×
TÜRKİYE

ANALİZ

BYD Yatırımı: Türk Otomotiv Sanayii İçin Fırsat mı Sınama mı?

Türkiye ile Çinli elektrikli araç devi Build Your Dreams (BYD) arasında imzalanan yatırım anlaşması Türk otomotiv sektörüne ne getirir? Türkiye ile Avrupa arasındaki ticari ilişkilere ve sektörler arası iş birliğine nasıl yansıyabilir? Siyasi sonuçlar doğurur mu?
TÜRKİYE HÜKÜMETİ'NİN son yıllarda uyguladığı, basında ve uzman çevrelerde «stratejik özerklik» olarak da adlandırılan dış politikası, Türkiye’nin Batı’dan uzaklaştığı yönünde tartışmalara yol açtı. Ankara, dünya siyasetinde oldukça aktif bir rol oynamaya, geçmişte olduğundan farklı bir jeopolitik ve jeoekonomik yol izlemeye çalışıyor. Son haftalarda ise Türk ve Avrupa otomotiv sanayileri arasındaki bağların zayıflayabileceği olasılığı üzerinde duruldu. Türkiye’nin gelecekteki dış siyasetinin, dış ticaret politikasının ve olası stratejik bağlantılarının ne olacağı yönündeki tartışmaları iki gelişmenin tetiklediğini söyleyebiliriz: Birincisi, Türkiye’nin NATO ve Gümrük Birliği üyesi olmasına rağmen genişlemiş BRICS’e katılmayı hedeflediği yönündeki spekülasyonlar.

İkincisi ise Ankara’nın, Rusya ile nükleer enerjide iş birliğine giriştikten ve Rosatom’un Türkiye’deki ilk nükleer santrali inşa etmesine izin verdikten sonra, bu kez de dünyanın en büyük elektrikli araç üreticisi olan Çinli dev şirket Build Your Dreams (BYD) ile bir anlaşma imzalaması (Temmuz 2024). BYD, anlaşmaya göre 2025 yılında Türkiye’de bir üretim tesisi kuracak. Bunu bir başka Çinli otomobil üreticisi Speedy Working Motors’un (SWM) benzer açıklamaları takip etti.

Gümrük Birliği ve Artan İkili Ticaret

Türkiye’nin bu jeopolitik ve jeoekonomik hamleleri Almanya’da «dış politika ikilemi» olarak değerlendirilirken, bunun Ankara’nın stratejik özerklik arayışının yanı sıra AB ile yaşanan sorunlardan ve Brüksel’in gümrük birliği anlaşmasının güncellenmesine mesafeli yaklaşımından kaynaklandığı ise kabul edilmek istenmiyor.

Türkiye 1995 yılında Gümrük Birliği’ne katıldığından beri AB, Türkiye’nin birincil ticaret ortağı olmuştur. 2023 yılında toplam ticaret hacmi 210,4 milyar dolara, ihracat değeri ise 104,3 milyar dolara ulaşmıştır. Aynı şekilde Almanya ile ikili ticaret de artarak 2023 yılında 49,8 milyar dolara ulaşmış, 2022 yılına kıyasla yüzde 10,18 oranında artış gerçekleştirmiştir.

Türkiye, Alman otomobil üreticileri için önemli bir üretim sahası ve kârlı bir pazar konumuna gelirken, Türk otomotiv tedarikçileri de güvenilir bir ortak olarak kabul görmektedirler.

Türk Otomotiv Sektörünün Yükselişi

Türk otomotiv sektörü de bu ticari ilişkilerden faydalanmıştır: Araç üretimi 2002’de 300.000 birimden 2023 yılına kadar neredeyse 1,4 milyona yükselmiş ve otomotiv ihracatı 31,5 milyar dolarlık etkileyici bir gelir sağlamıştır. Küresel olarak Türkiye, şimdi dünyanın en büyük 12. otomobil üreticisi ve yedinci büyük ticari araç üreticisi konumunda. Sektör doğrudan 56.000’den fazla ve dolaylı olarak 550.000’den fazla kişiye istihdam sağlamakta. Ülke, şu anda otomobil üretimi ve ticareti için kritik bir merkez haline gelmiş olup, Avrupa değer zincirlerinde güçlü bir varlığa sahip ve Avrupa otomotiv şirketlerinin uluslararası rekabet gücünü artırmada önemli bir rol oynuyor. Bu nedenle, Türkiye'nin otomotiv sanayisinin Avrupa'dan uzaklaşması, Avrupa otomobil sanayisinin Çin ile rekabet etme yeteneğine önemli ölçüde zarar verebilir. BYD, Türkiye’deki yatırımı ile AB’nin Çinli elektrikli araçlara uyguladığı ek tarifeleri aşmayı ve Türkiye aracılığıyla AB pazarına gümrüksüz erişim sağlamayı hedefliyor.

BYD üretim tesisinin, Türk otomotiv sektörü genelinde bir dalga etkisi yaratması, Türk ve Çin otomotiv endüstrileri arasındaki bağları güçlendirmesi ve Türkiye’ye teknoloji transferini kolaylaştırması bekleniyor. Bu yatırım, Avrupa otomotiv pazarında güç dengesini değiştirebilir ve Türk otomotiv sektörüne Avrupa karşısında rekabet avantajı sağlayabilir. Avrupa otomotiv sektörü, elektrikli araçlar, güneş panelleri ve batarya üretiminde önemli bir liderlik kazanan Çinli üreticilerin bir hayli gerisinde. Örneğin Alman otomotiv endüstrisi, e-mobiliteye geçiş ve dijitalleşme konusunda büyük zorluklarla karşı karşıya. Alman üreticilerinin Çin’deki konumu zayıflıyor, Çin'de başarılı olabilmek için cazip elektrikli araçlar geliştirmek ve maliyetleri düşürmek zorundalar.

Türk Otomotiv Sektörünün Karşılaşabileceği Zorluklar

Ancak Çin’in otomotiv sektöründeki yükselişi Türk otomotiv sektörü için de bazı sınamalar içeriyor. Öyle ki Türkiye’nin otomotiv sanayisinin Çin ile uyum sağlaması, özellikle BYD üretim tesisinin kurulması, Türkiye’nin yerli otomobil markası olan Türkiye'nin Otomobili Girişim Grubu (TOGG) geliştirme çabalarını engelleyebilir. Çinli otomobillere yönelik mevcut ithalat vergilerinin, satış fiyatının yüzde 40’ına kadar olan kısmının askıya alınma ihtimali hem Türkiye hem de AB'de Çinli otomobillerin pazar payının artmasına neden olabilir, bu da özellikle TOGG modelleri olmak üzere Türkiye’de üretilen araçların satışlarının düşmesine yol açabilir. Bununla birlikte, Türkiye’de yerli olarak üretilen TOGG elektrikli aracı, önemli hükümet desteğinden yararlandığı ve sıkı ithalat düzenlemeleriyle korunduğu için yerel pazarda rekabetçi konumunu koruyabilecektir.

BYD’nin 2024 yılına kadar Türkiye’de 10.000 elektrikli araç satmayı hedeflemesi ve 2023’teki 1.426 birimlik ilk satışlarına dayanarak, Çin’in Türk otomotiv pazarındaki etkisinin artması bekleniyor. Bu nedenle, Çinli elektrikli araçların Türk pazarına girişi, ülke genelinde şarj ve servis ağının genişlemesine yol açabilir ve bu durum aslında TOGG’un Türkiye iç pazarındaki satışlarına da olumlu bir etki yapabilir. Ancak, Çinli otomobil üreticileriyle derin ilişkiler geliştirmek, Türk otomobil üretimini olumsuz etkimesine ve Türk otomobil üreticilerinin pazar payının azalmasına neden olabilir. Bir başka risk ise Çin ile ticaret açığının daha da artması ve bağımlılığa yol açması. Çin yetkilerin Türkiye’nin BYD dışındaki Çinli elektrikli araçlara uyguladığı ek vergiye Dünya Ticaret Örgütü nezdinden itiraz edeceği basına yansıdı. 

AB Türkiye İçin Vazgeçilmez Bir Pazar 

Mevcut zorluklara rağmen, AB, Türkiye’nin en önemli otomotiv pazarı olmaya devam ediyor. Türk otomotiv sanayisi, Alman ve Avrupa tedarik zincirlerine derinlemesine entegre olmuş durumda. Örneğin Türkiye’nin ilk yerli elektrikli araç markası TOGG’un gelişimi, Alman teknoloji ve deneyiminden faydalanırken, Alman otomobil üreticileri de Türkiye’deki uygun maliyetli üretim ve stratejik konumdan yararlanmaktalar. Bu bağlamda, Türk ve Alman şirketlerinin Ar-Ge, üretim ve tedarik zinciri yönetimi gibi alanlarda daha fazla iş birliği yapmaları, her iki tarafın da küresel otomotiv endüstrisindeki dönüşüm sürecine daha güçlü bir şekilde adapte olmasına olanak tanıyacaktır. 

Çin’in Türkiye için Avrupa kadar önemli bir pazar haline gelmesi ise pek olası değil. Çin’e yönelmek, Türk otomotiv endüstrisi ve Türkiye'nin Avrupa ile siyasi ve ekonomik ilişkileri açısından riskler de taşıyor. Zira AB, Çin’den gelen elektrikli otomobillere ek gümrük vergisi uygulamayı planlıyor. Avrupa Komisyonu şimdi vergi oranını yüzde 35,3’e kadar çıkarabilir. 

YAŞAR AYDIN

Sosyoloji ve ekonomi dalındaki lisans ve yüksek lisans eğitimini Hamburg ve Lancaster Üniversitelerinde tamamladı. Doktorasını Hamburg Üniversitesi’nden aldı. Uluslararası ilişkiler, jeopolitik, Türk ekonomisi ve dış politikası, milliyetçilik, göç ve diaspora konuları üzerinde çalışan Aydın’ın, bilimsel makaleleri dışında üç telif kitabı bulunuyor. Halen, German Institute for International and Security Affairs (SWP)/ Centre for Applied Turkey Studies (CATS) bölümünde görev yapmakta, Alman ve Türk gazetelerine yorumlar yazmaktadır.