ANALİZ
Körfez Ülkeleri Afrika’yı Nasıl Şekillendiriyor?
Körfez ülkelerinin Afrika için verdiği mücadele, kıtayı yeniden şekillendiriyor. Bu mücadelenin etkisi arttıkça bölgedeki ekonomik ödüller ve siyasi riskler de artıyor.
SOĞUK SAVAŞ sırasında Afrikalı liderler genellikle Batı'nın ya da Sovyetler Birliği'nin yanında yer aldılar. Böylece bu ülkelerden yardım, silah, yatırım ve istedikleri diğer şeyleri temin ettiler. Savaş sona erdikten sonra ise yol ve liman inşa etmek isteyenler genellikle Çin ile anlaşma yaptılar. Brezilya, Hindistan ve Türkiye'nin de aralarında bulunduğu orta güçler, ekonomik ve diplomatik erişim alanlarını genişlettikçe Afrikalı siyasetçiler jeopolitik bir pazarın müşterileri haline geldiler. Ancak en çarpıcı gelişme Birleşik Arap Emirlikleri'nin (BAE) -ve daha az ölçüde Suudi Arabistan ve Katar'ın- yükselişi. Körfez'in Afrika'yı ele geçirme çabası büyük ekonomik getiriler vaat ediyor olsa da korkunç savaşları körükleme tehdidi de söz konusu.
Körfez'in nüfuzunun kaynağı para. Kasım ayında Suudi Arabistan ilk Afrika zirvesini düzenledi ve milyarlarca dolarlık yatırım yapacağını açıkladı. Diğer taraftan BAE, 2022'de Afrika'ya Amerikan firmalarının yedi katı değerinde yatırım sözü verdi. BAE’nin bu yatırım miktarı, Suudi Arabistan’ın verdiği yüksek rakamı gölgede bırakacak türden. BAE, geride kalan on yılda Çin, AB ve Amerika'nın ardından Afrika'daki en büyük dördüncü doğrudan yabancı yatırımcıydı. Dubai merkezli bir firma olan DP World, dokuz Afrika ülkesinde liman işletiyor. Bir yenilenebilir enerji firması olan Masdar, Afrika'da 10 milyar dolar harcayacağını söylüyor. BAE 2020 ve 2021'de Sahraaltı Afrika ile Amerika'dan daha fazla ticaret yaptı. Dubai, güvenli mülkiyet hakları ve hafif (bazıları gevşek diyebilir) mali düzenlemeleriyle 26.000'den fazla Afrikalı işletmeye ev sahipliği yapıyor.
Diplomasi de parayla birlikte geliyor. Birleşik Arap Emirlikleri ve Suudi Arabistan, geçen yıl Johannesburg'da yapılan zirvede BRICS'e katılmaya davet edildi. Katar ve BAE Sahraaltı Afrika'daki büyükelçiliklerinin sayısını 2012'den 2022'ye kadar sırasıyla beş kat ve yaklaşık üç kat arttırdı. Suudi Arabistan bir düzine kadar daha büyükelçilik açma sözü verdi. 2022'de dünya genelinde açılan tüm yeni büyükelçiliklerin üçte biri, Afrika diplomasisinin etkisiyle Körfez'de açıldı.
Bu yakın ilgi, finansman sıkıntısı çeken Afrika ülkelerine de fayda sağlıyor. Çin'in Afrika'ya 2018-2022 arasında verdiği yeni krediler, önceki dört yıla kıyasla %80 oranında düşmüş durumda. Ukrayna'daki savaş nedeniyle Afrika'nın Batı yardımlarından aldığı pay azaldı. Bazı Batılı yetkililer, Körfez ülkelerinin bu boşluğu doldurabileceğini ve Çin'in eline geçebilecek madenlere yapacakları yatırımlarla başlıca jeopolitik rakiplerini alt edebileceklerini umuyor.
Çok fazla savaş ağası var
Afrika'yı Körfez güçlerinin hırsları ve rekabetleri uğruna adeta bir arenaya dönüştürmek büyük riskleri beraberinde getiriyor. Körfez'in hanedan kökenli otokrasileri ne Afrika demokrasisi ne de insan hakları konusunda örnek alınacak ülkeler. Çin de öyle, ama en azından istikrar yanlısı ve BM'nin barışı koruma operasyonlarının en büyük mali destekçilerinden biri. Buna karşın BAE bölgedeki savaş gruplarını silahlandırıyor, kargaşayı besliyor ve yozlaşmış elitler için sığınak görevi görüyor.
Sudan bunun önemli bir örneği. BAE, burada ulusal orduya karşı iç savaş yürüten soykırımcı bir milis gücü olan Hızlı Destek Güçleri'ni (RSF) destekliyor. Yaklaşık 25 milyon insanın yardıma muhtaç olduğu Sudan’da, dünyanın en büyük insani krizi yaşanıyor. RSF'yi silahlandırdığını reddeden BAE (BM iddiaları "inandırıcı" buluyor), bölgedeki Körfez devletleri arasındaki nüfuz mücadelesinin bir parçası olarak bir dizi diktatör ağına -bazen de silahla- adeta kur yapıyor gibi görünüyor. BAE'nin dostları arasında RSF'nin lideri Muhammed ("Hemedti") Dagalo; Libya'da bir savaş ağası olan Halife Hafter; Çad'da bir darbeyle iktidarı ele geçiren Mahamat Déby; ve Etiyopya'yı Tigray'de kanlı bir iç savaşa sürükleyen Abiy Ahmed var.
Petrol ve doğalgaz zenginliği BAE, Suudi Arabistan ve Katar'ın gelecek yıllar boyunca cazibesini koruyacak zengin ortaklar olacağı anlamına geliyor. Ancak Sudan ve Libya'dan yayılan kargaşa dalgaları bir uyarı niteliği taşıyor: Batı, kendi değerlerini paylaşmayan ülkelere Afrika'ya dair politikalarını devrediyor. Bunun tehlikeleri var. Afrika ülkeleri de başkalarının jeopolitik oyunlarında piyon olarak kullanılmaya razı olmanın risklerini görmek zorunda.
Bu yazı, The Economist’te 14 Mart 2024'te, “The Gulf’s scramble for Africa is reshaping the continent” başlığıyla yayımlanmıştır. Çeviri yapılırken yazının belirli kısımlarında editoryal düzenleme yapılmıştır.