×
ASYA

ANALİZ

Paşinyan Ermenistanı’nın Rusya’dan Kopuşu

Paşinyan, 2018 yılında ülkede yaşanan Kadife Devrimi ile yönetime geçti. Paşinyan’ın temel hedefi Ermenistan’ı Rusya ve İran’a bağımlılıktan kurtarmak ve Batı’yla yakınlaşarak yeni müttefikler bulmaktı. Bugün, Ermenistan’ın KGAÖ’den ayrılığı konuşuluyor.
ERMENİSTAN, Başbakan Nikol Paşinyan’ın iktidara geçtiği günden beri önemli değişimlere sahne oluyor. Bunlar arasında Rusya’yla gerilen ilişkiler, İran’la olan ilişkilere daha temkinli yaklaşılması, Batı’yla yakınlaşma adımları, İkinci Karabağ Savaşı sonrasında imzalanan Ateşkes Anlaşması, Türkiye ve Azerbaycan’la normalleşme adımları atılması, etnik Ermeni milliyetçilerinin toprak taleplerinin eleştirilmesi ve sözde soykırım iddialarını tartışmaya açılması sayılabilir. Bunlara ek olarak en çok tartışılan konulardan biri de Ermenistan’ın Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü’nden (KGAÖ) ayrılma ihtimalidir.

Renkli Devrimci Paşinyan ve Hedefi

Paşinyan, 2018 yılında ülkede yaşanan Kadife Devrimi ile yönetime geçti. Bu süreçte George Soros’a bağlı olan sivil toplum kuruluşları (STK) Paşinyan’ı destekledi. Paşinyan’ın temel hedefi Ermenistan’ı Rusya’ya ve İran’a olan bağımlılıktan kurtarmak ve Batı’yla yakınlaşarak yeni müttefikler bulmaktı. Ancak Paşinyan’ın Batı yanlısı politikaları Moskova’yı rahatsız etti. İkinci Karabağ Savaşı öncesi dönemde Rusya ile Ermenistan arasındaki gerginlik gittikçe arttı. 

Çeşitli analizlerde ve haberlerde Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in Paşinyan’a güvenmediği iddiaları ortaya atılmıştı. Bu iddiaları, Moskova yönetimi kısmen yalanlasa da güvensizliğin gittikçe derinleştiği görülüyordu. Özellikle renkli devrimle iktidara gelen Paşinyan’ın Rusya’ya yönelik soğuk ve mesafeli tutumu ve Batı’yla güçlü ilişkiler kurma isteği, Moskova nazarında Erivan’ı yörüngesinden ayırdığı için cezalandırılması gerekilen uydu aktöre dönüştürdü. Bu sırada İkinci Karabağ Savaşı başladı ve Rusya istediği fırsatı yakaladı.

İkinci Karabağ Savaşı’nın başlamasının ardından ve devam eden süreçte Paşinyan, aslında oldukça kritik bir hamle yaptı. Muhtemelen yardım etmeyeceğini bile bile çeşitli dönemlerde Rusya’dan ve KGAÖ’den çatışmayı ve Azerbaycan’ı durdurmasını talep etti. Talebine karşı ise olumsuz cevap aldı. Paşinyan yönetimi, açıkça Karabağ’ın kendilerine ait olmadığının ve uluslararası hukuk açısından toprak taleplerini kabul ettiremeyeceğinin farkındaydı. Burada akıllara gelen soru şu: Paşinyan neden savaş sırasında Rusya’dan ve KGAÖ’den yardım talep etmişti?

Bu soru karşısında ilk akıllara gelen cevap Ermenistan’ın askeri ve ekonomik kapasitesinin yetersizliği ve Azerbaycan’ın savaşı ilerletme olasılığıydı. Ancak Paşinyan, Ermenistan’ın yeni dış politikasını çizerken, talebine olumsuz bir cevap verilmesine ihtiyaç duyuyordu. Bu noktada Rusya’nın ve Belarus’un Azerbaycan’ı desteklediği ve KGAÖ’nün kendilerine gerekli vermediği söylemleri üzerinden iç siyasette Moskova’yı şeytanlaştırabilecek ve Batı yanlısı politikalarını hayata geçirirken kamuoyundaki tepkileri kontrol edebilecekti. Rusya’yla da bağlantılı hareket eden Karabağ Klanı’nı baskı altına almak için önemli bir fırsat elde etti. Bu sayede savaşta ve sonrasında yaşanan kayıplarda Rusya suçlanacaktı. 

Tarihsel perspektiften bakıldığında Ermenilerin Karabağ’a yönelik saldırıları aslında Sovyetler Birliği döneminde başlamakla birlikte 1988 yılında daha sistematik bir hal aldı ve 1994 yılına kadar devam etti. Bu süreçte Ermenileri destekleyen aktörlerden biri Moskova yönetimiydi. Moskova, Sovyetler Birliği dağıldığı süreçte bile Ermenistan’a olan desteğini kesmedi. Bu süreçte Karabağ’da yaşananlar bir soykırım özelliği taşırken Rus yönetimi uluslararası hukuku yok saydı.

Buna rağmen İkinci Karabağ Savaşı sırasında ve sonrasında Erivan’a yardım etmek istemeyen Moskova yönetimi, Erivan’ın eleştirilerine karşı uluslararası hukuku hatırladı ve Paşinyan’a karşı bir koz olarak kullandı. Putin, Kasım 2020’de yaptığı bir açıklamada “Dağlık Karabağ ve çevresindeki bölgelerin uluslararası kanuna göre Azerbaycan toprağı olduğu gerçeğini bir kez daha kanıtlıyor. Anlaşmamız, taraf ülkelere yönelik bir saldırı olması halinde ortak hareket etmeyi gerektiriyor. Kimse Ermenistan topraklarına girmemişti, bu durumda da bizim bu savaşa doğrudan müdahale etme hakkı vermiyordu.dedi

Araçsallaştırılan Bir Şeytanlaştırma ve Paşiyan’ın Çıkış Stratejisi

Putin’in açıklamasının Ermenistan’da bir kırılma noktası yarattığını söylemek mümkün. Çünkü Karabağ’ın işgal sürecinde doğrudan destek gördükleri aktör de kendilerini yalnız bırakıyordu. Ancak bu açıklamanın bir noktada Paşinyan’ın Rusya’dan uzaklaşma politikasına imkân tanıdığı söylenebilir. Ayrıca Karabağ’ın uluslararası hukuka aykırı işgalini dünyaya kabul ettiremeyeceğini ve Rusya’yla olan ilişkilerinden zarar gördüklerini düşünen Paşinyan, bu sayede kendi politik ajandasını hayata geçirebilecekti. Kısaca KGAÖ’den çıkma gerekçesi hazırdı. 

Paşinyan yönetimini cezalandırmak isteyen Putin kısa vadede amacına ulaşsa da orta vadede önemli bir sorunla karşı karşıya. Zira bir süredir Ermenistan’ın KGAÖ’den çekileceği konuşuluyor. Buna dair çeşitli güçlü emarelerin bulunduğunu söylemek mümkün. Örneğin Ermenistan’ın üyeliği dondurulmuş durumda ve toplantılar ile tatbikatlara katılmıyor. Diğer yandan son dönemde ortaya çıkan bir iddia Ermenistan’ın örgütten ayrılacağına dair beklentileri güçlendirdi. 12 Haziran 2024 tarihinde Ermenistan’ın KGAÖ’den çıkacağı iddiası, Kremlin’e yakın bir haber portalı tarafından ortaya atıldı. Ancak Ermenistan Dışişleri Bakanı Ararat Mirzoyan, bunun kasıtlı veya yanlışlıkla yapılan bir tercüme hatası olduğunu söyledi. Ardından ise Paşinyan’ın KGAÖ’den ayrılacaklarını söylemediğini, ne zaman ayrılacaklarına kendilerinin karar vereceğini ve bir daha geri dönmeyeceklerini dile getirdiğini ekledi

Daha sonra ise Paşinyan, Ermenistan’ın KGAÖ’den değil, Ermenistan’ı korumayarak ve taleplerine cevap vermeyerek KGAÖ’nün Ermenistan’dan çıktığını dile getirdi. Görüleceği üzere Rusya ve KGAÖ’yü şeytanlaştıran Paşinyan, devam eden sorunlar karşısında üyeliğin dondurulmasının ardından atılacak olan mantıklı adımın örgütten ayrılmak olduğunu söyledi. Ayrıca 2021-2026 Hükümet Programı’nda Erivan’ın KGAÖ’den kalacağının yazılı olmadığı ve bir ay, bir yıl veya üç yıl gibi belirsiz bir zaman diliminde sorunların çözülmemesi durumunda örgütten ayrılacakları mesajını verdi

Bu süreçte dikkatleri çeken gelişmelerden biri Ermenistan ile Belarus arasında yaşandı. Zira Ermenistan, bu ülkeyle olan ilişkilerini önemli ölçüde kesti. Ayrıca Belarus’u Azerbaycan’ı desteklemek ve savaş konusunda cesaretlendirmekle suçladı. Bu aşamada böyle bir ülkeyle görüşemeyeceğini dile getirdi. Bu durum için Paşinyan’ın Rusya’ya karşı izlemek istediği politikanın bir iz düşümü denilebilir. Ancak ülkedeki Rus etkisinin hat safhada olması nedeniyle Paşinyan doğrudan Rusya’yı karşısına almak yerine Belarus’u suçlayarak KGAÖ’den ayrılmasını buna bağlamaya çalışıyor

Ermenistan açık bir şekilde Rusya ve Belarus’u şeytanlaştırıyor. Çünkü KGAÖ üyesi devletlerden Kazakistan ve Kırgızistan da Karabağ’ın kurtarılması sırasında hem örgüt içinde hem de Türk Devletleri Teşkilatı (TDT) gibi platformlarda Azerbaycan lehine açıklamalar yapmıştı. Bununla birlikte Bakü’nün Astana ve Bişkek’le olan ilişkileri daha da gelişiyor. Ancak Paşinyan, açıklamalarında bu aktörleri değil, Minsk’i ve Moskova’yı hedef alıyor.

Gelişmelerin Türkiye ve Azerbaycan’a Yansıması

Paşinyan, Rusya’dan uzaklaşmanın derdinde. Bu amaçla Karabağ’ın işgaline imkân tanıyan Ermenistan-Rusya-İran arasındaki geleneksel ittifaktan çıkmayı göz almış durumda. Tahran her ne kadar İkinci Karabağ Savaşı sonrasında izlediği politikayla Ermenistan’ın garantörlüğünü üstlenmeye çalışsa da Erivan’ın buna sıcak yaklaştığını söylemek mümkün değil. Çünkü İran, bölgesel tansiyonu arttırırken Ermenistan, Azerbaycan ve Türkiye ile olan normalleşme sürecini devam ettirdi. Ermenistan’ın Rusya ve İran’dan uzaklaşması Türkiye ve Azerbaycan’ın çıkarlarına ve bölgesel nüfuzuna büyük katkı sağlıyor. Çünkü bölgedeki kurulan geleneksel dinamiklerde Ermenistan, Rusya ile İran’ın Türkiye ve Azerbaycan’a karşı sopası olurken, günümüzde Ermenistan’ın bu rolü terk etmek istediği görülüyor. Kısaca Ankara ve Bakü, ilk defa bir renkli devrimden bu kadar çok fayda elde etti.

Sonuç olarak Paşinyan yönetimi, KGAÖ’den ayrılacağa benziyor. Bu durum Rusya’nın Ermenistan üzerindeki askeri nüfuzunu önemli ölçüde kıracaktır. Diğer yandan Ermenistan, Fransa gibi ülkelerle yakınlaşarak ve bu ülkelerden silah temin ederek aslında savunma sistemleri konusunda da farklı alternatiflere yöneliyor. Ayrıca Rusya’nın Ermenistan’ın Gümrü kentinde 102. Askeri Üssü bulunuyor. Bu askeri üssün kapatılmasına dair çeşitli raporlar yayınlandı.  Rusya, bu üssün Ermenistan’ın bağımsızlığının ana garantisi olduğunu iddia ederken aslında Ermenistan’ın bir sonraki aşama olan Bağımsız Devletler Topluluğu (BDT) ve Avrasya Ekonomik Birliği’nden (AEB) ayrılma tartışmaları da başladı. Bu durum taraflar arasındaki ilişkilerin tam olarak kopmasına ve Ermenistan iç siyasetinde askeri darbe de dahil birçok olaya yol açabilir. Ancak KGAÖ’den ayrılan Paşinyan Ermenistan’ının bununla sınırlı kalmayacağını söylemek mümkün. Çünkü Paşinyan, kendilerine aykırı hareket eden devletlerle aynı masada oturmayacaklarının mesajını Belarus üzerinden verdi.

EMRAH KAYA

Dr. Emrah Kaya, 2011 yılında Akdeniz Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden mezun oldu. Yüksek lisans derecesini 2014 yılında Süleyman Demirel Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nde hazırladığı “Latin Amerika’da Sol Liderlerin Yükselişi ve Uluslararası Politikaya Etkisi: Venezuela-Bolivya Örneği” başlıklı teziyle aldı. Kaya, doktora derecesini de 2022 yılında aynı üniversitede hazırladığı “Terörle Mücadelede Müzakere Yöntemi: ETA-FARC-LTTE-PKK” başlıklı teziyle elde etti. “Terörizmle Mücadelede Müzakere Yöntemi: ETA-LTTE-PKK-FARC” (2022) adlı kitabı yayınlanan ve uzun süre düşünce kuruluşunda çalışan Kaya, Afganistan ve Irak da dahil olmak üzere farklı çatışma bölgelerinde saha araştırması yaptı. “Hugo Chávez’in Petrol Politikası ve ABD” (2014), “Afganistan Barış Süreci: Küresel ve Bölgesel Aktörler” (2021) ve “Ripeness Levels and Their Relations with the Success of the Negotiation Method: CPP-NPA, TTP, IRA” (2023) başlıklı çeşitli akademik çalışmaları yayınlanan Kaya’nın başlıca araştırma alanlarını Latin Amerika, Orta Asya, terörizm ve barış süreçleri oluşturuyor.