×
ASYA
27.07.2025

ANALİZ

Yeni Bir MAGA Anı: Japonya Siyaseti Sağa Kayıyor!

Japonya’da 20 Temmuz’da yapılan seçimde iktidar partisi LDP, 1955'te kurulduğu tarihten bu yana ilk kez her iki mecliste de çoğunluğu kaybetti. Ülkede aşırı sağ oluşumlar zemin kazanıyor Seçimler, küresel popülist sağın Japonya'da da kök saldığını gösteriyor.
JAPONYA'DA 20 Temmuz’da yapılan seçim sonuçları, Başbakan Shigeru Ishiba liderliğindeki iktidar partisi Liberal Demokrat Parti (LDP)’ye yönelik artan seçmen memnuniyetsizliğini gözler önüne serdi.

Ekonomi ve hayat pahalılığı krizleriyle mücadele eden Ishiba, seçmenlere güven vermekte zorlandı. Daha sağdaki partilere verilen destek, Shinzo Abe'nin eski destekçileri gibi muhafazakar seçmenleri LDP'den uzaklaştırdı. LDP ve koalisyon ortağı Komeito'nun üst mecliste çoğunluğu kaybetmesi, onları muhalefet desteğine daha fazla bağımlı hale getirdi. Sonuçlar ayrıca Japonya siyasetinde on yıllardır süregelen istikrarın sarsıldığını gösterdi. LDP, 1955'te kurulduğu tarihten bu yana ilk kez her iki mecliste de çoğunluğu kaybetti. 20 Temmuz'daki seçimlerde LDP ve daha küçük koalisyon ortağı Komeito, 2013'ten beri ilk kez üst meclisteki çoğunluğunu kaybetti. Koalisyon alt meclisteki çoğunluğunu geçen yıl kaybetmişti. Başbakan Ishiba görevde kalacağını açıkladı, ancak istifası kaçınılmaz görünüyor. Bir haber ajansı olan Kyodo tarafından yapılan bir anket, hükümetin halk desteğinin %23'e düştüğünü gösteriyor.

**
Seçimlerde en çarpıcı kazanımlar, nispeten yeni partiler tarafından elde edildi. Popülist bir havaya sahip Tamaki Yuichiro liderliğindeki merkezci bir parti olan Halk İçin Demokratik Parti, sandalye sayısını iki katından fazla artırarak dokuzdan 22'ye çıkardı. Bu, onu CDP'den sonra üst meclisteki en büyük ikinci muhalefet partisi haline getirdi. "Önce Japonlar" sloganını kullanan aşırı sağcı, göçmen karşıtı bir parti olan Sanseito Partisi de önemli bir atılım yaptı. Bu yeni partiler, seçmenlere büyük bir enerji verdi: Katılım oranı %59'a yükseldi ve bu oran 2012'den bu yana en yüksek seviyeye ulaştı.

LDP, sandıklar açılmadan çok önce savunmadaydı. Son yıllarda yaşanan skandallar partinin imajını zedeledi. Siyasetten gelen bir ailenin çocuğu olan 68 yaşındaki Başbakan Ishiba, partisine gençler arasında yeni bir çekicilik kazandırmakta zorlandı. Tokyo Üniversitesi'nden Uchiyama Yu , "seçmenler en çok LDP'nin enflasyona verdiği tepkiden memnun değildi" diyor. Fiyatlar 2022'den beri istikrarlı bir şekilde artıyor. Ücretler bu artışa ayak uyduramıyor; ücretler reel olarak beş aydır düşüşte.

Seçim kampanyası sırasında, her kesimden parti seçmenlere vergi indirimleri ve başka diğer “hediye vaatlerinde bulundu. Bu durum, zaten GSYİH'nın yaklaşık %135'ine denk gelen Japonya'nın kamu borcundan endişe duyan yatırımcıları tedirgin etti. Muhalefet partileri özellikle, şu anda %10 olan tüketim vergisinde indirim talep etti. Buna karşılık, mali konularda şahin olan Ishiba, kişi başına 20.000 yen (136 dolar) tutarında tek seferlik nakit yardımı sözü verdi. Bu vaat, pek çok seçmeni ikna etmek için çok yetersizdi. Partinin mevcut destekçilerinin çoğunu rahatsız etti, çünkü onlar için bu vaatler yüzeysel ve tepkiseldi.

Seçim kampanyalarının son günlerine damgasını vuran göçtü. Ülke, istihdam konusunda, göçmen işçilere giderek daha fazla bağımlı hale geliyor. Yabancı işçi sayısı geçen yıl rekor bir seviye olan 2,3 milyona ulaştı. Bu, işgücünün yalnızca yaklaşık %3'üne denk geliyor (İngiltere ve Almanya'daki yaklaşık %20'lik orana kıyasla), ancak on yıl öncesine göre üç kat daha fazla. Aşırı sağcı Sanseito Partisi, hükümeti büyük işletmelerin isteği üzerine ucuz iş gücü ithal etmekle suçladı. Bunun yerel halkın ücretlerini düşük tuttuğunu ve suça teşvik ettiğini iddia etti.

Popülizm dalgası: Japonya siyaseti sağa kayıyor

Japonya'da siyasi sahnenin uzun süredir marjinal bir aktörü olan Sanseito (Kendin Yap) Partisi, son seçimlerde gösterdiği şaşırtıcı performansla dikkatleri üzerine çekti. Üst mecliste elde ettiği 14 sandalye, partinin üç yıl önceki tek sandalyeli konumundan çok daha fazlasını temsil ediyor. Bu yükseliş, Japonya'nın geleneksel siyasi dengelerinde önemli bir kaymaya işaret ediyor.

Aşırı sağcı Sanseito Partisi, Japonya'nın 248 sandalyeli üst meclisinde üç yıl boyunca yalnızca bir kişiyle temsil edildi. Ancak 20 Temmuz Pazar günü yapılan seçimlerde Sanseito sandalye sayısını 14'e çıkararak gecenin en büyük kazananlarından biri oldu. Sanseito Partisi, 2020 yılında Covid-19 pandemisi sırasında ortaya çıktı ve aşılarla ilgili komplo teorilerini yayan YouTube videolarıyla popüler oldu.

Sanseito'nun üst meclisteki atılımı, uzmanlara göre sadece bir başlangıç. Parti gelecekteki seçimlerde 50 ila 60 sandalye hedefleyerek, politikalarının "nihayet gerçek olmasını" amaçlıyor. Seçim sonrası röportajlarda milliyetçi politikasının yabancıları "tamamen yasaklamak" anlamına gelmediğini açıklayarak daha ılımlı bir imaj çizmeye çalışsa da partinin göçmenlik konusundaki sert duruşu ve küresel popülizmden beslenen retoriği, Japonya siyasetinde sağa doğru kalıcı bir kayışın sinyallerini veriyor.

Bu durum, "Japonya'da popülist sağ yok" diyenlerin aksine popülist sağın artık Japonya'da da kök saldığını kanıtlıyor. Sanseito, bu başarısında geleneksel medya yerine YouTube gibi platformlarda sahip olduğu büyük çevrimiçi varlığını etkili bir şekilde kullandı. Partinin YouTube kanalının 400 bin takipçisi bulunuyor, bu LDP'nin takipçi sayısının üç katı. Bu güçlü çevrimiçi varlık, partinin mesajlarını doğrudan seçmenlere ulaştırmasına ve Japon müesses nizamına saldırmasına olanak tanıyor.

Sanseito'nun lideri Sohei Kamiya, açıkça, ABD eski Başkanı Donald Trump'ın "cesur siyasi tarzından", "duygusal düğmelere basma temalarından ve norm bozan dilinden" ilham aldığını belirtiyor. Kamiya, kendisini Japonya'nın Trump'ı olarak konumlandırıyor. Bu haliyle Sanseito'nun yükselişi, küresel popülist söylemin Japonya'da da kök salmaya başladığının açık göstergesi. 

Sanseito nasıl yükseldi?

Sanseito'nun hikayesi, 2020 yılının başlarında, Covid-19 pandemisinin kaosunda başladı. Parti, özellikle YouTube üzerinden yayılan aşı karşıtı komplo teorileri ve maske takmama retoriğiyle muhafazakar kesimlerde kendine bir yer edindi.

Hatta pandeminin "planlandığını" iddia eden söylemleriyle dikkat çekti. 2022'de üst mecliste ilk sandalyesini kazanarak "küreselleşme karşıtı" bir kimlik benimsedi. Mitinglerdeki destekçileri, "küresel elitlerden" ve finans kurumlarından oluşan "gölge küreselciler" grubunun güçsüz vatandaşlar üzerinde komplo kurduğu fikrini dile getirdi. Kamiya'ya göre Japonya, bu "gölge küreselciler", "suçlu yabancılar" ve "gençleri vergilerle boğan yozlaşmış siyasi düzen" tarafından tehdit ediliyor.

"Önce Japonya"

Partinin son kampanya stratejisi ise popülist vaatlerin ve milliyetçi bir gündemin harmanlanması üzerine kuruluydu. Tüketim vergisi kesintileri ve çocuk yardımlarının artırılması gibi somut ekonomik vaatler sunarken, asıl gücünü göçmenlere karşı çıkan "Önce Japonya" platformundan aldı. Parti, Japonya'nın sadece Japon halkının çıkarlarına hizmet eden bir toplum olması gerektiğini savunuyor.

Sanseito lideri Sohei Kamiya'nın daha önce cinsiyet eşitliği politikalarını "hata" olarak nitelendirmesi ve kadınların çalışmasını engelleyerek daha fazla çocuk sahibi olmalarının teşvik edilmesi gerektiğini savunması, partinin muhafazakar ve geleneksel değerlere olan bağlılığını gösteriyor. 

Donald Trump'ın "Önce Amerika" sloganı dünya siyasetini etkiliyor

Sanseito'nun yükselişi, Japonya'da ekonomik durgunluk, artan maliyetler ve azalan doğum oranları gibi sorunlarla boğuşan seçmenlerin mevcut sisteme olan güvensizliğini ve yeni, alternatif seslere duydukları ihtiyacı gösteriyor.

Donald Trump'ın "Önce Amerika" sloganından ve Avrupa'daki aşırı sağcı partilerin (Almanya'nın AfD'si, Fransa'nın Ulusal Cephesi ve Birleşik Krallık'ın Reform UK partisi gibi) yükselişinden esinlenen Sanseito, Japonya'nın siyasi manzarasını yeniden şekillendiriyor ve ülkeyi küresel popülist dalganın bir parçası haline getiriyor.

**
Seçimlerin oluşturduğu siyasi çalkantı Japonya için hassas bir zamanda geldi. Oylamadan hemen sonra Başbakan Ishiba, Amerika ile ticaret müzakerelerini sonuçlandırmanın görevinde kalması için iyi bir neden olduğunu söyledi. Donald Trump, 1 Ağustos'tan itibaren tüm Japon mallarına %25 vergi uygulamakla tehdit etmişti. Japonya için önemli bir sektör olan otomobillere %25 vergi uygulanması da dahil olmak üzere yüksek sektörel tarifeler daha önceden yürürlüğe girdi. Ardından 23 Temmuz'da iki ülke, hem otomobiller hem de diğer birçok ürün için oranın %15'e düşürüleceğini duyurdu. Buna karşılık Japonya, Amerika'ya büyük yatırımlar yapacağını ve daha fazla Amerikan pirinci satın alacağını açıkladı. Başbakan Ishiba bunu "büyük bir başarı" olarak nitelendirdi; ancak bu durum Japonya'yı hâlâ Trump'ın iktidara gelmesinden önce olduğundan daha yüksek tarifelerle karşı karşıya bırakıyor. 

LDP’nin önündeki seçenekler

LDP, Japonya siyasetine yetmiş yıldır hakim. Şu anda bile parlamentonun her iki kanadında da en büyük parti olmaya devam ediyor. Ancak üst meclis seçimlerinin sonuçları, partinin iktidardaki uzun süreli hakimiyetinin zayıfladığını doğruluyor. Asıl tehdit artık yerleşik merkez sol muhalefet Anayasal Demokrat Parti (CDP) değil. Asıl tehdit, seçmenleri cezbeden yeni popülist siyasi oluşumlar.

Peki LDP şimdi ne yapabilir? Parti, her iki mecliste de çoğunluğu kaybettiği için, yasa tasarılarını geçirmek için diğer partilerin yardımına ihtiyaç duyacak. Daha fazla partiyle uzlaşı geliştirerek koalisyon halkasını genişletmeyi deneyebilir. Ancak uzlaşı konusunda en olası görülen partiler bu fikri reddediyor.

Şimdi Başbakan Ishiba istifa ettiğinde, parti eski bir başbakanın 44 yaşındaki karizmatik oğlu Koizumi Shinjiro gibi daha yeni bir yüzü getirebilir. Ya da Sanseito'yu savuşturmak için sağa kayabilir: Geçen yıl LDP liderliği için yarışan milliyetçi Takaichi Sanae, üst düzey göreve yeniden aday olabileceğinin sinyallerini verdi. Japonya, yıllardır, birçok zengin demokraside siyaseti altüst eden popülizm ve kutuplaşmadan kaçmış gibi görünüyordu. Ancak artık durum açıkça böyle değil.