×
TÜRKİYE

ANALİZ

Dijital Diplomasi Ne İşe Yarar?: Türkiye’de Twitch, Kick ve Yeni Medya Platformlar!

İnternet ve yeni medya platformları, siyasal iletişimi olabildiğince dijitalleştiriyor. Bu arada diplomasi dönüşüyor. Geleneksel diplomasi, gizlilik ve gizli ittifaklar üzerine kuruluyken, dijital diplomasi şeffaflık ve anlık iletişimi ön plana çıkarıyor.
Ankara’da üst düzey, tanıdık bir yetkili mi daha önemli yoksa elinizdeki akıllı bir aygıtta kalabalık bir takipçin mi?

Pax-Amerikan başkentinde tutacağımız bir piar şirketi mi daha efektif yoksa Türk Evi, büyükelçilik gibi kurumların sosyal medyadan takipçi sayısı mı?

Mahalle mahalle like’lanmak artık kişisel, toplumsal, ekonomik, siyasal başarının sabit bir rotası!

Herkekolog adlı Youtube kanalında sosyal medyanın önemini anlattığım videoda dikkat çektiğim üzere, nerelisin sorusu Instagram’lıyım; Twitter’lı’m, Tiktok’luyum cevaplarına dönüştü neredeyse, dünyanın 5 milyarı aşkın insanı oraya kayıtlı hale gelmiş çünkü.

Dijitalleşen dünyada, siyasette ve sosyolojide sosyal ortamların başka misyonları zuhur etti; tanıtımdan başlıyor, ürün satmaya, uzaktan dil öğrenmeye, kara para aklamaya vb. kadar uzanıyor. Yani günümüzde çok farklı bir insan modeli ve insanları etkileme yöntemleri oluştu; radyo, tv, gazete vb. etkileşim alanı sosyal medyaya ve bu ortamlarda mantar gibi üreyen yeni yeni platformlara transforme oldu… 

Devletler de bu alanda varlar. Bu mecraları, kendi politikalarını, duruşlarını, kültürlerini vb. dünyaya anlatmanın bir aracı olarak değerlendiriyorlar çoktandır. Buna dijital diplomasi deniyor. Bu kavram, devletlerin sosyal medya, canlı yayın platformları ve diğer dijital araçları kullanarak diplomasiyi daha şeffaf ve etkileşimli bir şekilde yürüttüğü modern bir yaklaşıma işaret ediyor. Kısacası, geleneksel diplomatik yöntemler teknolojik versiyonlarına evriliyor. Bu noktada Twitch ve Kick gibi yeni platformların ortaya çıkışı, diplomatik mesajların iletilme ve alınma şeklini, özellikle genç kitleler arasında ciddi olarak değiştiriyor.

Bu makale, Türkiye’nin dijital diplomasi alanındaki deneyimlerini ele alacak ve ardından bu iki mecradaki aktiviteler üzerinden bir çıkarsama yapacak. 

Dünden Bugüne Diplomasinin Dönüşümü

Dijital diplomasi, devletlerarası ilişkilerin dijital platformlar aracılığıyla stratejik olarak yürütülmesini ifade eden modern bir diplomasi türü. Geleneksel diplomasi, gizlilik ve gizli ittifaklar üzerine kuruluyken, dijital diplomasi şeffaflık ve anlık iletişimi ön plana çıkarıyor. İnternetin yaygınlaşması ve sosyal medya platformlarının etkisiyle birlikte, dijital diplomasi kavramı uluslararası ilişkilerde önemli bir yer edinmiş vaziyette. Bu yeni diplomasi biçimi, devletlerin sadece diğer devletlerle değil, aynı zamanda ulusal ve uluslararası kamuoyuyla doğrudan iletişim kurmasına olanak tanıyor. Bir ülkedeki bakanların, büyükelçilerin, askeri, ekonomik veya siyasi kurumların dijital platformlar üzerinden diğer ülkelerdeki siyasilerle-yetkililerle kurduğu iletişimin yanı sıra resmi figürlerin kendi kamuoyuyla tesis ettikleri iletişim de bu diplomasinin birer örneği. Twitch ve Kick gibi yeni medya platformları, dijital diplomasinin etkili araçları haline gelmiş durumda. Özellikle genç nesillerin yoğun olarak kullandığı bu platformlar, devletlerin ve diplomatların geniş kitlelere anlık ve etkileşimli mesajlar iletmesini sağlıyor. 

Diplomasinin tarihsel gelişimine bakıldığında, iletişim teknolojilerindeki ilerlemelere paralel olarak dönüştüğünü söyleyebiliriz. Özellikle 1940'lardan itibaren, Birleşmiş Milletler (BM) gibi uluslararası örgütlerin etkisiyle yeni diplomasi anlayışı benimsenmeye başlanmış ve geleneksel yöntemler yerini daha modern uygulamalara bıraktı. Soğuk Savaş sonrası dönemde, devlet dışı aktörlerin çeşitlenmesi, diplomasinin yöntem ve araçlarının değişmesini zorunlu hale getirdi. İnternetli dijital diplomasinin asıl yükselişe geçişi sosyal medya uygulamalarının yaygınlaşması ile ortaya çıktı. LinkedIn (2003), Facebook (2004), YouTube (2005), Twitter (2006), Foursquare (2009) ve WhatsApp (2010) gibi platformlar, bireylerin kitle oluşturma ve fikirlerini yayma gücünü devasa boyutlarda artırdı.

Örneğin, 2010 Arap Baharı ve 2011 Occupy Wallstreet Hareketi, sosyal medyanın kitlesel örgütlenmedeki gücünü gösterdi. Bu dönüm noktaları, dijital diplomasinin uluslararası ilişkilerde ne kadar etkili olabileceğini ortaya koymuştur.

Stratejik iletişim ve algı yönetimi, dijital diplomaside büyük önem taşıyor. Devlet liderleri ve diplomatlar, sosyal medya platformlarında trend oluşturma, etiket kullanma, dış politikanın tanıtımı ve imaj yönetimi gibi stratejilerle kamuoyu desteği sağlamayı hedefliyor. 

Türkiye’de Dijital Diplomasi ve Yenilikçi Araçlar

Türkiye, Twitter, Facebook, YouTube, WhatsApp ve Periscope gibi sosyal medya araçları aracılığıyla diplomatik mesajlarını geniş kitlelere ulaştırmaktadır. Örneğin Türkiye Cumhurbaşkanlığı’nın Twitter hesabı 2011 yılında kurulmuş ve milyonlarca takipçiye ulaşmıştır. Aynı şekilde, Dışişleri Bakanlığı’nın @MFATurkey adlı İngilizce Twitter hesabı da etkin bir şekilde kullanılmakta ve uluslararası kamuoyuna yönelik mesajlar iletilmektedir.

Pandemi döneminde Türkiye’nin dijital diplomasisi, “www.covid19turkey.com” ve “www.turkiyestopscovid.com” gibi dijital platformlar aracılığıyla daha da güçlenmiştir. Özellikle “www.covid19turkey.com” sitesi, pandeminin Türkiye’deki seyrini, alınan tedbirleri ve Türkiye’nin uluslararası yardımlarını çeşitli dillerde duyurarak geniş kitlelere ulaşmayı başarmıştır. O dönemde Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın Twitter hesabı üzerinden yürüttüğü anlık ve sürekli bilgilendirme hem iç hem de dış kamuoyunda büyük ilgi görmüştür.

YouTube’un geniş ölçekte Türkiye’de siyasi diplomasi amacıyla kullanılmaya başlaması, 2018 Türkiye genel seçimleri öncesine dayanmakta. Bu dönemde, özellikle AK Parti Hükümeti, Kafalar ve Şeyda Erdoğan gibi dönemin popüler Youtuber’larıyla iş birliği yaparak genç kitleye ulaşma ve politikalarını aktarma stratejisi izlemiştir. Bu iş birlikleri, genç seçmen kitlesi üzerinde önemli bir etki yaratmıştır. Muhalefet partileri, Youtuber’larla iş birliği yapma konusunda daha temkinli olsa da 2019 yerel seçimleri döneminde Ekrem İmamoğlu’nun vaatlerini YouTube videolarıyla aktarmaya çalıştığı gözlemlenmiştir. Oğuzhan Uğur’un hazırladığı “Mevzular Açık Mikrofon” programında ise siyasiler hem çekim sırasında salonda bulunan izleyicilerle birebir etkileşime girmekte hem de video kaydını izleyen YouTube kullanıcılarıyla dijital platformlar aracılığıyla etkileşim kurmaktadır. 

YouTube canlı yayınlara imkân tanımakla birlikte, platformda paylaşılan videolar çoğunlukla post-prodüksiyonu yapılmış içerikler olarak öne çıkıyor. Kick ve Twitch gibi streaming platformları ise YouTube’dan farklı olarak, içerik üretiminin tamamen canlı yayın sırasında anlık olarak gerçekleştirildiği platformlar olarak yükselişe geçmiştir. Twitch'in gerçek zamanlı ve etkileşimli doğası, diplomatların ve devlet yetkililerinin geniş kitlelerle doğrudan iletişim kurabilmesini sağlamaktadır. Örneğin, bir diplomatın veya devlet yetkilisinin Twitch üzerinde yaptığı bir canlı yayın, anında izleyicilerin geri bildirimlerine açık olup, etkileşimli tartışmalara ve anında yanıt vermeye olanak sağlamaktadır. Bu, diplomatik mesajların daha geniş kitlelere ulaşmasını ve izleyicilerin aktif katılımını teşvik etmektedir. Twitch ve Kick gibi platformların sunduğu bu özellikler, dijital diplomasinin genç nesillerle bağ kurmasını ve onların dikkatini çekmesini kolaylaştırmaktadır.

Örneğin Hasan Piker (HasanAbi) gibi tanınmış Twitch yayıncılarının, politik içerikleri, genç kitlelere ulaştırmada önemli bir rol oynadığını söylemek yerinde olacaktır. Piker, her ne kadar diğer yayıncılar gibi oyun yayınları da yapıyor olsa da onun, özellikle Twitch yayınlarında siyasi tartışmalara da yer verdiği ve genç izleyicileriyle politika ve toplumsal konularda fikir alışverişinde bulunduğu bilinmektedir. Hasan Piker, "Amerikalılar duygularına göre oy veriyor" gibi yorumlarıyla da Amerikan medyasında dikkat çekmiştir. Piker, bu tür yayınlarıyla yaklaşık 2,3 milyon takipçiye ulaşmış ve yayınları sırasında 34,000'in üzerinde izleyiciye hitap edebilmiştir.  Hasan Piker, ayrıca, Piers Morgan Uncensored programına katılarak İsrail-Filistin çatışmasına dair görüşlerini dile getirmiştir. Piker, tartışma sırasında şiddeti desteklediği iddialarına karşı savunma yapmış ve şiddetin apartheid düzenini sürdürme çabalarına karşı kaçınılmaz bir tepki olduğunu belirtmiştir. Oldukça hararetli tartışmalar yaşanmış olsa da burada asıl dikkate dilmesi gereken nokta dijital platformların diplomasinin değişen doğasına olan etkisi ve yönlendirmesidir.  Dolayısıyla sadece ulusal açıdan değil uluslararası kamuoyu açısından da dijital platformların önemli bir role sahip oldukları söylenebilir.

Bir başka örnek, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’ın Twitch yayıncısı Pqueen (Pelinsu Karaman) ile gerçekleştirdiği yayınlardır. Yavaş, ilk olarak 2021 yılında Pqueen’in yayınına katılmış ve aslında Türkiye’de diğer siyasiler için de önemli bir alanın varlığına dikkat çekmiştir. 

Türkiye'de Twitch'in etkisini kullanan diğer siyasi isimler arasında CHP Eski Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu da bulunuyor. Kılıçdaroğlu, "Jahrein" Ahmet Sonuç'un yayınına katılarak 300 binden fazla anlık izleyiciye ulaşmıştır. Ali Babacan da Jahrein'in yayınına konuk olmuş ve genç kuşağa yönelik vaatleri ile dikkat çekmiştir. Ekrem İmamoğlu ise "PurpleBixie" Bahadır Telci ile gerçekleştirdiği yayında gençlerle etkileşime geçmiştir. Diğer taraftan, Twitch yayıncısı Ahmet Sonuç, dijital platformlarda kazandığı popülariteyi siyasete taşıyarak, 2023 genel seçimlerinde milletvekili adayı olacağını açıklamıştır. Jahrein’in bu adımı, dijital medyanın siyasi kariyerler üzerindeki etkisini göstermesi açısından dikkat çekici. 

Bu yayınlar, genç nesille doğrudan iletişim kurarak, onların taleplerini ve beklentilerini anlamak açısından önemli bir araç durumunda. Yine, bu yayınlar yeni neslin siyasete olan ilgisini artırmakta ve onları aktif vatandaşlar haline getirmektedir.

Sonuç; Tehditlerin Altında Geleceğe

Dijital diplomasinin, birçok fırsat sunmakla birlikte, belirli zorluklar ve riskler barındırdığı da unutulmamalı. Bu zorluklar arasında en dikkat çekenlerden biri, dijital güvenlik ve gizlilik konuları. Bu bağlamda, güçlü bir siber güvenlik altyapısının oluşturulması ve sürekli güncellenmesi hayati önem taşıyor.

Diğer yandan, dijital diplomasi platformlarının dinamik doğası, hızlı değişimlere ve eğilimlere uyum sağlamayı zorlaştırabilir. Örneğin, Twitch ve Kick gibi platformlarda anlık olarak ortaya çıkan popüler konular ve kullanıcı eğilimleri, diplomatik mesajların iletilmesinde esneklik gerektirmekte. Türkiye, bu tür zorlukların üstesinden gelmek için dijital diplomasi stratejilerini sürekli olarak güncellemekte ve yenilikçi yöntemler geliştirmektedir. Özellikle, genç neslin ilgisini çeken içerikler üretmek ve bu içerikleri etkili bir şekilde sunmak, dijital diplomasi başarısının anahtar unsurlarından biri. 

Son olarak, dijital diplomasi kampanyalarının başarısız olması durumunda ortaya çıkabilecek itibar kaybı riski de göz ardı edilmemeli. Dijital platformlarda yapılan hatalar, hızla geniş kitlelere ulaşabilir ve diplomatik ilişkilerde olumsuz etkilere neden olabilir. Bu nedenle, dijital diplomasi faaliyetlerinde dikkatli ve özenli bir yaklaşım benimsenmeli, her adım titizlikle planlanmalıdır.

Ezcümle, dünya, diploması, yönetimler ve kurumlar dijitalleşirken karakterler ve hayat da dijitalleşiyor. Zaman akıyor, dijital dereler ne tür bir okyanus oluşturacak, muamma. Ancak bu dijital dönüşümü fark etmemek ya da ertelemek, ülkelerin kendi varlıklarını ve geleceklerini ıskalamaları ve ertelemeleri anlamına geliyor.

İSMAİL ERMAĞAN

Halen İstanbul Medeniyet Üniversitesi, Uluslararası İlişkiler bölümünde öğretim üyesi olan Prof. Dr. İsmail Ermağan, lisansını Bilkent Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi’nde, yüksek lisansını Hamburg Üniversitesi Sosyoloji ve Siyaset Bilimi Bölümlerinde yaptı. Ermağan doktora derecesini Erfurt Üniversitesinin Max Weber Yüksek Araştırmalar Merkezi’nde aldı. Başlıca çalışma alanları şunlardır: Avrupa Birliği entegrasyonu, Türkiye-AB ilişkileri, Türkiye-Almanya İlişkileri, Almanya’daki Türkler, Afrika, Latin Amerika ve Asya-Pasifik okumaları, göç ve göç yönetimi. Yurt içinde ve yurt dışında 70 civarında makalesi/kitap bölümü olan yazarın şu kitapları yayımlanmıştır: Almanya Türkleri’nin Uyum ve Ayrılım Eğilimleri; Avrupa Birliği ve Türkiye’nin Üyeliği: Türk Partilerinin ve Avrupa Parlamentosundaki Partilerin Politikaları; Türkiye’nin Yönü Avrupa Birliği’ne mi: Türkiye’de AB Şüpheciliği; Türkiye’deki Sivil Toplum Örgütlerinin AB Üyeliğine İlişkin Davranışları; 21. Yüzyılda Uluslararası İlişkilerde Yeni Trendler: İnsanımız İlk 10 Yolunda mı?; Dünya Siyasetinde Almanya 1-2; Dünya Siyasetinde Latin Amerika 1-2; Dünya Siyasetinde Afrika 1-8; Dünya Siyasetinde Doğu Asya.