ANALİZ
Orta Asya’da Silahlanma Süreci: Özbekistan Ne Yapıyor?
Post-Sovyet bir ülke olan Özbekistan’ın askeri sistemlerinde, savunma doktrininde ve silah ithalatında genel olarak Rusya’nın etkisi fazla. Bu durum bir noktada güvenlik sorunu demek.
SOVYETLER BİRLİĞİ'NİN dağılmasıyla birlikte bağımsızlığını kazanan Orta Asya devletleri, özellikle 2019 yılından bu yana silahlanmaya daha çok önem veriyor ve askeri kapasitelerini artırıyor. Özellikle Kazakistan’daki Trajik Ocak Olayları, Özbekistan’daki Karakalpakistan Protestoları, Kırgızistan’ın Tacikistan’la yaşadığı sınır çatışmaları ve Tacikistan’ın Taliban’la yaşadığı sorunlar bu süreçte devletlerin silahlanmaya ayırdığı bütçeyi arttırmasına yol açtı.
Bu ortamda Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan ve Tacikistan’a dair önemli tartışmalar sürüyor. Stockholm Uluslararası Barış Araştırmaları Enstitüsü’nün (SIPRI) verilerine göre Kazakistan’ın 2021 ve 2022 yıllarındaki askeri harcamaları 1.6 ve 1.1 milyar dolar oldu. Kırgızistan’ın 133 ve 150 milyon dolardı. Tacikistan, 81 ve 103 milyon dolar ayırırken Özbekistan’a dair ise net bir veri bulunmuyor [1].
Bununla birlikte bu miktarların daha fazla olduğuna dair çeşitli iddialar da var. Örneğin Kırgızistan’ın 2021 ve 2022 yılları ile 2023’ün ilk yarısında savunma için yaptığı harcamaların toplam 1,4 milyar dolar olduğu dile getiriliyor [2]. Ayrıca Global Data, Özbekistan’ın 2022’deki savunma bütçesinin 2.9 milyar dolar olduğunu iddia ediyor [3]. Bu durum bölgede hız kazanan bir silahlanma süreci olduğunu gösteriyor. Ancak bu sürecin, diğer bölgelere ve diğer devletlere göre daha farklı dinamikler taşıdığı söylenebilir. Bu konudaki en önemli örnek Özbekistan’dır.
Ordusunu Modernize Eden Özbekistan
Özbekistan, siyaset, kültür, ekonomi ve güvenlik açısından Orta Asya’nın en önemli devletlerinden biri. Eski Cumhurbaşkanı İslam Kerimov zamanında Özbekistan, iç ve dış çeşitli saldırılara ve tehditlere maruz kaldı. Bunun üzerine daha kapalı bir tutum izleyen Kerimov’un politikaları, biraz sert olsa da sonuç verdi ve ülkede istikrar sağlanabildi.
Kerimov’un hayatını kaybetmesinin ardından yeni lider Şevket Mirziyoyev, liberal adımlar atarak iç ve dış politikada farklı bir tutum benimsedi. Mirziyoyev, belirlediği yeni politikayı, hemen güneyde Afganistan sorunu, terör örgütü Özbekistan İslami Hareketi’nin (ÖİH) bölgedeki faaliyetleri, ülkedeki çeşitli dini grupların radikalleşmesi ve çeşitli küresel güçlerin bölgesel rekabetleri devam ederken hayata geçirdi. Diğer yandan liberalleşme adımları atan Taşkent yönetimi, tehditler büyüdükçe savunmaya ayırdığı bütçeyi artırmaya, milli savunma sanayisini güçlendirmeye ve orduyu modernize etmek için çeşitli silah sistemleri ithal etmeye başladı.
2023 yılının Mayıs ayında yaptığı bir konuşmada Mirziyoyev, görevlerinin vatanın bağımsızlığını, güvenliğini ve toprak bütünlüğünü korumak olduğunu vurguladı ve savunma ile askeri kapasiteyi artırmak amacıyla 2030 yılına kadar orduyu modern silahlarla donatacaklarını söyledi. Konuşmasında ayrıca Afganistan’daki istikrarsızlığa, küresel güç rekabetine ve dünyada artan silahlanmaya dikkat çekti [4].
Sadece Tehdit Kaynaklı mı?
Özbekistan’ın askeri kapasitesini arttırma sürecinde özellikle bunun tehditlere karşı olduğuna dair bir algı yaratılsa da aslında amaçlardan biri, ülkenin silah sistemleri ve savunma sanayi noktasında daha bağımsız hareket edebilmesini sağlamak. Post-Sovyet bir ülke olan Özbekistan’ın askeri sistemlerinde, savunma doktrininde ve silah ithalatında genel olarak Rusya’nın etkisi fazla. Bu durum bir noktada güvenlik sorunu demek. Zira bölgesel bir güç olmak ve bağımsız dış politika izlemek isteyen bir devlet için savunma sanayi alanında ve silah sistemlerinde yabancı bir ülkeye bağımlı olmak önemli bir engel.
Bu noktada Özbekistan’ın iki temel politika izlediği söylenebilir. Öncelikle hem çeşitli yatırımlarla hem de çeşitli ülkelerle ve şirketlerle yaptığı anlaşmalarla Rusya’nın etkisinden uzak bir savunma sanayi oluşturmak. Örneğin Özbekistan kısa süre önce Lochin isimli kendi İHA’sını üretmeye başladı [5].
İkinci olarak ise Özbekistan, Rusya dışındaki çeşitli ülkelerden silah sistemleri alarak Rusya’ya olan bağımlılığını dengelemeye çalışıyor. Bu politikanın en somut kanıtı, Mirziyoyev’in Silahlı Kuvvetler Yüksek Başkomutanı sıfatıyla 16 Kasım 2023 tarihinde Surhandarya’daki askeri birliğe düzenlediği ziyaret sırasında paylaşılan fotoğraflarıdır. Fotoğraflarda inşa edilen modern askeri tesislerin yanı sıra Taşkent yönetiminin dört adet Türk yapımı ve bir adet Çin yapımı silahlı ve insansız hava aracı (S/İHA) satın aldığı görülüyor [6].
Olası Bölgesel Etkisi ve Özbekistan’ın Bölgesel Amacı
Özbekistan, Kazakistan’dan Kırgızistan’a, Tacikistan’dan Afganistan’a kadar çeşitli ülkelerde soydaşları bulunan bir devlet. Bu nedenle bölgesel lider olma ve etki oluşturma potansiyeline sahip Orta Asya’daki en önemli ülkelerinden biri. Yakın coğrafyasında etki oluşturma kapasitesine sahip olan Özbekistan’ın silahlanmasının bölgede bir güvenlik ikilemine yol açacağı düşünülebilir.
Bölgesel denklemlere bakıldığında ise aslında ortaya tam tersi bir resim çıkıyor. Zira Kerimov’un Afganistan’daki çatışmaların sürdüğü ve Taliban’ın ilerlediği süreçte Kuzey İttifakı’nı desteklemesi dışında Özbekistan’ın sınırlarının ötesindeki Özbeklere yönelik aktif bir politika izlemediği biliniyor. Diğer yandan Özbekistan, örneğin sınırlarının dışındaki Özbeklere yönelik istikrarı bozucu bir politika izlemesi halinde bunun kendisini de kötü etkileyeceği ve ülkedeki farklı etnik grupların milliyetçi söylemeler benimseyeceğini biliyor. Ayrıca Dünya Bankası verilerine göre günümüzdeki gayri safi yurtiçi hasılası 80 milyar dolar olan [7] ve Global Firepower tarafından 2023 yılında 145 ülkeden en güçlü 62. orduya sahip olan [8] Özbekistan’ın bu verilerle saldırgan politika izlemesi ancak ülkenin gelişme ve kalkınma sürecine zarar verecektir.
Son olarak Mirziyoyev’in ziyaret ettiği Surhandarya’daki askeri birlik, oldukça stratejik bir bölgede. Özbekistan’ın Afganistan, Tacikistan ve Türkmenistan’a komşu olduğu bu bölgeden verilen mesajın, diğer ülkeler tarafından olumlu karşılanabileceği söylenebilir. Çünkü Türkmenistan ve Tacikistan’la olan ilişkilerini geliştirmek isteyen Mirziyoyev’in öncelikli amacı, Afganistan merkezli tehditleri engellemek.
Mirziyoyev’in izlediği politikalarla Tacikistan’la olan ilişkileri güçlendirdiği, Türkmenistan’la olan sorunları çözdüğü, Kırgızistan’ın bölgedeki en önemli destekçilerinden biri olduğu ve Kazakistan’la müttefiklik ilişkisi kurduğu biliniyor. Bu noktada Mirziyoyev’in, ülkenin sert gücünü artırırken yumuşak güç araçlarını da etkili bir şekilde kullandığı söylenebilir. Kısacası tehditlere karşı sert güç, dostlara karşı yumuşak güç kullandığı aşikar. Bu kapsamda günümüzdeki Taşkent yönetiminin yakın çevresi üzerinde sert güçle değil, yumuşak güçle bir etki oluşturmak istediği daha iyi görülüyor.
Neticede Özbekistan nazarından bakıldığında Orta Asya’daki silahlanmanın saldırgan değil, caydırıcı amaçlarla gerçekleştirildiği anlaşılıyor. Özellikle Orta Asya devletlerinin egemenlik, bağımsızlık ve toprak bütünlüğü konusundaki hassasiyetleri diğer devletlerin bu değerlerine de benzer derecede saygı duyulmasını beraberinde getiriyor. Ayrıca bölge devletleri, günümüzde aralarındaki sınır sorunlarını barışçıl yollar ve diplomasiyle çözülmesi konusunda hem fikir. Kırgızistan ile Tacikistan arasındaki görüşmeler ise devam ediyor. Milli güvenliğini bağımsız araçlarla ve politikalarla geliştirmek isteyen Özbekistan ise bölgesel barışı destekleyen ana aktörler arasında.
----------------------------------------------------
[1] “Military Expenditure Database”, SIPRI, https://www.sipri.org/databases/milex (Erişim Tarihi: 22.11.2023).
[2] Francisco Olmos, “Kyrgyzstan’s Path to Rearmament”, The Diplomat, https://thediplomat.com/2023/08/kyrgyzstans-path-to-rearmament/ (Erişim Tarihi: 22.11.2023).
[3] “Uzbekistan Defense Market Size and Trends, Budget Allocation, Regulations, Key Acquisitions, Competitive Landscape and Forecast, 2022-2027”, Global Data, https://www.globaldata.com/store/report/uzbekistan-defense-market-analysis/#:~:text=The%20Uzbekistan%20defense%20budget%20is,8%25%20during%202023%2D2027 (Erişim Tarihi: 22.11.2023).
[4] “Uzbekistan’s army to be equipped with modern weapons by 2030”, Kuz.uz, https://kun.uz/en/news/2023/05/30/uzbekistans-army-to-be-equipped-with-modern-weapons-by-2030 (Erişim Tarihi: 22.11.2023).
[5] “Shavkat Mirziyoyevga Bayraktar TB2 zarba beruvchi droni tanishtirildi — foto”, Gazeta.uz, https://www.gazeta.uz/oz/2023/11/17/bayraktar/ (Erişim Tarihi: 22.11.2023).
[6] “Supreme Commander-in-Chief Visits Military Unit”, President of the Republic of Uzbekistan, https://president.uz/en/lists/view/6866 (Erişim Tarihi: 22.11.2023).
[7] “Uzbekistan”, The World Bank, https://data.worldbank.org/country/uzbekistan (Erişim Tarihi: 22.11.2023).
[8] “2023 Military Strength Ranking”, Global Firepower, https://www.globalfirepower.com/countries-listing.php (Erişim Tarihi: 22.11.2023).
Dr. Emrah Kaya, 2011 yılında Akdeniz Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden mezun oldu. Yüksek lisans derecesini 2014 yılında Süleyman Demirel Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nde hazırladığı “Latin Amerika’da Sol Liderlerin Yükselişi ve Uluslararası Politikaya Etkisi: Venezuela-Bolivya Örneği” başlıklı teziyle aldı. Kaya, doktora derecesini de 2022 yılında aynı üniversitede hazırladığı “Terörle Mücadelede Müzakere Yöntemi: ETA-FARC-LTTE-PKK” başlıklı teziyle elde etti. “Terörizmle Mücadelede Müzakere Yöntemi: ETA-LTTE-PKK-FARC” (2022) adlı kitabı yayınlanan ve uzun süre düşünce kuruluşunda çalışan Kaya, Afganistan ve Irak da dahil olmak üzere farklı çatışma bölgelerinde saha araştırması yaptı. “Hugo Chávez’in Petrol Politikası ve ABD” (2014), “Afganistan Barış Süreci: Küresel ve Bölgesel Aktörler” (2021) ve “Ripeness Levels and Their Relations with the Success of the Negotiation Method: CPP-NPA, TTP, IRA” (2023) başlıklı çeşitli akademik çalışmaları yayınlanan Kaya’nın başlıca araştırma alanlarını Latin Amerika, Orta Asya, terörizm ve barış süreçleri oluşturuyor.