ANALİZ
Fransa’nın Yeni Siyaseti: Başkan ve Azınlık Hükümeti
Fransa şimdi kendisini, şimdiki Fransız siyasetçi kuşağının hiç bilmediği bir dünyada buldu: Almanya İtalya, İspanya ya da Belçika siyasetinde görülen koalisyonlar, uzlaşmalar ve değişen ittifaklar dünyasında.
FRANSA'DA parlamento seçimlerinin ardından yaptığı konuşmada Cumhurbaşkanı Macron, yeni oluşan asılı parlamento yapısının ülkedeki “derin bölünmeleri” yansıttığını kabul etti. Fransa'nın “farklı şekilde yönetmeyi öğrenmesi gerektiğini…” söyledi. “Diyalog, açık fikirlilik ve saygıya dayalı… yeni mutabakatlar oluşturmalıyız,” dedi.
Ancak seçmenlerin yarattığı siyasi çıkmazla ilgili herhangi bir sorumluluk üstlenmeyi kabul etmedi. Nisan ayındaki Cumhurbaşkanlığı zaferiyle hala “açık bir yönetim yetkisine” sahip olduğunu söyledi. Uzlaşma çağrısında bulundu, ancak bazı vaatlerinin (yeni vergi yükü oluşturmamak, borç artışına engel olmak gibi) dokunulmaz olduğunu söyledi.
Macron, daha önceden, Nisan ayında yaptığı konuşmalarda, Cumhurbaşkanlığı seçimlerini kısmen, kendisini sevmeyen ancak Marine Le Pen'den çok korkan seçmenlerin oylarıyla kazandığını kabul etmişti. Ve toplumun o kesimini göz önünde bulundurarak yönetmeyi vadetmişti. Ama öyle olmadı.
Macron’un İttifakı, parlamento kampanyası boyunca onun başkanlık programını güçlü bir şekilde savunamadan savruldu. Dahası Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Macron’u destekleyen Sağ ve Sol seçmenleri yatıştırmak için yeni fikirler de üretemedi.
Fransa'nın şu anda içinde bulunduğu siyasi karmaşanın tek nedeni bu değil elbet. Diğer faktörler de burada rol oynadı: Seçmen yorgunluğu; enflasyon; "değişim" talep eden ama tüm değişikliklere direnen sarsılmaz bir Fransız içgüdüsü; dış dünyadaki tehditleri büyük ölçüde görmezden gelen bir siyasi kampanya.
Fransa şimdi kendisini, şimdiki Fransız siyasetçi kuşağının hiç bilmediği bir dünyada buldu: Almanya İtalya, İspanya ya da Belçika siyasetinde görülen koalisyonlar, uzlaşmalar ve değişen ittifaklar dünyasında.
Bu, Charles de Gaulle'ün Başkanlığın egemen olduğu Beşinci Cumhuriyet'i yerine tasarladığı, eski “döner kapılı hükümetler”in dünyasıydı. Bazıları parlamenter gücün geri dönüşünün “İyi Bir Şey olacağını savunabilir. Daha derin siyasi tartışmalar ve yapıcı bir uzlaşma kültürü üreteceği söylenebilir. Ama maalesef. Aşırı Sol ve Aşırı Sağdaki büyük bloklar da dahil olmak üzere dokuz siyasi gruptan oluşan yeni Ulusal Meclis, Perikles Atina'dan daha fazlası olan bir kaos ortamına dönüşecektir.
Fransa yeni bir siyasi döneme girdi (veya eski haline döndü). Parlamento bölünmüş durumda. Dolayısıyla parlamentodaki siyasi ilişkiler yönetimde belirleyici olacak (yani “Parlamento yönetecek”). Başkan artık Ulusal Meclise kendisinin onay mührü veya yankı odası muamelesi yapamayacak. Fransa toplumu 1950'lerin veya 1930'ların Fransa'sına yani Charles de Gaulle'ün sözde güçlü başkanlığı icat etmeden (ancak nihai gücü parlamentoya bırakmadan) önceki zamanlara döndü.
Parlamentolar, özellikle asılı veya bölünmüş parlamentolar, yapıları gereği dağınık veya karışıktır. Bu nedenle Fransa, Avrupa'da açılan bir kara savaşı, yüksek enflasyon, yeniden canlanan bir Covid salgını ve küresel durgunluk olasılığı ile yüzleştiği bir zamanda kaotik bir siyaset dönemine giriyor.
Sıkıntı bir süre daha devam edecek. Cumhurbaşkanı Macron, yeni hükümet kabinesini açıklayarak günlerdir aşikar olan bir şeyi ilan etti: Geçen ay seçilen mecliste hiçbir büyük parti bloğu, Macron’un azınlık hükümetiyle koalisyona girmeyi kabul etmedi.
Bu nedenle Başbakan Borne, Parlamento’da 250 milletvekili ile mücadele edecek (Salt çoğunluktan 39 eksik). Enflasyonla mücadele paketi ve Covid-19'un yedinci (evet, yedinci) dalgasına karşı yeni önlemler gibi acil işlerin geçişini sağlamak için Sağ ve Sol partileri yeterli sayıda çekimser kalmaya ikna etmeye çalışacak.
Sadece bir avuç bağımsız milletvekili onu sürekli olarak destekleyecek. Soldan ve Sağdan başkaları zaman zaman onu destekleyecek veya daha büyük olasılıkla çekimser kalacak.
Önümüzdeki yılın ilk yarısında yeni bir seçim olma ihtimali yüksek. O zamana kadar, hükümetin etkili bir yönetim sergileyememe konusunda muhalefeti suçlayacağı, buna karşılık, bölünmüş muhalefetinse hükümeti devirmeye çalışacağı bir blöf ve karşı blöf dönemi yaşanacak. Bu blöf sürecinde seçmeni kızdırmamak, tarafların en temel ilkesi olacak.
Burada, kısmen, Macron'un akıllıca bir bekleme oyunu oynadığı söylenebilir. Macron 64 merkez sağ milletvekiliyle uzun vadeli bir ittifak konusunda gerçek bir umut taşımıyor. Kısa vadede merkez sağ ve ılımlı Sol ile geçici ittifaklar yoluyla yeni bir anti-enflasyon paketi de dahil olmak üzere acil işleri yürütmeyi planlıyor.
Uzun vadede, böyle bir işbirliğinin başarısızlığa mahkum olduğuna inanıyor (ve belki de umuyor). “Muhalefete karşı savaş ilan etmeden” ve gelecek yıl yeni bir yasama seçimi çağrısı yapmadan önce tüm parlamenter barış kombinasyonlarına bir şans vermiş gibi görünmek istiyor.
Parlamenter siyaset ne kadar eğlenceli değil mi?
Bu analiz, John Lichfield’ın The Local’de 6 Temmuz 2022 tarihinde “France begins a new political era and it’s going to get messy” başlığıyla ve yine aynı yerde 23 Haziran 2022 tarihinde “Macron’s speech revealed his long game for France, but is it a game he can win?” başlığıyla yayınlanan iki yazısının kısaltılmış çevirisidir. Çeviride editoryal düzenleme yapılmıştır.