ANALİZ
Parlamento ve Sokak Arasında Siyaset
Fransız siyasetindeki iki egemen güç, parlamento ve sokak, birbirine bağlıdır. Bu hafta yapılan grevler ve yürüyüşler daha güçlü olsaydı, kararsız milletvekillerinin sinirleri daha ciddi şekilde sınanabilirdi.
GÜNÜN “TARİHİ” olacağı söylendi. Fransa’da hayat "engellenecek", "durdurulacak" ve Fransa ekonomisi "dizlerinin üzerine çökecekti". Emeklilik reformuna karşı yapılacak son grev, onlarca yılın en büyüğü olacaktı.
Fransa’da 7 Mart Salı günü Hükümetin emeklilik reformuna karşı gerçekleştirilen “sokak eylemi” (protestoların Ocak ayında başlamasından bu yana altıncısı) yeterince etkileyiciydi.
Ülke çapındaki göstericilerin sayısı resmi rakamlara göre 1,28 milyondu ve onlarca yılın en büyüğüydü. Ancak 31 Ocak'taki katılımdan (1,27 milyon) yalnızca biraz yüksekti. Halbuki sendikalar çok daha fazlasını umuyordu.
Demiryollarında ve Paris Metrosunda, okullarda ve rıhtımlarda, petrol rafinerilerinde ve elektrik santrallerinde yapılan grevler son derece yıkıcıydı. Ancak gösteriler, Fransa'yı "kapatmanın" yanına bile yaklaşamadı. Mağazalara, ofislere ve fabrikalara zar zor dokunuldu; gösterilerin buralara etkisi çok sınırlıydı.
Gösteri günü, on binlerce insan evden uzaktan çalışmayı seçti. Metro veya banliyö demiryolu platformlarında büyük yığılmalar olmadı.
Savaş henüz bitmedi. Demiryolu, Metro, petrol, elektrik, havaalanı ve liman işçileri grevlerini süresiz olarak sürdürme kararı aldı. Tabii, yasa gereği, her 24 saatte bir bu kararı oylamak zorundalar. Gösterilerin ertesi günü demiryollarında ve Metro'da iyileşen trafiğe bakılırsa, bu grevlerin çoğu zayıflayacak.
Fransız emeklilik grevleri: Mart ayı boyunca ne bekleniyor?
Geçen Ekim ayında, Fransa'daki 12 petrol ve dizel rafinerisindeki bir avuç kararlı grevcinin (ve sürücülerin paniğe kapılarak yaptıkları satın alımların) benzin istasyonlarının birkaç hafta boş kalmasına ve hayatın durmasına neden olabileceği görüldü.
Salı akşamı, sekiz Fransız sendika federasyonunun (Birleşik Krallık terimleriyle, sekiz farklı TUC) liderleri, hükümete karşı “savaş planını” incelemek için bir araya geldi. Her zamanki abartılı “kaçınılmaz zafer” iddialarına (ve göstericilerle ilgili saçma sapan sayımlarına) rağmen, zayıflıklarının kabulü anlamına gelecek iki karar aldılar.
İlk olarak, daha militan sendika şubelerinden gelen açık uçlu bir genel grev baskısını reddettiler. Bunun yerine, bu Cumartesi ve önümüzdeki Çarşamba olmak üzere iki gün daha grev ve yürüyüş çağrısında bulundular.
İkinci olarak, Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ile doğrudan görüşme talebinde bulundular. Bu, Macron’un reddedeceğini bildikleri bir şey.
Hükümet tarafında durum ne?
Bu arada, emeklilik reform yasası, Fransız parlamentosunun üst kanadı olan Senato’da ilerlemeye devam ediyor. Resmi emeklilik yaşını 2030 yılına kadar 62'den 64'e çıkaran kilit madde (Madde 7), muhtemelen Çarşamba veya Perşembe günü Senatörler tarafından onaylanacak. Biraz değiştirilen yasa, hükümetin belirlediği Pazar gece yarısına kadar üst meclisten geçecek.
Yasa tasarısının Ulusal Meclis'teki (alt meclis) ikinci okumasında çoğunluğa sahip olup olmayacağı belirsiz. Yaklaşık 10 merkez sağ, Cumhuriyetçi (Les Républicains) milletvekili ve üç hükümet milletvekili aleyhte oy kullanacaklarını veya çekimser kalacaklarını açıkladı. Söz konusu milletvekillerinin hepsi aleyhte oy kullanırsa, yasa Meclis’ten geçemez. Bazıları çekimser, bazıları aleyhte oy kullanırsa (en olası sonuç), yasa birkaç oyla geçer.
Macron ve Başbakanı Elisabeth Borne, parlamento tartışmalarının ve oylamanın devam etmesine izin verme riskini alabilir mi? Anayasa'nın 49.3. Maddesi uyarınca “hükümetin sorumluluğunu üstlenmek” şeklindeki olağanüstü seçeneği kullanıp kullanmayacağına karar vermek için önümüzdeki hafta ortasına kadar süre var.
Hükümet eğer bu seçeneği kullanırsa, hükümet gensoru oylamasını kaybetmedikçe yasa geçer. Merkez sağ milletvekillerinin, açıkça 61 sandalyelerinin çoğunu kaybedecekleri erken bir parlamento seçimi anlamına gelecek bir gensoru oylamasını destekleme ihtimalleri yok.
Ancak Başbakan Borne, Madde 49.3’ün verdiği olağanüstü hal yetkisini böylesine tartışmalı bir yasa için kullanmanın yanlış olacağına inandığını açıkladı. Borne bu görüşünü sürdürür ve Macron yasayı meclisten bu şekilde geçirmekte ısrar ederse Başbakan’ın istifası beklenebilir.
Hükümetin önünde bir başka seçenek daha var. Ulusal Meclis'te ikinci okuma süreci, 26 Mart'tan sonra bloke edilirse, hükümet yasayı “yönetmelik” veya kararname şeklinde geçirme yolunu zorlayabilir. Olağanüstü hal yönteminden biraz daha kolay olan bu üçüncü seçenek yasayı, Anayasa'nın 47.1 Maddesi uyarınca Sosyal Güvenlik mevzuatında bir değişiklik olarak geçirme imkanı veriyor.
Meclis ve Senato, emeklilik reformunu dayatan kararnameleri onaylamak için eninde sonunda oy kullanmak zorunda kalacak. Macron ve Borne, bunu bir formalite haline getirmek için yeterli merkez sağ desteğine güvenebileceklerini düşünebilirler. Zira “normal” tartışmada oyları güvence altına almak daha zor olabilir.
Bu durumda, yasayla ilgili Meclis’ki tartışmayı 26 Mart'tan sonraya uzatmak hükümetin çıkarına olacaktır. Sol ittifak Nupes'in emeklilik reformuna neredeyse histerik muhalefetinin muhtemelen paradoksal olarak yardımcı olacağı bir şey bu.
Yasanın 26 Mart'tan önce "normal" bir şekilde geçeceği öngörülebilir. Ancak hükümette destek vermesi beklenen merkezdeki sandalyelerin ruh hali kırılgan. Merkez sağ Cumhuriyetçiler bölünmüş durumda. Aksilikler mümkündür.
Parlamento ve sokak arasında
Fransız siyasetindeki iki egemen güç -parlamento ve sokak- birbirine bağlıdır. Salı günkü grevler ve yürüyüşler daha güçlü olsaydı, kararsız milletvekillerinin sinirleri daha ciddi şekilde sınanabilirdi.
Macron, Covid sonrası yorgunluğa, yüksek enflasyona ve Ukrayna savaşına rağmen emeklilik reformunda ısrar ettiği için pişman olabilir.
Aslında çok az seçeneği vardı.
Geri adım atarsa veya kaybederse, görev süresinin kalan dört yılı boyunca ülke içinde felç olacak.
Her iki taraftaki abartılı dilden sıyrılan emeklilik reformu mütevazı bir mesele. 2030'a gelindiğinde, Fransa hala çoğu AB ortağından ve İngiltere'den daha erken emekli olacak.
Kamuoyu yoklamaları, Fransız halkının büyük çoğunluğunun 64 yaşına kadar çalışmaya karşı olduğunu, ancak diğer taraftan bunun kaçınılmaz olduğunu bildiklerini gösteriyor: Kızgın ama kararlı değil, kızgın ama boyun eğmiş durumdalar.
Savaşa karar verilmeden önce ülke yaklaşık üç hafta daha kargaşayla karşı karşıya kalacak. Ancak geçtiğimiz Salı günü sendikalar fiili bir yenilgiye uğradı.