×
KÜRESEL

ANALİZ

Sonuçsuz Katılım: Çin’in Ukrayna Barış Planının Başarısızlığı

Çin, Ukrayna-Rusya savaşına ilişkin sorumluluk almak istemiyor. Zira Ukrayna krizi bazı bakımlardan Çin’in çıkarına işliyor; Rusya-Batı ilişkilerinin kötüleşmesi, Rusya’yı Çin’e daha fazla bağımlı hale getirirken Avrupa’yı da ticari olarak Çin’e yaklaştırıyor.
21 ŞUBAT'TA ÇİN Komünist Partisi Merkez Komitesi Dış İlişkiler Komisyonu Ofisi Başkanı Wang Yi, Moskova’ı ziyaret etti. İlk gün Wang, Rusya Güvenlik Konseyi Sekreteri Nikolai Patruşev ile baş başa görüşme yaptı. 22 Şubat’da Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ile Rusya-Ukrayna barış planını görüştü. Wang, Rusya’dan önce Fransa, İtalya, Macaristan ve Münih'teki uluslararası güvenlik konferansını ziyaret etti. Bu arada Almanya’da Ukrayna Dışişleri Bakanı Dmitry Kuleba ile ikili bir görüşme gerçekleştirdi. 24 Şubat’ta Çin Dışişleri Bakanlığı, Rusya’nın Ukrayna'ya karşı savaşını çözmeye yönelik fikirlerini içeren bir barış planı yayınladı. 

Çin’in önerdiği barış planı 12 noktadan oluşuyor:
 
1. Tüm ülkelerin egemenliğine saygı gösterilmesi.
2. Soğuk Savaş zihniyetinden vazgeçilmesi.
3. Ateş ve çatışmayı durdurmak.
4. Barış müzakerelerinin başlatılması.
5. İnsani krizin çözülmesi.
6. Siviller ve savaş esirlerinin korunması.
7. Nükleer santrallerin güvenliğinin sağlanması.
8. Stratejik risklerin azaltılması.
9. Tahıl ihracatının garanti altına alınması.
10. Tek taraflı yaptırımlara son verilmesi.
11. Üretim ve tedarik zincirlerinin istikrarının sağlanması.
12. Savaş sonrası yeniden yapılanmanın teşvik edilmesi.

Çin, Rusya-Ukrayna savaşının başından bu yana geçen bir yılın ardından bu sorunun çözümüne ilişkin ilk ciddi girişiminde bulundu. Ancak Çin’in bu girişimi, Ukrayna krizine, çözüm yolunda yeni bir yön vermek bakımında sınırlı kaldı. Konuyla ilgili açıklama yapan Ukrayna Cumhurbaşkanı Vladimir Zelensky, “bu bir Çin barış planı değildi; bu bir karar veya bir deklarasyon da değildi. Bu konudaki Çin’in düşünceleriydi” yorumunda bulundu. Zelensky ayrıca “Pekin’in Ukrayna hakkında konuşmaya başlamasını olumlu bulduğunu” söyledi. 

Çin’in öne sürdüğü “barış planı” aslında sorunun çözümüne ilişkin herhangi bir yenilik getirmiyor. Bu barış planı yapıcı bir nitelik taşımadığı gibi Çin’in sorundan uzak kalmaya devam edeceğini gösteriyor. Daha önceki tarihte, 8 Ağustos 2022’de, Alman Welt gazetesine verdiği bir röportajda Zelensky, Ukrayna’nın Çin'i bir müttefik olarak görmek istediğini belirtti. “Eğer Çin, Rusya ile ittifak yapsaydı dünya savaşı çıkardı ve Çin’in bunun farkında olduğunu düşünüyorum” açıklamasında bulunmuştu. 

Ukrayna’nın Çin’den beklentisi öncelikli olarak Pekin’in Ukrayna’nın yanında yer alması. Eğer bunu yapmayacaksa Çin’in tarafsız kalması. Bu bağlamda Rusya-Ukrayna savaşının bir yıllık süresi boyunda Çin tarafsızlık stratejisi izledi. Çin’in Rusya’yı desteklememesi ve çatışmalardan uzak durması Ukrayna’nın çıkarına olduğu söylenebilir. 

Ancak Rusya’nın Ukrayna’yı işgal girişimiyle ilgili Pekin’in sessiz kalması Kiev’in tepkisine neden oldu. Kiev her ne kadar Çin’in öne sürdüğü barış planına ilk başta olumsuz bakmamış olsa da daha sonra Ukrayna Cumhurbaşkanı Danışmanı Mihail Podolyak barış planıyla ilgili şu açıklamada bulundu: “Yalnızca ‘acil ateşkes’ ve bunun sonucunda ortaya çıkacak ‘yeni bir bölünme hattı’, Ukrayna topraklarının bir kısmının Rus işgalinin devam etmesini varsayan herhangi bir “barış planı” barışla ilgili değildir; ancak yalnızca savaşın kasıtlı olarak dondurulmasıyla ilgilidir.”

Ukrayna’nın Çin konusundaki beklentilerinin bazılarını paylaşan ABD, Çin’in Ukrayna’da bir inisiyatif üstlenme girişimiyle etki kazanmasını istemiyor. ABD Başkanı Joe Biden, “Çin’in Ukrayna’daki savaşın sona ermesiyle ilgili sunduğu barış planını “yaklaşım belgesi” olarak niteledi ve Rusya dışında kimsenin işine gelmediğini belirtti. Aynı zamanda Biden, “barış planını” eleştirmenin yanı sıra, Çin’in katılımıyla barış görüşmelerinin yapılması fikrine tamamen karşı çıktı. 

Böylelikle ABD, Çin’in hiçbir biçimde Avrupa işlerinde yer almasını istemediğini gösterdi. Washington, Avrupa’da savaş sonrası oluşacak güvenlik yapılanmasının Avrupa-Atlantik ortaklığı tarafından şekillendirilmesini istiyor; Çin’in bu süreçte herhangi bir biçimde yer almasını istemiyor.

Her ne kadar ABD, Çin’in barış planının “Rusya’nın işine geldiğini” söylese ve Çin’in girişiminin Kremlin tarafından olumlu karşılandığı izlenimi yaratsa da esas olarak Çin’in barış planında Moskova’nın çıkarına olacak, elle tutulur bir şey yoktu. 

Rusya Devlet Başkanı Sözcüsü Peskov, Çin’in Ukrayna barış planının ilgiyi hak ettiğini açıklamasının ardından, “Ukrayna’daki askeri operasyonun, belirlenen hedeflere doğru ilerleyerek devam ettiğini” ifade etti. Rusya’nın Ukrayna’daki ana hedeflerinin başında, askeri zafer elde ederek ilhak ettiği ve kontrol altında tuttuğu Ukrayna toprakları üzerinde fiili egemenliğinin tanınması geliyor.  Çin’in barış planı ise Rusya’nın Ukrayna’nın egemenliğine ve toprak büyüklüğüne saygı göstermesini içeriyor. Rusya ile Çin arasındaki temel ayrışma noktasını bu madde oluşturuyor. 

Rusya, Ukrayna savaşı başladığından beri Çin’den siyasi, ekonomik ve askeri destek istiyor. Çin, Rusya’nın bu beklentilerinin hiçbirine olumlu cevap vermedi. Çin, tarafsız kalarak ABD’nin beklentilerini yerine getirmiş oldu. Bu da Rusya’da Moskova-Pekin stratejik ortaklığının sorgulanmasına neden oldu. Buna rağmen Rusya resmi açıklamalarında ve iç kamuoyunda Çin’in Rusya’yı desteklediği yönünde tavır sergilemeye devam etti.  

Çin, kendi çıkarlarını “Rusya-Çin stratejik ortaklığından” ve Rusya’nın çıkarlarından üstün gördüğünü vurguluyor. Rusya-Ukrayna savaşına dolaylı da olsa müdahil olmaktan uzak durmaya çalışıyor. Wang Yi’nin Rusya’dan önce Avrupalı devletleri ziyaret etmesi ve Avrupa Birliği temsilcileriyle bir araya gelmesi, Çin’in Rusya’nın beklentilerini değil, Çin-Avrupa ilişkilerinin iyileştirilmesini düşündüğünü gösteriyor. Ukrayna krizinde Avrupa’nın Rusya’nın karşısında yer aldığını da göz önünde bulundurduğumuzda Çin’in Avrupa turnesinin Rusya’ya destek mahiyetinde olmadığını göstermektedir. 

Son açıklanan barış planında da görüldüğü gibi Çin, Ukrayna-Rusya savaşına müdahil olmak istemediği gibi sorunun çözümüne ilişkin sorumluluk almak da istemiyor. Ayrıca Ukrayna krizi bazı bakımlardan Çin’in çıkarına işliyor; Rusya-Batı ilişkilerinin kötüleşmesi, Rusya’nın yalnızlaşmasına ve Çin’e daha fazla bağımlı hale gelmesine yol açıyor. Aynı zamanda Ukrayna krizi nedeniyle ekonomik anlamda zorluk çeken Avrupa’nın, Çin’le daha fazla ticari ilişkiler geliştireceği jeo-ekonomik bir ortam üretiyor. 

Sonuç olarak Çin’in öne sürmüş olduğu Ukrayna krizinin çözümüne ilişkin barış planı etkisiz bir öneriden öteye geçmiyor. Çin’in barış planı önerisi aynı zamanda Pekin’in kriz çözme yeteneğinin de sınırlı olduğunu gösteriyor. İlerleyen süreçte de Çin geleneksel tarafsızlık stratejisini devam ettirecektir. Moskova’da yapılan Wang-Patruşev görüşmesinde, Çin’in tarafsızlık stratejisinden vaz geçmesi ve Rusya’ya silah yardımı yapması yönünde bir stratejik dönüşümün ele alındığı belirtiliyor. Ancak Çin’in önerdiği barış planında da görüldüğü gibi Pekin, Ukrayna-Rusya savaşında taraf tutmakta çok çekingen davranacak. Çin’in Rusya’ya silah yardımı yapması durumunda, önerdiği barış planını kendi eliyle yok saymış olacak. Bu nedenle Çin kendi sınırlarının çok uzaklarındaki krizden uzak durmak isteyecektir. 

SABİR ASKEROĞLU

Lisans öğrenimini Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Uluslararası İlişkiler bölümünde tamamladı. Aynı üniversitenin Uluslararası İlişkiler bölümünde yüksek lisans yaptı. İstanbul Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler bölümünden doktora derecesini aldı. Çeşitli düşünce kuruluşlarında görev yaptı. Askeroğlu’nun araştırma alanları, Rus dış politikası, Avrasya ve Ortadoğu'dur. Askeroğlu, Rusya'nın Büyük Güç Olma Stratejisi kitabının yazarıdır.