ANALİZ
Bolivya’da Darbeciler Sandıktan Çıkamadı
Luis Arce'nin seçim zaferi, MAS politikalarının ve 13 yıllık Morales iktidarının da önemli bir onayını oluşturdu.
L ATİN AMERİKA ÜLKESİ Bolivya’da bir yıl önce gerçekleşen darbeden sonra ilk başkanlık seçimleri Ekim-2020’de yapıldı. Bolivyalılar, ABD'nin desteklediği darbeden bir yıl sonra Evo Morales'in partisini tekrar iktidara getirdi. Bolivya Yüksek Seçim Mahkemesi, darbeyle devrilen eski Cumhurbaşkanı Evo Morales’in partisi Sosyalizm Hareketi’nin (Movimiento al Socialismo / MAS) adayı Luis Arce’nin Bolivya Cumhurbaşkanlığı seçimini kazandığını açıkladı.
Bolivya'nın üç dönem başkanı olan Evo Morales, Kasım-2019'da, kendisini dördüncü dönem Cumhurbaşkanı yapacak olan Ekim-2019 başkanlık seçimlerinin galibi ilan edildikten birkaç gün sonra, polis ve asker darbesine maruz kalarak Meksika'ya kaçmak zorunda kalmıştı. Dolayısıyla Luis Arce’nin elde ettiği ezici üstünlük, 2019’da gerçekleşen darbeye bir tepki olarak değerlendirildi.
Çünkü yeni seçilen Luis Arce, altı rakibine karşı oyların %55'ini kazandı ve ikinci tura ihtiyaç duymadan başkan seçildi. Seçimin ikincisi, sandıktan %29 oranında oy alan merkez-sağ adayı ve eski Başkan Carlos Mesa oldu. Morales'e yapılan darbenin sivil protesto hareketinin lideri olan ve “Bolivya’nın Trump’ı’’ olarak bilinen muhafazakar aday Luis Fernando Camacho da oyların %14'ünü alarak üçüncü oldu.
Bolivya seçim sistemine göre ilk turda kazanmak için, bir adayın oyların %50'sinden fazlasına veya ikinci sıradaki adayla arasında en az %10’luk bir fark olmak üzere %40'a ihtiyacı var. Arce, en yakın rakibine kabaca 25 puanlık bir fark atarak ezici ve tartışmasız bir üstünlük sağladı.
Morales’e darbe yapıldıktan sonra polis ve silahlı kuvvetlerin desteğiyle Cumhurbaşkanı yapılan Jeanine Anez; hızlıca seçimlere gidileceğini söylemesine rağmen, seçimler 3 kez ertelendi. Seçimler için önce Ocak-2020 tarihi açıklandı; ardından 3 Mayıs 2020’ye ertelendi. Ancak Covid-19 nedeniyle bu tarih de iptal edildi. Sonrasında 6 Eylül 2020 için planlanan seçimler bir kez daha ertelendi. En sonunda 18 Ekim 2020 tarihi için nihai seçim kararı alındı.
Bu ertelemeler, darbecilerin seçime gitmek istemedikleri şeklinde yorumlandı. Çünkü darbeyi gerçekleştiren sivil ve askeri gruplar Morales’in partisi MAS seçimlere katılmaması için çalıştı. Bu yüzden eski Cumhurbaşkanı Morales’in seçimlere katılması yasaklandı. Ardından MAS’ın adayı ve seçimi kazanan Arce’yi 4 ayrı suçtan dava açıldı. Ancak MAS ve Sendika üyelerinin yaptığı protestoların şiddetinden çekinildiği için Arce’nin seçime katılmasına engel olunamadı.
Nitekim medya, sosyal medya ve anket manipülasyonlarına rağmen MAS aslında beklentilerin üzerinde bir performans gösterdi ve geçen yılın sonuçlarına göre oylarını %8 artırdı. MAS ayrıca Senato ve Temsilciler Meclisinde de çoğunluğu kazandı, belki anayasayı değiştirecek üçte iki çoğunluğu elde edemedi ama tek başına iktidar olmayı başardı.
Arce ve Morales
Başkanlık seçimini kazanan Luis Arce 57 yaşında Marksist finans eğitimi almış bir ekonomisttir. İngiltere eğitimli ekonomistin seçim döneminde güçlü bir kampanya yürütmesini sağlayan şey, eski Cumhurbaşkanı Morales’e yapılan darbe olsa da; tekrar Bolivya’ya dönen Morales’in uzunca bir süre gölgesinde kalma ihtimalinden söz etmek mümkün.
Başkan seçilen Luis Arce, %88 seçmen katılımıyla Bolivya tarihindeki en büyük seçim sonuçlarından birini aldı. Bu rakam aynı zamanda Latin Amerika'daki en yüksek seçime katılım oranlarından biri oldu. Luis Arce'nin seçim zaferi, MAS politikalarının ve 13 yıllık Morales iktidarındaki başarılarının da önemli bir onayını oluşturdu. Luis Arce, seçim zaferinden sonra Bolivya'yı "yeniden inşa etme" sözü verdi ve "şimdi bizim en büyük zorluğumuz memleketimizi barış içinde yeniden inşa etmek, tüm Bolivyalılar için neşe, istikrar ve daha iyi bir yarın için umut kazanmaktır," dedi. Daha sonra, "İnsanların bize duyduğu güveni boşa çıkarmayacağız," diye ekledi.
Bir koka yetiştirici sendikasına liderlik eden ve çocukken lama çobanı olan Morales, Bolivya'nın sosyal ve ekonomik kalkınmasını gerçekleştirdiği için son derece popüler bir liderdi. Ancak iktidarı bırakma konusundaki isteksizliği, artan otoriter dürtüleri ve bir dizi yolsuzluk skandalına adının karışması, arkasındaki halk desteğini zayıflattı. Zaten darbe tam olarak bu tartışmaların odağında gerçekleşti. Ancak Morales’in popülaritesi halen çok yüksek. Morales, yüz binlerce insanı yoksulluktan kurtaran ve yüzyıllardır çoğunluğu beyaz elitler tarafından yönetilen Bolivya’da yerli ve kırsal topluluklara öncelik veren, ülkeyi dönüştüren sosyalist-devrimci bir kahraman olarak görülüyor.
Luis Arce, on yıldan fazla bir süredir Morales yönetiminde Maliye Bakanı olarak görev yaptı; ve uzun bir ekonomik kalkınmayı beraberinde getirdi. Bolivya Merkez Bankası ve Maliye Bakanı olarak madencilik, gaz ve telekomünikasyon endüstrilerinin kamulaştırılmasını denetledi; bölgesel ve altyapısal kalkınma için bir banka ve özel bir fon kurulmasını tasarladı. Özetle Morales’in ekonomik başarısının arkasındaki isim Luis Arce’ydi. Dolayısıyla Morales’in, Arce gibi başkent La Paz’da eğitimli bir ailenin çocuğu olarak büyümüş, tahsilli ve pragmatist eski ekonomi bakanıyla yönetişimsel konularda karşı karşıya gelmesi kaçınılmaz gözüküyor.
Darbeciler Enkaz Bıraktı
Geçen yıl darbeyle Cumhurbaşkanı olan Jeanine Anez ve darbecilerin, arkalarında ciddi bir enkaz bıraktıklarını söylemek mümkün. Jeanine Anez, başkanlığı sırasında hayli sert bir siyaset izledi. Siyasi rakiplerine baskı yaptı. Kendisine yönelik muhalefeti bastırdı ve seçimleri 3 kez erteleyerek birçok Bolivyalıyı çileden çıkardı.
Özellikle Coronavirüs salgınında Bolivya sağlık ve cenaze sistemi iflas etti. 11.6 milyon kişiden yaklaşık 8.400'ü COVID-19 nedeniyle öldü. 139.000'den fazla tespit edilmiş vaka var. Gerçek sayı tam olarak bilinmiyor. Bolivya, salgın sürecinde dünyanın en yüksek ölüm oranlarından birine sahip. Peru ve Belçika'dan sonra en yüksek ölüm oranına sahip üçüncü ülke. Öte yandan, sağlık krizi henüz bitmiş değil. Anez'in aile üyeleri ve bakanları iktidarın avantajlarından (uçaklar, partiler) kişisel olarak yararlanmayı sürdürdükçe, halk nezdindeki desteği yavaş yavaş azaldı. Nitekim Anez, manipülatif anketlerde bile dördüncülükten daha fazla yukarı çıkamayınca Cumhurbaşkanı adaylığını geri çekti. Seçimlere 2 ay kala kabinesinden 3 bakan görüş ayrılıkları nedeniyle istifa etti.
Uluslararası finans kuruluşları, 2020 yılında Bolivya GSYİH'sında %8'in üzerinde bir düşüş öngörüyorlar. Bolivya ekonomisindeki en büyük sorunlardan biri, son yıllarda büyüyen mali açıktı. Ancak bir şekilde sürdürebilirliği vardı. Fakat darbeciler döneminde IMF’den alınan borç ve salgın sürecinin zorlukları, fotoğrafı daha da ağırlaştırdı.
Bolivya’da Anez’in darbe hükümeti pandemi nedeniyle 2020 yılında yaklaşık %12 oranında kamu açığı verdi. Resmi verilere göre, şehirlerdeki işsizlik oranı Ocak ve Ağustos arasında %6,6'dan %10,5'e yükseldi. Bolivya'daki istihdamın çoğunun kayıt dışı olduğunu hesaba kattığımızda, işsizlik çok daha şiddetli.
Anez'in bir yıllık görev süresi boyunca, güvenlik güçleri düzinelerce MAS üyesini öldürdü/tutukladı. Ayrıca yerli halka karşı ırkçılık, ekonomik sefaleti ağırlaştıran devlet şiddeti ile birleştiğinde sokaklarda kaos tırmandı. Darbe rejimi, muhalefete karşı terör ve isyan suçlaması yaparak başkan adayı Arce dahil birçok yetkili/etkili isme soruşma açtı. Ayrıca ekonomik ve sosyal politikalarda büyük değişiklikler yaparak özelleştirme ve kemer sıkma programları gerçekleştirdi. Covid-19 salgının ortasında sağlık hizmeti veren 700 Kübalı doktoru sınır dışı etti. Darbe rejiminin sağlık bakanı Marcelo Navajas, vantilatör satın alımlarındaki yolsuzluk iddiasından tutuklandı.
Morales Neden Devrilmişti?
Başkan Morales yönetiminde Bolivya, ekonomide olağanüstü bir büyüme performansı gösterdi ve ortalama %4,5 büyüme oranına ulaştı. Reel kişi başına gelir, 13 yıllık başkanlığında %50'den fazla arttı. Yoksulluk 2017'de %60'tan %35'e düştü. Bolivya'da işsizlik neredeyse yarı yarıya %7,7'den %4,4'e düştü. Aylık asgari ücret üç katına çıktı. Bolivya’da Başkan Morales'in yönetimi pek çok kişiyi yoksulluktan ve cehaletten kurtardı.
Başkan Morales, doğal gaz endüstrisini kamulaştırarak devlet gelirini önemli ölçüde artırdı. Artan gelir sayesinde, kamu yatırımları ve sosyal güvenlik sistemi güçlendirildi. Böylece milyonlarca insanın hayatı iyileştirildi.
Bolivya, Başkan Morales'in devrilmesinden bu yana bir kriz halinde. Bolivya aynı zamanda Güney Amerika'nın en yoksul ülkesi olmaya devam ediyor. Ülke sömürge günlerinden beri beyaz Avrupalı seçkinler tarafından yönetiliyor. Ülkenin ayrıca çoğunlukla ordu tarafından gerçekleştirilen uzun bir darbeler geçmişi var. Evo Morales 2006 yılında Başkan olarak göreve başladı ve Bolivya nüfusunun %47'sini oluşturan yerli halktan gelen ilk Cumhurbaşkanı oldu.
2019’da Başkan Evo Morales'in ayrılışının ardından Jeanine Anez, darbeci liderlerin desteğiyle ‘kendisini başkan’ ilan etti. Ayrıca, çoğunlukla ABD tarafından finanse edilen ve merkezi Washington'da bulunan Amerikan Devletleri Teşkilatı'nın (OAS) Genel Sekreteri Luis Almagro, darbenin gerçekleştirilmesini sağlayacak siyasi krizin başlamasında önemli bir rol oynadı.
Morales’in devrilme süreciyle ilgili yapılan yorumlarda, darbe sürecinde ülkedeki lityum rezervleri ve ABD’nin etkili olduğu tezi öne çıkıyor. 1990'lardan bu yana, hava kalitesini iyileştirmek ve iklim değişikliğini tersine çevirmek için dünya genelinde elektrikli arabalara yönelik bir eğilim oluştu. Bu elektrikli arabaların aküye, akünün de lityuma ihtiyacı vardı. Dolayısıyla bu yeni eğilim, lityum (beyaz petrol) talebinde bir patlama olacağı anlamına geliyordu. Bu kapsamda lityum ABD’nin stratejik mineral listesinin üst sıralarında yer almaya başladı. Diğer yandan Bolivya, bugün dünyanın lityum rezervinin %70'ine ev sahipliği yapmakta. Bu, Bolivya'yı yeşil enerjiye erişim bağlamında Çin ile ABD arasındaki soğuk savaşın içine yerleştiriyor. Bu açıdan Başkan Morales'e yönelik darbeyi, ABD ile Çin arasında yoğunlaşan soğuk savaşın tetiklediği öne sürülmekte. Dünyadaki en büyük elektrikli otomobil üreticisi Tesla'nın CEO'su Elon Musk, Bolivya darbesini desteklemekle itham ediliyor.
Bolivya Solcuları ‘Latin Amerika Baharı’nı Başlatabilir mi?
Bolivya’da sadece Morales’e ABD destekli ideolojik sağcı-evanjelik bir darbe yapılmadı. Aynı zamanda ülkenin değerli lityum madenlerinin Batı'dan ziyade Çin'e satması da engellendi. Bu yüzden de sosyalist MAS için seçim zaferi, yalnızca Bolivya'daki sağ-evanjelik Anez rejimine karşı bir zafer değil, aynı zamanda Latin Amerika sol hareketleri için de emsal teşkil edebilir. Zira Arce'nin Evo Morales ve partisi MAS'ı temsil eden zaferi, ABD'nin Bolivya'da veya Latin Amerika'da darbe yoluyla rejim değişikliği siyasetini ‘en azından şimdilik’ terse itiyor. Çünkü, Arce'nin solcu MAS bayrağı altındaki zaferi, Latin Amerika Solu için de bir zafer olarak görülüyor.
Nitekim Brezilya solcu eski Cumhurbaşkanları Lula da Silva ve Dilma Rouseff, Ekvador eski Cumhurbaşkanı Correra ve 2012'de yine bir darbeyle devrilen Paraguay Devlet Başkanı Fernando Lugo, MAS ve Arce’yi kutladı. Lugo, Latin Amerika'nın diğer sol görüşlü liderlerinin beklentilerini dışa vurarak, "Bu muazzam zafer, tüm Amerika'mız için bir örnek ve umut ışığıdır!" dedi. Arjantin Cumhurbaşkanı Fernandez ve Venezulea Cumhurbaşkanı Maduro, Bolivya’ya Arce’yi kutlamaya gideceklerini açıkladılar. Ayrıca Başkan Arce, darbe rejimi arasında Küba ve Venezuela ile kesilen ilişkileri yeniden kuracağını da ilan etti. Dolayısıyla Bolivya'da MAS'ın iktidara dönüşü, Latin Amerikalı diğer solcu parti/kişiler tarafından bölgede siyasi bir dönüm noktası olarak görülüyor.
Ancak, Ekvador'da sol bir partiden seçilmesine rağmen ABD yörüngesinde siyaset izleyen Lenin Moreno'da olduğu gibi Arce'ye yönelik korku ve spekülasyonlar da göz ardı edilmiyor. Hatta Trump yönetimi, Morales'in devrilmesini Latin Amerika'da ‘demokrasi için’ desteklemişti, ancak Dışişleri Bakanlığı sözcüsü, ABD'nin "Bolivyalılar’ın seçtiği kişiyle çalışmayı" dört gözle beklediğini söyledi. Üstelik Arce’nin yemin törenine üst düzey ABD’li diplomatlar katıldı. Özellikle Arce’nin pragmatist kişiliği Latin Amerikalı solcular açısından bir handikap olarak gözükse de Evo Morales’in Bolivya’ya dönüşü ve MAS’ın baskın ideolojik yapısı Latin Amerika solcularının en büyük güvencesidir.
Arce'nin zaferi, Birleşmiş Milletler'e göre, bu yıl yoksulluğun %37'ye çıkmasının beklendiği bölgede, Latin Amerika solunu yeniden canlandıracaktır. Morales, Bolivya'yı 2006'dan 2019'a kadar yönetmiş ve Brezilya'dan Luiz Inácio Lula da Silva ve Venezuela'dan Hugo Chavez de dahil olmak üzere Güney Amerika'da iktidara gelen solcu liderlerin "pembe dalgasına" katılan son kişi olmuştu. 2019’da Şili, Ekvador, Peru ve Kolombiya’da başlayan sokak gösterilerine COVİD-19 nedeniyle ara verilse de; önümüzdeki aylarda birçok ülkede solcu parti/kişilerin tekrar Latin Amerika hükümetlerinde iktidar olması muhtemel gözüküyor.
Sonuç
ABD destekli darbeler, ABD'nin beğenmediği, demokratik olarak seçilmiş liderleri "diktatör" olarak tasvir ederek, on yıllardır ABD dış politika propagandasının temelini oluşturuyor. Ancak Bolivya'da bu propaganda tarzı başarısız oldu. Bolivyalılar, demokrasi ve yönetim haklarını korumak için (bir salgının ortasında bile) hayatlarını riske atarak, siyasi iradelerini sandığa taşıdılar.
Bu bağlamda seçim sonuçları, sosyalist yerli lider Morales'in imajını güçlendirecek. Bu seçim sonucu, pandemiye, askeri baskıya ve yaygın yolsuzluğa karşı bir tepkinin ortasında, seçimleri üç kez erteleyen Anez rejimine duyulan derin halk nefretini gösteriyor. Nitekim Koronavirüs salgını ve sokaklardaki askeri varlığa rağmen, yerel medya, milyonlarca kişinin sandık başında maskelerle ve sosyal mesafe şartlarında uzun kuyruklarda beklemesine rağmen seçime yüksek bir katılım olduğunu bildirdi.
ABD Jeoloji Servisi'ne göre, Çin genel olarak nadir toprak minerallerinin tahmini % 80'ini üretiyor. ABD, 1970'lerdeki petrol krizi sırasında ortaya çıkan retoriği anımsatan “enerji bağımsızlığı” düşüncesi kapsamında, rekabeti kaybetme tehdidi yaşıyor. ABD yönetimi, kritik mineraller konusunda Çin'e karşı bir avantaj elde etmeyi umuyor. "Amerikan Yapımı" elektrikli araç üretimini genişletmek istiyor. ABD ve Çin arasındaki lityum savaşı Morales’e darbe yapılmasına yol açtı. Bu bağlamda Arce’nin Çin ve ABD arasında bir tercih yapmak zorunda kalacak olması hem iç hem dış ilişkilerin seyri Arce’nin iktidarının seyrini belirleyecektir. Nihayetinde Morales’in karar alma mekanizmasının içine girme arzusu, Arce’nin karşısındaki en büyük zorluk olarak duruyor.
Ancak Başkan Arce, önümüzdeki günlerde öncelikle ekonomi, pandemi ve etnik eşitsizlik gibi zorluklarla karşılaşacak. Seçmenlerin %55'nin desteği, mutlaka sağlam bir sosyal taban anlamına gelmez. Başkan Arce’nin öncelikle Evo Morales ve MAS ile çalışma konusunda bir yöntem geliştirmesi gerekecek. Aynı zamanda darbeyi gerçekleştiren silahlı kuvvetler ve polis teşkilatını da ürkütmeden bir ilişki geliştirmesi gerekiyor. MAS, son yıllarda olduğu gibi Yasama Meclisi'nin üçte ikisini kontrol edemeyecek. Dolayısıyla bu durum, diğer partiler ve baskı gruplarıyla da ilişki kurmayı kaçınılmaz kılıyor. Ancak Bolivya politik yapısından böyle bir siyasi kültür neredeyse yok.
Bolivya ekonomisi halen madenciliğe bağımlı olmaya devam ediyor. Cumhurbaşkanı seçilen Arce ve partisi MAS, ekonomik ve sosyal eşitsizlikleri azaltmak için kapsamlı ekonomik ve sosyal programlar geliştirmek zorunda. Ayrıca darbecilerin bıraktığı sağlık, toplum ve ekonomi alanlarındaki enkazı kaldırıp yeni bir politika inşa etmek mecburiyetindedir.
Lisansını Kamu Yönetimi, yüksek lisansını Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler, doktorasını da Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler alanında ihtisas etmektedir. Çalışma alanı Latin Amerika, Ortadoğu ve Kuzey Afrika alanlarıdır. Prof. Dr. Mim Kemal Öke danışmanlığında yazmış olduğu “Brezilya’nın anatomisi ve Lula da Silva ile R.T. Erdoğan hükümetlerinin karşılaştırılması” tezi, Sosyal Bilimler Tez yarışmasında 1. olmuştur. Bir süre Sao Paulo Üniversitesi’nde misafir araştırmacı olarak çalıştı. 2016-2017 yılları arasında Brezilya’da Yunus Emre Enstitüsü Sao Paulo müdürü olarak görev yaptı. Milat, Ortadoğu gazeteleri ve Gerçek Hayat dergisinde yüzlerce makale yayımladı. Halen İndependent Türkçe ve Gazete Damga’da köşe yazıları yayımlanmakta; TV ve Radyo programlarında aktüel siyaset ve dış politika konularında görüş beyan etmektedir.