ANALİZ
Etiyopya Açmazı: Etnik Tahakküm
Abiy'in karşı karşıya kaldığı zorlu mesele kendi ürünü değil. Etnik çeşitlilik sorunu, güç ve kaynakların adil dağılımı meselesi, Ortaçağ Etiyopya'sına kadar dayanıyor.
DAHA ÜÇ YIL öncesine kadar adı pek duyulmayan Abiy Ahmed, ülke tarihindeki çalkantılı dönemin zirvesinde Etiyopya siyaset sahnesine çıktı. Yeni başbakan kısa sürede ulusal bir şöhret elde ederken uluslararası çevrelerin de ilgisini çekti. Farklı söylem ve farklı yaklaşım tarzı ile Etiyopya siyasetine yeni bir soluk getirdi.
Abiy, ayrıca gerilimin sınırındaki bir ulusa sükunet getirdi. Birlik, uyum, sevgi ve anlayış onun takip ettiği politikanın ayırt edici özelliği oldu. Bu politika, yakın zamanda 44 yaşına giren Başbakan'ın, Etiyopya siyaset sahnesinde daha önce hiç görülmemiş bir şekilde, geniş çaplı bir destek toplamasına yardımcı oldu. Eritre ile ilişkilerini düzeltmesi sonrasında uluslararası itibarı arttı ve Nobel Barış Ödülünü aldı.
Ondan sonra çok şey değişti. Örneğin, etnik temizliğe ramak kalanlar olmak üzere bazı toplumsal şiddet olayları gerçekleşti. Üst düzey siyasi suikastlar, ülkeyi yeniden şaşkına çevirdi. Ülke içinde yaşanan göçler yaygınlaşmaya başladı.
Daha da kötüsü, Tigray'daki tartışmalı bölgesel seçim, ismini Tigray Savunma Gücü olarak değiştiren, Tigray Halk Kurtuluş Cephesi (TPLF) ile hala devam eden bir çatışmaya yol açtı. Çatışma, Başbakan’ın ülke içinde olduğu kadar uluslararası alanda da itibarını sarstı.
Bu arada, Etiyopya’da ülke tarihinin en kırılgan döneminde, 21 Haziran’da, genel seçimler yapıldı.
Aynı Sorun, Aynı Yanlış Çözümler
Abiy'in karşı karşıya kaldığı zorlu mesele kendi ürünü değil. Etnik çeşitlilik sorunu, güç ve kaynakların adil dağlılımı meselesi, Ortaçağ Etiyopya'sına kadar dayanıyor.
Bu, yıllarca hatta yüzyıllarca bir dizi yanlış çözümün geliştirilmesine yol açan bir meydan okumadır. Eski siyasi paradigma (Solomon hanedanlığından Mengistu Hailemariam'ın Marksist rejimine kadar), farklılıkları gözetmeyen bir birliktelik tercih etti. Kendilerini dışlanmış hissedenlerin mağduriyetlerini yeterince dile getirmediler ve diyaloğa dayalı çözüm sağlamadılar.
Ardından gelen rejim, TPLF liderliğindeki etno-federalist Etiyopya Halk Devrimci Demokratik Cephesi (EPRDF), tam tersi bir uç noktaya savruldu. “Kabileler, milletler ve halk grupları” olarak tanımladıkları çevrelere, ayrılma hakkı da dahil olmak üzere, kendi kendini yönetme hakkı verdi. Bu düzenlemeler, çatışma taraftarları için hayli verimli bir ortam oluşturdu.
Aralarındaki açık farklılıklara rağmen, bu iki yaklaşımın arkasında aynı ilke işlemekteydi: Etnik tahakküm.
Abiy, toplumdaki bazı kesimlerin etnik-milliyetçi sistemden son derece hoşnutsuz olduğu bir dönemde iktidara geldi. Aynı dönemde bazı kesimlerse etnik toplulukların kendi adlarını taşıyan ve çıkarlarını destekleyen siyasi partiler kuracakları daha gelişmiş federatif bir yapı talep ediyorlardı.
Ancak Abiy tam bir muamma olarak kaldı. Zaman zaman retorik düzeyde üniter yapının simgesi oldu. Diğer zamanlarda ise pratik etnik-federalizmi benimsedi. TPLF ve diğer etnik-milliyetçi gruplar, Abiy'in, son otuz yılda uygulamaya koydukları sistemi geri alacağını düşünürken, üniter gruplar ise Abiy'in etnik-federalist sistemi düzeltecek kadar hızlı hareket etmediğinden rahatsızlar. Bu durum, Tigray'daki çatışmanlarda yeni dinamiklerin ortaya çıkmasına neden oldu.
Seçimi kazanmak, Abiy'e bu çetrefilli meseledeki pozisyonunu net bir şekilde tanımlaması için popüler bir yetki verebilir.
Tasfiye Siyaseti
Etiyopya, diyalog ve ılımlılık yoluyla kazanma fikrini benimsemek için uzun zaman mücadele etti. Bugün siyasi rakipler birbirlerini baş düşman olarak algılıyor. Politik olarak kazanmanın tipik taktiği, rakipleri ortadan kaldırmak. Diyalog ve uzlaşma, Etiyopya siyaseti için yabancı kavramlar olmaya devam ediyor.
Tigray'daki savaş bu siyasi kültürün simgesi. Bu kültür, soğukkanlı siyasi manevralardan ziyade esas olarak lüzumsuz hamaset kavramlarıyla beslenmekte. TPLF, Abiy iktidara geldiğinde güç ve imtiyaz kaybını kabul edemedi, bu durum karşılıklı şüphe ve düşmanlıklara yol açtı. Bu durumda, yasadışı cinayetler, tecavüz ve şimdi de açlık dahil olmak üzere savaşın yükünü sıradan insanlar çekiyor.
Son seçimin güvenilirliği, bazı muhaliflerin ya adaylıktan çekilmesi ya da hapse atılması nedeniyle zaten çökmüş durumdaydı. Oromo Federalist Kongresi’den Jawar Mohammed, Baldaras İçin Gerçek Demokrasi’den Eskinder Nega bu konuda öne çıkan örnekler.
Devam eden çatışmalar nedeniyle Tigray’da herhangi bir seçim olacağını hayal etmek zor.
Seçimden sonra ne olacak?
Refah Partisi’nden olan Başbakan Abiy, seçimi kazandı. Bunun nedeni, Etiyopyalılar’ın çoğunun şu anda dramatik bir lider değişikliğinin kısmen riskli olacağını düşünmesi. Bir başka neden ise siyasal muhalefetin kayda değer hiçbir meydan okuma kapasitesine sahip olmamasında yatıyor.
Bazı çevreler, Abiy'e muhalefetin zayıf olduğundan emin olmasını önerdi. Ancak, gerçek şu ki, kültürel anlaşmazlıklar parti içi siyaset için de geçerli. Örneğin, Oromo'nun önde gelenleri derin bir bölünme içinde. Oromo halkının davasını savunan en eski partilerden biri olan Oromo Kurtuluş Cephesi'nde ağır bir bölünme var.
Bugün Abiy’in takip edebileceği iki olası yol var. Birincisi, ulus inşasına yönelmesi. Bu yolu seçerse, “daha çok dinlemek ve -tercih ettiği üslubun aksine- daha az ders vermek” faydalı olabilir. Bu dinleme ve diyalog sürecinin, kendi seçim bölgesi olan Oromia ile başlaması ve savaşın yıktığı Tigray'e kadar uzanması gerekiyor. Yenilenen görev süresiyle Abiy, büyük imza projeleri sunma konusunda daha az endişe edebilir ve yine bunlar kadar önemli olan komşularla beklenmedik barış anlaşmaları yapabilir. Bununla beraber, korku, güvensizlik ve şiddet gibi ulusun sosyal dokusunu parçalamakla tehdit eden konuların köklerini ele almaya başlayabilir.
Daha az arzu edilen ikinci yol ise daha fazla otoriter bir yol izlemesi. Abiy, bu yaklaşımı seçerse, eylemleri için gerekli olan bahaneler konusunda sıkıntı yaşamayacaktır. Sonuçta, kendisini hukukun ve düzenin lideri olarak yansıtabilir. Halihazırda kitleler arasında yaygın bir kanunsuzluk ve güvenlik duygusunun kaybı var. Ve Etiyopya Abiy’in demokrasinin çok fazla lüks olduğunu iddia edebileceği bir aşamada.
The Conversation’da “Ethiopia’s election: the stakes are high amid fear, mistrust and violence” başlığıyla yayımlanan yazıyı, Hasan Yalvaç’ın çevirisiyle sunuyoruz. Çeviride editoryal düzenleme yapılmıştır.