×
İNGİLTERE
10.06.2024

ANALİZ

İngiltere’de Erken Seçim: Muhafazakârlar İçin Ceza Dalgası Kapıda!

Siyaset çoğu zaman politikadan ziyade cezalandırmayla ilgilidir. Çete adaleti hoş olmayabilir ama İngiliz seçim siyasetinin hayati, hatta sağlıklı bir parçasıdır. Bir parti daha kabul edilebilir bir şekle bürünene kadar hırpalanması gerekir.
İNGİLTERE'DE Muhafazakâr Parti, büyük bir popülarite kaybı yaşıyor. Bu basit bir tespit gibi görünebilir ama sıklıkla gözden kaçırılıyor. Başbakan Rishi Sunak, partinin Tony Blair karşısında tarihi bir yenilginin eşiğinde olduğu 1990'ların ortalarındaki John Major'ın seçmen desteği kadar düşük bir desteğe sahip. Son anketlere göre Muhafazakârlar, yüzde 23'lük bir oy oranıyla İşçi Partisi'nin yaklaşık 20 puan gerisinde. Bu, üçüncü bir parti için iyi bir rakam olabilir ama bir hükümet partisi için felaket bir rakam. Patolojik olarak gergin İşçi Partisi danışmanları ve umutsuz Muhafazakârlar, farkın düşebileceğini söylüyor. Fakat artabilir de.
 
Siyaset çoğu zaman politikadan ziyade cezalandırmayla ilgilidir. Tony Blair, 1997'deki seçim zaferini hatırlarken bunu kabul etmişti. "Bu ruh hali, hükümetten uzaklaşıp bizi kucakladığı zaman, acımasızca peşimize düştü." Seçmenler kimi zaman bir hükümet arayışında olan sağduyulu seçmenler olurlar. Kimi zaman da intikam peşinde koşan bir kalabalıktan başka bir şey değildirler.

4 Temmuz 2024'te yapılacak erken seçimlerde, her seçmen grubunun öfkeli olmak ve hükümeti cezalandırmak için bir nedeni var. Liberal seçmenler dünyaları yıkıldığı için öfkeli. Merkezci reaksiyonerlerin yükselişi belki de son on yılın en önemli siyasi eğilimi oldu. 2016'da Britanya'nın Avrupa Birliği'nden ayrılma yönünde oy kullanması radikalleşme anıydı. Brexit'in anlamsız ve acı verici bir hata olduğu konusunda haklı çıkmak bu seçmenler için yeterli değil. Britanya'yı Avrupa kulübüne geri çekmek uzun vadeli bir proje. Bundan sorumlu olan partiyi hırpalamak ise gerekli bir ilk adım.

Siyasetin artık içgüdüsel bir yanı var. Liberal Demokratlar seçim kampanyalarının merkezine kanalizasyonları koydular. Akıl almaz derecede büyük rakamlar telaffuz ediliyor. Geçen yıl Thames Nehri'ne 14 milyar litre kanalizasyon akıtıldığını biliyor muydunuz? Ama en sade haliyle bu argüman çok basit. “Rezil Muhafazakârlar, Britanya'nın nehirlerine ve denizlerine lağım suyu pompalıyor.” Britanya'nın su yollarının 1990'larda olduğundan daha temiz olmasının konuyla ilgisi yok. Siyasi hayal gücüne göre suda pislik var ve bunun sorumlusu da Muhafazakârlar. Böyle bir dünyada seçmenlerin tiksintisi tek seçenektir. 

Bir zamanlar Muhafazakâr olan seçmenler arasındaki öfke iki şekilde ortaya çıkıyor. Birincisi, Boris Johnson'ın 2019'da İngiltere'nin unutulmuş köşelerine ilgi ve para saçma vaadine kandıkları için kendilerini enayi gibi hisseden ilk defa oy verenlerin öfkesi. Daha keskin sağcı görüşlere sahip olanlar ise Muhafazakârların vergileri düşürmek ve göçü azaltmak yerine vergileri artırıp muazzam insan akınlarını seyretmesine öfkeli. "Sıfır koltuk" diye haykırıyorlar. Eğer bu iki tür seçmen de 4 Temmuz'da evde kalırsa, parti gerçekten bitmiş demektir. Bir kavgaya seyirci kalmak, o kavgaya katılmakla eşdeğerdir.

Genellikle çok etkisiz olan İşçi Partisi bile acımasızlaştı. Muhafazakârlar bu kadar uzun süre iktidarda kalabildiler çünkü İşçi Partisi yıllarını göreve hazırlanmak yerine kendi kendisiyle tartışarak geçirdi. İç çekişmeler, uygulanabilir bir alternatif hükümet sağlama şeklindeki anayasal görevin önüne geçti. Bugün İşçi Partililer her ne kadar tek belirgin amaçları iktidara gelmek olsa da Keir Starmer'ın arkasına düşmüş durumdalar. Ahlaki uzlaşmayı değerli kılmak için bunun ağır bir yenilgi olmasını sağlamak daha iyi. 

Genç seçmenlerin de tırmıklarını ellerine almak için iyi nedenleri var. İşçi Partisi'nin örneğin yeşil harcama planlarını azaltarak gençlere kötü davrandığı düşünülse de Muhafazakârlar onlara daha kötü davranıyor. Muhafazakâr bir hükümet yeniden seçilirse, emeklilere vergi indirimleri sağlanarak, yardımların vergiden muaf tutulması sağlanacak; genç seçmenlere ise askerlik imkanı sunulacak. 

Sunak, siyasi katharsis arayışındaki bir seçmen kitlesi için mükemmel bir kurban. Hayal edilemeyecek kadar zengin ve hayatının her noktasında başarılı olan başbakan, zaman zaman iki yıllık başbakanlığın LinkedIn profiline eklenecek bir başka başarı olduğu havasına bürünüyor. Sunak, partisini tarihi bir yenilgiye götürür, bir helikoptere atlar ve Kaliforniya'da iyi maaşlı bir işe girerse, bu son oldukça aşağılayıcı olacak. Güneşli bir emeklilikten ziyade bir sürgün gibi.

Cezalandırma tepkisiyle karşı karşıya kalan Muhafazakârların, siyasi olarak topun ağzında olduğunu söylemek mümkün. Askerlik hizmeti, tabanlarını memnun etmek için tasarlanan bir dizi önlemden sadece biri. Bir başka daimi Muhafazakâr hayal olan seçici devlet okulları olan nitelikli liselerin yeniden canlandırılması kesinlikle sırada. Bu en çaresiz haliyle siyasettir ve hükümet için Facebook'ta Spitfire'ların fotoğrafını paylaşıp altına da şu başlığı atmaktan daha iyi bir program değildir: "Bu hafta sonu saatler geri alınıyor, ben de benimkini 1940'a, bu ülkenin biraz saçmaladığı zamana ayarlıyorum!"

Çete adaleti ve siyaset

Çete adaleti hoş olmayabilir ama İngiliz seçim siyasetinin hayati, hatta sağlıklı bir parçasıdır. Bir parti daha kabul edilebilir bir şekle bürünene kadar hırpalanması gerekir. Gerekirse bir parti on yıl boyunca kırık dökük ve işe yaramaz bir şekilde kenarda durabilir. 1990'ların sonu ve 2000'lerde Muhafazakârların ve 2010'dan sonraki on yılda İşçi Partisi'nin keşfettiği üzere, seçmenlerin öfkesi uygun bir şekilde geçene kadar seçim yaptırımı devam eder. 

Gerçekte seçmenler intikam kadar kefaretin de peşinde. Seçmenlerin şimdi nefret ettiği her şeyi bir zamanlar onlar da istemişti. İster kamu hizmetlerinin keskin bir şekilde kesilmesi, ister AB'den ayrılmak, isterse de Johnson'ın ülkeyi ulusal bir krize sürüklemesi olsun, paylaşılan bir suçluluk duygusu meşru görülüyor. 2024 yılında Muhafazakârların seçmenler tarafından cezalandırılması da tahminlerle açıklanabilir. Eğer seçmenler birilerine kızgınsa, önce kendilerine kızmalılar.


Bu yazı, The Economist ’de, 29 Mayıs 2024 tarihinde “The British election is becoming an episode of mob justice” başlığıyla yayımlanmıştır. Çeviri yapılırken yazının belirli kısımlarında editoryal düzenleme yapılmıştır.