×
FRANSA
6.12.2024

ANALİZ

Yeni Hükümet Düştü: Fransa Siyasetini Bundan Sonra Ne Bekliyor?

Gelinen noktada merkezin en azından üç şeyi yapması gerekiyor: Macron sonrası tek aday etrafında toplanmak; fikir stokunu yenilemek ve Macron kibri olarak gördükleri şeyden soğuyan seçmenlerle konuşmanın bir yolunu bulmak. Bunları yapamazsa, merkez ölebilir.
FRANSA CUMHURBAŞKANI Emmanuel Macron, bu yılki üçüncü başbakanını da kaybetti. 4 Aralık'ta yapılan güvensizlik oylamasında, sol ve Marine Le Pen'in aşırı sağcı Ulusal Birlik (RN) partisi arasındaki ittifak, Eylül ayından beri iktidarda olan muhafazakar Michel Barnier'i, toplam 331 milletvekili ile devirdi. Güvensizlik oylaması, Barnier'in bütçeyi parlamentodan geçirmek için özel bir hüküm kullanmasından sonra geldi. Böylece, parlamento 1962'den beri ilk kez bir hükümeti güvensizlik oylamasıyla düşürmüş oldu. Barnier ile birlikte bütçe de düştü ve Fransa daha derin siyasi istikrarsızlığa sürüklendi. Macron'un büyük merkezci projesi hızla çözülüyor.

Bir azınlık koalisyonuna başbakanlık yapan Barnier, daha geniş bir destek elde etmek için elinden geleni yapmasına rağmen başarısız oldu. Bu yıl GSYİH'nın %6,1'i olan açığı önümüzdeki yıl %5'e düşürmek için tasarlanmış 60 milyar avroluk (63 milyar dolar) vergi artışları ve bütçe kesintileri hazırlamıştı. Barnier son bir çabayla, 577 sandalyeli ulusal mecliste 140 sandalyeye sahip olan Le Pen'in partisi RN'ye tavizler vererek partinin desteğini aradı. Ama nafile. Barnier oylama öncesinde "Ülke derin bir krizden geçiyor," dedi.

Şimdi Macron, hükümeti kurması için hızla bir halef atamak istiyor. Yeni bir ekip veya eski ekip, enflasyon ayarlamaları olmadan bu yılki bütçe hükümlerini 2025'e devretmek için özel önlemler kullanabilir. Çeşitli deneyimli merkezciler veya muhafazakarlar geçici çözümler geliştirebilir. Bazı merkezciler, sol kanat ittifakını bölmek amacıyla başkanı ılımlı soldan bir ismi hükümet için aday göstermeye zorluyor. Ancak görevi kim devralırsa devralsın, altta yatan sorun devam ediyor: Üç bloğa bölünmüş, çıkmaz bir alt meclis ve partiler arası uzlaşma sağlamada kronik bir yetersizlik. Yeni bir erken seçim ilanı ise temmuza kadar mümkün görünmüyor.

Macronist merkez, bir zamanlar temsil ettiği büyük umuttan çok uzak. Amerikalılar Donald Trump'ı ilk kez Beyaz Saray'a oturttuklarında Macron, merkezciliği, partizanlıktan uzak, güçlü bir Avrupa yanlısı platforma dönüştürüyordu. Bu merkezci siyaset, Le Pen'i iki kez başkanlıktan alıkoydu. Soldan ve sağdan fikirler ödünç alan Macron, merkezi, fikir birliği ve istikrarlı hükümet için bir güç haline getirdi.

Bu başarı bugün yavaş yavaş çözülüyor. Macron, 2022'de parlamento çoğunluğunu kaybetti. Temmuz ayında, aceleyle ilan ettiği erken seçimde, parlamentoda sahip olduğu çoğunluk daha da küçüldü. Küçülen merkez hem Fransa ve Avrupa için siyasi bir tehdit hem de Macron için kişisel bir dramı temsil ediyor. Anayasa, onun 2027'de üst üste üçüncü kez aday olmasını engelliyor. Diğer taraftan yargı, Mart ayında karara bağlanacak kamu fonlarının kötüye kullanılmasıyla ilgili bir davada, Le Pen'in beş yıl boyunca kamu görevi için aday olmasını yasaklayabilir. Ancak bu yasaklama olmazsa, anketlere göre Fransız seçmenlerin bir sonraki cumhurbaşkanlığı için en çok istedikleri aday Le Pen olacak. Bir yardımcısının söylediğine göre, Macron 2022'de yeniden seçildiğinde ekibine şöyle söylüyor: "Çalışmalıyız, çünkü anahtarları Marine Le Pen'e teslim etmek istemiyorum." Eğer merkez kendini toparlayamazsa, en büyük endişesi mirası olabilir.

Macron'un iç siyasetteki gücünün çözülmesi ani oldu. Başkan hala savunma ve dış işlerini kendisi yönetiyor. Ancak Barnier yönetiminde iç politika yapımı tam olarak başbakana doğru kaymıştı. Ortak danışmanlar kaldırıldı. Birkaç başkanlık yardımcısı istifa etti. Barnier'in ekibi, başkanın "beklendiği kadar müdahale etmediğini" görünce rahatladı. Ayrıntılara olan iştahı bakanlara her saat mesaj atmaya kadar uzanan Macron için, bir yardımcının söylediğine göre bu "muazzam bir değişim"di. Eski bir bakan, "Bütçede söz hakkı olmamasının nasıl hissettirdiğini biliyor musunuz? Bir kabustu" diyor.

Güç paylaşımının iki sonucu daha oldu. Birincisi, Macron'un izolasyonunu pekiştirdi. Parlamentoyu feshetme kararının savunucuları azaldı; başkanlık için muhtemel halefler her zamankinden daha açık sözlü hale geldi. Macron’un ilk başbakanı olarak görev yapan Edouard Philippe, başkanı önceki parlamento bloğunu "öldürmekle" suçladı. Eski bir başbakan olan Gabriel Attal, akıl hocası Macron’un kurduğu parti olan Renaissance'ı devraldı. Kasım ayında Macron'un popülaritesi %23'e düştü. Merkezci bir arkadaşı, "En iyi anını yaşamadığını söyleyebiliriz," diyor.

İkinci olarak, güç paylaşımı (merkezci milletvekili ve eski bakan Roland Lescure’un da belirttiği gibi), parlamentoyu yeniden güçlendirerek ve silahlandırarak "üçgensel bir güç ilişkisi" oluşturdu. Başbakanın görevden alınması, parlamentonun yeni nüfuzunun şimdiye kadarki en çarpıcı kanıtı. Ve bundan en çok yararlanan kişi Le Pen. RN lideri Le Pen, saygınlık kazanma arzusu ile tabanını memnun etmek için kaslarını esnetme ihtiyacı arasında ince bir çizgide yürüyor. Bir RN milletvekili , "Kaosun mimarı olmak istemiyor" diyor.

Merkezci siyaset için ev ödevi

Bütün bunlar Macroncu merkezciler arasında bir dehşet duygusu oluşturdu. Macron için rakip figürler yine de tehlike altındaki merkezi nasıl koruyacaklarını, Le Pen'i görevden nasıl uzak tutacaklarını ve kendi kariyerlerini nasıl ilerleteceklerini çözmeye çalışıyorlar. Merkezin en azından üç şey yapması gerekiyor: Macron sonrası tek aday etrafında toplanmak; fikir stokunu yenilemek ve Macron kibri olarak gördükleri şeyden soğuyan seçmenlerle konuşmanın bir yolunu bulmak. Bunu yapamazlarsa, kabilenin uzun soluklu üyelerinden birinin yorumuna göre, "merkez ölebilir."

Tek aday konusunda sıkıntı yok. Philippe'in yanı sıra, 35 yaşındaki Attal ve eski Maliye Bakanı Bruno Le Maire de şanslarını deneyebilir. Genişleyen yarım düzine diğer umutlu aday, ılımlı Sosyalistler ve merkez sağ Cumhuriyetçiler arasında gizleniyor. Eğer merkez dikkat etmezse, geniş kalabalıklar, sert sol Jean-Luc Mélenchon'a ikinci turda bir yer verebilir.

Sorun yaşanan ve zayıf olan nokta fikirler. Macron'un temel düşüncesi, büyük meselelerde (Avrupa, iklim değişikliği, teknoloji vs.) sol ve sağdaki ılımlıların, radikallere göre birbirlerine daha yakın olduğu yönündeydi. Macron, merkezci bir hareketin ülkede farklı bir çoğunluk oluşturabileceğini ve Fransa'yı karanlıktan "uzak tutabileceğini" savundu. Ancak içeriden birinin söylediğine göre, Macron göreve geldikten sonra merkezci bir partiden çok "kalıcı bir hayran kulübü" yarattı. Şimdi partinin başında olan Attal, (bir meslektaşının ifade ettiği gibi) merkezi ayakta tutabilmek için "sadece küçük bir komandoyu yönetmek değil, koca bir ordu kurmak gerektiğini anlıyor." Ancak çok az aktivist veya üye miras alıyor. Parti ne ciddi politika belgeleri üretiyor ne de çok sayıda konferans veya tartışma düzenliyor. Eski bir bakan ve kıdemli parti figürü olan Clément Beaune, parti "yazılımını yenilemek" için çok geç olmadığını savunuyor. Ancak bireysel hırslar ve yapısal zayıflıklar kolektif çalışmayı zorlaştıracak.

Trump'ın yeniden seçilmesi üçüncü bir koşulu vurguluyor: Popülistlere oy verenleri anlama ve onlara saygı duyma ihtiyacı. Merkezci siyaseti şekillendiren karmaşık politika uzlaşıları basit mesajlara uygun değil. Macron'un öğrendiği gibi, insanlar sizin onlar için savaştığınızı hissetmiyorsa daha fazla iş yaratmak, yatırımcıları cezbetmek veya enflasyonu düşük tutmak yeterli değil.

Partizanlık sonrası merkezcilik hayatta kalabilir. Le Maire’in ifadesiyle, “Sol-sağ ayrımı, günümüzün büyük zorluklarıyla başa çıkmada etkisiz kalırken merkezcilik %100 etkili olmaya devam edebilir.” Ya da merkezcilik tarihsel bir parantez haline de gelebilir: Devirdiği o sağ-sol hattına dayalı parti sistemi geri dönebilir veya daha kötüsü olabilir. Bu haftanın draması, merkezin kırılganlığının ve Fransa'nın ihtiyaç duyduğu istikrarı sağlama kapasitesinin aşındığının irkiltici bir alarmı!


 Bu yazı The Economist’te 04 Aralık 2024 tarihinde “Emmanuel Macron loses another prime minister” başlığıyla yayınlandı. Çeviride editoryal düzenleme yapılmıştır.