ANALİZ
Meksika Seçimleri: Organize Suçun Zaferi!
Meksika şimdi yeni bir yönetime hazırlanırken şiddetin, resmî yolsuzluğun ve kanunsuzluğun devam edeceğini söylemek mümkün. Meksika seçimlerini bir kadın kazanmış olabilir ancak asıl kazanan, kelimenin tam anlamıyla organize suç.
HAZİRAN AYINDA, Claudia Sheinbaum, Meksika tarihinin ilk kadın devlet başkanı olarak seçildi. 61 yaşındaki bilim insanı, 2018-2023 döneminde Mexico City belediye başkanlığını yaptı. Şimdi ise görev süresi sona eren Başkan Andrés Manuel López Obrador'un (AMLO) himayesinde. Sheinbaum, Obrador'un Morena Partisi'ne mensup, Meksika'yı da onun gölgesinde yönetecek.
Sheinbaum, Meksika tarihindeki en büyük seçimde, muhafazakâr koalisyonun lideri olan eski senatör Xóchitl Gálvez ile karşı karşıya geldi. Meksikalılar, başkanlığın yanı sıra, 20.700'den fazla federal ve yerel makama gelebilmek için yarışan adaylar için de oy kullandı.
Seçim öncesinde, gözlemciler, ülkeyi kadın bir devlet başkanının yönetmesini, kadınların güçlenmesi için bir zafer olarak lanse etse de Meksika’daki duruma bakıldığında, böylesi bir sevincin ne kadar erken olduğu görülüyor.
2019'da Mexico City'nin ilk kadın belediye başkanı olan Sheinbaum, kadınlara yönelik şiddeti ortadan kaldırma sözü vermişti. Ne var ki görev süresi boyunca gerek Meksika başkentinde gerekse ülkenin geri kalanında kadın cinayetleri artmaya devam etti.
Ülke genelinde günde en az 10 kadın ve kız çocuğunun öldürüldüğü ve on binlerce kadının kayıp olduğu görülüyor. Üstelik, kadın cinayetlerinin çoğu takipsizlikle sonuçlanıyor.
Elbette, kadın cinayetlerindeki artış, genel manada şiddetin artmasıyla ilişkili. Obrador döneminin ilk dört buçuk yılında Meksika'da 160.594 cinayet kaydedilirken, kayıp insan sayısı 111.000'i aşmış durumdaydı. Obrador ise bu kayıp rakamlarını, ciddi ölçüde düşük gösterdi.
Görev süresi sona eren başkan, kayıpların aranmasıyla haddinden fazla ilgilenen insanları ise "nekrofili deliliği" ile suçladı.
Şiddet, siyasi sahaya da uzanıyor. Onlarca aday, Haziran seçimleri öncesi öldürüldü ve yüzlercesi de yarıştan çekildi. İki belediye başkan adayı, Nisan ayında, aynı gün ölü bulundu.
Seçim öncesi siyasi cinayetlerdeki artış, öncelikle kartellere ve diğer organize suç örgütlerine bağlanıyor. Buna göre bu gruplar, kendilerine muhalif adayları ortadan kaldırarak bir anlamda “kendi seçimlerini” yapıyor. Gelecek yıllarda iplerin kimin elinde olacağını göstermek için, Meksika tarihinin en büyük seçimlerinden daha uygun bir zaman olamaz, değil mi?
Örneğin, Meksika'nın güneyindeki Oaxaca eyaletinin küçük sahil kasabası ve ayrıca benim de ara sıra uğradığım yer olan Zipolite'in belediye başkanı, belediye binasının önünde güpegündüz vurularak öldürüldü. Basın, olaya neredeyse hiç yer vermedi. Ancak kasabada dolaşan söylentiye göre, başkanı vuran kişiler, kendisini defalarca uyarmıştı. Evet, başkan, bu uyuşturucu kaçakçılarının operasyonlarını engellemeye çalıştığı için öldürüldü.
Zipolite'den Nisan ayında ayrıldım. Geçtiğimiz gün, orada yaşayan bir arkadaşımı arayarak, belediye başkanının yerine kimin geçeceğini öğrenmek istedim fakat arkadaşımın cevabı: “Hiç kimse bu koltuğa oturmak istemiyor.” oldu.
Zipolite olayını ülke çapında düşünürseniz, seçimlerin ne kadar “özgür” bir ortamda yapılacağı hakkında fikir edinebilirsiniz.
Meksika'daki şiddet olaylarından uyuşturucu kartellerini sorumlu tutup tartışmaları sonlandırmayı tercih etse de ABD, sınırın güneyindeki şiddet ortamının sürdürülmesinde büyük bir rol üstleniyor. Zaten ABD'de uyuşturucuya olan talep ve aynı zamanda uyuşturucunun suç sayılması, ilk başta tüm kartellerin ortaya çıkmasına neden olmuştu.
Ayrıca buna, ABD'nin kayıtsız iş gücüne olan talebi ve göçün kriminalize edilmesi de eklenmeli. Obrador, bu konuda gringo'ların (Amerikalıların) kirli işlerini yapmaya fazlasıyla hevesliydi. Sheinbaum'un da bu düzeni sürdüreceğine şüphe yok.
Benzeri görülmemiş sayıda sığınmacı, ABD'ye ulaşmak için Meksika'dan geçiyor. Uyuşturucu çeteleri, bu ortamda insan kaçakçılığı da yapma fırsatı buluyor. Sığınmacılar, genellikle iş birliği içerisinde çalışan devlet görevlileri ve organize suç örgütleri tarafından her fırsatta istismar edilip gasp ediliyor.
Mart ayında Guatemala'dan Meksika'ya geçen Venezuelalı iki arkadaşımı almak için Oaxaca'dan komşu eyalet Chiapas'a gittiğimde, bu gerçeği bizzat deneyimleme fırsatı buldum. İlk başta, arkadaşlarımı sınırdan almaları için Chiapas'taki tanıdıklarıma para teklif etmiştim ancak: “Göçmenleri alırsak, kartel bizi öldürür.” cevabını aldım.
Gün boyu süren maceramız, Obrador'un gözdesi olan Ulusal Muhafızlar da dâhil olmak üzere, Meksika'nın göç ve güvenlikle ilgili her kurumunun bizi gasp etmesiyle sonuçlandı. Göçmen kaçakçıları, işlerine müdahale ettiğim yönünde bir ihbarda bulunmuştu. Bunun üzerine Ulusal Muhafız'dan üç kişi, bizi, bir otoparkta köşeye sıkıştırdı.
Hâlihazırda, cebimdeki tüm pesoları Meksika yetkililerine verdiğimi işitmekten hoşnut olmayan bu üç kişi, yakındaki bir benzin istasyonuna gidip kredi kartımdan yüklü bir ödeme yapmamı istedi. Ardından istasyondaki görevli, bu ödemeyi, nakde çevirerek kendilerine verebilecekti.
2019 yılında kurulan Ulusal Muhafızlar; sığınmacılara karşı işkence, yargısız infaz, cebirle kaybetme ve cinsel şiddet uygulamakla suçlanıyor. Şimdi ise Sheinbaum, Ulusal Muhafızların “halka daha yakın olacağını, yerel polis gibi hareket edeceğini, ilk müdahale ekibi hâline geleceğini” iyimser bir tavırla ifade ediyor.
Suç unsurlarından bahsetmişken, Sheinbaum, Meksika’da oldukça kirli bir geçmişe sahip olan "serbest ticaret" alanında da ABD ile iş birliğini artırmayı umuyor. Hatırlanacağı üzere, ABD'nin dayattığı Kuzey Amerika Serbest Ticaret Anlaşması'nın (NAFTA) 1994 yılında yürürlüğe girmesi, ülkedeki milyonlarca geçim kaynağını yok ederken, yoksulluğu artırmış ve sayısız Meksikalıyı hayatta kalabilmek için uyuşturucu kaçakçılığına zorlamıştı. İşte kadın cinayetleri de o zamanlar artmıştı.
Zaten ABD'nin dayattığı kapitalizm, organize suçtan başka ne getirdi?
Meksika şimdi yeni bir yönetime hazırlanırken şiddetin, resmî yolsuzluğun ve kanunsuzluğun devam edeceğini söylemek çok da yanlış olmaz. Evet, Meksika seçimlerini bir kadın kazanmış olabilir ancak asıl kazanan, kelimenin tam anlamıyla organize suç...
Bu yazı, Aljazeera’da, “Mexico’s election: A victory for organised crime” başlığıyla yayımlanmıştır. Çeviri yapılırken yazının belirli kısımlarında editoryal düzenleme yapılmıştır.