ANALİZ
Almanya’da Sağlık Güvenliği ve Türkiyeli Doktor Göçü
Almanya sağlık sektöründeki personel açığı Berlin’i ciddi olarak düşündürmekte. Tıp dalında eğitimin artırılması, teknolojik yatırımların desteklenmesi, akademik beyin göçünün özendirilmesi gibi temel tedbirler uygulamaya alındı.
ALMANYA'DA kalifiye işçi sıkıntısı yıllardır devam eden ve giderek büyüyen bir sorun. Tahminler, Almanya’da sağlık sektöründe büyük bir kırılma yaşanacağını söylüyor; 2035 yılına kadar -muhtemelen karşılanamayacak- 1,8 milyon açık pozisyon olacağı iddia ediliyor.
Düşük doğum oranı ve demografik değişim nedeniyle istihdama katılan kişi sayısının azalması, koronavirüs pandemisi sürecinde ve sonrasında yurt dışından personel girişinin azalması/kesilmesi gibi faktörler, ihtiyaç duyulan personel sayısındaki açığı hızla artırdı.
Alman Sağlık Bakanı Bach'ın ifadesine göre, sağlık sektöründe nitelikli eleman eksikliği önümüzdeki yıllarda hayati bir boyuta ulaşacak. Doktor sayısında yaşanan 50.000 kişilik azalma önemli bir endişe kaynağı.
Ülke genelinde pratisyen hekimlerde sıkıntı yaşanması bekleniyor ve yaş ortalamasının artmasıyla sağlık ihtiyaçlarının artacağına dikkat çekiliyor.
Almanya'daki tıp fakültelerinde 10.000 öğrenci eğitim alıyor, ancak uzmanlara göre, gelecekteki ihtiyacı karşılayabilmek için en az 5.000 kişinin daha tıp okuması gerekiyor.
Ancak daha büyük bir sorun, toplam 416.000 olan doktorların %20'sinin emekliye ayrılacak olmasıyla ortaya çıkıyor. Bu durum, ülkede yaklaşık 35.000 doktor açığı olacağı anlamına geliyor.
En fazla doktor açığı ise aile hekimliği, nöroloji, psikiyatri ve psikoterapi branşlarında görülüyor. Kardiyoloji branşı ise listenin dördüncü sırasında. Sadece bu branşta 25.000 açık var.
Almanya'da doktor açığını azaltabilmek için yabancı doktorların sayısının artması önemli bir faktör.
Bu doktorlar genellikle Doğu Avrupa ülkelerinden geliyorlar. Belki de yapay zekâ doktorları o tarihe yetişir, kim bilir?! Peki ya Türk doktorlar?
Son yıllarda Türkiye'den gelen doktor sayısı 2628 kişi olarak kaydedilmiş. Ancak Almanya'da çalışmak isteyen Türk ve diğer yabancı doktorlar, bazı bürokratik zorluklarla karşılaşmakta. Mesela, iş görüşmesi için vize alma gibi süreçler ortalama 6 ay sürüyor.
Almanya'da doktorluk yapabilmek için asgari B2 seviyesinde Almanca bilmek ve mesleki terminolojiye hâkim olmak gerekiyor. Türk üniversitelerinin tıp alanında denkliği olmadığı için Türkiye'den alınan diplomaların denkliğinin sağlanması da gerek. Denklik sonrasında ise Almanca sözlü sınavını başarıyla geçenler doktorluk yapma yetki belgesi alabilmekte.
Türk doktorlar için bu ülkeye alışma süreci stresli olabiliyor. Olası eksikleri tamamlamak için kursa katılmak, üniversiteden yazı getirmek gerekiyor. Bazen eksiklerin kapatılamadığı düşünülüyor ve bir sınava girilmesi bekleniyor. Tıp eğitimini tamamlamış birinin, genel tıptan bir sınava tabi tutulması ve bunun Almanca olması, kafalarda soru işaretine sebep olmakta. Bu yüzden Almanya’ya giden kimi Türk doktorların geri dönmeleri de normal.
***
Bu noktadan hareketle, Almanya’ya Türk sağlık çalışanlarının göçü hakkında -bu alanda araştırmalarını yürüten- Almanya-Essen’deki Türkiye ve Uyum Araştırmaları Vakfı’ndan Caner Aver’den ve Samsun Üniversitesi’nden Doç. Dr. Atakan Durmaz’dan aldığım değerlendirmeleri aktarıyorum:
2023 yılında 20.312 Türk vatandaşı aile birleşimi yoluyla, 12.272´si istihdam göçü yoluyla ve 8.909´u da eğitim amaçlı olarak Almanya'ya göç etmiş durumda. İltica göçü aynı yıl 61.181 başvuru ve %13 kabul oranı ile zirveye ulaşmış, bu da ikili göç dengesinde ilk kez sığınmacı göçünün diğer tüm göç türlerini geride bıraktığı anlamına geliyor. Böylece sığınmacı göçü, ikili göç dengesine ilişkin kamuoyu tartışmalarının artmasına neden olmuştur. Bu anlamda, Almanya, Türk göçmenlerin en çok tercih ettiği ülke olmaya devam etmekte. Her iki ülkeden gelen resmi göç verilerine göre: 2016 yılında göç eden Türk vatandaşlarının yaklaşık %58,6'sı Almanya'yı tercih etti. Üç yıl sonra bu oran %38,6'ya düştü ve 2022'de yeniden %41'e yükseldi.
Sağlık çalışanları kategorisinde ise farklı bir tablo ortaya çıkmakta. Özellikle 2020 yılındaki korona virüs salgınıyla birlikte sağlık çalışanlarının (doktorlar, hemşireler ve diğer sağlık meslek grupları dahil) yurt dışına göçü keskin bir şekilde arttı. Bu durumu hem Türkiye’den alınan iyi hal belgesi talebi için yapılan başvuru sayısından hem de Almanya´da yurtdışındaki niteliklerin mesleki olarak tanınmasına yönelik başvurulardan anlamak mümkündür. Türk Tabipler Birliği'ne göre 2020'de 931 Türk doktor iyi hal belgesi almak için başvurdu, 2023'te bu sayı 3.029'a yükseldi. Almanya'da ise, 2020'de 318 Türk doktoru ve 132 Türk sağlık ve hemşirelik personeli mesleki tanınma için başvuruda bulundu. 2022'de bu sayılar sırasıyla 390 ve 681'e yükseldi. Nitelikli göç şartlarını yerine getirebilmek adına Türkiye´deki iyi hal belgesi almak için başvurulan yıl ile Almanya'daki mesleki tanınma başvurularının arasında bir iki yıl gibi bir sürenin geçmiş olması, daha sağlıklı değerlendirme yapılabilmesi açısından önemli.
Türk sağlık çalışanlarının göç davranışlarına ilişkin ilk çalışmalar, makro düzeyde göçü tetikleyen faktörleri ortaya koymakta; bu faktörler de mikro düzeyde sağlıkçı göçünün artmasına yol açmakta. Çalışmamızın bulguları, ekonomik ve siyasi saiklerin örtüştüğünü gösteriyor. Gelecek ve güvenlik kaygıları da göç kararına yol açmakta. Aralık 2022 ile Aralık 2023 arasında yapılan, temsili olmayan ve yarı standartlaştırılmış çevrimiçi anket, göçü üreten faktörleri ve bunların karşılıklı etkilerini kaydetmenin yanı sıra göç ve yerleşim sürecindeki deneyimleri toplamayı da amaçlıyor. Bu alanlardaki deneyimler, göç ettikleri ülkede kalıcı olmayı ya da geri göç etmeyi etkiliyor. Ankete katılan sağlıkçıların arasında doktorlar ve hemşireler ağırlıklı olsa da eşlerin arasında da sağlıkçıların yanı sıra mühendisler ve IT uzmanları da yaygın.
Araştırmada elde edilen bulgulardan göç etmeye neden olan itici faktörler (Push Faktör) tarafında ise, en büyük memnuniyetsizliğin Türkiye'de hukukun üstünlüğü ilkesinin işleyişi veya siyasi koşullar gibi siyasi faktörlerden kaynaklandığı; bunu satın alma gücü kaybı, belirsiz bir gelecek ve günlük yaşamdaki güvenlik kaygılarının takip ettiği görülmekte. Beklenmedik bir sonuç ise mesleki motivasyonların daha küçük bir rol oynaması. Ancak zaman yetersizliği nedeniyle yanlış teşhis koyma korkusu, ankete katılanların %57'si için en önemli mesleki göç nedeni olarak ifade edilmektedir.
Almanya açısından çekici faktörlere (Pull Faktör) bakıldığında ise, Almanya'da nitelikli işgücüne yönelik artan talep, işgücü piyasasına erişimin serbestleşmesine ve dolayısıyla uluslararası nitelikli işçilerin göçünün artmasına yol açmıştır. Başta kariyer fırsatları, yaşam ve çalışma koşulları ile nitelikli göç reformu gibi etkenlerin etkili olduğu görülmekte. Diğer taraftan profesyonel veya kişisel ağlar (aile, arkadaşlar) ve Almanya'daki Türk kökenli nüfus da etkili bir faktör.
Ancak nitelikli işgücü göçüne ilişkin reformlar, göç koşullarının yerine getirilmesine ilişkin deneyimi yansıtmamakta. Çünkü ankete katılanların büyük bölümü için işe özgü dil seviyesine ulaşmak ve ardından yabancı mesleki niteliklerin tanınması veya resmi belgelerin tasdiki zorunlu bir süreçtir.
Almanya'daki çekici faktörlerin üç değişken etrafında toplandığı görülmektedir. Kişisel deneyimler söz konusu olduğunda en yüksek memnuniyet güvenlikten, görece en düşük memnuniyet eğitim sisteminden kaynaklanmaktadır. Beklendiği gibi Almanya’da en çok zorlanılan konu mesleki deneyimler ve işe girişteki engellerin aşılması olurken; çalışma hayatındaki en yüksek memnuniyet, çalışma koşullarından kaynaklanmakta. Almanya’nın geneline ilişkin bakıldığında ise, ekonomik istikrar, yüksek satın alma gücü memnuniyetin en yüksek olduğu konular. Yerleşim süreci sırasında, dil kursu veya iş arama gibi partnerle ilgili deneyimler daha düşük memnuniyete neden olmakta.
Ankete katılanların çoğunun geri dönme niyetleri, sistemik faktörlere ve sosyal ilişkilere (çalışma koşulları, okul sistemi veya mesleki gelişim beklentilerine) dayanan belirsiz gelecek planlarıyla sınırlı. Buna göre ankete katılanların çoğunluğu vatandaşlığa geçmek istiyor veya buna başvurmuş durumda. Kalıcı yerleşim için gösterilen gerekçeler arasında, çalışma koşulları, Almanya'daki eğitim sistemi ve siyasi sistem gibi faktörler belirtiliyor.
***
Türk-Alman Üniversitesi’nden Dr. Dominic Heinz ise, genel bilgilendirme açısından Almanya'da sağlık politikası hakkında şunları iletti:
“Sağlık politikası, hastalıkları hafifletmeye ve önlemeye yönelik tüm aktörleri, yapıları ve süreçleri içerir. Sosyal Kanun V (SGB V) kapsamındaki yasal sağlık sigortası (GKV), 1883 yılından bu yana söz konusu amaca yönelik. Bu, sağlık politikasının işveren ve çalışanlardan gelen ücret katkıları yoluyla finanse edilmesi, özyönetim organları aracılığıyla örgütlenme ve yasal ve özel sağlık sigortası şirketlerine bölünmüş sistem gibi en önemli yapısal unsurları içermekte. Bu sayede toplum, sağlık risklerine karşı dayanışma içinde kendisini korur.
Bu durum farklı gelir, yaş, cinsiyet, aile üyesi sayısı ve (özellikle kronik) hastalıklardan etkilenen kişiler arasında yeniden dağılıma yol açıyor. Dayanışma hedefinin yanı sıra sağlık politikasının finansmanı hedefi de 1970'li yıllardan itibaren bir kenara bırakılmış durumda. Sağlık politikasının finansmanı, verimliliğin artırılması, örneğin aşırı ve yanlış bakımın azaltılması yoluyla sağlanmalı. […]
Sağlık sistemi içerisinde hastalara hizmetteki en önemli aktörler arasında ilaç endüstrisi, yasal sağlık sigortası doktorları, hastane işletmecileri, eczacılar, ilaç ve yardımcı malzeme üreticileri gelmekte. Dernekleri ve çıkar gruplarını temsil eden bu aktörler, kendi kurumları ile Berlin'deki Federal Hükümet’te doğrudan temsil ediliyorlar. Özyönetim konusunda en önemli karar alma organı Federal Ortak Komite'dir. Almanya'da sağlık politikasının en önemli oyuncuları burada temsil edilmekte. Bu nedenle Federal Ortak Komite, federal ve eyalet hükümetleri gibi resmi siyasi kurumların ötesinde ilgili kararların alınabileceği geniş bir alandır.”
Sektördeki personel açığı Berlin’i ciddi olarak düşündürmekte. Tıp dalında eğitimin artırılması, teknolojik yatırımların desteklenmesi, akademik beyin göçünün özendirilmesi gibi temel tedbirler uygulamaya alındı.
***
Sonuç
Almanya için, özellikle sağlık sektöründe artan nitelikli işgücü açığı göz önüne alındığında, Türk doktorların göçü, Alman makamlarınca oldukça memnuniyetle karşılanmakta.
Fakat Almanya Türk göçmenlerin ana göç ülkesi olmasına rağmen, Türk doktorlar için bu durum geçerli değil.
Bu çerçevede pek çok zorluk yaşanmakta, Almanya bunu gözden geçirmeli.
Ülkede tıp öğrencilerinin sayılarının düşmesine karşın Almanya çeşitli tedbirler geliştirmeye çalışıyor.
Sağlık sektörü temelde bir istihdam sorunu yaşıyor; gelecekte daha vahim hale gelecek olan personel krizi, göçmenler üzerinden ne kadar karşılanabilir, Almanya bunu derinden merak ediyor.
Fakat bununla birlikte AB, tıp teknolojisindeki yatırımlarının yanı sıra, çoktan aday-olası aday ülkelerden araştırmalarına başladı bile.
Halen İstanbul Medeniyet Üniversitesi, Uluslararası İlişkiler bölümünde öğretim üyesi olan Prof. Dr. İsmail Ermağan, lisansını Bilkent Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi’nde, yüksek lisansını Hamburg Üniversitesi Sosyoloji ve Siyaset Bilimi Bölümlerinde yaptı. Ermağan doktora derecesini Erfurt Üniversitesinin Max Weber Yüksek Araştırmalar Merkezi’nde aldı. Başlıca çalışma alanları şunlardır: Avrupa Birliği entegrasyonu, Türkiye-AB ilişkileri, Türkiye-Almanya İlişkileri, Almanya’daki Türkler, Afrika, Latin Amerika ve Asya-Pasifik okumaları, göç ve göç yönetimi. Yurt içinde ve yurt dışında 70 civarında makalesi/kitap bölümü olan yazarın şu kitapları yayımlanmıştır: Almanya Türkleri’nin Uyum ve Ayrılım Eğilimleri; Avrupa Birliği ve Türkiye’nin Üyeliği: Türk Partilerinin ve Avrupa Parlamentosundaki Partilerin Politikaları; Türkiye’nin Yönü Avrupa Birliği’ne mi: Türkiye’de AB Şüpheciliği; Türkiye’deki Sivil Toplum Örgütlerinin AB Üyeliğine İlişkin Davranışları; 21. Yüzyılda Uluslararası İlişkilerde Yeni Trendler: İnsanımız İlk 10 Yolunda mı?; Dünya Siyasetinde Almanya 1-2; Dünya Siyasetinde Latin Amerika 1-2; Dünya Siyasetinde Afrika 1-8; Dünya Siyasetinde Doğu Asya.