayrımlardan yorulduğunu gösteriyor. Yeni başkan, çoğunluğu siyasi muhaliflerle dolu, bölünmüş bir Kongre ile karşı karşıya; bu muhaliflerden bazıları, göreve geldiği ilk günden itibaren onu bastırmaya çalışacak.
İsrail-Gazze çatışmasında Latin Amerika kamuoyu ve siyaseti bölünmüş durumda. Sol genel olarak Filistin platformuna daha yakın dururken sağ ise İsrail'den yana eğilim gösteriyor.
AB, bir ortak olarak Latin Amerika'yı kazanmak istiyorsa stratejik olarak hareket etmek zorunda. Bu anlamda EU-CELAC zirvesi, bölgesel işbirliğine ilişkin yeni bir gündemin benimsenmesi için önemli bir fırsat sunuyor.
Avrupa Birliği liderleri, Rusya ve Çin'e karşı nüfuz rekabetinde Latin Amerika ile ilişkileri yeniden başlatmanın yollarını arıyorlar. Son zirve bu anlamda önemli bir adımı temsil ediyor: İki taraf arasında ticari bağların yeniden canlandırılması.
İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi’nin son ziyaretleri İran’ın klasik Latin Amerika dış politikasının bir uzantısı. Yani uzun vadeli bir ekonomik ve askeri ortaklıktan ziyade, Amerika'nın arka bahçesinde diplomatik karşıtlığa dayanan siyasi bir oportünizm.
2022 yılında, solcu ve sosyal liberal siyasetçilerin öncülüğünde hazırlanan anayasa, referandumda reddedilmişti. Şimdiyse muhafazakarların öncülüğünde yeni bir anayasa hazırlığı için tekrar adım atıldı.
Seçimlerde Colorado Partisi, Kongre ve eyaletlerde açık bir zafer kazanırken parti adayı Pena da başkan seçildi. Bununla birlikte, parti içi gerilimler ve liderlik mücadelesi, potansiyel sorunlar yaratabilir.
Brezilya, ABD'ye olan tarihi, diplomatik ve ekonomik bağımlılığını Çin’le geliştirdiği çok yönlü ilişkilerle dengelemek istiyor. Fakat Pekin'in yeni uluslararası düzen vizyonuna boyun eğmek de istemiyor.
Şili ve Türkiye arasında bir deprem karşılaştırması, doğal afetlerin sonuçlarının ülkeler arasında nasıl büyük farklılıklar oluşturduğunu gösteriyor.
Lula yönetimi, seçim sonrasında yaşanan ayaklanmanın hukuki olarak soruşturulmasını sağlayabilirse ülkedeki devasa sosyal eşitsizlik sorunu ve kendilerini hukukun üzerinde konumlandıran seçkinler üzerinde bir başarı elde edebilir.
Başkan Castillo, kendince bir denge politikası yürütüyor olsa da aynı sınıftan gelmediği ve farklı bir etnik kimliğe sahip olduğu için Perulu tüm seçkinlerin ontolojik olarak istemediği bir figürdü.
''Arjantin’de cumhurbaşkanlığı makamının yargıda tartışılması, yargıyı, suçu engelleyen bir denge unsuru olmaktan çok, ülkeyi krize sokan ve tüm kesimleri politize etmekten çekinmeyen bir kuvvete dönüştürdü''.
Seçimlerle ilgili bahsedilmesi gereken ilk nokta, Lula’nın kazanmasına rağmen, Bolsonaro ve daha yaygın olarak bolsonarismo hiçbir yere gitmiyor.
Önemli miktarda maden ve mineral kaynaklarına ev sahipliği yapan Latin Amerika, politik ve çevresel sorunlara rağmen, uluslararası kaynaklar sektöründe faaliyet gösteren firmalar için her zaman cazip bir bölge olarak görülüyor.
Seçimlerde eski Cumhurbaşkanı Lula da Silva, Brezilya'yı aşırı sağcı bir "diktatörlükten kurtarma" kampanyası yürütürken, 2018'de cumhurbaşkanı seçilen Jair Bolsonaro ise “kızıl haydutlar” iktidara dönerse oylamaya saygı duymayacağı tehdidinde bulunuyor.
Çin, siyasi ve bürokratik labirenti stratejik olarak lehine çevirebilmek üzere Latin Amerika'nın kurumsal zayıflıklarından ve şeffaflık eksikliklerinden yararlanıyor.
Latin Amerika’da pembe dalganın yükselişi, azınlıkların dışlanmasına dayalı uzun vadeli sıkıntıların ve küreselleşmenin yol açtığı ekonomik zorlukların neticesi olarak ortaya çıkan ulus-ötesi bir gelişmedir.
Eski bir gerilla olan Gustavo Petro, seçim kampanyası döneminde Kolombiya'nın ekonomik sistemini dönüştürme sözü vermişti. Şimdi Devlet Başkanı olarak sermaye ve iş dünyasını endişelendiriyor.
Kolombiya'da cumhurbaşkanlığı yarışını kim kazanırsa kazansın; derinden bölünmüş bir ülkeyi, bir düzineden fazla partinin yer aldığı parçalı bir Kongreyi ve bocalayan bir barış anlaşmasını da yönetmek zorunda kalacak.
Gelinen noktada Castillo, protestolar ve sağcı muhalefet arasında sıkışmış durumda. Şimdiye kadar sağ partiler, başkanı görevden almak için ihtiyaç duydukları üçte iki çoğunluğa ulaşabilmiş değil.
Siyasi alanda Rusya'nın eylemleri, halihazırda otoriter, popülist ve solcu hükümetlerin bir bileşimine doğru ilerleyen Latin Amerika’yı muhtemelen daha da kutuplaştıracak.
Rusya, ABD’nin Kafkasya, Orta Asya ve Karadeniz’deki çevreleme politikalarına karşı Latin Amerika’da genişlemeye çalışarak denge oluşturmaya çalışıyor. Bu bağlamda NATO’ya karşı yeni bir cephe daha açmış oluyor.
Şili işçi sınıfı, Boric’in La Moneda Sarayı'na girdiği andan itibaren onun sağcı politikalarıyla giderek daha fazla çatışmaya girecektir.
Latin Amerika’da milliyetçi ve radikal partilerin oy/değer kaybettiği, geleneksel sağ/sol parti/siyasetçilerin ise meşruiyetlerini yitirdiği bir politik atmosfer geride kaldı.
Devlet Başkanı Lasso, militarist bir söylem kullanarak güvenlik güçlerine tam destek sözü vermek suretiyle görevlerinin ifasında “cezasızlık garantisi” verdi.
Brezilya’da Bolsonaro’nun temsil ettiği aşırı sağ, ordunun 1985'te kontrolü bırakmasından bu yana ülkenin kötüye gittiğine inanıyor. Yeniden canlanmış bir “komünizm”in tasfiye edilmesi ve mümkün olan her şekilde geri püskürtülmesi gerektiğine inanıyor.
Biden yönetimi, Karayip adalarında Trump hükümetinden farksız bir tempoda, ABD politikalarını ‘insan hakları”, “özgürlük”, “demokrasi ve “hukuk” söylemiyle daha yumuşak bir şekilde yürütmeye çalışıyor.
Değişime direnen Perulu seçkinler aynı zamanda Castillo ve partisi Peru Libre arasındaki sürtüşmeye güveniyor.
Kolombiya'da bir vergi teklifine karşı ‘başlayan şey’, Kolombiya'nın köklü sorunlarının ülke çapında protesto hareketine dönüşmesine neden oldu.
Brezilya'da af yasası, askeri güç ile sivil güç arasında bir tür denge oluşturdu. Bu nedenle Silahlı Kuvvetler, Anayasanın ve yasaların üstünde bir konum sergilemektedir.
Arauz ve Lasso arasındaki birinci tur yarışı, solcu Arauz’un zafere daha yakın olduğunu gösteriyor.
Bolsonaro, büyük umutlarla seçilmesine rağmen Brezilya için ciddi bir ’hayal kırıklığı’ oldu.
Luis Arce'nin seçim zaferi, MAS politikalarının ve 13 yıllık Morales iktidarının da önemli bir onayını oluşturdu.