ANALİZ
6 Şubat Depremi: Afet, Yıkım ve Acı
Türkiye en son 1939’da gerçekleşen 7.9 şiddetindeki Erzincan depreminden sonra en şiddetli deprem felaketiyle sarsıldı. Depremin konumu, zamanlaması, sessiz fay hattı, yıkılan binaların zayıf inşaatı ve denetim açığıyla ülke yasa boğuldu.
6 ŞUBAT'IN ERKEN saatlerinde şiddetli bir deprem dalgası, Türkiye'nin güneyinde ve Suriye'nin kuzeyinde ağır bir felakete ve yıkıma neden oldu. Deprem, binlerce binayı dümdüz ederken binlerce insanı enkaz altında bıraktı. Bunu, birkaç saat sonra -biri neredeyse ilk deprem kadar şiddetli- artçı sarsıntılar izledi. Bu yazının yayınlandığı saatlerde Türkiye’de 5.500'den fazla can kaybının yaşandığı ve çok daha fazlasının yaralandığı açıklandı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ülkenin "yüzyılın en şiddetli felaketiyle" sarsıldığını ifade etti. [Ülke, 27 Aralık 1939’da, 7.9 büyüklüğünde gerçekleşen Büyük Erzincan depremi’nden sonra en şiddetli depremi yaşadı.] Peki deprem neden bu kadar ölümcüldü?
Uzmanlar, şiddetli depremi, zamanlaması, konumu, nispeten sessiz fay hattı ve yıkılan binaların zayıf inşaatı dahil olmak üzere bir dizi kritik faktörün özellikle ölümcül hale getirdiğini belirtiyor.
Türkiye bir deprem bölgesi. Ülkenin büyük bir kısmı, jeolojik olarak dört levha arasına sıkışmış küçük bir yerkabuğu bloğu olan Anadolu levhası üzerinde oturuyor. Anadolu levhasını sıkıştıran dört levhadan biri güneydoğuda, kuzeybatıya doğru ilerleyen Arap levhası. Diğeri kuzeyde, güneydoğuya doğru hareket eden ve çok daha büyük olan Avrasya levhası. [Anadolu levhasını sıkıştıran diğer iki levha, Afrika levhası ve Egeid levha.] Ülkede depremlerin çoğu, İstanbul'a yakın olan ve Avrasya levhası ile sınır olan Kuzey Anadolu fay hattı boyunca meydana geliyor. Ancak son deprem farklı bir fay boyunca, Arap levhası ile ilerleyen Doğu Anadolu fay hattı boyunca meydana geldi.
Depremin şiddeti ve zaman
Bu depremi özellikle yıkıcı ve ölümcül hale getirmek için birkaç şey bir araya geldi. Biri depremin şiddetiydi. Depremin büyüklüğü 7,8 olarak açıklandı ve ardın gelen en güçlü artçı sarsıntı ise 7,5 olarak kaydedildi. Dünya genelinde, büyüklüğü 7'nin üzerinde olan, yıllık ortalama deprem sayısı yaklaşık 15’dir. (Ölçek logaritmik olduğundan, büyüklükteki her bir puanlık artış, salınan enerji miktarında 32 kat artış anlamına gelir.) Son depremin kaynağının nispeten sığ oluşu (ilk analizler, deprem kaynağının yalnızca 18 km veya 11 mil derinlikte olduğunu gösteriyor) yüzeyde hissedilen şiddeti artırdı.
Yerin üstündeki faktörler işleri daha da kötüleştirdi. Pazartesi sabah gerçekleşen ilk deprem, gece insanlar evlerinde uyurken meydana geldi ve insanların kaçma şansları neredeyse yok gibiydi. Kış soğuğu, enkaz altında mahsur kalanların hayatta kalmasını tehdit ediyor.
Zayıf alt yapı ve binalar
Aralarında Türkiye'nin de bulunduğu deprem eğilimli ülkeler, genellikle depremlerin şiddetine mukavemet gösterecek sağlam binaların inşa edilmesini şart koşuyor. Ancak birçok yapı, bu tür kurallardan önce gelir. Rant ve yolsuzluk, inşaatçılar tarafından kuralların genellikle göz ardı edildiği anlamına gelir. Deprem hazırlıkları, fay hattının en kırılgan noktalarında bile, yıkıcı depremler nadiren gerçekleştiği için, çok fazla ihmal edilir ya da engellenir. Doğu Anadolu fay hattı, modern izleme sistemlerinin ortaya çıkışından bu yana (bir asırdan fazla bir süre) bu büyüklükte bir depremi kaydetmedi.
Melbourne Üniversitesi'nde deprem bilimi doçenti Mark Quigley, "Burası çok, çok iyi bilinen, çok yüksek riskli, çok yüksek sismik riskli bir bölge," ifadesini kullandı. Quigley, depremden etkilenen bölgelerin fotoğraflarına bakıldığında, pek çok binanın bu kadar güçlü depremlere dayanacak yapıya sahip olmadığının görüldüğünü söyledi.
"Esas olarak, binaların katları, 'kesme yükü' dediğimiz şeye yani zeminin ileri geri sallanmasına dayanamadı ve ölümlere neden oldu. Bu, inşaat uygulamalarıyla ilgili olabilir, bina tasarımıyla ilgili olabilir, malzemelerle ilgili olabilir, ancak sonuçta bu, çetrefilli ve karmaşık bir konu. Milyonlarca yerinden edilmiş mültecinin olduğu bir yerdeyiz, bu bölgede zaten büyük zorluklarımız var, bu nedenle güçlü binalara öncelik vermek her zaman en büyük öncelik olabilir veya olmayabilir," dedi.
British Geological Survey'da araştırmacı ve The Million Death Quake kitabının yazarı Roger Musson, bölgede binaların inşasının " büyük depremlere duyarlı bir bölge için gerçekten yeterli olmadığını" söyledi.
Musson, yine depremdeki yıkımın kısmen, depremin vurduğu fay hattının son zamanlarda nispeten sakin olmasından kaynaklanıyor olabileceğini de belirtti.
Türkiye, dünyanın en aktif deprem bölgelerinden birinde bulunuyor. 1999 yılında Marmara/Gölcük bölgesinde Kuzey Anadolu fay hattı boyunca meydana gelen deprem, 17.000'den fazla insanın ölümüne neden oldu. Ancak Pazartesi günkü deprem ülkenin diğer tarafında, Doğu Anadolu fayı boyunca meydana geldi.
Musson, Doğu Anadolu fayının iki yüzyılı aşkın süredir 7 büyüklüğünde bir deprem yaşamadığını, bunun da insanların bölgedeki hattın "ne kadar tehlikeli olduğunu ihmal etmesi" anlamına gelebileceğini söyledi.
Ayrıca Musson “son büyük depremin üzerinden çok uzun zaman geçtiği için ‘oldukça fazla enerji’ birikmiş olabilir” dedi. Musson, Pazartesi günü 7,5 büyüklüğündeki artçı sarsıntı da dahil olmak üzere artçı şokların şiddetinin bu teoriyi desteklediğini sözlerine ekledi.
Sessiz fay hattı: 1822'nin “tekrarı”
Musson, son depremin 13 Ağustos 1822'de aynı bölgede (Halep’te) meydana gelen 7.4 büyüklüğündeki bir depremin "neredeyse tekrarı" olduğunu söyledi. "O deprem, muazzam miktarda hasara, bütün kasabaların harabeye dönmesine ve on binlerce can kaybına neden oldu" dedi. Bu depremin artçı sarsıntıları, ertesi yıl Haziran ayına kadar gürlemeye devam etti.
Pazartesi günkü depremin merkez üssü, yaklaşık iki milyon kişiye ev sahipliği yapan Türkiye'nin Gaziantep kenti yakınlarında yaklaşık 17,9 kilometre (11 mil) gibi nispeten sığ bir derinlikteydi.
Musson, bu depreme, kuzeye doğru hareket eden Arap tektonik levhasının "Türkiye'yi geçerek" neden olduğunu söyledi. "Tektonik levha düzgün hareket etmez, çarpar. Fay boyunca bu çarpma hareketinin gerçekleşmesi, bugün yaşadığımız gibi büyük bir depreme neden olur," dedi.
Musson, böyle bir depremin merkez üssünün, kırılmanın fay hattı boyunca ne kadar uzandığından (yaklaşık 100 kilometre /62 mil) daha az önemli olduğunu vurguladı. "Bu açıkça şu anlama gelir: Fay hattı boyunca 100 kilometre içindeki her nokta, depremin tam üstündedir," dedi.
***
Türkiye’de 1999'da İstanbul yakınlarında Gölcük’te yaşanan deprem, ulusal bir uyarı olarak görüldü. O depremde yaşanan felaket ve başarısız arama-kurtarma çabaları, son derece kusurlu bir kentsel gelişim modelini, yozlaşmış bina uygulamalarını ve hazırlık eksikliğini gözler önüne serdi. Türkiye'de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve 2002'den beri iktidarda olan Adalet ve Kalkınma Partisi döneminde, afet müdahale sistemi gelişti. 3 milyondan fazla konut, kentsel dönüşüm planının bir parçası olarak yenilendi ve güçlendirildi.
Yine 1999 depremine cevaben, Türkiye’de hükümet 2004 yılında tüm yeni inşaatların modern, depreme dayanıklılık standartlarını karşılamasını zorunlu kılan yasal düzenlemeler yaptı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2020'de Ege kıyılarını (Manisa ve çevresini) vuran ve 114 kişinin hayatını kaybettiği başka bir depremin ardından dayanıklı yapı inşaatını siyasi bir öncelik haline getirdi.
Yine de konut kalitesi önemli bir sorun olmaya devam ediyor. Ucuza ya da inşaat kurallarına aykırı olarak inşa edilen apartman blokları, şehirleri ve kasabaları doldurmaya devam ediyor. İmar affı uygulamaları da konut kalitesi sürecini olumsuz etkiledi. 2019'da İnşaat Mühendisleri Odası başkanı Cemal Gökçe, Reuters'e verdiği demeçte, kalitesiz konutların bir deprem durumunda Türkiye şehirlerini “mezarlıklara” çevirme riski taşıdığını söyledi. Sözleri bir kehanet ya da ileri görüşlülük değildi.
Bu analiz, Daniel Lawler’ın 6 Şubat 2023 tarihinde phys.org’ta yayınlanan “Why was the Turkey-Syria earthquake so deadly?” başlıklı yazısı; Amy Hall’ın 07 Şubat 2023 tarihinde SBS News’de yayınlanan “The three reasons why the Turkey-Syria earthquake was so devastating” başlıklı yazısı; Economist’te 6 Şubat 2023 tarihinde yayınlanan “What made the earthquake in Turkey and Syria so deadly?” başlıklı yazı ve yine “Massive earthquakes in Turkey and northern Syria kill thousands” başlıklı yazıdan derlenmiştir. Çeviride editoryal düzenleme yapılmıştır.