×
AFRİKA

ANALİZ

Afrika Boynuzunda Nüfuz Mücadelesi: Mısır – Somali Güvenlik İşbirliği Ne Vadediyor?

Mısır'ın Afrika Boynuzundaki müdahalesi derinleştikçe bölgedeki güç dengelerinin değişmesi muhtemel ve bu durum bölgesel güvenlik ve istikrarın geleceği konusunda yeni soruları gündeme getirecek.
ETİYOPYA VE SOMALİ arasında patlak veren ihtilafın ardından, Mısır, Somali ile ilişkilerini yeni bir seviyeye taşıma fırsatını yakaladı. Mısır’ın Somali ile derinleşen ilişkileri, uzun yıllardır dengelemeye çalıştığı bölgesel rakibi Etiyopya’ya yönelik stratejik bir girişim olmanın da ötesinde, ülkenin dış politikasında, özellikle Afrika Boynuzu stratejisinde, köklü bir değişime işaret ediyor.

Öncelikle Etiyopya ve Somali arasında tırmanan gerilim, Mogadişu’nun Mısır ile yakınlaşmasına zemin hazırladı. İki ülke arasındaki ihtilaf ise Etiyopya’nın, 1 Ocak 2024’te, Somaliland ile denize erişim ve liman kullanımı üzerine 50 yıllık bir anlaşma imzalamasıyla patlak verdi. Eritre’nin 1991’de bağımsızlığını kazanmasından beri Kızıldeniz’e erişimi kalmayan Etiyopya’nın denize erişimini sağlayan bu anlaşmayı Mogadişu, toprak bütünlüğüne bir tehdit olarak görüyor. Çünkü 1991 yılında Somali’den tek taraflı olarak bağımsızlığını ilan etse de Somaliland uluslararası toplum tarafından tanınmıyor. Uluslararası tanınma arayışındaki Somaliland için bu anlaşma tarihi bir fırsat sunuyor. Anlaşmanın imzalanmasının ardından uluslararası tepkiler yükselse de Etiyopya gibi güçlü bir bölgesel devletin Somaliland’in bağımsızlığına giden yolu açmasıyla sonuçlanabilecek bu hamlesini tek başına engellemeyeceğini düşünen Somali, hızlı bir biçimde Mısır ile yakınlaştı. 

Kahire - Mogadişu için yeni bir dönem

Mısır’ın Somali ile yeni boyutlar kazanan bu yakınlaşmasının en dikkat çekici yanı güvenlik ve askeri alanlardaki işbirliği. Mısır ve Somali, ağustos ayında Kahire'de ikili bir savunma iş birliği anlaşması imzaladı. Ayrıca, Mısır ise, önümüzdeki yıl Somali’de başlayacak Afrika Birliği liderliğindeki yeni barışı koruma misyonuna asker göndermeyi teklif etti. Yeni misyonda Etiyopya’nın yerini Mısır birlikleri alacak. Somali, barışı koruma misyonu çerçevesinde Etiyopya'nın Somali’deki askeri varlığını sona erdirmeye karar verdi ve bu kapsamda, Etiyopyalı birliklerin Aralık 2024’e kadar Somali’den çekilmesi planlanıyor. Etiyopya uzun yıllardır, Somali ile imzaladığı ikili anlaşma kapsamında ve Somali'nin Eş Şebab'a karşı mücadelesine yardımcı olmak için kurulan Afrika Birliği barış gücü olan Afrika Birliği Geçiş Misyonu’nun (ATMIS) bir parçası olarak ülkede bulunuyor.

Halihazırda Mısır, Etiyopya birliklerinin çekilmesi için belirlenen 2024’ün Aralık ayından önce ve Afrika Birliğinin yeni misyonunu beklemeden Somali'de bir askeri varlık oluşturuyor. Mısır ve uluslararası medya kuruluşlarının haberlerine göre, Mısır, 27-29 Ağustos tarihleri arasında Somali’ye 1.000 civarında asker konuşlandırırken, Ağustos ayından bu yana mühimmat, silah, topçu ve diğer silahlar da dahil olmak üzere iki silah sevkiyatı yaptı. Bu Mısır’ın Somali’ye neredeyse kırk yılda sonra ilk askeri yardımı olması hasebiyle önemli bir gelişme. 

Mısır’ın bu hamlesinin ardından, bazı kaynaklara göre, Mısır'ın Somali'ye silah ve askeri personel göndermeye başlamasının ardından Etiyopya'nın askeri varlığı tahminen 7 bin kişi artarak 22 bine çıktı. Somali’den çekilmesi planlanan Etiyopya birliklerinin, Somali-Etiyopya sınırına yakın bölgelerde stratejik havalimanlarının kontrolünü ele geçirdikleri yönündeki haberler ise ihtilafın giderek tırmandığına işaret ediyor. Somali Federal hükümetinin, Mısır birliklerini Etiyopya sınırına yakın bölgelere konuşlandıracağına yönelik iddialar, Mısır’ın asker konuşlandırmasıyla beraber, ihtilafın önümüzdeki dönemde daha çatışmacı bir yöne evrilmesi riskini de doğurmakta. 

Somali’nin kırılgan siyasi yapısı göz önüne alındığında, bu tür bir militarizasyon, ülkenin istikrarını sağlamaya yönelik çabaları daha da zayıflatabilir ve mevcut göreceli güvenlik ve istikrarın bozulmasına yol açabilir. Böylesi bir senaryoda, Etiyopya ile ihtilafında Somali’nin Mısır’ın askeri ve güvenlik desteğine ihtiyacının ve bağımlılığının artması en olası sonuçlardan biri olur. 

Etiyopya-Mısır Rekabeti

Mısır'ın Somali ile ilişkilerinde yeni bir derinlik arayışı, özellikle Etiyopya ile Hedasi Barajı ya da bir diğer adıyla Büyük Rönesans Barajı konusunda yaşanan gerginlikler ışığında, Etiyopya’nın bölgede dengelenmesi ve engellenmesi isteğiyle doğrudan alakalı. Mısır, toplam 10 Afrika ülkesine hayat veren Nil Nehri’ni besleyen Mavi Nil’in yatağını değiştirerek Hedasi Barajı’nı inşa ettiği için komşusu Etiyopya ile uzun yıllardır anlaşmazlık içinde. Öncelikli olarak, Mısır’ın Afrika Boynuzundaki en temel kaygısı, nüfusunun %90’ından fazlasının tarım, içme suyu ve sanayi için Nil Nehri’ne bağımlı olmasıdır. Bu durum, Etiyopya’nın Hedasi Barajı projesini önce engellemeyi, şimdilerde ise kısıtlamayı Mısır’ın bölgesel stratejisinin merkezine yerleştirmiştir. Afrika’nın en büyük hidroelektrik enerji projelerinden biri olan GERD, Mısır, Etiyopya ve Sudan arasında ciddi bir çekişme kaynağıdır. Mısır, barajın Nil sularının akışını kısıtlayabileceğinden ve su güvenliğini tehdit edebileceğinden endişe duyuyor.

Mısır Etiyopya’nın baraj projesini, ekonomik kalkınmasına zarar vereceği ve bölgesel liderliğini de olumsuz etkileyeceği görüşünden hareketle bir ulusal güvenlik tehdidi olarak görüyor. Kahire, 2011 yılında Arap Baharı’nın tetiklediği çalkantılı bir döneme girince, Etiyopya aynı yılın Nisan ayında baraj inşasına başladı. Etiyopya, ülkenin kalkınma programında bu baraja çok büyük bir önem atfediyor ve barajın ülke ekonomisini canlandıracağını, hem iç piyasadaki enerji ihtiyacını karşılayacağını hem de komşu ülkelere elektrik ihraç edecek kapasitede üretim yapabileceklerini ve ülkenin endüstriyel tabanını genişleteceğini umuyor. Sonuç itibariyle Arap ayaklanması sonrasında içe kapanmak zorunda kalan Kahire için bölgesel denklem hızlı bir biçimde değişti. Tüm karşı çıkmaları ve hatta güç kullanma tehditlerine rağmen Temmuz 2020'de ilk dolum işleminin yapıldığı barajda, 20 Şubat 2022'de de ilk kez elektrik üretimine başlanmıştı.

Bu yüzden de Mısır, Somali ile ilişkilerinin boyutunu ve derinliğini dönüştürerek, Etiyopya'nın bölgesel nüfuz alanını sınırlamak için Afrika Boynuzundaki ittifaklarını güçlendirmeye çalışıyor. Mısır için Afrika Boynuzu sadece çevresel bir bölge değil; aynı zamanda Nil’e gelecekteki erişimini güvence altına almak için stratejik bir öneme sahip. Dolayısıyla, Etiyopya’nın bölgesel nüfuzunu artıran ve Nil havzası üzerindeki kontrolünü güçlendiren Hedasi Barajı başta olmak üzere her türlü hamle, Mısır’ın ulusal güvenliğine doğrudan bir tehdit olarak algılanmaktadır. Nil Nehri üzerinde uzun süredir devam eden bu rekabet, Mısır’ın Afrika Boynuzundaki dış politikasının temel taşı ve diplomatik ve askeri angajmanlarını şekillendiriyor.

Mısır’ın bölgede Etiyopya’yı dengeleme çabalarını etkileyen bir diğer önemli faktör ise Sudan iç savaşı. Bu bölgesel gerilimde Sudan, şimdiye kadar Mısır ile Etiyopya arasında bir denge aktörüydü. Sudan’ın iç savaşa sürüklenmesiyle, Mısır’ın bölgesel güç dengesini lehine dönüştürme ihtiyacı hiç olmadığı kadar ehemmiyet kazanmış durumda. Somali ile güçlü ilişkiler, Sudan iç savaşı nedeniyle bölgesel güç dengesinde dezavantajlı duruma düşen Mısır’ın Afrika Boynuzunda çıkarlarını korumasına yardımcı olabilecek bir manevra alanı sağlayabilir. Sisi, son on yıl boyunca Nil havzası ve Afrika Boynuzundaki ülkeleri, baraj anlaşmazlığı konusunda Etiyopya’ya baskı yapmaları konusunda ikna etmeye çalıştı. Bunu başarabilmek adına bu ülkelerden bazılarıyla bir dizi askeri iş birliği anlaşması imzaladı. Hem Somali hem de Eritre, sırasıyla güneyde ve kuzeyde Etiyopya ile komşu olmaları nedeniyle Kahire için önemli bölgesel müttefik adayları olarak öne çıkıyorlar. Hem Somali hem de Eritre ile artan askeri ve siyasi angajman, Kahire'ye bir yandan Etiyopya'nın komşularını etkileme kapasitesini arttırarak, diğer yandan da Etiyopya'nın güvenlik ortamını karmaşıklaştırabilme imkânı vererek alan açabilir.  

Mısır'ın Afrika Boynuzundaki Yeni Stratejisi

Mısır’ın bölgedeki askeri varlığının zamanlaması ve kapsamı daha geniş hedeflere de işaret etmekte. Mısır’ın Somali hükümetiyle imzaladığı güvenlik anlaşması çerçevesinde hem askeri yardımda bulunması hem de Somali’ye asker konuşlandırmaya başlaması, Afrika Boynuzunda nüfuz kazanma konusundaki yeni yaklaşımını yansıtıyor. Mısır’ın Somali’deki bu angajmanı, Nil merkezli bir odaktan Afrika Boynuzu ile daha kapsamlı bir ilişkiye geçişe işaret eden bölgesel politikasının yeniden kalibrasyonunu yansıtmaktadır.

Sonuç itibariyle, artan askeri angajmanıyla Kahire, bölgede kilit bir oyuncu olarak konumlanma, bölgesel güvenlikteki rolünü genişletme ve stratejik seçeneklerini artırmaya yönelik bir strateji yürütüyor. Mısır’ın bu stratejik yönelimi orta ve uzun vadede, Somali’yi Kızıldeniz ve Aden Körfezi gibi küresel ticaret ve enerji yollarına olan yakınlığından ötürü, Mısır’ın bölgesel stratejisinde önemli bir ortak haline getirecektir. Kısa vadede Somali'nin güvenliğinde daha doğrudan bir rol üstlenerek çıkarlarını korumak için askeri kaynakları harekete geçirebilen bir aktör haline gelmeyi hedefleyen Kahire için Somali’nin kırılgan güvenlik durumu, bölgede kilit bir güvenlik oyuncusu olarak öne çıkması için bir fırsat sunmakta. 

Güvenliğin de ötesinde, Mısır’ın Afrika Boynuzunda ekonomi ve denizcilik alanında yeniden tanımlanan çıkarları da bu yeni stratejik yönelimi şekillendiriyor. Örneğin, Husilerin Kızıldeniz'deki gemilere saldırıları nedeniyle Süveyş Kanalı'ndan geçen gemilerin rota değiştirmesi, Mısır ekonomisine 6 milyar dolarlık maliyet oluşturmuştu. Babu'l Mendeb Boğazı, uluslararası taşımacılık için stratejik bir geçiş noktası olup, Kızıldeniz’i Hint Okyanusu’na bağlamaktadır ve Mısır’ın Süveyş Kanalı gibi önemli ekonomik varlıklarına erişimi kontrol etmektedir. Bölgesel gelişmeler, Kahire’de bölgedeki ekonomik çıkarları korumanın ancak daha geniş bir stratejik odak ile mümkün olabileceği yönünde bir anlayışı da beraberinde getirdi. Bu nedenle de Afrika Boynuzu ülkeleri ile yakın ilişkiler, özellikle Babu'l Mendeb Boğazı üzerinden geçen kritik deniz ticaret yollarına olan yakınlığı nedeniyle, Mısır’a hayati ekonomik çıkarlarını güvence altına alma ve koruma imkânı sunmalarından ötürü de önemli hale gelmiş durumda. 

Bu bağlamda, Mısır’ın Somali’deki angajmanı, Etiyopya ile rekabetin ötesine uzanmakta ve Afrika Boynuzundaki nüfuzunu güvence altına almayı amaçlamaktadır. Mısır’ın Afrika Boynuzundaki stratejik çıkarları, temelinde Nil suyu güvenliğine dair endişelere dayanmakla birlikte, daha geniş bir güvenlik, ekonomi ve siyaset eksenine doğru evrilmekte. Bu değişimle beraber Kahire, kendi stratejik çıkarlarını güvence altına almayı amaçlayan daha aktif bir askeri ve diplomatik varlığa yöneliyor. 

Dahası Mısır’ın bu yeni bölgesel stratejisi, başarılı olduğu takdirde, bölgedeki güç dengelerini değiştirebilir ve bölgesel güvenlik ve istikrar üzerinde uzun vadeli etkiler yaratabilir. Mısır'ın Afrika Boynuzundaki müdahalesi derinleştikçe bölgedeki güç dengelerinin değişmesi muhtemel ve bu durum bölgesel güvenlik ve istikrarın geleceği konusunda yeni soruları gündeme getirecek. Özellikle önümüzdeki dönemde Mısır’ın Etiyopya, BAE ve Suudi Arabistan gibi deniz altyapısı üzerinde hakimiyet kurmaya çalışan bölgesel aktörlerle rekabetin artması çok muhtemel. 

NEBAHAT TANRIVERDİ YAŞAR

Tunus, Libya ve Mısır başta olmak üzere Kuzey Afrika ülkeleriyle ve Türkiye'nin Afrika ile ilişkileri üzerine çalışmalar yapan Nebahat Tanrıverdi Yaşar, Berlin ve Ankara merkezli serbest bir araştırmacıdır. 2015 yılından itibaren bağımsız araştırmacı olarak çalışmalarına devam eden Tanrıverdi Yaşar, Ortadoğu Araştırmaları Merkezi’nde (ORSAM) araştırmacı (2010-2015), Berlin'deki Alman düşünce kuruluşu SWP’nin Uygulamalı Türkiye Araştırmaları Çalışmaları (CATS) Programında IPC-Stiftung Mercator misafir araştırmacı (2020-2021) ve CATS konuk araştırmacısı (2022-2023) olarak çok sayıda çalışmalar gerçekleştirmiştir.