×
ASYA

ANALİZ

DEAŞ Penceresinden Rusya: Crocus Saldırısı ve Motivasyonları

Son yıllarda Orta ve Güney Asya’daki faaliyetleriyle en ölümcül gruplar arasında yer alan DEAŞ/ISKP, Moskova’nın Ukrayna ile meşgul olmasını fırsat olarak görüyor. Dolayısıyla Ukrayna'daki savaş, Rusya'yı bu tür saldırılara açık hale getiriyor.
TERÖR ÖRGÜTÜ Devlet’ül Irak ve’ş Şam (DEAŞ), Ortadoğu’daki etkinliğini kaybetmesinin ardından coğrafi yayılımını genişleterek farklı bölgelerde çeşitli yapılar üzerinden yeni oluşumlar meydana getirdi. Bu oluşumlar vasıtasıyla etki kapasitesi içerisindeki ülkeleri de arttırdı. Günümüzde bu fraksiyonların karşıtlığına maruz kalan çok sayıda ülke var. Bu ülkelerden bir kısmı doğrudan hedef halinde. Öyle ki bu ülkelerin topraklarında DEAŞ unsurları aktif şekilde varlık gösteriyor. Bazı ülkeler ise dolaylı hedef statüsünde olmakla birlikte örgüt tarafından karşıt/düşman olarak tanımlanıyor.

Bu ülkelerden biri de Rusya. Rusya, Ukrayna’ya yönelik “özel askeri operasyon” adı altında başlattığı işgalle iki yıldır küresel gündemi meşgul ediyor. Bununla birlikte farklı birtakım gelişmeler de dikkatleri Moskova’ya çekiyor. Son olarak 22 Mart 2024 tarihinde Moskova’da bulunan Crocus belediye binasına yönelik bir terör saldırısı gerçekleşti. Yüzlerce insanın hayatını kaybettiği ve yaralandığı saldırının ardından terör örgütü DEAŞ’ın ve bölgesel yapılanması sözde Horasan Eyaleti’nin (ISKP) Rusya’ya yönelik tutumu merak konusu oldu. 

Örgütün Rusya’ya yönelik adımları ve karşıtlığı zaten biliniyordu. Geçmişte çeşitli saldırılarda da bulundu. Ancak bunlar bu denli büyük çaplı olmamakla birlikte dolaylı karşıtlıklar şeklindeydi. Son saldırı ise doğrudan bir eylem olması ve yol açtığı zarar itibariyle kritik bir hadise. Aynı zamanda merkezi bir yere yönelik gerçekleştirilmiş olması da örgütün ulaştığı noktayı göstermesi bakımından önemli. Alan etkinliği açısından Ortadoğu’dan Asya’ya uzanan DEAŞ ve örgütün bölgesel yapılanmaları hareket kabiliyetini geliştirme peşinde. 

Peki Rusya bu noktada nerede yer alıyor? Örgütün Rusya karşıtlığını etkileyen faktörler neler? Crocus saldırısına gelene kadar neler yaşandı? Tüm bu sorular üzerine düşünmek ve değerlendirmek örgütün Moskova saldırısının motivasyonlarını anlamakta fayda sağlayabilir.

DEAŞ’ın Rusya Karşıtlığı

Örgüt 2014-2015 yıllarından itibaren Asya coğrafyasında hareket alanı kazanmaya başladı. Bölge ülkelerine yönelik faaliyetleri yoğun propaganda çalışmalarıyla devam etti. Özellikle son yıllarda Afganistan ve Pakistan hedefli ilerlese de Orta Asya coğrafyasına, Çin’e, Hindistan’a ve Rusya’ya yönelik söylemleri de hep devam etti. Hedef ülkeler arasında sayılan bu ülkelere yönelik örgütün propaganda aracı olan Voice of Khorasan (Horasan’ın Sesi) dergisinde özel yazılara yer verildi. Çeşitli ülkelerdeki radikal yapılarla etkileşim halinde olan örgüt, bu yapılanmaları da bünyesine katarak etkinliğini arttırdı. Gelinen noktada Orta Asya ve Güney Asya’da alt kolları bulunan örgüt, Taliban’ın yönetime gelmesiyle de varlığını meşrulaştıracağı bir dayanak olarak eylemlerini arttıran bir tehdit haline geldi.

Rusya da DEAŞ’ın düşman olarak gördüğü ülkelerden biri. 5 Eylül 2022 tarihinde, Afganistan’ın başkenti Kabil’deki Rusya Büyükelçiliği’ne yönelik saldırıyla DEAŞ’ın Rusya karşıtlığı dikkat çekmişti. İki büyükelçilik görevlisinin ve dört kişinin ölümüne yol açan saldırıyı DEAŞ üstlenmişti. Örgüt, Telegram kanallarından yaptığı açıklamada, bir DEAŞ militanının büyükelçilik yakınlarında “Rus çalışanlarının katıldığı bir toplantıda intihar yeleğini havaya uçurduğunu” duyurmuştu.

DEAŞ terör örgütünün Rusya’ya yönelik karşıt tutumunu şekillendiren ilk unsur, Rusya’nın politikaları ve faaliyetleriyle ilişkili. İkinci unsur ise DEAŞ’ın ideolojik görüşünde ve temel anlatılarında kendini gösteriyor. Rusya’nın politikaları kapsamında değerlendirildiğinde, Moskova’nın Suriye merkezli gelişmelere 2015 yılında dahil olması ve Beşar Esad yönetimine olan desteğinin başta geldiği görülüyor. Bununla birlikte; İran’la yakınlığı, Irak’la kurduğu bağlar ve genel itibariyle Ortadoğu politikası da etkili dinamikler arasında sayılabilir. Ayrıca DEAŞ’ın etkinlik gösterme faaliyetlerinde bulunduğu bir diğer ülke olan Filipinler’de Rusya’nın da DEAŞ’la mücadelede yer aldığı yönündeki iddialar, örgütün dergilerinden Dabiq’te yer almıştı.

DEAŞ’ın Rusya’ya karşı yürüttüğü propagandalarda Rusya’nın Müslümanlara yönelik tutumu da araçsallaştırılıyor. Bu anlamda Sovyetler Birliği’nin Afganistan işgali de hatırlatılarak tarihsel bir zemin oluşturuluyor. Diğer yandan Rusya karşıtlığının anlatısal boyutunu oluşturan ikinci temel unsur da bu konuyla ilişkili. DEAŞ’a göre dünya iki kamptan oluşuyor. Bir tarafta ‘Mücahitler’ varken karşı tarafta Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ve Rusya tarafından yönetilen ‘Yahudiler ve Haçlılar’ bulunuyor. Bu anlayış 2014 yılında örgüt lideri Ebu Bekir el-Bağdadi tarafından yapılan bir açıklamada da dile getirilmişti. Yine 2010’lu yıllarda DEAŞ’ın Kafkasya’daki radikal gruplar üzerinde etki oluşturma faaliyetlerine giriştiği, Rus radikal eğilimlilerle bağlantı kurduğu ve ilişkilerini geliştirdiği ifade ediliyor.

ISKP Propagandalarında Rusya

DEAŞ gibi ISKP de Rusya karşıtlığını devam ettiriyor. 2019 yılında ISKP komutanı Lala Gül’ün yer aldığı bir videoda ABD, Rusya ve İran tehdit edilen ülkeler arasındaydı. Afganistan’da Taliban’ın yönetime gelmesinden sonra buradaki varlığını etkinleştiren ve saldırılarla Taliban karşıtlığını üst düzeye taşıyan ISKP, Taliban-Moskova diyaloğu üzerinden de kendine alan edinmeye çalışıyor.

Örgütün birçok dile çevrilen propaganda araçlarından biri olan Horasan Sesi dergisinin 11. sayısında da Rusya-Ukrayna Savaşı konusunda bir bölüme yer verilmiş ve burada Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’den “Tağut Putin” şeklinde bahsedilmişti. Aynı zamanda Afganistan ve Çeçen Müslümanlara yönelik tutumları sebebiyle eleştirilen Rusya’nın, Ukrayna Savaşı ile de “içinde barındırdığı ırkçılığı ortaya çıkardığı” ifade edilmişti. Ayrıca daha önceki sayılarda da Ukrayna’nın, Rusya’ya vermiş olduğu zarar dolayısıyla kutlandığı biliniyor. 

DEAŞ’ın Rusya’ya yönelik propagandalarının yanı sıra üst düzey liderler tarafından eleştirel söylemler içeren kayıtların ve görüntülerin var olduğu da bilinen bir gerçek. Ebubekir el-Bağdadi, sözcü Ebu Muhammed el-Adnani ve el-Adnani’nin halefi Ebu el-Hasan el-Muhacir gibi örgütün bilinen isimleri El-Furkan Medya Vakfı aracılığıyla Rusya’ya yönelik eleştirilerde bulunmuştu.

Propaganda faaliyetlerinin yanı sıra örgütün Rusya’da gerçekleştirdiği çeşitli saldırılar da faaliyetlerinin boyutunu gösterir nitelikte. 2017 yılının ağustos ayında Sibirya’nın Surgut kentinde sekiz kişinin yaralandığı bıçaklı saldırıyı üstlenen DEAŞ, bunu Amaq Haber Ajansı aracılığıyla duyurmuştu. 8 Nisan 2019 tarihinde de Moskova yakınlarındaki Kolomna’da bir patlama meydana gelmiş ve olayı DEAŞ üstlenmişti. 

DEAŞ’ın propaganda faaliyetleri ve Rusya karşıtlığına karşı Moskova da birtakım hamlelerde bulunuyor. Örgüt, Rusya’nın terör örgütleri listesinde. Şangay İşbirliği Örgütü çerçevesinde üye ülkelerin DEAŞ’a karşı mücadelesinde Moskova da iş birliğini geliştirmeye sıcak bakıyor. Aynı zamanda Moskova, DEAŞ’ın faaliyetlerini engelleyici adımlar da atıyor. 22 Ağustos 2022 tarihinde Rus güvenlik güçlerinin Hindistan’da saldırı planlayan bir DEAŞ teröristini gözaltına alması bunun bir örneği. 

Özetle; son zamanlarda DEAŞ’ın propagandaları ve Rusya’ya karşı tutumu Taliban-Moskova ilişkileri üzerinden şekilleniyor. Taliban’ı mürted olarak nitelendiren DEAŞ/ISKP onunla iş birliği yapan ülkeleri de hedefe alıyor. Rusya’ya yönelik geçmişten gelen düşmanlık, mevcut konjonktürde Moskova’nın Taliban’la kurduğu diyalogla güçlenmiş durumda. Propaganda araçları vasıtasıyla Rusya karşıtlığı yoğun bir şekilde dile getirilmekle birlikte gerek Taliban’a ders vermek gerek uluslararası topluma mesaj vermek gerekse Rusya’ya dolaylı biçimde zarar vermek amacıyla saldırı ve eylemler düzenlemeye devam edileceği öngörüsünde bulunulabilir.

Gerçekleşen son saldırı da bunu doğrular nitelikte cereyan etti. Zira yaptığı propagandalar ve eylemlerle örgüt aslında bugünün saldırılarının sinyalini vermişti. Taliban’ın Afganistan’da yönetime gelmesi sonrasında, Moskova’nın radikal unsurların Orta Asya ülkeleri üzerinden kendi topraklarına sirayet etmesinden endişe duyduğu biliniyordu. Son yıllarda Orta ve Güney Asya’daki faaliyetleriyle en ölümcül gruplar arasında yer alan DEAŞ/ISKP, Moskova’nın Ukrayna ile meşgul olmasını fırsat olarak görüyor. Dolayısıyla hem sorunlu bölgelerdeki istikrarsızlıklar hem de Rusya karşıtlığının tetiklenebileceği aşırı kesimler üzerinde kurulacak etki, örgütün Rusya’ya karşı faaliyetlerini geliştirmesinde kolaylaştırıcı faktör rolü oynayabilir.

ŞEYMA KIZILAY

2016 yılında Erciyes Üniversitesi Uluslararası İlişkiler bölümünden mezun oldu. Yüksek lisans derecesini 2019 yılında Kırşehir Ahi Evran Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Anabilim Dalı’nda sunduğu “Uluslararası İlişkilerde Ulus İnşası Bağlamında Irak Örneği” başlıklı teziyle aldı. Doktora eğitimine Uludağ Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Anabilim Dalı’nda devam eden Kızılay, tez aşamasındadır. Çeşitli akademik çalışmaları bulunan Kızılay, farklı platformlarda çok sayıda analiz de kaleme almıştır. İngilizce ve orta düzeyde Arapça bilen Kızılay Ortadoğu çalışmalarına yoğunlaşmakla birlikte başlıca çalışma alanları arasında Afganistan, Pakistan, ontolojik güvenlik ve terörizm/güvenlik bulunmaktadır.