ANALİZ
Darbeler, Terörizm ve Siyasi Krizler Sarmalında Mali
Mali iç siyasetinde on yılı aşkın süredir yaşanan çalkantılı sürecin yarattığı istikrarsızlık, kuzeydeki Tuareg çatışmaları, çeşitli terör gruplarının eylemleri gibi suç oluşumları için uygun ortamlar hazırlayarak ülke güvenliğini derinden tehdit ediyor.
2012 YILINDA Mali’nin kuzeyinde Tuareg isyanıyla başlayan, terör saldırıları ve darbelerle devam eden süreç, ülkeyi şiddet ve istikrarsızlık sarmalı içine aldı. 2012 yılında ülkenin kuzeyinde Kidal, Gao ve Timbuktu şehirlerinde etkili olan Tuareg isyanları, ülkeyi bölünme tehlikesiyle karşı karşıya bırakırken, terör örgütleri de bu istikrarsız ortamda etkinliklerini hızla arttırmaya başladı. Mağrip El-Kaidesi (AQIM), el-Murabitoun, Ensar el-Din, Macina Kurtuluş Cephesi, Büyük Sahra İslam Devleti (ISGS) ve Jama'at Nusrat al-Islam wal-Muslimin (JNIM) gibi etkili terör örgütlerinin hem Mali Devleti otoritelerine karşı eylemler düzenleyip hem de kendi aralarında rekabet etmeleri ülkede güvenlik ve istikrarı tehdit etmekte.
Bu şiddet ve kaos ortamında başarısız bir performans sergileyen Amadou Toumani Touré’nin iktidarı 22 Mart 2012’de bir darbeyle sonlandırıldı. Darbenin ardından, Ağustos 2013’te yapılan başkanlık seçimlerinde Ibrahim Boubacar Keïta devlet başkanı olarak göreve başladı. Ancak Keïta iktidarında Fransa’nın yoğun desteğine rağmen Mali, barış ve istikrara kavuşamadı; siyasi ve ekonomik alanda çalkantılı krizlerle sarsılmaya devam etti. Bu dönemde yoğun güvenlik tehditleri ve derinleşen yoksulluk karşısında çaresiz kalan halkın Keïta yönetiminden hoşnutsuzluğu arttı. Diğer yandan M5-RFP isimli muhalefet platformu da ülke genelinde Keïta yönetimine karşı yoğun propaganda çalışmaları gerçekleştirdi. Bu gelişmelerin sonucunda 18 Ağustos 2020 tarihinde gerçekleştirilen askeri darbe ve sonrasında Keïta’nın istifa etmesi halkın çoğunluğu ve muhalefet tarafından memnuniyetle karşılandı.
2020 darbesi sonrasında Mali’de “Halkın Kurtuluşu Ulusal Konseyi” (CNSP) kuruldu ve CNSP ülkenin sivil yönetime geçişi için 18 aylık bir süre verdi. Geçiş Konseyi başkanlığına Bah Ndaw ve Başbakanlığa Moctar Ouane atandı. Geçiş dönemi ilerlerken darbenin liderleri arasında kabineye atanan bakanlar konusunda şiddetli tartışmalar meydana geldi. Tartışmaların tetiklediği kriz ortamında, 24 Mayıs 2021 tarihinde Mali’de bir yıl içerisindeki ikinci darbe yaşandı.
Darbenin lideri olan Assimi Goïta, ECOWAS’ın da baskısıyla 2022’yılı sonuna kadar seçimlerin düzenlenerek iktidarın sivil yönetime geçirileceğini açıkladı. Ancak Goïta yönetimi, 7 Haziran 2022’de, bu seçimlerin ancak 2024 yılında gerçekleşebileceğini belirterek sivil yönetime geçişi erteledi.
Mali’de sivil yönetime geçişin Şubat 2024’te düzenlenecek seçimlerle gerçekleşeceği beklenirken cunta yönetimi bu kez de “teknik nedenlerle” seçimlerin ertelendiğini duyurdu. Bu açıklamayı yapan Abdoulaye Maiga, Temmuz 2023’te kabul edilen yeni anayasa kapsamında seçim listeleri hususunda yeni bir çalışma yapılması gerekliliğinden bahsetti. Bu açıklamada geçmiş dönemde Mali’de nüfus sayımları sürecine dahil olan Fransız şirketi Idemia’nın çalışmaları hakkındaki şüpheler de dile getirildi.
Cunta lideri Goïta’nın seçimleri yeniden erteleme kararı Mali halkı ve muhalif oluşumlarda büyük tepkilere neden oldu. 2020 darbesinin arka planında etkili olduğu iddia edilen M5-RFP muhalefet platformu, cunta yönetiminin taahhütlerine saygı duymasının zorunlu bir gereklilik olduğunu söyleyerek seçimleri erteleme hususundaki tek taraflı kararı kınadı. M5-RFP’in ardından Demokrat Değişim Birliği, Yelema ve Parena gibi muhalif partiler ile Mali halkının büyük bir kısmı ertelenen seçimlere karşı cunta yönetimine tepki gösterdi. Ülkenin eski Adalet Bakanı Mamadou Ismaila Konaté ise seçimlerin ertelenmesi hususunda, Fransız şirketi Idemia’nın hedef gösterilerek Fransız karşıtlığı üzerinden cunta yönetiminin iktidarda kalmaya çalıştığını iddia etti.
Mali iç siyasetinde bu çalkantılı sürecin yarattığı istikrarsızlık, kuzeydeki Tuareg çatışmaları, çeşitli terörist grupların eylemleri gibi suç oluşumları için uygun ortamlar hazırlayarak ülke güvenliğini derinden tehdit etmekte. Nijer’deki darbe ve sonrasında yaşanan gelişmeler de bu güvenlik boşluğunu etkiledi. “Armed Conflict Location & Event Data Project” raporuna göre cuntacıların iktidara geldiği 2020 yılından 2023 ortasına kadar ülkedeki şiddet olayları neredeyse üç kart arttı. 2023’ün ilk yarısında başkent Bamako’nun 150 kilometre yakınında 16 terörist eylem meydana geldi. Ayrıca Eylül ayı başında Gao’da “İslam ve Müslümanları Destekleme Grubu (GSIM)” adlı silahlı örgütün üstlendiği bir saldırıda 49 sivil ve 15 Mali askeri yaşamını yitirdi. Bu eylemler sonrasında DAEŞ bağlantılı terör örgütleri kontrol ettikleri alanları iki katına çıkardı. 2 Ekim tarihinde ise kuzeydeki Tuareg isyancılarının Timbuktu ve Gao arasındaki önemli bir stratejik nokta olan Bamba kentindeki askeri üssü ele geçirdiği açıklandı. Böylece Bamba üssü, Bourem, Lere ve Dioura üslerinin ardından Ağustos ayından beri kaybedilen dördüncü üs oldu.
Mali’de cuntacı Goïta yönetimi iktidara geldikten sonra ECOWAS ve Batılı aktörlerle ilişkiler de gerildi. Ülkede terörle mücadele ve güvenliği sağlamaya destek vermek amacıyla bulunan Fransız ve BM askeri birlikleri geri çekilme kararı aldı. Ardından ise Goïta, aylık yaklaşık 11 milyon dolar ve çeşitli bölgelerde altın madeni işletme lisansı karşılığında Wagner Grup ile anlaşarak ülke güvenliğini sağlamaya çalıştı. Ancak bu pahalı girişim, ülkede güvenliği sağlamak bir yana mevcut durumu daha da kötüleştirdi. Wagner milislerinin çok sayıda sivilin ölümüne neden olan operasyonları, insan haklarını ihlalleri, cinsel saldırı ve soygun gibi suçlara karışmaları Mali’deki güvenlik sorununa yeni bir boyut kazandırdı.
Bu şiddet ve istikrarsızlık ortamı Mali ekonomisine de büyük bir darbe indirdi. 2021 yılında hafif bir toparlanmayla %3,1 olan GSYİH’daki büyüme, Ukrayna Savaşı ve ECOWAS yaptırımları gibi etkenlerle 2022’de %1,8 oranına geriledi. Ülkedeki enflasyon ise 2021’de %3,9 iken bu oran 2022’de %9,7’ye yükseldi. Ekonomideki bu durum Mali’deki sosyal koşullar üzerinde hemen etki etti. 2021’de %44,6 olan yoksulluk oranı, 2022’de %45,4’e yükseldi. Böylece Mali’de 1,3 milyon insan daha insani yardıma muhtaç duruma geldi. Örgün eğitim veren okulların beşte biri kapandı ve 2,5 milyon kişi sağlık hizmetlerinden mahrum kaldı.
Mali’deki ticari ve ekonomik faaliyetler, terör ve şiddet olayları, yoğun kaçakçılık faaliyetleri, alt yapı sistemlerinin eksikliği, cunta yönetimine karşı güvensizlik ve zayıf hukuki yapı gibi unsurlardan olumsuz etkilenmektedir. Covid19 Pandemisi ve Ukrayna Savaşının küresel ekonomide bıraktığı etkiler haricinde, cunta yönetimine karşı yaptırım kararları ve ülkeye yapılan yabancı yatırımın oldukça düşük olması da Mali ekonomisini darboğaza sokmakta.
Temmuz ayında gerçekleşen Nijer Darbesi de Mali ekonomisi üzerindeki baskıyı artırdı. Fransa ve ECOWAS’ın Nijer’deki darbecilere askeri müdahale tehdidini de içeren sert tavrına karşın, Mali ve Burkina Faso, Nijer’e desteklerini açıkladı. Mali ve Burkina Faso’daki askeri yönetimler olası ECOWAS müdahalesine karşı Nijer’in yanında olduklarını ortak bir bildiride açıkladı. Hatta bu bildiride, yapılacak bir askeri müdahalenin Burkina Faso ve Mali’ye karşı savaş anlamına geleceği uyarısında bulunuldu. İlerleyen günlerde ise Nijer’in başkenti Niamey’e Super Tucona tipi savaş uçağı gönderildi ve Burkina Faso, Mali ve Nijer arasında ortak savunma paktı imzalandı.
Sonuç olarak Nijer’deki darbenin hali hazırda siyasi, askeri ve ekonomik açıdan büyük sorunlarla mücadele eden Mali’deki cuntacı yönetimin işini daha da zorlaştırdığını iddia etmek mümkün. Bu ortamda Mali hükümeti, ülkede barış ve güvenliği sağlamak ve üzerindeki uluslararası baskıyı azaltmak için öncelikle demokratik yönetime geçiş için ECOWAS ile mutabakata varılan tarihlerde seçimleri düzenlemesi gerekmekteydi. Ancak bu geçişin ertelenmesi ile kriz ortamı yeniden alevlendi. Ayrıca Putin ve Sahel’deki diğer cuntacılarla yakın ilişkileri de uluslararası toplumun Mali’ye karşı olan mesafesini artırdı. Uluslararası alanda yalnızlaşması Mali’ye terörist oluşumlarla ve kuzeydeki isyancılarla mücadelesinde bir dezavantaj yaratmakta. Diğer yandan kötü yönetim altında ezilen Mali halkının Goïta yönetimi karşıtlığı artmakta ve ülkede yeni siyasi krizlerin yaşanma olasılığı doğmakta.
Goïta liderliğindeki cunta yönetimi, Mali’yi daha karanlık bir sürece götürmemek için acil olarak ülkede demokratik koşulları tesis edip halka barış ve istikrar ortamı sağlamalı. Ülkede demokrasiye geçiş haricinde dış politikada önemli değişiklikler yapılarak Mali’nin uluslararası alandaki izolasyonunun kırılması gerekiyor. Böylelikle Mali’deki ayrılıkçı isyancılar, teröristler ve suç örgütleriyle mücadeleye bölgesel ve küresel aktörlerden destek sağlanabilir. Diğer yandan dış politikadaki bu olası eğilimler ülkeye yabancı yatırımı mümkün kılarak ekonomik iyileşmeye de katkı sağlayacaktır. Son olarak Bamako yönetiminin kamu harcamaları ve vergi yönetimi performansı konusunda işlevsel reformlar yapması da oldukça kırılgan yapıdaki ekonomiyi güçlendirecektir.
Lisans ve Yüksek Lisansını Uluslararası İlişkiler alanında Akdeniz Üniversitesinde tamamlayan Yıldırım Çinar, Yüksek Lisans tez aşamasında Fransa’da Institut D’etudes Politique de Rennes’de bulundu. Doktora derecesini ise Kocaeli Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümünden aldı. Doktora tezinin başlığı “Sahraaltı Afrika’da Devlet İnşası ile Terörizm İlişkisi: Nijerya ve Boko Haram Örneği”dir. Yazar şu anda TASAM Afrika Enstitüsü’nde Eş Direktör olarak görev yapmaktadır.
İyi derecede İngilizce ve Fransızca bilen yazarın başlıca çalışma alanları Bölgesel Çalışmalar, Türkiye-Afrika İlişkileri, Afrika Çalışmaları, Afrika’da Güvenlik Meseleleri, Güvenlik Çalışmaları, Radikalizm ve Terörizmdir. Yıldırım Çinar, çok sayıda makale/kitap bölümü yanında Afrika Politikası: 21. Yüzyılda Güvenlik, Refah ve Demokrasi Arayışı ve Küresel Aktörler ve Büyük Güç Rekabeti başlıklı iki kitabın editörleri arasında yer almaktadır. Bunların dışında yazar, Afrika meselelerine yönelik olarak ulusal ve uluslararası basında yer almaya ve çeşitli projeler üzerinde çalışmaya devam etmekte.