ANALİZ
Ruslan Hasbulatov: Erken Dönem Rusya İktidarının 2 Numarası
Çeçen asıllı ekonomist ve siyasetçi Ruslan Hasbulatov, Sovyet Rusya’sından bugünkü Rusya’ya geçiş sürecinde yaşanan yapısal dönüşüm ve o dönüşümü biçimlendiren siyasi elitler arası iktidar mücadelesi açısından tarihsel bir figürdür.
RUSYA YÜKSEK SOVYETİ’nin ikinci ve son başkanı Ruslan Hasbulatov, 3 Ocak 2023’te 80 yaşında hayatını kaybetti. Doksanlı yılların başında Boris Yeltsin’in ekibinin bir üyesi ve yardımcısıydı. Sonrasında Rusya Federasyonu’nun ilk Devlet Başkanıyla arası bozuldu ve ana rakiplerinden biri haline geldi. Yeltsin-Hasbulatov gerginliği düşmanlığa dönüştü ve Ekim 1993’te Moskova sokaklarında çatışmalarla sonuçlandı. Daha sonra Hasbulatov kısa bir süre anavatanı Çeçenistan’da görüldü, ancak orada da büyük bir siyasi başarı elde edemedi. Dahası patlak verecek olan savaşı önleyemedi.
İktidarın zirvesine doğru
Ruslan Hasbulatov, 22 Kasım 1942’de Groznıy’de doğdu. Ailesi ve diğer yüz binlerce Çeçenle birlikte Stalinist yetkililer tarafından Kazakistan’ın kuzeyine sürüldüğünde henüz bir buçuk yaşında değildi. Yine de Moskova Devlet Üniversitesi’ne girmeyi başardı ve Hukuk Fakültesi’nden mezun oldu. Ekonomi alanında doktora tezini savundu ve Plehanov Ulusal Ekonomi Enstitüsü’nde ders verdi. Mart 1990’da, (hiç yaşamadığı yer olan) memleketi Groznıy’dan Rusya Sovyet Sosyalist Federal Cumhuriyeti (RSFSR) milletvekili olarak seçildi.
Bir yanda Mihail Gorbaçov ve diğer yanda Boris Yeltsin liderliğindeki parti ve devlet liderliği arasında zorlu bir çatışma döneminde, demokratik reformlardan yana olan radikal destekçiler, Yeltsin etrafında toplandığında Hasbulatov da Yeltsin’in yanında yer aldı.
1990’da Yeltsin, Rusya Yüksek Konseyi’e başkan olarak seçildiğinde, o zamanlar pek ünlü bir siyasetçi olmayan Hasbulatov’u başkan yardımcılığına getirdi. 1991 baharında, hâlâ SSCB’nin bir parçası olan Rusya’da Devlet Başkanı seçimleri için karar alındığında Yeltsin tartışmasız favoriydi. Yeltsin, Amerikan yönetim modelinde olduğu gibi başkan yardımcısını seçmeyi planlıyordu. Bu göreve iki kişi adaydı: Ruslan Hasbulatov ve Yeltsin’i Urallar’daki çalışmasından beri tanıyan Yeltsin ekibinin gayri resmi ideoloğu Gennady Burbulis.
Yeltsin, her ikisini de bu göreve uygun görmeyerek Alexander Rutskoi getirdi. Hasbulatov da Rusya Yüksek Sovyeti’nin Başkanı olarak Yeltsin’in yerini aldı. Rus tarihinin ilk göreve başlama töreninde, yeni güç hiyerarşisindeki rolünü açıkça gösteren Yeltsin’in yanına oturdu.
19 Ağustos 1991 gecesi, SSCB’de bir darbe başladı: Parti liderliği ve generaller, Sovyetler Birliği Başkanı Mihail Gorbaçov’un görevden alındığını duyurdu. Bu, Gorbaçov’un çevresinin en muhafazakar kısmıydı ve onun için ana düşman, son derece popüler Yeltsin idi. Darbe taraftarları Hasbulatov başkanlığındaki Rus parlamentosunun etrafında toplandı. Daha 19 Ağustos sabahı Moskova’da tanklar belirdi, ordu birlikleri ana caddeleri ve meydanları işgal etti.
Hasbulatov, darbe günlerinde sürekli Yeltsin’in yanında olan ve hatta bazı riskli görevler üstlenenlerden biriydi. Moskova’daki çatışma üç gün sürdü: Darbeciler Beyaz Saray’ı (Şimdiki Hükümet binası) zorla ele geçirme emrini vermeye cesaret edemedi ve geri çekildi.
1991’in sonunda Rusya’nın seçilen ilk Devlet Başkanı Yeltsin, ilk tam teşekküllü hükümetini kurarken, hükümeti Hasbulatov’un eski düşmanı Gennady Burbulis’e emanet etti. O da Yeltsin’e genç ekonomist Yegor Gaidar’ın ekibini tavsiye etti. Bu, o zamana kadar kendisini başkanın ekibindeki baş ekonomi uzmanı olarak gören Hasbulatov için ciddi bir darbe oldu. Yeltsin, başkan yardımcılığı görevinde olduğu gibi ekonomi kadrosunda da Hasbulatov’u devre dışı bıraktı.
Gaidar’ın “şok terapisi” adı verilen reformlarının ani etkisinin belirsiz olduğu ortaya çıkınca, 1992’de Hasbulatov, hükümetin ana eleştirmenlerinden biri ve sonunda bizzat Başkan Yeltsin’in ana muhalifi haline geldi. Bu tarihten itibaren Hasbulatov, tüm Rusya ölçeğinde bir politikacı haline geldi. Aynı zamanda milletvekilleri nezdinde nüfuzunu artırdı. Devlet Başkanlığı ile parlamento arasındaki çatışma, anayasal krizle daha da şiddetlendi.
Bu dönemde Hasbulatov’un ana müttefiki, Sovyet döneminde Yeltsin’in kendisine Başkan Yardımcısı olarak tercih ettiği, ancak sonunda ikincil rollere düşürdüğü Alexander Rutskoi idi. Birlikte, reformların kısıtlanmasını ve Sovyetler Birliği’nin yeniden kurulmasını talep eden ulusal-yurtsever güçlere daha da yakınlaştılar.
Böylece Sovyet döneminde, ülkenin yasama organı Rusya Yüksek Sovyeti’nin Başkanı olan Hasbulatov, sonrasında Sovyetler Birliği’nin sonunu getiren Belovejsk Anlaşmalarının onaylanmasına oy veren (ve bir nevi Sovyetlerin dağılmasını destekleyen, buna öncülük eden) Meclis Başkanı Hasbulatov, Eylül 1993’e gelindiğinde, Sovyet sonrası ülkelerine “siyasi, ekonomik ve savunma birliğini” yeniden kurmayı teklif etti.
21 Eylül 1993’te Yeltsin, Yüksek Sovyeti feshetme kararı aldığında Hasbulatov liderliğindeki milletvekillerin çoğu bu karara itaat etmeyi reddetti. Ekim ayına gelindiğinde Yeltsin, milletvekillerinin bulunduğu şimdiki parlamento binası olan Sovyetler Evi’ni kuşatma emrini verdi. İki gün süren çatışmalarda 124 kişi öldü, 348 kişi yaralandı.
Milletvekilleri tarafından geçici Devlet Başkanı ilan edilen Hasbulatov, Alexander Rutskoi ve parlamento muhalefetinin diğer birçok lideri tutuklandı. İkisi de isyan düzenlemekle suçlandı. Aynı sene, Aralık 1993’te kabul edilen yeni Rusya Federasyonu Anayasasıyla, Devlet Başkanına çok geniş yetkiler verilirken parlamentonun yetkileri sınırlandırıldı. Böylelikle Yeltsin ülkede mutlak yetkiye sahip olmuş, Hasbulatov’sa bu mücadeleyi kaybetmişti. Şubat 1994, Ekim etkinliklerine katılanlar için af kararnamesi kabul etti. Kararnameyle Hasbulatov da serbest bırakıldı.
Çeçenistan hamlesi
Ekim 1993’teki yenilgi, Hasbulatov’u memleketi Çeçenistan’daki popülaritesinden bir şey eksiltmedi. Eski Meclis Başkanı hapisten çıktığında Çeçenistan, sosyo-ekonomik ve siyasi bir krize saplanmıştı. 1991 yılında, Cahar Dudayev, dünyada hiç kimse tarafından tanınmayan Çeçenistan’ın Rusya’dan bağımsızlığını ilan etti. Zamanla Dudayev’e karşı silahlı da dahil olmak üzere oldukça güçlü bir muhalefet oluştu. Hasbulatov ona neredeyse ideal bir lider gibi göründü.
Hasbulatov Çeçenistan’ı dolaşarak mitingler düzenlemeye başladı ve onu desteklemek için 200-300 bin kişi bu mitinglere katıldı. 1994 sonbaharında, Hasbulatov’un popülaritesi öyle bir düzeye ulaştı ki, Dudayev iktidarının bu popülarite karşısında fazla dayanamayacağı hissini yarattı.
Çeçenistan’ın bağımsızlığını tanımayan ancak bölgeyi de kontrol edemeyen Moskova, Hasbulayov’u desteklemeyi planlıyordu. Ancak daha sonra bu girişimden vazgeçti ve Çeçenistan’daki Dudayev iktidarını kendi başına değiştirmeye karar verdi. Önce başarısızlıkla sonuçlanan silahlı bir darbe girişimi oldu ve ardından da askeri müdahale geldi. Böylelikle ilk Çeçen savaşı başlamış oldu. Eylül 1995’te Rus-Çeçen savaşı tüm şiddetiyle devam ederken, Yeltsin Çeçen sorununu tekrar Hasbulatov üzerinden çözmeye karar verdi.
Aynı yıl Hasbulatov, önce Çeçenistan devlet başkanı seçimlerine katılma kararı aldı. Daha sonra vazgeçti. Dudayev, Rusya’yla savaşından galip ayrılmıştı ve Moskova ile Grosnıy arasında ateşkes imzalanmıştı. Bu siyasi ortamda Hasbulatov, aktif siyasetten uzaklaşarak akademiye döndü ve akademisyenlik yapmaya başladı. 2000 yılına gelindiğinde Rusya’da Putin, Başbakan olmasının ardından Devlet Başkanı seçimleri öncesinde Çeçenistan’a yönelik olarak öncesinden çok daha kapsamlı askeri kuvvetle müdahalede bulundu.
2003 yılında Moskova gözetimindeki Çeçenistan devlet başkanı seçimlerinde Hasbulatov tekrar adaylık hazırlıkları yaptı. Çeçen sorunu için çözüm planları hazırladı. Hasbulatov’un planına göre, Çeçenistan özel bir uluslararası özerklik statüsü alacaktı. Çeçenya’nın özel statüsünün uluslararası garantörleri, kalıcı gözlemcilerini Çeçenistan topraklarına yerleştirecekti. Uluslararası garantör kuruluşlar AGİT ve Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi (AKPM) olmalıydı. Rusya ile Çeçenya arasında açık bir idari sınır, tek bir vatandaşlık ve bir para sistemi olacaktı. Karşılığında Çeçenistan silahsızlandırılacaktı.
Ancak Hasbulatov, 1995 yılında olduğu gibi yine seçimlerden çekildiğini açıklayarak Mevcut Çeçen lideri Ramzan Kadirov’un babası Ahmet Kadırov’un seçilmesini kolaylaştırdı. Sonrasında Çeçenistan’daki siyasi süreçlerden uzaklaştı ve hayatının geri kalan kısmını Moskova’da sürdürdü. Plehanov Ulusal Ekonomi Enstitüsü’nde ders vermeye devam etti.
Habulatov’un ardından
Hasbulatov’un ölümü Rusya’nın Ukrayna’da sürdürdüğü savaş gündeminin gölgesinde kaldı. Ancak Habulatov Sovyetlerin son dönemi ve Rusya Federasyonu’nun erken dönem tarihi bakımında son derece önemli bir siyasi karakter. Hasbulatov’un diğer bir özelliği ise Çeçen halkı arasında Sovyet sistemi içinde iktidarın zirvesine bu denli tek isim olması. Bu nedenle de Hasbulatov’un ölümünü Çeçenistan lideri Ramzan Kadirov “Çeçen halkının büyük bir kaybı” olarak nitelendirdi.
Ancak Hasbulatov’la ilgili farklı görüşlerde mevcut. Siyaset bilimci Dmitry Travin, “Hasbulatov kendisini mahveden, ülkeyi bölen, demokrasiyi itibarsızlaştıran ve doksanların başında Yeltsin ile birlikte Rusya’yı yöneten ve bu dönem reformları yavaşlatan” biri olarak tarif etmiştir.
Liberal sosyolog ve siyaset filozofu İgor Klyamkin ise Hasbulatov’un şahsına yönelik daha ılımlı yaklaşmıştır: Klyamkin, Sovyetlerin “yıkımı”nın aslında, Rus İmparatorluğu’nun siyasi geleneğinin bir parçası olduğunu, Hasbulatov’un yalnızca bu geleneğin bir tutsağı olduğunu, Hasbulatov olmasaydı da ülkenin dağılmasıyla ilgili kararların başkaları tarafından alınacak idiğini belirtmiştir.
Sonuçta 1991-1993 dönemi, Sovyetlerin hızla çöktüğü, Hasbulatov’un ise hızla yükseldiği bir dönem oldu ve bu dönemde Hasbulatov, Rus siyasetini etkileyen önemli figürlerden biri olarak Rusya tarihindeki yerini aldı.
Lisans öğrenimini Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Uluslararası İlişkiler bölümünde tamamladı. Aynı üniversitenin Uluslararası İlişkiler bölümünde yüksek lisans yaptı. İstanbul Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler bölümünden doktora derecesini aldı. Çeşitli düşünce kuruluşlarında görev yaptı. Askeroğlu’nun araştırma alanları, Rus dış politikası, Avrasya ve Ortadoğu'dur. Askeroğlu, Rusya'nın Büyük Güç Olma Stratejisi kitabının yazarıdır.