ANALİZ
Macron’un Zor Seçimi: Kasvetli Bir Kriz Yönetimi ya da Erken Seçim
Önümüzdeki dönemde Fransa cumhurbaşkanı tatsız bir seçimle karşı karşıya: Çoğunluğu sağlama umuduyla erken seçim çağrısı yapmak veya ikinci dönem için kasvetli bir kriz yönetimini kabul etmek.
FRANSA CUMHURBAŞKANI Emmanuel Macron son dönemde yaptığı çarpıcı üç konuşmada, dünyanın karşı karşıya olduğu askeri, ekonomik, enerji ve iklim krizleri karmaşasını tek bir kıyamet senaryosuna yerleştirmeye çalıştı.
Macron’a göre ekonomi ve enerji sorunlarını bir araya getiren Ukrayna savaşı ile Fransa'da bu yaz yaşanan 60 yılın en yüksek sıcaklık ve kuraklığı, sadece bireysel kaynama noktaları değil, aynı zamanda “büyük bir dönüşümün”, “kırılmanın” parçasıydı. Macron, bu büyük kırılmaya karşı Fransızları, zorlu bir kışa hazır olmaya çağırdı. Bunu "özgürlüğün bedeli" olarak nitelendirdi. Macron ayrıca Fransızların, Rusya’ya uygulanan yaptırımların aslında Fransa ve Avrupa üzerinde yok edici bir etki gösterdiğine ilişkin dillendirilen "basit" retoriğe teslim olmamalarını istedi.
Ayrıca enerji, su, kredi ve sonsuz teknolojik ilerleme konusunda “kaygısız bolluk” çağının sona erdiğini söyledi.
Bu konuşmalarla Macron, ikinci başkanlık dönemi için net bir strateji veya kapsamlı bir vizyona sahip olmadığı yönünde medyadan ve kendi müttefiklerinden gelen eleştirilere yanıt veriyordu. Macron aynı zamanda enerji kıtlığı, kesintiler ve halk protestolarıyla dolu sıkıntılı bir sonbahar ve kış için hazırlık yapıyor. Başka bir ifadeyle hem derinden bölünmüş bir parlamentoda hem de solun daha düşük fiyatlar ve daha yüksek ücretler için “sürekli mücadele” tehdidinde bulunduğu sokaklarda yaşanacak mücadeleye hazırlanıyor.
Şimdilerde bir olasılık olarak görünen sokak yürüyüşleri ve grevler, daha yüksek ücretler için büyüyen yaygara ve yüksek gıda / yakıt fiyatlarına karşı artan devlet müdahalesi ile yakında alevlenecek. Bu durum, ülkede enflasyonu komşularının çoğundan daha düşük tutmayı başaran hükümet tarafından tahsis edilen ve halihazırda harcanan 40 milyar avroya rağmen yaşanacak (Fransa'da yıllık enflasyon oranı, Eylül ayında yüzde 5,8'e düştü. Bu oran aynı ayda Birleşik Krallık’ta yüzde 10 olarak gerçekleşti).
Macron ve Başbakan Elisabeth Borne, 39 sandalye farkla mutlak çoğunluğa sahip olamadıkları Ulusal Meclis’te sert bir parlamentoyla karşı karşıya.
Yaz tatilinden önce hükümet, kilit oylamaların çoğunda 62 merkez sağ Cumhuriyetçi milletvekilinden oluşan salıncak bloğun desteğini almayı başardı. Bu da Başbakan Borne'un 44 milyar avroluk enflasyonla mücadele ve acil harcama planını, neredeyse zarar görmeden parlamentodan geçirmesini sağladı. Ancak milletvekillerinden seçmenlerine enflasyonla mücadele yardımı yapmalarını istemek başka bir şey; muhalefetin çoğunlukta olduğu bir parlamentodan gelecek yılın bütçesini geçirmesini ve Macron'un eyalet emeklilik yaşını yükseltmeye, dahası işsizlik maaş koşullarını sıkılaştırmaya yönelik büyük planlarını onaylamasını istemek bambaşka bir şey.
Sol ve aşırı sağ tarafından itiraz edilen bu politikalar, Macron'un ikinci döneminin en önemli iki hedefi için çok kritik: İşsizliği ve bütçe açığını azaltmak.
Macron, işsizliği yüzde 7,4'ten yüzde 5'in altına düşürmeyi ve bu yıl yüzde 5,5'e ulaşması beklenen bütçe açığını 2027 yılına kadar Avrupa Birliği'nin yüzde 3'lük tavanının altına indirmeyi taahhüt etmişti. Bu hedeflere ulaşmak, Macron’un "daha uzun çalıştığı için daha müreffeh olan Fransız nüfusu" vizyonu için ve önümüzdeki dört yıl içinde devlet harcamalarını kontrol altına alma hayali için hayati önem taşıyor.
Merkez sağ Cumhuriyetçiler, ideolojik olarak Macron'un önerdiği politik hedeften yana olsa da taktiksel olarak Macron'a bu tür popüler olmayan reformlarda destek vermenin gelecek seçimlerde Cumhuriyetçilerin başarı umutlarını yıkmasından endişe duyuyor.
Bu nedenle Cumhuriyetçiler, bu sonbaharda verdikleri desteğe güvenmemesi konusunda hükümeti açıkça uyarıyor.
Cumhuriyetçi Parti’nin aşırı sağcı, Macron'dan nefret edenler kanadından 61 yaşındaki Nice milletvekili Eric Ciotti bu endişeli yaklaşımın öncüsü. Ancak Ciotti'nin Avrupa yanlısı rakibi Aurélien Pradié gibi ılımlı merkez sağ milletvekilleri de Macron-Borne hükümetine desteği sürdürmenin şimdilerde çok zayıflamış olan Cumhuriyetçilerin 2027 başkanlık seçimlerinde Elysée'yi kazanma şansını yok edeceğini düşünüyor.
Macron hükümeti, 2023 bütçesini Aralık ayında oylama olmadan geçirmek için Anayasa'nın 49. maddesinin 3. fıkrasında tanınan olağanüstü yetkilere başvurmak zorunda kalacak. Ancak gerçek parlamento krizinin, hükümetin Macron'un eyalet emeklilik yaşını artırma ve işsizlik maaşına erişim koşullarını sıkılaştırma planları için çoğunluk arayacağı gelecek yıl başlarında yaşanması muhtemel.
Bu, Macron'un gelecek yıl, parlamentoyu feshederek çoğunluğu sağlama umuduyla erken seçime gitmek ya da ikinci görev dönemi için çok sınırlı hırsları kabul etmek arasında inanılmaz derecede tatsız bir seçimle karşı karşıya kalacağı anlamına geliyor. Bir hoşnutsuzluk kışı, erken seçim kampanyası için pek de iyi bir dönem değil. Ancak topal bir ördek haline gelmek de değil. Zira ikinci dönemin bitmesine daha dört buçuk yıl var.
Sonbahar ve kış Macron için çok zor görünüyor. Yeni yıl ve ardından gelecek baharsa daha da kötü olacak gibi. Cumhurbaşkanı seçim yapmak zorunda kalacak.
Bu yazı POLITICO’da 14 Eylül 2022 tarihinde “Macron, between a rock and a hard place” başlığıyla yayınlandı. Çeviride editoryal düzenleme yapılmıştır.