×
KÜRESEL
7.06.2024

ANALİZ

Teknoloji Savaşları Yeni Bir Döneme Giriyor!

Teknoloji savaşlarında gelinen aşamada iki büyük mücadele yaşanacak. Bunlardan biri, dünyanın tüm bilgi işlem altyapısını oluşturan çiplerin üretiminde görülecek. Diğeri ise tüm küresel ekonominin bel kemiği haline gelebilecek olan yeşil teknolojide.
BÜTÜN EKONOMİK faaliyetlerin merkezinde bilgi ve enerji akışları yer alır. İleri teknolojiler bu iki unsurun da temelini oluşturuyor. Dolayısıyla Amerika ve Çin arasındaki teknoloji savaşları büyük önem taşıyor. Donald Trump'ın görevdeki ilk döneminde, 2017-2021 yılları arasında, başlayan bu savaşlar Joe Biden döneminde de devam etti. Çin lideri Xi Jinping, bu türden insanı "kıskaca alan teknolojiler"in ihracatı üzerinde Amerika'nın sıkı denetimler uygulamasına karşı çıkıyor. Bu mücadele, tüm dünyadaki ilişkileri ve tedarik zincirlerini yeniden şekillendiriyor. Ayrıca maliyetleri artıyor. Tahminler farklılık gösterse de IMF'ye göre, rakip bloklar arasında yüksek teknoloji ticareti ortadan kalkarsa bu her yıl küresel GSYH'nin %1,2'sine, yani yaklaşık 1 trilyon dolara mal olabilir.

Ordu Savaş Koleji'nden Evan Ellis, enerji ve bilgi teknolojilerinin Çin'in mi yoksa Amerika'nın mı kontrolünde olduğu sorusunun bir "etnik-medeniyet meselesi" olduğunu söylüyor. Çatışmanın harareti önümüzdeki yıllarda muhtemelen artacak. Washington'da iki partinin de belki de en fazla destek verdiği konu olan Çin'e meydan okuma konusunda ne Biden ne de Trump çekingen davranacak. Xi’nin ise, Çin'in küresel düzende hak ettiği yeri alması konusunda geri adım atması düşünülemez.

Teknoloji savaşlarında gelinen aşamada iki büyük mücadele yaşanacak. Bunlardan biri, yapay zekalı yazılımları geliştiren ve işleten -altyapı da dahil olmak üzere- dünyanın tüm bilgi işlem altyapısını oluşturan çiplerin üretiminde görülecek. Çin'in çip üretimi üzerinde herhangi bir şekilde kontrol sahibi olması Amerika için tahammül edilemez bir durum. Diğeri ise, tüm küresel ekonominin bel kemiği haline gelebilecek olan yeşil teknoloji. Bu konuda Çin'in güçlü olması sadece yirmi yıldır sürdürdüğü sanayi politikasının doğal bir sonucu değil, aynı zamanda küresel bir lider olarak oynadığı önemli rolün de bir göstergesi.

Şu anda savaş, uygulamalar üzerinden yürüyor. Kongre, 23 Nisan'da bir yasa tasarısını kabul etti ve bu tasarıya göre 170 milyon Amerikalı tarafından kullanılan video platformu TikTok'un Çinli sahipleri ya 270 gün içinde satış yapacak ya da bir yasakla karşı karşıya gelecekler. Bundan günler önce Çinli yetkililer Meta'nın sahibi olduğu WhatsApp ve Threads platformlarını Çin uygulama mağazasından çıkarması için Apple'a baskı yapmıştı. Buna karşı çokça tepki gösterilse de uygulamaların çalışması için çiplere ve enerjiye ihtiyaç duyulduğundan, uygulamalar ikinci dereceden bir endişe kaynağı.

Her iki ülkenin mevcut pozisyonlarını düşünelim. Amerika, çip üreticilerini son teknoloji ürünlerini kendi topraklarında üretmeye zorluyor. Hükümet, 8 Nisan'da Tayvanlı TSMC'ye Arizona'da üç yeni fabrika için 6.6 milyar dolar sübvansiyon vereceğini açıkladı. 15 Nisan'da ise Güney Koreli Samsung'un Teksas'ta kuracağı fabrikalar için 6.4 milyar dolar destek verildi. Bu hamleler, 2022 yılında uygulamaya konulan ve fabrikaların kurulmasını ve bu fabrikalar için personel yetiştirilmesini teşvik eden bir sanayi politikası olan 280 milyar dolarlık Çip ve Bilim Yasası kapsamına giriyor. Amerika'nın elindeki bir diğer araç da 2022'de kabul edilen 369 milyar dolarlık bir yeşil sübvansiyon paketi olan Enflasyon Azaltma Yasası (ira). Bu yasa, vergi kredileri yoluyla yeşil malzemelerin yerli üretimini destekliyor. Bu arada Amerika, Çin’in güneş panelleri ve elektrikli ev aletlerine sırasıyla %14,25 ve %25 olmak üzere yüksek gümrük vergileri uyguluyor.

Çin yine de yeşil teknolojide öne geçiyor. Longi dünyanın en büyük güneş paneli üreticisi; CATL en büyük pil üreticisi ve byd dünyanın en büyük elektrikli araç üreticisi unvanı için Tesla ile mücadele ediyor. Ancak Çin’in çip üretimi, son on yılda yaklaşık 150 milyar dolarlık devlet sübvansiyonuna rağmen o kadar da parlak sonuçlar vermedi. Bu biraz da Amerika'nın son iki yıldır çip üretim teknolojilerinin ülkeye girişini engellemedeki başarısının bir sonucu.

Peki çip üretimi konusunda başka ne olacak? Teknoloji savaşlarındaki ilk zayiat Huawei firması oldu. Bu şirket, Trump yönetiminin Çin'e uyguladığı ihracat kısıtlamalarının temelini oluşturan şirketti. Asıl soru Amerika'da Kasım ayında yapılacak seçimlerden sonra ne olacağı. Kim kazanırsa kazansın, bir sonraki başkanın diğer Çinli teknoloji firmalarına karşı Huawei tarzı yeni bir kampanya başlatacağı neredeyse kesin. Bunun nedeni biraz da, oluşacak olan yeni Amerikan kabinesinin her halükârda Çin karşıtı kişilerden oluşacak olması.

Trump'ın başkanlığı halinde yabancı şirketlerin tedirgin olmaları için daha fazla nedenleri olabilir. Tsmc bunlardan biri: Geçen yıl Temmuz ayında Trump, Amerika'nın çip sektörünü Tayvan'ın ele geçirdiğinden yakınmıştı. Ancak en fazla öne çıkan aslında Güney Koreli çip firmaları. Sk Hynix ve Samsung, 2020'den bu yana Çin'e yaklaşık 35 milyar dolar yatırım yaptı. Çin teknoloji politikası üzerine çalışan bir kongre çalışanı, "Trump No 2.0 Korelilere karşı çok daha sert oynayacak" diyor. Trump yönetimi ile birlikte artık Amerikan sübvansiyonları beraberinde Çin'e hiç yatırım yapmama şartını da getirecek.

Benzer sektörlerdeki firmalar alarmda. Çinli dev bgi'nin yan kuruluşu olan ve genom dizileme ekipmanı üreten  MGI Tech'in hedef olması muhtemel. Özellikle Cumhuriyetçiler, MGI’nin makinelerinin Avrupa hastanelerine yerleşmesinden rahatsız. Cumhuriyetçi bir yetkili, Çin'e ihraç edilen "kuantum teknolojisi üzerinde büyük çaplı ve çok yönlü denetimlerin" uygulanması ihtimalinin de yüksek olduğunu söylüyor. Böylelikle gelecekte önemli hale gelmesi muhtemel olan Çin'in kuantum hesaplama ve algılama teknolojilerinin piyasada kendilerini kanıtlamasını beklemek yerine doğrudan Çin’in bu teknolojilere erişmesini engellemek amaçlanıyor olabilir.

Amerikan şirketleri de bu konuda rahat sayılmaz. Danışmanlar ve avukatlar Çip Yasası'nın geçerliliğini koruyacağına inansalar bile, Intel gibi bazı büyük şirketler bu yasa kapsamında yapacakları harcamalara ilişkin sözleşmelerin güvenilir olduğunu bilmek isteyebilirler. Bir çip üreticisi "Bunun yasal bir bağlayıcılık taşıdığından emin olmak istiyoruz" diyor.

Teknoloji devleri, Sanayi ve Güvenlik Bürosu'nun (Bis) reforme edileceği yönündeki tartışmalardan da hoşlanmayabilir. Bu kurum, son altı yıldır Çinli teknoloji firmalarına saldırmak için yoğun bir şekilde kullanılan ihracat kısıtlamalarından sorumlu. Pek çok Cumhuriyetçi ve bazı Demokratlar Bis personelinin ihracat kısıtlamalarını uygulamakta yavaş davrandığına inanıyor. Bir teknoloji şirketinin patronuna göre çip firmaları büronun mekanizmasına güveniyor. Bazıları, Bis'in hedef alınması halinde, bazı operasyonlarını yurtdışına taşımayı ve tedarik zincirlerini değiştirmeyi, böylece Washington'un gözetiminden kurtulmayı düşünebilir.

***
Peki ya yeşil teknolojiler? Amerika'nın elinde Çin'i geri çevirmek adına kullanabileceği pek bir şey yok ve bu nedenle gelecek yıllardaki plan, dünyanın en büyük ikinci pazarı olan Çin pazarına erişimi engellemek ve müttefiklerini de aynı şeyi yapmaya ikna etmek olacak. Biden muhtemelen görevdeyken benimsediği gibi, ortama uygun şekilde hareket etmeye devam edecek. Müttefiklerle olan bağlarını güçlendirecek ve Amerika'nın karbon salınımını azaltma sürecini hızlandırmak için kamusal kaynakları kullanacak. Ayrıca Çin'den yapılan ithalatın tamamını olmasa da büyük bir kısmını engelleyecek. Trump ise farklı bir noktada duruyor. Daha agresif ve iklimden bağımsız bir yaklaşım benimseyeceği yönündeki söylentiler şimdiden Amerika'daki ve dünyanın dört bir yanındaki yöneticileri tedirgin etmeye başladı.

IRA her iki adama da göğüs germeli. Cumhuriyetçilerden biri, "Hiçbir Cumhuriyetçi 'bunu destekliyorum' demeyecek ama bence IRA'nın varlığını sürdürmesinde bir sakınca görmüyorlar," diyor. Bunun nedeni, bugüne kadar 106 milyar dolarlık IRA yatırımının 74 milyar dolarının Cumhuriyetçi bölgelere gitmiş olması olabilir. En büyük hedeflerden biri de IRA'nın teşvik ettiği tedarik zincirlerinden Çin bileşenlerinin tümünü çıkarmak olabilir. Aynı yetkili, "Çinli şirketlerin IRA'dan tek bir kuruş bile alması mümkün olmayacak," diyor. Yasanın bir çevre girişimi olmaktan çıkıp sadece Amerika'daki yüksek teknoloji üretimini destekleyen bir girişime dönüşmesi de mümkün.

Otomotiv endüstrisi, yeşil karşıtı bir saldırı karşısında en çok zorlanan sektörlerden biri olabilir. Trump elektrikli ev araçlarını "sahtekarlık" diye nitelendirdi ve Çin yapımı elektrikli ev araçlarının Amerika'nın otomobil endüstrisini yok edeceğini söyledi. Bu durum otomobil firmalarını zor durumda bırakıyor. Bir lobici, en büyük firmaların Çinli batarya şirketleriyle Amerikan topraklarında ortak girişimler kurma planları yaptığını söylüyor. Şu ana kadar Çin'den teknoloji lisansı alma planları hakkında sadece Ford açıkça konuştu; ardından Cumhuriyetçilerin saldırıları geldi. "Şirketlerin bu tür pazarlıklar yaptığını biliyorum. Beklediklerini düşünüyorum çünkü Trump seçilirse bu [anlaşmalar] bozulur," diyor lobici.

Çinli güneş enerjisi, ev ve batarya firmaları Amerika ve Avrupa pazarlarına girme yolları aramaya devam edecek. Yerli şirketlerle ortak girişimler kurarak ya da Amerika'nın serbest ticaret anlaşması yaptığı Meksika gibi ülkelerde fabrikalar kurarak bunu gerçekleştirebilirler. Ancak Çin'in iç pazarı ve Batı dışındaki dünya pazarı pek çok fırsat sunuyor; Çin 2023'te Amerika'nın toplamda kurduğundan daha fazla güneş enerjisi kurdu. Çip konusunda Çin'in pazar gücü var ama teknolojik hakimiyeti yok. Yeşil teknolojide ise her ikisine de sahip.

Maliyetlerin belirlenmesi

Teknoloji savaşları uzun sürerse sonuçları ağır olabilir. Çin'le tüm cephelerde savaşan bir Amerikan yönetimi en önemli cephelere odaklanmayı başaramayabilir. Çin'in yeşil teknoloji ihracatı tüm dünyada hızla artıyor ve Çin'deki tesisler diğer her yerden daha hızlı büyüyor, bu nedenle Amerikan pazarına erişimi engellemek Çinli firmaların hakimiyetini zayıflatmaya yetmeyebilir. Ayrıca Çin'e ileri teknoloji akışını kontrol etmeye yönelik tek taraflı girişimler, Biden yönetiminin son yıllarda Japonlarla ve diğerleriyle kurduğu hassas iş birliklerine zarar verebilir. Amerikan politikası, Avrupalı müttefikleri uzaklaştırabilir. Amerikalı politika belirleyiciler, Avrupalı mevkidaşlarının Çin'e karşı ihracat düzenlemeleri ve yurtdışına yapılan yatırımların izlenmesi konularına pek de ilgi göstermediklerini ifade ediyorlar.

Teknoloji savaşlarının en büyük maliyeti ise, dünyanın bilgi ve enerji teknolojileri endüstrilerinin ikiye bölünmesi, ekonomik büyümenin gerilemesi ve karbon salınımının daha yavaş bir şekilde azaltılması olabilir. Bu savaşlar muhtemelen firmaların Amerikan hükümetinin üzerinde çok az kontrol sahibi olduğu ya da hiç kontrol sahibi olmadığı Çin pazarına teklif sunma yönündeki gizli çabalarını hızlandıracaktır. Söz konusu durum, istemeden de olsa dünyanın kendi ekipmanlarını kullanan bölgelerinde teknolojik standartları belirleme konusunda Çin'e daha fazla güç verebilir. 

Biden yönetiminin Çin ve teknolojiye yaklaşımı nispeten daha kolay öngörülüyordu. Bu nedenle de pek yıkıcı değildi. Trump, kendi döneminin devamı niteliğinde olsa da Biden'ın politikasından ayrılacaktır. Ne yazık ki daha da agresif bir kampanya Amerika, Çin ve dünya için daha kötü sonuçlara yol açabilir.


Bu yazı, The Economist’de, “The tech wars are about to enter a fiery new phase” başlığıyla yayımlanmıştır. Çeviri yapılırken yazının belirli kısımlarında editoryal düzenleme yapılmıştır.