ANALİZ
Küresel Düzenin Geleceği: Yeni Jeopolitik Bloklar Oluşuyor
Dünya, her şeyi yeniden şekillendirecek yeni jeopolitik bloklara ayrılıyor. Yakın gelecekte, yeni dünya düzenini yönetmek üzere rekabet eden birden fazla blok olacak. Oluşan yeni ittifaklar hem hükümetler hem de şirketler için büyük şoklar yaratacak.
DÜNYANIN DÖRT bir yanında ülkeler elektrikli araçlara geçmeye çalışırken, Latin Amerika'da Çin'den Tesla'ya kadar herkes için “son sözü söyleyebilecek” yeni bir jeopolitik blok oluşuyor.
Bu yılın başlarında lityum endüstrisini millileştiren Meksika'nın gözünü diktiği yeni “lityum ittifakı”, dünya lityum kaynaklarının çoğunu kontrol eden dört ülkeyi (Meksika, Arjantin, Bolivya ve Şili), hızla dünyanın en kritik emtialarından biri haline gelen bir kaynağın üretimini ve ticaretini yönetme konusunda bir araya getirecek.
Ama bunlar münferit gelişmeler değil.
Dünya, küresel düzlemde yeni jeopolitik blokların oluştuğu bir “dikey küreselleşme” dönemine giriyor. Dünya çoklu gruplara bölünürken, resmi (“ittifaklar” şeklinde) ya da gayri resmi (“ticaret koridorları” şeklinde) yapılardan oluşan bu yeni bloklar, tedarik zincirlerinden sürdürülebilirliğe kadar hemen her şeyi yeniden şekillendirme potansiyeli taşıyor.
Hint-Pasifik bölgesinde ABD, çipler için içerisinde Çin'in olmadığı bir tedarik zincirleri kurmak ve Pekin'in teknolojik yükselişini durdurmak üzere Japonya, Güney Kore ve Tayvan ile bir yarı iletken ittifakı olan “Chip 4”ü öneriyor. Buna karşılık Çin'deki en büyük yonga üreticisi " Uluslararası Yarı İletken Üretim Şirketi"nin, ABD yaptırımlarına meydan okuyarak gelişmiş bir bitcoin madenciliği yongasını piyasaya sürmesi söz konusu dörtlü ittifak üzerinde baskı oluşturuyor. Aynı şekilde, yabancı çip kullanan akıllı telefonların Çin’deki satışından yüzde 400 vergi alınması gibi yeni radikal politikaların planlanması da bu ittifakı zorlayan adımlar arasında.
Diğer taraftan, Orta Doğu'da İsrail ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), inovasyonu ilerletmek üzere planlanan yeni bir jeopolitik blok olan “I2U2”yi hayata geçirmek için Hindistan ve ABD ile el ele vermiş durumda. Grubun ilk toplantısı, BAE'nin Hindistan genelinde “akıllı iklim teknolojileri” kullanan “gıda parkları” inşa etmesinden, ABD’nin dünya için daha sürdürülebilir enerji seçenekleri yaratmak amacıyla Hindistan'daki güneş enerjisi projelerini finanse etmesine kadar bir dizi anlaşmayla sonuçlandı.
Öbür yandan Orta Asya'da, Kazakistan Avrasya genelinde fiziksel ve dijital ticaret akışını yeniden tasarlamak isterken; Çin, birkaç yıldır Kuşak ve Yol Girişiminin (BRI) bir parçası olarak Asya ve Avrupa'yı Rusya ve Belarus üzerinden birbirine bağlamak üzere “Kuzey Koridoru”nu inşa ediyor.
Ancak Ukrayna'daki savaş bu koridoru istikrarsız hale getirdiğinden, Kazakistan (yine BRI bağlamında), Asya ve Avrupa'yı Türkiye üzerinden birbirine bağlamak üzere "Orta Koridor" alternatifini önerdi. Bu, elbette, Avrupa'nın Rusya'dan ayrılmasını isteyen ancak günün sonunda Avrupalı şirketleri Çin'in kollarına itebilecek olan ABD için yeni bir muamma yaratıyor.
Ortaya çıkan tüm bu yeni bloklarla dünya, “herkes için tek grup” yaklaşımından hızla uzaklaşıyor. Eski küreselleşme dönemi sona eriyor. Oluşan yeni ittifaklar ve koridorlar yalnızca daha fazla küresel parçalanmaya neden olacak ve hem hükümetler hem de şirketler için büyük şoklar yaratacak.
ABD tarafından oluşturulan bu yeni özel blokların çoğu artık Amerika'nın Kanada, Fransa veya Almanya gibi geleneksel müttefiklerini içermiyor. Aksine, İngiltere’nin yanı sıra ABD, Hint-Pasifik ilişkilerine daha fazla önem veriyor. Bu durum Avrupa ve Orta Doğu'daki eski ortakları için kritik bir ikilem oluşturuyor: ABD'ye bağlı mı kalmalılar yoksa bahislerini başka bir yere mi yatırmalılar?
Diğer yandan şirketler, hükümetlerinin katıldığı jeopolitik bloklardan etkilenecek ve ayrıca kendi bloklarını da yaratacaklar. SK Telecom ve Deutsche Telekom arasında bir “Metaverse Alliance” kurmak için bir anlaşma imzalandı. Tesla gibi şirketler kaynaklar için kendi tedarik zincirlerini oluşturmaya ilgi duyduklarını ifade ettiler.
Son olarak, tüm gözler Batı ya da Asya'dayken, Afrika da ayrı bir ilgi odağı oluyor. Son zamanlarda, Afrika Birliği (AU), 3. Afrika Entegrasyon Günü'nü “Afrika entegrasyonu ve küreselleşmeden uzaklaşma” teması altında gerçekleştirdi. AU, kıtadaki şirketlere, dünyanın geri kalanına bağımlı olmamaları ve kendi kendilerine yeterli olmaları gerektiğini açıkça belirtiyor.
Küresel ekonomi onlarca yıldır açık ve erişilebilir durumda, ancak dünyayı yeni fay hatlarına bölen yeni bir “yeniden düzenleme” dönemindeyiz.
Bu fay hatlarının çoğu ideolojik. Bu durum, ideolojik yönelimlerin zayıfladığı son onlu yıllara göre büyük bir değişimi ifade ediyor. Aynı derecede önemli olan bir başka husus, bu yeni blokların alacağı kararların sadece ülkeler veya şirketler tarafından değil, sıradan insanlar tarafından da hissedileceği.
Yakın gelecekte, dünyayı yönetmek için rekabet eden birden fazla blok olacak. Bu bloklar, ülkeleri ve şirketleri kendilerine çekmenin yaratıcı yollarını ararken, aynı zamanda birbirleriyle bir arada var olmak zorunda kalacaklar. Bu noktada soru şu, bu bloklar kendi fikirlerini uygulamak için ne kadar ileri gidebilecekler? Dahası, birlikte yaşamak kaçınılmaz olarak zorlaştığında ne yapacaklar?
Bu yazı POLITICO’da 09 Ekim 2022 tarihinde “New geopolitical blocs will govern the future” başlığıyla yayınlandı. Çeviride yer yer editoryal düzenleme yapılmıştır.
Kanada merkezli bir danışmanlık firması olan Center for Innovating the Future (CIF)’ın kurucu ortağı ve jeopolitik fütürist. Son kitabı: Dünya Dikeydir: Teknoloji Küreselleşmeyi Yeniden Nasıl Şekillendiriyor