×
EKONOMİ

ANALİZ

Ultra Zenginler Vergilendirilmeli mi?

Ipsos‘un G20 ülkelerinde yaptığı ankete göre, insanların %67’si ekonomik eşitsizliğin çok fazla olduğunu; %70’i de ultra zenginlerin daha yüksek gelir vergisine tabi olması gerektiğini düşünüyor.
DÜNYA GENELİNDE sadece 3.000 kişi, toplamda 14.4 trilyon dolarlık bir servet biriktirmiş durumda. Bu tutar, küresel GSYİH’sinin %13’üne karşılık geliyor. Milyarderler, 1993'te küresel GSYİH’nin %3’ünden daha azını kontrol ederken, o zamandan beri hem servetlerinde hem de siyasi güçlerinde önemli bir artış yaşandı.

Hangi ülkenin vatandaşı olursa olsun, ultra zenginlerin iki belirgin benzerliği bulunuyor: Büyük çoğunluğu erkek ve gelirlerine oranla, çalışanlarından ve genel olarak orta sınıf işçilerden çok daha az vergi ödüyorlar. Bu servet yoğunlaşması, küresel bir sorun hâline gelmiş durumda. Hatta o kadar kaygı verici ki, en gelişmiş ve gelişmekte olan ekonomilerden oluşan G20 topluluğu, bu sorunu ele alıyor.

G20 Maliye Bakanlarının Temmuz ayında, Rio de Janeiro’da düzenlenen konferansın sonuç bildirgesinde ifade ettikleri gibi:

“Ultra yüksek net değere sahip bireyler de dâhil olmak üzere, tüm vergi mükelleflerinin adil bir vergi payı ödemesi önemlidir. Bu bireylerin agresif şekilde vergiden kaçınması veya vergi kaçırması, vergi sisteminin adaletini zedeliyor […]. Etkili, adil ve kademeli vergi politikalarının hayata geçirilmesi, uluslararası vergi işbirliği ve hedefe yönelik yerel reformlarla aşılabilecek önemli bir zorluk olmaya devam ediyor.”

Mali adalet, demokrasinin temelidir. Yeterli vergi geliri olmadan hükûmetler eğitimi, sağlık hizmetini ve sosyal korumayı güvence altına alamaz. Ayrıca birçok ülkeyi zaten etkilemiş olan iklim krizi gibi çok daha büyük sorunlara yanıt veremez. Bu alanlardaki eylemsizliğin acı sonuçları göz önüne alındığında, en zengin kesimin üzerine düşen vergiyi adil bir şekilde ödemesi kaçınılmaz.

Rio Bildirgesi, önemli bir dönüm noktası. G20'nin 1999'daki kuruluşundan bu yana ilk kez, tüm üyeler, ultra zenginlerin vergilendirilme usulünün düzeltilmesi gerektiği konusunda hemfikir ve bu konuda harekete geçeceklerinin taahhüdünde bulundu. Tabii ki bu fikir birliği, kendiliğinden oluşmadı. Vergi adaleti savunucuları, zirve öncesindeki aylarda, bu konuda kayda değer ilerlemeler kaydetti.

Bu yıl G20’nin dönem başkanlığını Brezilya üstleniyor. Şubat sonlarında, ülkenin Maliye Bakanı Fernando Haddad, São Paulo'da düzenlenen üst düzey bir toplantıda konuşmacı olarak beni davet etti. Paris'teki AB Vergi Gözlemevi'nin kurucusu ve direktörü olarak, çalışmalarımın odağı olan vergi adaleti ve ultra zenginlerin vergilendirilmesi üzerine bir rapor yazmam istendi.  Raporu, haziran sonunda tamamlayarak temmuz zirvesindeki tartışmalar için sundum.

Ultra Yüksek Net Değere Sahip Bireyler için Koordineli Asgari Etkin Vergilendirme Standardı Hakkında Bir Plan (A Blueprint for a Coordinated Minimum Effective Taxation Standard for Ultra-High-Net-Worth Individuals) başlıklı raporum, dünya genelindeki 3.000 milyarderi kapsıyor. Bu bireylerin servetlerinin %2'sine karşılık gelen bir asgari vergi standardı getirilmesini öneriyor. Bu standart, önemli bir gelir (yılda yaklaşık 200-250 milyar dolar) sağlamasının yanı sıra, mevcut vergi sistemlerindeki adaletsizliği de düzeltecek. Zira milyarderlerin fiilî vergi oranları, orta sınıfın ödediği vergiden daha düşük seviyede.

Küresel kamuoyu, ultra zenginlerin adil bir şekilde vergilendirilmesini büyük ölçüde destekliyor. Ipsos‘un haziranda G20 ülkelerinde yaptığı bir ankete göre, insanların %67’si ekonomik eşitsizliğin çok fazla olduğunu; %70’i de zenginlerin daha yüksek gelir vergisine tabi olması gerektiğini düşünüyor.

Rio Bildirgesi, önemli bir değişime işaret ediyor: Dünya liderleri, ultra zenginlerin sıradan vatandaşlardan daha az vergi ödeyerek paçayı kurtardıkları bir sistemi artık destekleyemez. Maliye bakanları vergi şeffaflığını artırmak, vergi iş birliğini geliştirmek ve zararlı vergi uygulamalarını gözden geçirmek için önemli adımları zaten atmış durumda.

Evet, milyarderlerden alınacak %2’lik asgari verginin nihai metne eklenmesi konusunda siyasi bir uzlaşı sağlanamadı. Bildirgenin oy birliğiyle onaylanması gerekiyor; bazı ülkeler, bu öneriye hâlâ çekinceyle yaklaşıyor. Örneğin, Biden yönetimi, ülke içinde milyarderlere asgari vergi getirilmesini desteklerken, konuyu uluslararası arenada ilerletmeye pek istekli yanaşmıyor.

Ne var ki artık geri dönüş yok. Asgari vergi sistemi bir kere gündeme geldi. Üstelik geçmişteki uluslararası vergi müzakerelerine bakıldığında, önerinin geleceği için iyimser olacağımız somut veriler var. 2013'te G20, çok uluslu şirketlerin yaygın bir şekilde vergiden kaçındıklarını kabul etmiş ve sorunun ele alınması noktasında siyasi bir atılım yapmıştı. O dönemki ilk eylem planında vergi şeffaflığının artırılması, vergi işbirliğinin geliştirilmesi ve zararlı vergi uygulamalarının gözden geçirilmesi yer alıyordu; tıpkı şimdi Rio'da kullanılan ifadeler gibi... Ardından Ekim 2021’de 136 ülke ve bölge (şu an 140) %15'lik asgari kurumlar vergisini kabul etmişti.

Neyse ki milyarderler (veya politika yapıcılar uygun görürse, yüz milyon dolarlık servet sahipleri) için %2'lik asgari verginin tüm ülkeler tarafından kabul edilmesi elzem değil. Yalnızca ultra zenginlerin servetini belirlemek ve değerlemek için bir dizi kural üzerinde anlaşacak ve milyarderlerin vergi ikametgâhına bakılmaksızın etkili vergilendirme araçlarını benimseyecek birkaç ülke yeterli. Böylelikle, ultra zenginlerin vergi cennetlerine kaçmasının ve söz konusu ülkelerin onlara en düşük vergi oranını sunmak üzere kıyasıya bir rekabete girmesinin önüne geçebiliriz.

Son on yılda uluslararası vergi işbirliği kayda değer ölçüde iyileşti. Örneğin, banka bilgilerinin ülkeler arasında paylaşılmaya başlanması, vergiden kaçınma ihtimalini büyük ölçüde azalttı. Dünyadaki milyarderlerin vergi paylarını adil bir şekilde ödemesini sağlamak için gerekli araçlara zaten sahibiz. Şimdi hükûmetlere düşen, hızlı ve etkili bir şekilde harekete geçmek.


Bu yazı, Project Syndicate’te “Taxing the Superrich Is More Possible – and More Necessary – Than Ever” başlığıyla yayımlanmıştır. Çeviri yapılırken yazının belirli kısımlarında editoryal düzenleme yapılmıştır.