Endonezya’da uzun süreli otoriter liderliğiyle tanınan Suharto’nun damadı, eski General Prabowo Subianto, bu hafta yapılan seçimlerdeki ezici zaferiyle Endonezya’nın yeni lideri olacak gibi gözüküyor.
Endonezya'yı 32 yıl boyunca yöneten Suharto'nun 1998 yılında devrilmesinin ardından, o zamanki damadı olan Prabowo Subianto, yönetimi devralmak için mücadele etti ancak başarısızlıkla sonuçlandı. Prabowo, 2014 ve 2019 yıllarında o zamana kadar dünyanın üçüncü büyük demokrasisi haline gelen ülkenin başkanı olmak için yarıştı. Her iki seçimde de Jokowi olarak bilinen Joko Widodo'ya yenildi.
14 Şubat’taki seçimlerin resmî sonuçlarının açıklanması aylar sürebilir. Fakat Endonezya’nın önemli anket şirketleri, Prabowo’nun seçmen oylarının yaklaşık %60’ını aldığını gösteriyor. Bu da ezici bir zafer demek.
Prabowo, başkanlık ve başkan yardımcılığı adaylıklarında bugüne kadar üç kez yenildi. Adam kaçırma, cebir yoluyla ortadan kaldırma ve emrindeki birlikler tarafından işlenen savaş suçları dâhil hakkında çeşitli insan hakları ihlali iddialarında bulunulmuştu. Ayrıca etik dışı idare ve danışıklı anlaşmalar yapma gibi suçlamalar nedeniyle seçim kampanyası da gölgelenmişti. Fakat tüm bunlara rağmen Prabowo, Endonezya seçmeninin açık tercihi oldu.
Prabowo, bu olağanüstü geri dönüşü nasıl başardı? İlerleyen süreçte ülkesi için nasıl bir lider olacak?
Zafere Giden Yol: Prabowo-Jokowi İttifakı
Prabowo’nun ezici bir zafer elde etmesinin önemli bir nedeni, kendisini önceki iki seçimde mağlup eden ve hâlâ halkın %70’inin üzerinde bir karşılığı olan görevdeki popüler Başkan Joko Widodo’ya (Jokowi) karşı bir seçim yarışı yürütmemiş olması.
İki dönem kuralı nedeniyle tekrar aday olamayan Jokowi, insanları şaşırtacak bir şekilde, seçimdeki hatırı sayılır nüfuzunu, eski rakibi olan Prabowo’nun arkasında durmaktan yana kullanma kararı aldı.
İlk başlarda Jokowi, seçim kampanyalarında tarafsız olduğunu ve hiçbir adayı açıkça desteklemeyeceğini belirtmişti. Ne var ki Prabowo’nun başkan yardımcısı adayının Jokowi’nin en büyük oğlu Gibran Rakabuming Raka olduğunun açıklanmasıyla birlikte başkanın desteği de kesinleşmiş oldu.
Jokowi ve ekibinin adaylıkları en baştan beri tartışmalıydı. Nitekim Anayasa Mahkemesi’nin Gibran’ın aday olmasının önünü açan ve ağır eleştirilere konu olan kararı, ayrıca Prabowo ve Gibran için Jokowi’nin devlet organlarının gücünden yararlanarak bir kampanya desteği sunduğu iddiası, bu tartışmaların merkezinde yer alıyor. Tüm bunlar, sivil toplum nezdinde Prabowo-Gibran adaylığına karşı birçok protestoya yol açarken bu konuda yayımlanan “Dirty Vote” belgeseli de viral oldu.
Yaşananlara rağmen, seçmenlerin önemli bir kısmının bu skandallardan etkilenmediği görülüyor. Gerçi, siyasi elitin kanunsuz hareketleri, Endonezya’da ilk defa görülen bir şey de değil.
Ayrıca Endonezya seçmeninin çoğu, Prabowo’nun karanlık geçmişini hatırlayamayacak kadar genç. İşin tersi, Prabowo’nun tonton bir dede, Gibran’ın ise havalı bir tip olduğu imajı kampanyaya damgasını vurmuş görünüyor.
En önemlisi de birçok kişi, bu ikiliye verilen oyu, aslında Jokowi’nin politikalarının ve hatta siyasi nüfuzunun devamı için verilen bir oy olarak görüyor. Bu da seçmen için Jakowi'nin üçüncü dönemine en yakışan şey olacaktır.
Peki, Şimdi Ne Olacak?
Yeni başkandan ne bekleyebiliriz? İlk olarak, belirtmek gerekir ki Prabowo, görevi hemen devralmayacak. Seçim sistemine göre, yemin etmek için ekim ayına kadar beklemesi gerekiyor. Bu süre zarfındaysa Jokowi, görevde kalmaya devam edecek.
Bu da ekim ayına kadar, Jokowi’nin de aralarında bulunduğu siyaset ve iş dünyası elitlerinin yeni bir rejim inşa etmek ve bu rejimdeki yerlerini güvenceye almak için çeşitli adımlar atacakları, kapı arkası pazarlıklar yapacakları, bedellerin ödeneceği ve siyasi anlaşmaların yapılacağı bir döneme işaret ediyor.
Prabowo’nun kampanyasını destekleyen oligarklar, kabinedeki koltukların ve makam atamalarının kendilerinden veya destekçilerinden yana olmasını beklerken, Prabowo’nun rakiplerinin susturulması veya yalnızlaştırılması da gerekecek.
Tüm bu müzakereler, biraz zaman alacak elbet. Zira bunlar yaşanırken diğer yandan Megawati ve PDI-P Partisi hesaba katılması gereken bir güç olarak varlığını sürdürmeye devam edecek.
Prabowo, çalışmalarını muhtemelen Jokowi ile birlikte yürütecek. Böylece, Jokowi’nin ulusal yasama organını kontrol altına almak için kurduğu büyük parti ittifakını yeniden canlandırmaya çalışacak. Fakat bu durumda, PDI-P muhalefete geçmeyi tercih edebilir ki bu da Prabowo’yu yeni ve ciddi siyasi hamleler yapmaya itecektir.
İkinci husus, Jokowi’nin görevde olduğu son on yıla damgasını vuran demokratik gerilemenin Prabowo döneminde muhtemelen daha da artacak olması. Jokowi döneminde Anayasa Mahkemesi ve Yolsuzlukla Mücadele Komisyonu gibi temel demokratik kurumların altı oyuldu, ifade özgürlüğüne yönelik kısıtlamalar artırıldı ve hükûmeti eleştirenler kovuşturmaya tabi tutuldu.
Kampanya süresince konu hakkında sessizliğini korusa da Prabowo, 1998’de Soeharto’nun devrilmesinin ardından gerçekleştirilen demokratik reformların geri alınması gerektiğini düşündüğünü geçmişte açıkça dile getirmişti. Prabowo’nun bunu hemen gerçekleştirmesi pek olası gözükmese de koltuğunu güçlendirdikçe demokratik kontrol ve denge mekanizmalarının, kurumların ve bireysel özgürlüklerin yavaş yavaş gücünü yitireceği oldukça muhtemel. Dolayısıyla Prabowo’yu eleştirenlerin endişelenmek için gayet haklı gerekçeleri var.
Üçüncü husus, Prabowo’nun onlarca yıldır gözlediği koltuğa sahip olmak için uzunca bir süredir bekliyor olması. Jokowi ile ittifak yapması seçim zaferinin merkezinde yer alsa da Prabowo, 72 yaşında ve acelesi olan gururlu bir adam; dolayısıyla uzunca bir süre için kimsenin kuklası, hatta ortağı olmaya pek istekli olmayacaktır.
İşin sonunda Jakowi ile yollarını ayırırsa bu durum, Endonezya siyasi elitinin büyük ve çalkantılı bir yeniden yapılanma sürecine girmesine neden olabilir.
Beş Neden: Endonezya'daki Seçim Neden Önemli?
Endonezya, Asya’nın en nüfuzlu ülkelerinden biri olabilmek için gereken tüm vasıflara sahip. Ne var ki Başkan Joko Widodo, dış politikada bağımsızlık ve içe dönük politikaları takip etti. Dünyanın en büyük üçüncü demokrasisi, 14 Şubat’ta yapılacak seçimlerde yeni liderini seçiyor. Favori aday, insan hakları sicili berbat olan eski bir general: Prabowo Subianto. Diğer iki aday ise -her ikisi de eski vali olan Anies Baswedan ve Ganjar Pranowo- anketlerde Prabowo’nun gerisinde kalıyor.
Öncelikle, Endonezya yüz ölçümünün büyüklüğünü bir düşünün. Bu geniş takımadalarının haritası, Avrasya'dan biri üzerine yerleştirildiğinde, İrlanda'dan Türkmenistan'a kadar uzanıyor. Ülkenin nüfusu; insanlarla, çiftliklerle ve fabrikalarla dolu olan binlerce adaya yayılmış durumda. Zorlu coğrafi koşulların dijital hizmetlerde bir atılımı teşvik ettiği malum. Başkent Jakarta, yeni kurulan teknoloji şirketlerinin Güneydoğu Asya'daki en başarılı kuluçka merkezlerinden biri oldu. Nüfusun yaklaşık beşte dördünün akıllı telefonunun olması, ülkeyi daha önce hiç olmadığı kadar birbirine bağlıyor.
Başkan olarak bilinen Jokowi, aynı zamanda çok sayıda havaalanı, liman ve baraj ile yüzlerce kilometrelik paralı yol inşa ederek "baş mimar" unvanını da kazandı. En büyük projesi ise ülkenin başkentini, Borneo'nun doğusundaki East Kalimantan'a taşımak oldu. 32 milyar dolarlık tartışmalı proje artık halefinin sorumluluğunda olacak.
Sahip olduğu demografi, Endonezya için önemli bir potansiyeldir. Nitekim ülke, 276 milyonluk nüfusuyla dünyanın en kalabalık dördüncü ülkesidir ki bu da onu, devasa bir tüketici pazarı hâline getirmektedir. Ayrıca nüfusu da oldukça genç: %25'i 15 yaşın altındayken yalnızca %7'si 65 yaşın üzerinde.
Ülkedeki 200 milyon seçmen, bu genç demokrasiyi besliyor. Bu yılki seçimler öncesinde yapılan siyasi tartışmalar, yaklaşık 100 milyon kişi tarafından izlendi. Siyasi mitingler ise gösteriş ve tantanadan görece uzak, belirli meselelere odaklandı. Seçimlere katılımın yüksek olması bekleniyor. Fakat Prabow'nun zaferi, ülkenin demokratik ilerlemesini tehlikeye sokabilir.
Jokowi, vadettiği yıllık %7'lik büyümeyi gerçekleştirememiş olsa da Endonezya ekonomisi, son yıllarda dünyanın en iyi performans gösteren ekonomilerden biri olmuştur. GSYİH'ye göre, gelişmekte olan en büyük altıncı ülkedir. Satın alma gücüne göre ise kişi başına düşen GSYİH'si Hindistan ve Vietnam'ınkini aşmaktadır. Endonezya, önümüzdeki on yıl boyunca bu gelişimi sürdürebilirse dünyanın en büyük on ekonomisinden biri hâline gelebilir.
Fakat Jokowi’nin halefini büyük zorluklar bekliyor. Evvela büyüme rakamları, düzensiz bir seyir izlemekte. Cakarta'da kişi başına düşen GSYİH 2022 yılında yaklaşık 19.000 dolara yükselirken yakınındaki Orta Cava'da bu rakam, 3.000 doların altında seyrediyordu. Bazı uzak adalar için durum daha da vahim. Ayrıca bir iktisadi idare, Endonezya'nın mevcut kalkınma düzeyine ulaştığında, Jokowi ve takipçilerinin vadettiği bir hızda büyüme daha da zorlaşacak.
Endonezya ekonomisinin belkemiğini, enerji dönüşümüne bağlı olarak bazıları küresel talep gören emtialar oluşturuyor. Elektrikli araç bataryalarında kullanılan nikelin üretimi, dünyanın geri kalanını gölgede bırakmaya yetiyor. The Economist’in analizi, 2030 yılına kadar Endonezya’nın Avustralya, Şili ve Moğolistan’ın ardından dünyanın en büyük dördüncü yeşil emtia üreticisi olabileceğini gösteriyor.
Hükûmet, bahse konu bazı madenlerin ihracatını yasaklayarak çok uluslu firmaları, yerel rafineriler kurmaya yöneltti. Bu politika, “downstreaming” olarak adlandırılıyor. Endonezya, 2030 yılında toplam 140 GWh kapasiteye sahip elektrikli araç bataryası üretmeyi hedefliyor ki bu da neredeyse 2020’deki küresel üretim kadar. Unutulmamalı ki nikel gerektirmeyen alternatif batarya türlerinin gelişimi, bu ilerlemeyi sekteye uğratabilir.
Konumu, büyüklüğü ve kaynakları, Endonezya’yı süper güçler arasındaki rekabette önemli bir konuma yerleştiriyor. Çin’in ülkeye çok daha fazla yatırım yapmış olmasıyla beraber ABD’nin de ülkede azımsanmayacak yatırımları bulunuyor.
Gelecek devlet başkanını şu iki sorun bekliyor: Birincisi, Çin-ABD gerginliğinin tırmanması durumunda gümrük vergileri ve yaptırımların Endonezya’nın bağımlı olduğu Çin firmalarına zarar verme ihtimali. İkincisi ise nikele ilişkin. Nitekim nikel yönündeki downstreaming işe yarayabilir; fakat bu politika, diğer sektörlerin aleyhine de işleyebilir. Örneğin, ülkenin güneş enerji endüstrisi, hükûmet düzenlemeleri sebebiyle sekteye uğramış durumda. Yabancı yatırımcılar için daha az kısıtlamalar barındıran Malezya, Tayland ve Vietnam, tedarik zincirlerini Çin’den uzaklaştırmak isteyen şirketler için daha cazip konumda.
Bu yazı, Asia Times’ta 15 Şubat 2024 tarihinde “What Prabowo means for Indonesia and the World” başlığıyla ve The Economist’te 9 Şubat 2024 tarihinde “Five reasons why Indonesia’s election matters” başlığıyla yayımlanan yazılardan derlenmiştir. Çeviri yapılırken yazının belirli kısımlarında kısaltma ve editoryal düzenleme yapılmıştır.