×
ARAP DÜNYASI
18.07.2025

ANALİZ

Büyüyen Bölgesel Tehdit!: İsrail, Suriye’ye Neden Saldırıyor?

İsrail, geçen ay bölgesel hırslarının peşinde İran’a düzenlediği saldırıların ardından, bu kez Güney Suriye’de kontrolü genişletmek ve Suriye’de federal bir yönetimin oluşturulmasına destek vermek üzere Suriye’ye saldırıyor.
SURİYE'DEKİ ÇATIŞMALAR, İsrail'in kuzey komşusuna yönelik hava saldırısı düzenlemesiyle tırmanıyor. İsrail’in saldırıları, Güney Suriye'de Dürzi azınlık ile Şam'daki yeni hükümete bağlı güçler arasında aylardır devam eden inişli çıkışlı gerginliğin ardından geldi. Son birkaç günde artan çatışmaların arasında, İsrail’in, Dürzileri savunma gerekçesiyle Suriye’nin egemenliğini ve uluslararası hukuku ihlal ederek hükümet üslerini, tankları ve ağır silahları hedef alan hava saldırıları düzenlemesi, bölgedeki tansiyonu yükseltmiş durumda.

İsrail Diaspora İşleri Bakanı Amihay Şikli, Suriye Devlet Başkanı Ahmed el Şara'ya yönelik “Bir terörist, bir barbar katil ve vakit kaybetmeden ortadan kaldırılması gereken bir kişi,” ifadelerini kullandı. Tahrik edici ve saldırgan dile rağmen ateşkes sağlandı ve çatışmalar şimdilik durduruldu.

Suriye güçleri bölgeden ağır askeri teçhizatı çekmeye başlarken, Dürzi savaşçılar silahlı direnişi askıya almayı kabul etti. Bu da hükümet güçlerinin Dürzilerin ana kenti Süveyda'nın kontrolünü yeniden ele geçirmesine olanak sağladı.

Dürziler ne istiyor?

Dürziler, çoğunluğu Lübnan, Suriye, İsrail ve Ürdün'ün dağlık bölgelerinde yoğunlaşmış, bir milyondan fazla nüfusa sahip küçük bir dini azınlık.

Suriye'deki nüfuslarınınsa 700.000 olduğu (yaklaşık 23 milyonluk Suriye nüfusu içinde) tahmin ediliyor. Nüfusun çoğunluğu, geleneksel kaleleri olarak hizmet veren güneydeki Süveyda Valiliği'nde yaşıyor.

Dürziler, 2011 yılında Esad rejimine karşı başlatılan ayaklanmadan bu yana, bir dereceye kadar özerkliklerini koruyarak topraklarını IŞİD ve diğer cihatçı gruplar da dahil olmak üzere çeşitli tehditlere karşı savundular.

Esad'ın geçen yılın sonlarında düşmesinin ardından Dürziler (doğudaki Kürtler ve batıdaki Aleviler gibi diğer azınlık gruplarıyla birlikte) ülkenin federalleştirilmesi çağrısında bulundu.

Bu çerçevede bölgesel topluluklara daha fazla özerklik tanıyacak, merkeziyetçi olmayan bir modelin savunuculuğunu yapıyorlar.

Ancak Şam'daki geçiş hükümeti, merkezi bir devlet kurmayı ve tüm Suriye toprakları üzerinde tam kontrolü yeniden sağlamayı hedefliyor. Bu temel anlaşmazlık, Dürzi güçleri ile hükümet yanlısı birlikler arasında periyodik çatışmalara yol açıyor.

Geçici ateşkese rağmen gerginlik hâlâ yüksek. Temel siyasi anlaşmazlığın henüz çözülememiş olması nedeniyle, birçok kişi yakın gelecekte yeni bir çatışmanın patlak vereceğini bekliyor.

İsrail neden işin içinde?

Esad rejiminin devrilmesi, İsrail'in güney Suriye'deki nüfuzunu genişletmesi için stratejik bir fırsat yarattı. İsrail'in müdahalesi iki temel kaygıdan kaynaklanıyor:

1. Güney Suriye’de kontrolü genişletmek

Son yıllarda İsrail bölgede büyük ve yıkıcı hırslara sahip. Ortadoğu’daki jeopolitik nüfuzunu ve hegemonyasını artırmak isteyen İsrail, ABD siyasetini istismar ederek, bölgede kanlı ve yıkıcı eylemlerde (Gazze’yi yok etmek, Filistinlilere getirdiği insani acılar/katliamlar, Amerika’nın desteğiyle İran’a saldırmak) bulunuyor. İsrail, ayrıca onlarca yıldır bölgede Arap olmayan etnik gruplarla ortaklıklar kurma politikası izleyerek müttefik ağını genişletmeye ve hasım hükümetlere baskı uygulamaya öncelik veriyor. Bu çerçevede İsrail, Suriye’de, Esad rejiminden sonra, siyasi ve askeri açıdan güçlü, istikrarlı bir merkezi devletin ortaya çıkmasına karşı çıkıyor ve buna engel olaya çalışıyor. 

İsrail kendi hırsları doğrultusunda Aralık ayında Devlet Başkanı Beşşar Esad'ın devrilmesinden bu yana Güney Suriye'deki kontrolünü genişletmeye çalışıyor. İsrail, Suriye ile bir güvenlik anlaşması yapma girişimlerini reddetti ve bunun yerine bu yıl ülkeyi defalarca bombaladı. İsrail, güçlenmesi durumunda kendi bölgesel hırslarına ve saldırganlığına engel oluşturabileceğine inandığı bir ülke yerine, zayıf bir Suriye'yi tercih ediyor.

İsrail, Dürzileri koruma ve düşman güçlerin sınırlarına yakın bölgelerde ilerlemesini engelleme iddiasını gerekçe göstererek Suriye askeri altyapısına yönelik yoğun hava saldırıları düzenledi; üsleri, uçakları, tankları ve ağır silahları hedef aldı. Şam sarayı yakınlarındaki Suriye ordu karargahını vurdu.

İsrail'in hava saldırıları, Suriye hükümet güçleri ile yerel Dürzi savaşçılar arasında Süveyda'da günlerce süren ölümcül çatışmaların ardından geldi. Şiddet, Dürzi savaşçılar ile yerel Bedevi kabileleri arasında karşılıklı adam kaçırma ve saldırılarla başladı. Hükümet birlikleri düzeni ve güvenliği sağlamak için müdahale ettiğinde, Dürzi gruplarla çatışmaya girdiler.

Suriye’de ve İsrail'de küçük ama etkili bir azınlık olan Dürziler, İsrail'de sadık müttefikler olarak görülüyor ve birçoğu İsrail ordusunda görev yapıyor. Süveyda'daki Dürziler bölünmüş görünüyor. Suriye'deki birçok Dürzi, İsrail'in kendileri adına müdahale etmesini istemiyor.

İsrail, Suriye'nin güneyinde, güç boşluğunu potansiyel bir tehdit olarak görüyor, özellikle de İsrail karşıtı milislerin kuzey sınırına yakın bir yerde üs kurma riski söz konusu.

Başbakan Binyamin Netanyahu, Suriye hükümet güçlerinin Şam'ın güneyine girmesine izin vermeyeceğini öne sürdü: “Suriye rejiminin Dürzilere zarar vermesini önlemek ve Suriye sınırımıza bitişik bölgenin silahsızlandırılmasını sağlamak için hareket ediyoruz.”

Esad'ın devrilmesinden sadece 48 saat sonra İsrail, ABD desteğiyle gerçekleştirdiği tarihin en büyük hava saldırısıyla Suriye ordusunun %80'ini yok etti. İsrail, uluslararası hukuku ve Suriye'nin toprak egemenliğini hiçe sayarak, yaklaşık 500 hava saldırısı düzenledi; Suriye'nin bilimsel araştırma merkezini ve ülke genelindeki 250 askeri üssünü yok etti. Tüm deniz filosunu ve hava kuvvetlerini yok etti; bu eylemlerin hepsi Birleşmiş Milletler tarafından kınandı.

O saldırılarda olduğu gibi bu son saldırıların da amacı, Suriye’de, İsrail'in bölgesel hırslarına ve çıkarlarına karşı kendi ulusal egemenliğini ve ulusal çıkarlarını savunabilecek merkezi bir devlet kurulmasına engel olmak.

2. Suriye’de federasyonu desteklemek

İsrail, Suriye'nin önde gelen iki müttefik azınlığı olan kuzeydoğudaki Kürtleri ve güneydeki Dürzileri federal bir yönetim modeli için destekliyor.

Bazı İsrailli politikacılar, etnik ve dini çizgiler boyunca bölünmüş, parçalanmış bir Suriye'nin, İsrail'in bölgedeki hakimiyetini sürdürmesinin bir yolu olarak görüldüğünü söylüyor.

Bu vizyon, bazı İsrailli yetkililerin "Yeni Ortadoğu" olarak adlandırdığı şeyin bir parçası: Bölgesel istikrar ve normalleşmenin, yeniden şekillenen sınırlar, ittifaklar ve güç dengeleri yoluyla ortaya çıktığı bir durumun parçası.

İsrail Dışişleri Bakanı Gideon Sa'ar da yakın zamanda bu stratejiyi şu sözlerle dile getirdi:

“Tüm toprakları üzerinde etkin kontrol ve egemenliğe sahip tek bir Suriye devleti gerçekçi değildir.”

İsrail’in bölgesel hırsları açısından ileriye dönük öncelikli plan, Suriye'deki çeşitli azınlıkların federal bir yapı içerisinde özerkliğe sahip olması.

ABD'nin rolü?

Doğrulanmamış haberlere göre Washington, daha fazla tırmanışı önlemek ve bölgesel istikrarı korumak amacıyla İsrail'e Suriye'ye yönelik askeri saldırılarını azaltması yönünde özel çağrıda bulundu.

ABD, Suriye'deki yeni rejimin ülkede kontrolü yeniden sağlamasına ve istikrar sağlamasına yardımcı olmak amacıyla, ona verilen desteğin artırılmasını teşvik ediyor.

ABD ve müttefiklerinin Suriye hükümetini İsrail ile normalleşme yönünde adım atmaya teşvik ettiği yönünde işaretler de var. Tel Aviv'in, yeni yönetimle, Suriye'nin İbrahim Anlaşmaları'na (İsrail ile birkaç Arap devleti arasında diplomatik anlaşmalar) katılma olasılığı hakkında görüşmelerde bulunduğu ve Şam yönetiminin de buna açık olduğu belirtiliyor.

ABD Özel Temsilcisi Tom Barrack, son çatışmaları "endişe verici" olarak nitelendirerek, gerginliğin azaltılması çağrısında bulundu ve çatışmaların azaltılması gerektiğini vurguladı: “Dürziler, Bedevi kabileleri, Suriye hükümeti ve İsrail güçleri de dahil olmak üzere tüm paydaşlar için barışçıl ve kapsayıcı bir sonuç elde etmeliyiz.”

Derin, köklü siyasi ayrışmalar, çatışan bölgesel gündemler ve azınlık gruplarının çözümsüz talepleri göz önüne alındığında, Güney Suriye'deki huzursuzluğun yakın zamanda sona ermesi pek olası görünmüyor.

Geçici bir ateşkese rağmen, temeldeki gerginlikler devam ediyor. Yeni çatışmalar sadece mümkün değil, aynı zamanda oldukça muhtemel. İsrail de bu gerilim ve ayrışma noktalarını istismar edecektir.


Bu yazı The Conversation’da, 16 Temmuz 2025’te, “Why is Israel bombing Syria?” başlığıyla ve aynı tarihte, Aljazeera’da “Why did Israel bomb Syria? A look at the Druze and the violence in Suwayda” başlığıyla yayınlanan yazılardan hareketle hazırlanmıştır.