ANALİZ
Sahel’de Kırılmanın Ekonomik Boyutu: ECOWAS Krizi
Sahel Devletleri İttifakını kuran Mali, Nijer ve Burkina Faso askeri cunta triosu, daha radikal bir adımla ECOWAS’tan çekildi. Bundan sonrası için bölgesel birlikteliklerin yerini ikili ilişkilerin alması veya yeni bir federasyon ya da ekonomik topluluğun ortaya çıkması muhtemel.
SERT SİYASİ KOPUŞLARA sahne olan dünya siyasetinden Afrika kıtası da payını alıyor. Batılı partnerlerinin yönlendirmesiyle kurdukları G5 Sahel ittifakından çekilen ve Sahel Devletleri İttifakını kuran Mali, Nijer ve Burkina Faso askeri cunta triosu, daha radikal bir adımı ECOWAS’tan çekilerek attı. ECOWAS veya Fransızcasıyla CEDEAO, tam adı Batı Afrika Ekonomik Topluluğu olan bir alt-bölge ekonomik entegrasyon kuruluşu. Üye ülkelerin çoğu ortak para birimi olan CFA Frank kullanıyor. ECOWAS üye ülke vatandaşları bölge sınırları içinde vizesiz seyahat ediyor, gümrüksüz serbest ticaret yapılıyor ve bir dizi başka imtiyazdan istifade ediyorlar. ECOWAS başından beri Batı Afrika ülkelerinin başta ABD ve Fransa olmak üzere Batılı ülkelerle ittifakın çatı kuruluşu olarak kabul ediliyor. Bilhassa CFA Frangı kullanan ülkeler Fransa’nın ağır finansal baskısı altında hayatlarını devam ettirmeye çalışıyorlar. CFA, klasik sömürgecilik sonrasında kurgulanan yeni sömürgeciliğin en önemli araçlarından biri olageldi. Fransa’daki darphanelerde basılan her CFA’nın yarısının Fransa bankalarında mevduat olarak tutulma zorunluluğu, ticari operasyon bedelleriyle ilgili benzer bir uygulamanın varlığı ve Fransa’nın 1994’te olduğu gibi politik nedenlerle devalüasyona karar verebiliyor olması yorucu bir ekonomik-finansal bağımlılığa sebebiyet vermektedir. CFA konusunda tarihte ne gibi bedeller ödendiğini merak edenlerin Persil Operasyonunu araştırmaları şiddetle tavsiye olunur.
ECOWAS, tam da böyle bir bağımlılığı bir ekonomik işbirliği kuruluşu üzerinden kurumsallaştırma çabası olarak 1975’te ortaya çıktı. Benin, Burkina Faso, Fildişi Sahili, Togo, Moritanya, Gine, Mali, Gambiya, Liberya, Nijerya, Gana, Gine-Bissau, Yeşil Burun, Sierra Leone ve Senegal’in üyelikleriyle şimdiye kadar da güçlü bir oluşum görüntüsü verdi. 2000 yılında Moritanya’nın Arap Ligi’ne katılım gerekçesiyle ayrılması bile bu birliği sarsmamıştı. Fakat bugün, bölgesel politik gelişmelerin etkisiyle kendisini keskin bir virajda bulmuş oldu. Net şekilde bir dönüm noktası olduğu için tekrar hatırlamak gerekir: Batı Afrika bu noktaya 2020’lerde başlayan askeri darbe dalgasıyla geldi. ECOWAS’ın, peş peşe gerçekleşen darbelerle üç ülkede kurulan cunta yönetimlerine yönelik yaptırımlarıyla cin şişeden çıktı. Rusya’nın nüfuzu altında gerçekleştiği veya bu ülkeleri Rus etkisi altına soktuğu düşünülen söz konusu darbelerin akabinde üç ülkenin üyeliği kademe kademe ECOWAS tarafından askıya alındı. 2020’de Mali’nin hava sahası ve kara sınırları kapatıldı, hammadde tedarikinin de dâhil edildiği finansal ve ticari yaptırımlarla katı şekilde izole edildi. Burkina Faso, ECOWAS üyeliği doğrudan askıya alınarak bir diğer hedef haline geldi. Nijer’e yönelik ekonomik yaptırımlar ise çok geniş bir nüfusun gıdaya erişimini engelleyerek daha dramatik sonuçlara neden oldu. Nijer, insani yardıma daha da muhtaç bir konuma ulaştı. Tüm bu yaptırımların ABD ve Fransa tarafından hararetle desteklendiğini yine not edelim. Başta Nijerya olmak üzere ECOWAS’ın önde gelen ülkeleri Fransa, ABD ve Cezayir’le uzun süre bu ülkelere askeri müdahale pazarlığı yaptı, fakat müzakereler bir müdahaleyi doğuracak kararlılıktan uzak kaldı. ECOWAS gibi bir ekonomik işbirliği örgütünün çatısı altında gerçekleşen zirvelerin askeri müdahale temel gündemiyle toplanması bile istisnanın boyutlarını ortaya koyuyor. İşlerin kontrolden çıktığını da. Diğer yandan, bu istisnanın ECOWAS’in iç ve kuzey kesimini teşkil eden Sahel Devletleri İttifakıyla radikal bir kopuşu getireceği artık aşikâr görünmekteydi. Sahel Devletleri İttifakının oluşumu ile yeni bir ortak para birimine geçileceği ve yeni bir ekonomik birliğin teşkil ettirileceği de yine tahminlerin ötesine geçen bir zemin elde etmişti. Nihayet, üç ülkenin liderleri bir deklarasyon metni yayınlayarak ECOWAS’tan çekildiklerini açıkladılar. Bu arada teknik bir detay var: Aradaki antlaşmalara göre, birlikten ayrılma sürecinin bir yıl sürmesi bekleniyor. Deklarasyonda, “49 yıllık üyeliğin ardından Burkina Faso, Mali ve Nijer'in cesur halkı, ECOWAS yüzünden ülkelerinin, kurucu babaların ideallerinden ve Pan-Afrikanizm'den uzaklaştığını büyük bir pişmanlık, acı ve büyük bir hayal kırıklığıyla müşahede ediyor” ifadeleri kullanılmış. ECOWAS’ın “yabancı güçlerin etkisi altında” ve “üye ülkeler için bir tehdit” olarak itham edilmesi birlikten kopuşun gerekçelerini de ortaya koyuyor. Kendi kaderini tayin hakkına vurgu yapan metin, bir manifesto havasında yazılmış.
Sahel Devletleri İttifakı’nın ECOWAS’tan kopuşuna dair şimdiden pek çok analiz yapılıyor. En çok temas edilen konuların başında bölgede serbest dolaşım ve serbest ticaretin bu süreçten zarar göreceği, bu nedenle ticaretin ve yatırımların azalacağı ve insani krizlerin baş göstereceği iddiaları geliyor. ECOWAS’ın tüm kuzey hattı bu kopuşla elden çıkmış oluyor ve yeni görünümüyle Batı Afrika’da sadece sahil şeridinde varlığını devam ettirebilecek gibi duruyor. Şöyle ki, Batı Afrika bölgesel ekonomik entegrasyonu açısından kuzey ve güney olmak üzere iki şeritten oluşuyor. Güneydeki ülkelerden daha yoksul olan kuzey kesimi pek çok maden ve hammaddenin de kaynağı konumundaydı. Batı Afrika’da kuzeyliler-güneyliler tartışmasının kaynağı da bu sosyo-ekonomik ayrımdan besleniyordu. Sahil şeridinde güçlü bir ticari ağa sahip güney ülkeleri ile denize kıyısı olmayan, yoksul ama zengin rezervlere sahip kuzey ülkeleri arasında öteden beri politik bir tartışma mevcuttu. Aynı tartışma Fildişi Sahili, Nijerya, Benin, Gana gibi pek çok ülkenin kendi içinde de “kıyıda yaşayan zengin tüccarlar-çorak iç kesimde yaşayan yoksul köylüler” biçiminde sürüp gidiyor. Fakat bölge ülkeleri ve ECOWAS içinde ilk defa bu denli bir ayrışma ortaya çıktı. Mali, Nijer ve Burkina Faso’nun bu sağlam görünen adımlarının ne kadar sürdürülebilir olduğu bu sürecin belirleyeni olacaktır hiç şüphesiz.
Elbette bütün bu olanlar küresel bağlamdan bağımsız şekilde gelişmiyor. Çin ve Rusya gibi ülkelerin bu yeni oluşumlara vereceği destekteki kararlılıkları, ECOWAS’tan yeni kopuşların önünü açacağa benziyor. Rusya’nın askerî ve Çin’in ekonomik merkezli yaklaşımları bugünkü tabloya esaslı katkılar yaptı. Nijer uranyumu, Mali ve Burkina Faso’nun altın madenleri bu devletlerin iştahını kabartacak cinsten. Çin’in “gizli borçlanma” adı da verilen “reserve based loan” uygulamasının, gelecekte bu rezervleri kullanmaya dönük kayıt dışı kredi içerikleriyle yeni bağımlılıklara sebep olabildiği biliniyor. Dolayısıyla Nijer, Mali ve Burkina Faso’nun ECOWAS kararı radikal olduğu kadar riskli bir karar olarak görülmeli. Gerçekleşen kopuşun hem büyük güçlerin uzun soluklu hegemonik siyasetiyle hem de geçmişten gelen bölgesel siyasi tartışmalarla ilgisi söz konusudur. Afrika’nın yeni aktörleri Çin, Rusya, Brezilya ve tabi ki Türkiye’nin pozisyonu, bu radikal kararın sonuçlarını etkileyecektir. Bundan sonrası için tüm bölge ülkelerini etkisi altına alacak olumsuz ekonomik gelişmeler, bölgesel birlikteliğin yerini ikili ilişkilere bırakmasıyla sonuçlanabilir. İlk aşamada bu üç ülkenin Togo ve Gine gibi ülkelerle ikili antlaşmalar imzalayacağı ve ticaretini bu düzlemde devam ettireceği öngörülebilir. ECOWAS kendi durumunu yeniden gözden geçirirken, bölgedeki parçalanma yeni sınır anlaşmazlıklarıyla derinleşebilir. İttifakların yeniden şekilleneceği ise artık çok net. Mali, Burkina Faso, Nijer, Gine, Togo ve Çad’ın katılımıyla yeni bir federasyon veya ekonomik topluluğun ortaya çıkış ihtimali ise çoktan dillendirilmeye başladı. Böyle bir oluşuma dair atılacak adımlar en çok Fransa’yı mutsuz edeceğinden askeri müdahale seçeneği yeniden masaya gelecektir. Her durumda Batı Afrika için ok yaydan çıkmış olabilir.
Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler, Dr.