PAKİSTAN 2022 Nisan’ından itibaren çeşitli siyasi ve toplumsal dalgalanmalar içerisinde. Başbakan İmran Han’ın güven oylaması sonrasında görevden alınmasıyla başlayan iç çalkantılar, yeni seçimler ve yeni başbakan belirlenmesine rağmen devam ediyor. İmran Han, görevden alınmasının ardından ülke çapında sahip olduğu halk desteğini kuvvetli biçimde kullanıyor. Bu temelde çeşitli adımlar atarak halkın sokağa dökülmesi ve çeşitli protestoların gerçekleştirilmesini de lehine işleyecek şekilde araçsallaştırdı. Sahip olduğu ciddi kitle ve halk desteği, İmran Han’ın sokaklardaki gücünü ortaya koyarken hükümet karşıtı faaliyetlerin de dinmediği bir atmosfer oluşturmuştu. Söz konusu faaliyetler devam etmekle birlikte belli düzeyde ateşi sönmüş bir vaziyetteydi ki İmran Han’ın yaptığı son açıklama ile gözler yeniden Pakistan sokaklarına çevrildi. Ancak buna geçmeden önce zihinleri tazelemekte fayda var.
Geçtiğimiz iki yılda Han’ın sokaktaki gücünü etkin biçimde kullandığı ve test ettiği bir süreç yaşandı. İmran Han’ın görevine son verilmesinin ardından ülkede Han’a destek yürüyüşleri ve hükümete karşı protestolar görüldü. Bu süreçte Han da kendisine karşı bir komplo kurulduğunu iddia ederek gerek tutuklama kararlarına gerekse siyasetten men edilme kararlarına karşı halk düzeyinde bir destek elde etmeye çalıştı. Bunun dışında daha
önceki yazımda bahsettiğim üzere Pencap ara seçimleri, Hakiki Azadi (Adalet Hareketi) faaliyetleri, büyük İslamabad yürüyüşü ve tutuklama kararı gibi gelişmeler, Han’ın destekçi kitlesini ve özellikle gençleri sokaklara döktü.
Kısaca hatırlayacak olursak halkın gösterdiği tepkiyle Han, kitlelerin harekete geçme konusundaki isteğini ya da yapabileceklerini görmüştü. Halkın desteği ve olaylar karşısındaki tutumu Han’ın daha aktif bir şekilde harekete geçmesini de beraberinde getirdi. Sahip olduğu bu gücü daha sistematik biçimde kullanmaya karar veren Han, “Hakiki Azadi” yani Adalet Hareketi ismini verdiği bir eylem başlattı. Bu çatı altında çeşitli gösteri, protesto ve yürüyüş organizasyonları yapıldı. Han’a karşı saldırıda bulunulan büyük İslamabad yürüyüşü ise hareketin en ses getiren faaliyeti oldu. Hafif yaralanan Han bu yürüyüş ile de ülkedeki etkisini derinleştirdi.
Çeşitli şekilde gerçekleştirilen yürüyüş ve gösterilerin kitlesel bir protesto dalgasına dönüşme ihtimali ve potansiyeli olsa da söz konusu dönemde böyle bir gelişme yaşanmamış; ancak söz konusu olasılık dahi gerginliğin artmasında etkili olmuştu. İmran Han’ın tutuklanma kararı da tepkilerle karşılansa da ülke çapında büyük bir protesto dalgasına dönüşmedi. Ardından gerçekleşen seçimlerle birlikte Şahbaz Şerif yeni başbakan oldu ve yeni bir sürece girildi. Ancak 8 Şubat 2024 tarihindeki seçimlerden sonra dahi İmran Han, tutuklu bir şekilde de olsa destekçilerine ulaşmayı başarıyor. Üstelik seçimlerde de yine Han’ın partisi gösterdiği başarıyla dikkat çekmişti.
İmra Han’ın destekçileriyle kurduğu bağ ve oluşturduğu etkinin halen güçlü olduğunu gösteren son gelişme ise İmran Han’ın 14 Kasım 2024 tarihinde, yaklaşan protesto hazırlıklarına dair yaptığı açıklamada kendini gösterdi.
İmran Han 8 Şubat seçimlerine hile karıştırıldığı iddiasında bulunuyor. Bu iddiasını destekleyen kesimin 24 Kasım 2024 tarihinde başlattığı protesto gösterilerini de bu kapsamda stratejik bir adım olarak gördüğü söylenebilir. Nitekim cezaevinden yaptığı açıklamayla başkent İslamabad’da yapılacak gösterilere liderlik yapacağını ve partisinin de hükümet karşıtı bir hareket başlatmaya hazırlanması kapsamında müzakereleri yürütmek üzere bir liderlik komitesi kurduğunu
söyledi. Han söz konusu açıklamasında destekçilerini protesto için İslamabad’a ulaşmaya ve “talepleri karşılanana kadar geri dönmemeye” de
çağırdı.
Daha önce orduyla görüşebileceğini söyleyen Han, bu kez partisinin kiminle görüşeceğine dair bir açıklamada bulunmadı. Ancak partinin isteklerine bakıldığında hükümet ya da yine orduyla bir görüşme talebinin bulunması muhtemel. Partinin en önemli talepleri arasında ise siyasi tutukluların serbest bırakılması, kamu yetkisinin geri verilmesi ve yargı sistemi konusundaki son anayasa değişikliklerinin geri alınması bulunuyor.
Son zamanlarda ortaya çıkan tartışmalardan biri de Amerika Birleşik Devletleri’nde (ABD) gerçekleşen seçimler sonrasında ikinci kez başkan seçilen Trump’ın zaferiyle şekillendi. Trump’ın Han’ın serbest bırakılması konusunda Pakistan hükümeti üzerinde etkili olabileceği iddiaları gündemde. Dahası Başbakan’ın Siyasi İşler Danışmanı Rana Sanaullah, böylesi bir durumda karşılıklı bir sürecin yaşanma ihtimalinden bahsetti. Sanaullah, ABD’de terörizmle ilgili suçlardan hapis cezası çeken Pakistanlı bir nörobilimci olan Dr. Aafia Siddiqui karşılığında, Pakistan hükümetinin İmran Han’ı serbest bırakabileceğini
ileri sürdü. Ancak bunlar yalnızca iddia ve düşük ihtimal düzeyindeki varsayımlar. Trump’ın başkan oluşu Pakistan-ABD ilişkilerinde Güney Asya politikası kapsamında elbette değerli. Lakin bunun iç meseleler çerçevesindeki etkileri şu an için pek de büyük bir olasılık gibi görünmüyor. Zira Şerif yönetimi ABD ile ilişkilere dikkat ediyor. Güney Asya dengeleri kapsamında bakıldığında da dış politikada her iki ülkenin de önceliklerinin farklı olduğunu söylemek mümkün.
Öte yandan iç dinamikler açısından İmran Han’ın oluşturduğu etki ve kitleleri harekete geçirme gücü hükümet açısından halen zorlayıcı bir faktör. Nitekim iki yıldır devam eden karışıklıklar, sokak gösterileri ve protestolar da Han’ın nasıl bir nüfuza sahip olduğunun bir göstergesi. Bunun yanı sıra hükümet kanadından da çeşitli adımlar atılıyor. Örneğin Pakistan parlamentosu ülkenin ordu başkanlarının görev sürelerini üç yıldan beş yıla uzatan bir yasa tasarısını onayladı. Bu da mevcut yetkililerin görevde kalmaya devam etmesi demek. Pakistan’da ordunun rolü ve gücü düşünüldüğünde, ayrıca hükümetle ilişkisi de hesaba katıldığında bu kararın stratejik bir adım olduğu anlaşılabilir. Zira İmran Han’ın partisinin neden bu karara tepki gösterdiği de daha net bir tablo çiziyor.
Anlaşılacağı üzere İmran Han her ne kadar kapalı kapılar ardında olsa da sahip olduğu halk desteğini ve kitleler üzerindeki nüfuzunu halen ciddi anlamda koruyor gibi görünüyor. Bunun en büyük göstergesi de 24 Kasım’da başlayan protesto gösterileri oldu. Hükümete karşı faaliyet yürütmesi planlanan komiteyi kurma kararı da Han’ın bu davadan vazgeçmediği ve kısa, orta vadede Pakistan iç siyasetindeki çalkantıların son bulmayacağını gösteriyor. Aynı zamanda toplumsal hareketliliğin devam edeceği de anlaşılıyor. Özellikle gençlerin ciddi oranda desteğini alan ve bunu kullanan İmran Han ve partisi PTI, sahip olduğu bu gücü her fırsatta kullanmak isteyecektir. Bu da bir yandan terörle mücadele sorunlarıyla, bir yandan Afganistan’da yönetimde bulunan Taliban’la, bir yandan da Çin-Pakistan Ekonomik Koridoru projesinin sürekliliği ve emniyeti gibi stratejik meselelerle meşgul olan Pakistan hükümetinin zorlu yolculuğunun devam edeceğini gösteriyor.
Sonuç olarak önümüzdeki günlerde ise Pakistan sokaklarının yeniden karışması oldukça muhtemel. Bununla ilgili iki senaryonun söz konusu olduğundan da bahsedilebilir. İlk olarak geçmişte İmran Han sokaklardayken dahi ülke çapında kitlesel bir protesto dalgası yaşanmamıştı. Dolayısıyla şimdiki protestoların da çok yüksek dozlu ya da büyük karışıklıklar yaratacak düzeyde olmayacağı yorumu yapılabilir. İkincisi ise yine aynı sebepten tam tersi bir durumun yaşanma ihtimali: İmran Han’ın yokluğu büyük protestolar için daha tetikleyici bir etmen olabilir. Her iki durumda da ortak olan bir nokta var ki hükümet ve güvenlik güçleri ile İmran Han destekçileri arasındaki çatışma kısa vadede çözülecek gibi görünmüyor. Sokaklar bir süre daha hareketli kalacak gibi.
2016 yılında Erciyes Üniversitesi Uluslararası İlişkiler bölümünden mezun oldu. Yüksek lisans derecesini 2019 yılında Kırşehir Ahi Evran Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Anabilim Dalı’nda sunduğu “Uluslararası İlişkilerde Ulus İnşası Bağlamında Irak Örneği” başlıklı teziyle aldı. Doktora eğitimine Uludağ Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Anabilim Dalı’nda devam eden Kızılay, tez aşamasındadır. Çeşitli akademik çalışmaları bulunan Kızılay, farklı platformlarda çok sayıda analiz de kaleme almıştır. İngilizce ve orta düzeyde Arapça bilen Kızılay Ortadoğu çalışmalarına yoğunlaşmakla birlikte başlıca çalışma alanları arasında Afganistan, Pakistan, ontolojik güvenlik ve terörizm/güvenlik bulunmaktadır.