ANALİZ
Peru Başkanlık Seçimleri: Bir Seçimin Ötesinde “Mutsuz Zafer"
Değişime direnen Perulu seçkinler aynı zamanda Castillo ve partisi Peru Libre arasındaki sürtüşmeye güveniyor.
GÜNEY AMERİKA ÜLKESİ Peru’da 6 Haziran Pazar günü yapılan cumhurbaşkanlığı seçimlerinden bu yana (23 Haziran Cumartesi) seçimi kazanan isim ‘resmi olarak’ ilan edilmedi.
Oyların %100'ünün sayılmasıyla, eski öğretmenler grev lideri ve Peru Libre Partisi’nin adayı Pedro Castillo %50.12, eski diktatör Alberto Fujimori'nin kızı sağcı Fuerza Popüler Partisi adayı Keiko Fujimori %49,87 oranında oy aldı. Bu duruma göre 17,5 milyon seçmenin oy kullandığı seçimde Solcu Castillo 43.000 oy farkla seçimi kazanmış görünüyor.
Ulusal Seçim Kurulu (JNE), Fujimori taraftarlarının seçim sonucuna itiraz ettiği ve iddia ettikleri 942 sorunlu sandıktan 792'sinin sonuçlandırıldığını ve bunlardan biri dışında hiçbir sandıkta herhangi bir usulsüzlük olmadığını duyurdu. Geriye kalan 150 tartışmalı noktanın da seçim sonucunu değiştirmesi beklenmiyor. Ancak resmi açıklamanın gecikmesine neden oluyor.
Dolayısıyla, solcu Castillo'nun kazandığına dair açıklama Fujimori taraftarlarınca engellenmiş durumda. Zira And Dağları’nda ve Amazon bölgesindeki yüzlerce sandık merkezinden Castillo lehine gelen sonuçları Fujimori tanımadı. Fujimori kampı, rakibi Castillo’ya karşı bitmek tükenmek bilmeyen seçim yolsuzluğu iddiaları ve askeri darbe de dahil anayasa dışı yollarla seçimleri tanımamak için gerekli koşulları oluşturmak üzere zamana oynuyor.
Bu görüş bir komplodan ziyade medya, bürokrasi ve sermaye kesimlerince dillendirilen ve ülkenin mali oligarşisinin büyük bölümünün ve ordunun bazı kesimlerinin desteğini gören genel bir kabul. Nitekim, 63 emekli general ve yüksek rütbeli subay, seçim kurulu başkanının istifasını talep eden, Castillo'nun zaferine karşı uyarıda bulunan ve “silahlı kuvvetlere ve polise olan güvenin güçlendirilmesi” çağrısını dile getiren bir bildiri yayınladı.
Elbette Fujimori'nin bu agresif itirazının kendi içinde ‘tutarlı bir tarafı’ da var. Fujimori, seçim öncesi bir yolsuzluk nedeniyle tutuklanmış ve daha sonra kefaletle serbest bırakılmıştı. Hakkında 31 yıl hapis istemiyle yürüyen bir dava var. Seçimlere özel bir izinle katıldı. Fujimori başkanlık koltuğunu ele geçiremezse hapis cezası alması yüksek olasılık.
Aslında her iki başkan adayı da Peru halkının sevdiği/beğendiği siyasi kişilikler değil. Yani Peru toplumunda bir karşılığı yok. Mesela Castillo ilk turda en yüksek oyu alan (%18) ve Fujimori ikinci en yüksek oyu alan (%13) iki aktördü. Ancak iki lider de %20’yi bile geçemedi. Peru sağı ve medyası, Castillo'yu “komünist” ve "terörist" olmakla, Peru'yu başka bir Venezuela'ya dönüştürmekle suçladı. Castillo'nun programı, vergi reformu, ulus ötesi madencilik şirketlerinden gelen telif ücretlerinin yeniden müzakere edilmesi, toprağın yeniden dağıtımına dayalı bir tarım reformu ve her türlü kamulaştırmaya indirgendi.
Ülke, dünyadaki kişi başına en yüksek ölüm oranını kaydederek, COVID-19 pandemisinden en çok etkilenen ülkeler arasında yer alıyor. Tahminen, yoksulluğun yüzde 10 artması ve temel meta fiyatlarının yükselmesiyle, işçi sınıfının ve ezilen kitlelerin ekonomik koşulları üzerindeki etkiler ağır oldu.
Castillo'nun seçim zaferinin resmi ilanı, Peru'nun iliklerine kadar hissettiği siyasi, sosyal ve ekonomik krizi pek çözmeyecek. Ancak Peru burjuvazisinin gerçek korkusu, iş yapabilecekleri biri olduğunu şimdiden açıkça ortaya koyan Castillo'dan değil; yaşam standartlarının düşmesinden ve sosyal eşitsizlikte çarpıcı bir artıştan kaynaklanan sınıf mücadelesinin patlamasından. Bu bağlamda isteksizce olsa da Fujimori’yi destekliyorlar.
Bu bağlamda Peru'nun zenginliğinin yoğunlaştığı geniş kıyı bölgesi ile çok ihmal edilen iç bölgesi arasında uzun süredir devam eden siyasi/sosyal kutuplaşma, 6 Haziran cumhurbaşkanlığı seçimlerinde maksimum seviyeye ulaştı.
Castillo'nun hedef politikası, ikinci bir tarım reformunu (ilki 1969'da milliyetçi bir hükümet tarafından kabul edildi), ülkenin gaz rezervlerinin olası kamulaştırılmasını (Latin Amerika'da ikinci), devlete ait bir ulusal havayolu şirketinin oluşturulmasını ve bir kurucu meclisi içeriyor. Castillo ayrıca 1990'larda Fujimori'nin babası Alberto Fujimori tarafından ilan edilen mevcut Anayasanın yerini alacak yeni bir Anayasanın hazırlanmasını savunuyor. Buna karşılık, Keiko Fujimori ise babası gibi neoliberalizmi savunuyor.
Castillo'ya karşı Küba, Rusya ve Venezuela'nın yanı sıra teröristlerin müttefiki olduğu yönünde yapılan karalama kampanyası, ülkenin ana akım medyasında yankı buldu. Castillo, gerillalarla şiddetli ve etkili bir şekilde mücadele eden kırsal bir sivil devriye grubu Ronda Campesina ile irtibatlı olmasına rağmen, Shining Path adlı gerilla grubuna bağlı olmakla suçlandı. Lima'nın etkili günlük gazetesi El Comercio, bir Shining Path cephe grubunun Castillo'nun sendikasına ve onu destekleyen Peru Libre Partisi'ne sızdığını gösteren bir araştırma makalesi yayınladı.
Son kertede Castillo'nun ideolojik statüsü son derece önemlidir. Brezilya'nın Lula'sı ve Bolivya'nın Evo Morales'i, Ekvador'un Rafael Correa'sı, Arjantin'in Alberto Fernández'i ve Meksika'nın Lopez Obrador'u gibi Latin Amerika’nın diğer sol eğilimli başkanları gibi sol ve Marksist bir kimlikten geliyor.
Castillo'nun seçilmesi özellikle dikkate değer; çünkü ülkenin başkentinde yer alan “Lima Grubu”, Venezuela'da rejim değişikliği getirmeyi amaçlayan yarı küresel hükümetlerin bir örgütüydü. Peru Libre'nin programı, Amerikan Devletleri Örgütü (OAS)'ı Amerika Birleşik Devletleri tarafından organize edilen bir ‘jeopolitik kontrol organizması’ olarak adlandırıyor. Ayrıca Latin Amerika ve Karayip Devletleri Topluluğu (CELAC)’ı ve diğer benzer örgütleri “ülkedeki bölgesel çatışmaların çözümünü kolaylaştıran bir blok” olarak tanımlayarak övüyor.
Bu bağlamda Castillo'nun zaferi başka bir nedenle önemlidir. Latin Amerika'da artan kutuplaşma, Washington'un Brezilya, Şili, Kolombiya, Ekvador ve Honduras'taki sağcı ve baskıcı hükümetlerden desteğini çekmesine neden oldu. Buna karşılık Peru, 2000 yılında Fujimori'nin devrilmesinden bu yana, sağcı olmaktan çok merkezci olma eğilimindeydi ve aynı zamanda ABD ile aynı çizgideydi.
2020'de Trump gibi Fujimori'nin yolsuzluk iddiaları da gizli bir amaca hizmet ediyor. Fujimori'nin itirazları, Castillo'nun başkan olarak meşruiyetini baltalıyor ve onu savunmaya alıyor. Bu taktik Trump örneğinde işe yaramadı; çünkü Biden kongrede çoğunluğa sahipti. Peru Libre partisi ise 130 sandalyeden sadece 37'sine sahip. Daha da kötüsü, finans piyasaları Castillo'nun zaferi ile sarsıldı ve Peru'nun para birimi, dolar karşısında tarihi bir düşüş yaşadı.
Değişime direnen Perulu seçkinler aynı zamanda Castillo ve Peru Libre arasındaki sürtüşmeye de güveniyor. Castillo, kendisini Marksist-Leninist olarak adlandıran ve 1920'lerin komünist ideologu José Carlos Mariátegui'nin yerel sosyalizm tarzına bağlı olan partinin bir üyesi değil. Bu kapsamda, çokuluslu madencilik şirketlerinin devlete kârlarının yüzde 70'ini ödemeleri talebini değil de bazı Peru Libre liderleri tarafından desteklenen yaygın bir kamulaştırma politikasını göz ardı etti. Ayrıca merkez bankasının özerkliğine saygı duyma sözü verdi ve döviz kontrollerini reddetti. Ancak bu sözlerin etkili ve inandırıcı olduğunu söyleyebilmek oldukça zor.
Özetle Peru halkı açısından Castillo ile Fujimori arasında tercih yapmak, “Ölümü görüp sıtmaya razı olmaktır.”
Lisansını Kamu Yönetimi, yüksek lisansını Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler, doktorasını da Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler alanında ihtisas etmektedir. Çalışma alanı Latin Amerika, Ortadoğu ve Kuzey Afrika alanlarıdır. Prof. Dr. Mim Kemal Öke danışmanlığında yazmış olduğu “Brezilya’nın anatomisi ve Lula da Silva ile R.T. Erdoğan hükümetlerinin karşılaştırılması” tezi, Sosyal Bilimler Tez yarışmasında 1. olmuştur. Bir süre Sao Paulo Üniversitesi’nde misafir araştırmacı olarak çalıştı. 2016-2017 yılları arasında Brezilya’da Yunus Emre Enstitüsü Sao Paulo müdürü olarak görev yaptı. Milat, Ortadoğu gazeteleri ve Gerçek Hayat dergisinde yüzlerce makale yayımladı. Halen İndependent Türkçe ve Gazete Damga’da köşe yazıları yayımlanmakta; TV ve Radyo programlarında aktüel siyaset ve dış politika konularında görüş beyan etmektedir.