ANALİZ
Rusya’nın Taliban Sorunu
Rusya bir taraftan Taliban'ın güvenlik garantileri karşısında onu meşru aktör olarak tanımaya hazırlanırken diğer taraftan da Taliban’a olan güvensizlik ve bölgede artan rekabet nedeniyle Orta Asya’nın güney sınırlarını güçlendirmenin yollarını aramaktadır.
ABD ve NATO güçlerinin Afganistan’dan çekilmesi Taliban’ın ülkeye yeniden hâkim olmasının önünü açtı. Koalisyon güçlerinin çekilmesiyle Taliban aşamalı ve çok hızlı bir bicinde kendi ifadelerine göre Afganistan’ın %75-80’i üzerinde kontrol sağladı. Koalisyon güçlerinin geride bıraktığı askerî üs ve tesisleri, dolayısıyla da içindeki silahları da ele geçiren Taliban çok daha özgüvenli hareket etmeye başladı. Taliban’ın ülkedeki etkisini bu denli yayması karşısında Afgan hükümeti çöküşe doğru gitmeye başladı. Uluslararası toplum tarafından desteğin kesilmesi ve kendi içinde de bölünmüşlük Taliban’a direnecek güçte olmadığını gösterdi. Kabil hükümetinin zayıflığı hükümet güçlerinin ya Taliban’a çatışmasız teslim olmasına ya da ordudan kaçmalarına yol açtı. Taliban’ın Tacikistan’a sınır olan bölgeler üzerinde hâkimiyet sağlamasıyla da yaklaşık 1500 Afgan askerinin Tacikistan’a sığınmasına neden oldu. Taliban’ın Afganistan üzerinde giderek artan etkisi Orta Asya ülkelerini ve Rusya’yı tedirgin etmeye başladı.
Tacikistan Devlet Başkanı İmamali Rahmov, radikal unsurlara karşı Tacik-Afgan sınır güvenliğini sağlamak için ülkesinde 20 bin kişiyi askere çağırdı. Sınır güvenliğini güçlendirmek için Ulusal Güvenlik Konseyi Sekreter Yardımcısı Sınır Muhafızları Komutanı Rurullah Hamid Albulazad’ı görevden aldı. Ayrıca Tacikistan Kolektif Güvenlik Antlaşması Örgütü’nden destek istedi. Kırgızistan Ulusal Güvenlik Komitesi Başkanı Kamçıbek Taşiyev, Amerikan askerlerinin Afganistan’dan çekilmesinin Kırgızistan için tehdidi artırdığını, Afganistan kaynaklı tehditlerle mücadelede Tacikistan’a yardım yapmaya hazır olduğunu açıkladı.
Taliban tehdidine karşı diğer Orta Asya ülkeleri de çoktan çalışmalarını başlattı. Özbekistan Afgan hükümetiyle yakın ilişkiler içinde. Ayrıca daha önceden Afganlılar arasındaki siyasi görüşmelere de hem ev sahipliği yaptı hem de arabuluculuk. Özbekistan’ın Taliban’la da ilişkileri var. Afganistan’la en uzun kara sınırına sahip olan bölge ülkesi olan Tacikistan’ın önemli destekçilerinden biri de Kazakistan. Kazakistan Mayıs ve Haziran aylarında iki önemli diplomatik girişimde bulundu. İlk olarak, askeri ve ekonomik destek için Tacikistan’la anlaşma yaptı. Ayrıca Afgan hükümetiyle de askeriye ve güvenlik alanında destek vermek üzere görüşmeler başlattı. Diğer yandan Türkmenistan güney sınırlarının güvenliğini güçlendirmek için Rusya’yla yeniden iş birliğini başlattı.
Mezar-ı Şerif’teki Başkonsolosluğunu kapatan Rusya, 5 Temmuz’da Tacikistan sınır güvenliğini sağlamak için ikili anlaşmalar çerçevesinde olmak üzere Kolektif Güvenlik Antlaşması Örgütü kapsamında destek vereceği sözünü verdi. 7 Temmuz’da Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov, Afganistan’daki durumun giderek kötüleştiğini, müttefikleri yönelik olası saldırıları engellemek için her yola başvuracaklarını ve gerekirse Tacikistan’da bulunan 201. askerî üssü kullanacaklarını açıkladı.
8 Temmuz’da 4 kişiden oluşan Taliban heyeti Rusya’yla görüşmeler yapmak için Moskova gitti. Taliban Rusya için resmî olarak hâlâ bir terör örgütü. 2016’dan beri Taliban’la ilişki içinde olan Rusya 2016’dan itibaren neredeyse her sene Moskova’da Taliban’ın katılımıyla Afganistan Barış Konferansları düzenlemektedir. Bu sayede hem Afgan Hükümeti hem de Taliban’la ilişkilerini geliştirme fırsatı yakaladı. Rusya dış destek olmadan Afgan hükümetinin ayakta kalamayacağını biliyor. Sovyetler Birliği, Afganistan’dan 1989’da çekildiğinde ve Kabil’e desteğini kestiğinde Afgan hükümeti yıkılmıştı. Bu nedenle Rusya, Taliban ile Afgan hükümeti arasında siyasi diyalogun sağlanması, Taliban’ın Afganistan yönetimine dâhil edilmesi ve geçici bir hükümet kurularak yetkilerin paylaşılmasından yanaydı. Bu bağlamda Doha’da yapılan ABD-Taliban görüşmelerini desteklemişti.
Rusya, Taliban’a yönelik politikasını iki birim üzerinden yürütmekteydi. Biri Dışişleri Bakanlığı, diğeri de Ulusal Güvenlik Konseyi’ydi. Rusya’nın Dışişleri Bakanlığı üzerinden Afganistan politikasının mimarı Afganistan Özel Temsilcisi Zamir Kabulov’du. Ulusal Güvenlik Konseyi üzerinden Afganistan politikasını belirleyen isim ise bu birimin Genel Sekreteri Nikolay Patruşev’dı. Bu iki birimin Afganistan politikası farklılık göstermekteydi. Patruşev başkanlığındaki Ulusal Güvenlik Konseyi ABD’nin Afganistan’dan çıkmasına karşı olanları temsil etmektedir. Resmî olmayan bilgilere göre (daha sonra Amerikalılar bu konuda Rusya’yı açıkça suçlayacaktır) Rusya, ABD’nin Afganistan’dan çıkmasının önüne geçmek için ABD’yle savaşması için Taliban’a silah yardımı vermekteydi. Resmi düzlemde Rusya bu iddiaları yalanlamaktaydı.
ABD’nin kararlı bir şekilde Afganistan’dan çekilmeye başlamasıyla, Rusya’da Dışişleri Bakanlığı ve Kabulov’un temsil ettiği çizgi önem kazandı. Rusya seçeneğini Taliban’la diyalogdan yana kullandı. Rusya Dışişleri Bakanlığı, Taliban’ın Rusya için ciddi bir tehdit olmadığını açıklamaya başladı. Örneğin Dışişleri Babalığı Sözcüsü Mariya Zaharova, Afganistan’daki gelişmeleri dramatize etmeye gerek olmadığını açıkladı. Afganistan Özel Temsilcisi Zamir Kabulov, Taliban’ın komşu ülkelerle savaşma riskinin olmadığını açıkladı. Lavrov ise, Afganistan’ın kuzeyinde yaşananlardan ABD ve Afgan hükümetini sorumlu tuttu. Lavrov hem ABD’nin hem de Afgan hükümetinin sorumsuz kararları yüzünden Afganistan’ın kuzey sınırlarında DAEŞ’in güçlendiğini; Rusya ve Orta Asya’daki müttefiklerini tehdit etmeye başladığını dile getirdi.
8-9 Temmuzda Moskova’da yapılan Rusya-Taliban görüşmelerinden de görüldüğü gibi Rusya’nın beklentisi, Taliban’ın Rusya ve Orta Asya ülkelerine yönelik herhangi bir saldırıda bulunmayacağının garantisini vermesi. Taliban hem Moskova’daki görüşmelerde hem de daha önceki açıklamalarda bu garantiyi verdiğini dile getirdi. Taliban Siyasi Ofisi tarafından da yapılan açıklamada, Afganistan’ın Özbekistan’ı tehdit etmesine izin vermeyeceğini, Tacikistan’ın da dost bir ülke olduğunu ve herhangi bir şekilde iç işlerine karışmayacağını açıkladı. Bunun karşılığında ise kendisinin meşru bir aktör olarak tanınmasını ve herhangi bir siyasi baskı uygulanmamasını istedi. Taliban böylelikle hem Kabil’deki Afgan hükümetini dış destekten yoksun bırakmakta hem de ülke içinde yaşanacak siyasi süreçler için zaman kazanmaktadır.
Bir yandan Rusya Dışişleri Bakanlığı Taliban’la diyaloğu sürdürürken, başta Savunma Bakanlığı olmak üzere Rusya’nın diğer güvenlik birimleri Afgan sınırındaki askerî gücü artırmanın yollarını arıyor. Taliban’a yönelik daha az iyimser olan Rusya Savunma Bakanlığı, Tacikistan’ın tehdit altında olduğunu, Tacik-Afgan sınırının daha fazla güçlendirilmesi ve Kolektif Güvenlik Antlaşması Örgütünün harekete geçirilmesi gerektiğini düşünüyor. Ancak Afganistan’a Rus askerinin gönderilmesine karşı çıkıyor.
Bununla birlikte Afganistan’da yaşananlar etrafında Orta Asya’nın güvenliğini sağlamak amacıyla bölgede başta Türkiye olmak üzere, Çin ve İran’ın rol üstlenme girişimleri de görülmektedir. Bölge dışı aktörlerin Orta Asya’da etkisini artırması, Rusya’da bölgedeki sürece daha fazla dâhil olması gerektiği fikrini güçlendirmektedir.
Lisans öğrenimini Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Uluslararası İlişkiler bölümünde tamamladı. Aynı üniversitenin Uluslararası İlişkiler bölümünde yüksek lisans yaptı. İstanbul Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler bölümünden doktora derecesini aldı. Çeşitli düşünce kuruluşlarında görev yaptı. Askeroğlu’nun araştırma alanları, Rus dış politikası, Avrasya ve Ortadoğu'dur. Askeroğlu, Rusya'nın Büyük Güç Olma Stratejisi kitabının yazarıdır.