ANALİZ
Küresel Enflasyon Geri Döndü
Bugün enflasyon artışı sadece gelişmiş ekonomiler tarafından değil, aynı zamanda gelişmekte olan ekonomiler tarafından da hissediliyor. Enflasyonun geri dönüşü hem ülkelerin kendi içlerinde hem de ülkeler arasında eşitsizliği artırmaya devam edecek.
ENFLASYON, büyük merkez bankalarının başta düşündüklerinden çok daha hızlı bir şekilde geri döndü, çarpıcı bir şekilde yükseldi. Görünüşe bakılırsa, inatçı ve kalıcı olacak. Önce ABD'de manşetlere hakim oldu, ardından diğer gelişmiş ekonomilerde (AE) politika tartışmalarının merkezine yerleşti. Uluslararası Para Fonu'nun Dünya Ekonomik Görünümü’nde “gelişmiş ekonomi” olarak sınıflandırılan 34 ülkenin 15'inde, 2021 yılı enflasyonu %5'in üzerinde gerçekleşti. Yüksek enflasyonda (modern standartlara göre) böylesine ani ve ortak bir sıçrama, 20 yılı aşkın süredir görülmemişti.
Enflasyon artışı sadece zengin ülkelerle sınırlı değil. Yükselen piyasalar ve gelişmekte olan ekonomiler (EMDE) de benzer bir dalgadan etkilendi. 2021 yılında 109 gelişmekte olan ülkeden 78'i %5'in üzerinde bir yıllık enflasyon oranlarıyla karşı karşıya kaldı. Gelişmekte olan ülkelerin bu payı (%71), 2020'nin sonundakinin yaklaşık iki katı. Enflasyon böylece (veya Asya şimdiye kadar dışarıda kaldığı için neredeyse) küresel bir sorun haline geldi.
Enflasyon artışının nedenleri
Enflasyon artışının temel nedenleri, özellikle gelişmiş ve gelişmekte olan ekonomiler karşılaştırıldığında, bütün ülkelerde aynı değil. ABD’de yaygın olan "aşırı ısınma" teşhisleri, COVID-19'a karşı uygulanan mali / parasal teşviklerin sınırlı olduğu ve 2021'deki ekonomik toparlanmanın AE’deki toparlanmaya göre oldukça düşük seyrettiği birçok EMDE için geçerli değil.
Ayrıca pandeminin neden olduğu düşüş ve toparlanma modelleri, ülke gelir grupları arasında önemli ölçüde farklılık gösteriyor. Toparlanma, bir ekonominin 2019’daki kişi başına düşen gelir düzeyine geri dönüşü olarak tanımlanıyor. Buna göre orta gelirli gelişmekte olan ülkelerin %28'i ve düşük gelirli ülkelerin sadece %23'ü bu düzeyi yakalarken, 2021 sonunda gelişmiş ekonomilerin yaklaşık %41'i bu eşiği yakaladı.
Ancak gelişmiş ve gelişmekte olan ekonomiler arasındaki eşitsizlik, bu karşılaştırmanın öne sürdüğünden çok daha büyük. Çünkü birçok gelişmekte olan ekonomi, pandemiden önce kişi başına düşen gelir konusunda zaten düşüş yaşıyorken, gelişmiş ekonomiler çoğunlukla bu konuda yeni zirveler kaydediyordu. Ayrıca pek çok gelişmekte olan ekonomi, son iki yıldaki potansiyel üretim tahminlerini aşağı çekerken buralardaki enflasyon baskılarının esas olarak politika teşviklerinin yol açtığı aşırı ısınmadan kaynaklandığını gösteren çok az kanıt var.
Gelişmiş ve gelişmekte olan ekonomilerde ortak olan bir gelişme, artan küresel talebe bağlı olarak emtia fiyatlarındaki artıştır. Ocak 2022 itibariyle petrol fiyatları Aralık 2020 seviyesine oranla %77 arttı.
Gelişmiş ve gelişmekte olan ekonomileri etkileyen bir diğer önemli konu, son iki yıldır yaşanan gelişmelerden ciddi şekilde etkilenmeye devam eden küresel tedarik zincirleridir. Taşıma maliyetleri tavan yaptı. 1970'lerin petrole dayalı arz şokunun aksine, Dünya Bankası'nın son Küresel Ekonomik Beklentileri'nin vurguladığı gibi, COVID-19’un arz şokları çok daha çeşitli, bulanık ve dolayısıyla daha belirsiz.
Gelişmekte olan ekonomiler: Döviz kuru baskısı ve enflasyon
Gelişmekte olan ekonomilerde, (düşük yabancı sermaye girişleri ve ülke kredi notlarının düşürülmesi nedeniyle) para biriminin değer kaybetmesi, ithal mallardaki enflasyona katkıda bulundu. Gelişmekte olan ekonomilerdeki enflasyon beklentileri, gelişmiş ekonomilere göre daha esnek ve para birimi hareketlerine daha duyarlı olduğundan, döviz kurlarının fiyatlara yansıması daha hızlı ve daha belirgindir.
Enflasyon artışlarıyla ilgili bir diğer önemli faktör de gıda fiyatları enflasyonu. 2021 yılında gıda fiyatlarındaki 12 aylık artış, gelişmekte olan ülkelerin %79'unda (109 ülkeden 86'sı) %5'i aştı. Gelişmiş ekonomiler, artan gıda fiyatlarına karşı bağışıklık taşımasa da sadece %27'sinde %5'i aşan fiyat artışları yaşandı.
Daha da kötüsü, gıda fiyatlarındaki enflasyon genellikle düşük gelirli ülkeleri (ve her yerde düşük gelirli haneleri) çok sert vurur. Bu da vergilerin azalmasına neden olur. Gıda, gelişmekte olan ekonomilerde ortalama hanehalkı tüketim sepetinin büyük payını oluşturuyor. Bu da söz konusu ekonomilerdeki enflasyonun muhtemelen kalıcı olacağı anlamına geliyor. Bugünün yüksek enerji fiyatları, yarının daha yüksek gıda fiyatlarına dönüşecek (gübre, nakliye vb. için daha yüksek maliyetler yoluyla).
Gelişmekte olan ekonomilerin çoğunda “gerçekten bağımsız” para politikası alanı, dalgalı döviz kurları nedeniyle sınırlı kalıyor. Dolayısıyla bu ülkelerin küresel finans merkezlerinden enflasyon ithal etme riski hala devam ediyor.
Gerçekten de bugün enflasyonunun en göze çarpan özelliği, küresel olarak her yere yayılmış olması. Tedarik zinciri aksaklıklarını çözmek için küresel politika seçeneklerinin yokluğunda, enflasyonu ele alma görevi büyük merkez bankalarına bırakılıyor. ABD, 2022'de (dönemsel koşullara göre) mütevazı bir sıkılaştırmaya hazır olsa da bunun fiyat artışını dizginlemek için yeterli olması pek olası değil. Kenneth Rogoff’la birlikte 2013 tarihli bir makalede gösterdiğimiz gibi, 1970'lerdeki kalıcı enflasyonun çoğu, ABD Merkez Bankası'nın (Paul Volcker'ın gelişine kadar) “çok az ve çok geç” önlem alma eğiliminden kaynaklanmıştı.
Enflasyon ve artan eşitsizlikler
Elbette, büyük merkez bankalarının zamanında ve sağlam bir politika hamlede bulunması, gelişmekte olan ülkeler için kısa vadede iyi bir haber değil. Bu ülkelerin çoğu, yüksek fonlama maliyetleri yaşayacak ve bazıları için borç krizleri daha olası hale gelecek. Bununla birlikte, tedbirleri geciktirmenin uzun vadeli maliyetleri daha büyük olacak. ABD ve diğer gelişmiş ekonomiler 1970'lerde enflasyonla hızlı bir şekilde mücadele edemedikleri için, nihayetinde çok daha acımasız politikalara ihtiyaç duydular ve bu da Amerika'nın savaş sonrası ikinci en derin durgunluğuna ve bir de gelişmekte olan ülke borç krizine yol açtı.
Eskilerin dediği gibi, "zamanında atılmış bir düğüm hayat kurtarır." Bu arada, enflasyonun geri dönüşü hem ülkelerin kendi içlerinde hem de ülkeler arasında eşitsizliği artırmaya devam edecek.
Carmen M. Reinhart ve Clemens Graf Von Luckner tarafından kaleme alınan bu yazı, 11 Şubat 2022 tarihinde Project Syndicate’te “The Return of Global Inflation” başlığıyla yayınlandı. Çeviride editoryal düzenleme yapılmıştır.