×
KÜRESEL

ANALİZ

Dünyada Patent Üretimi ve Türkiye’nin Yeri

Ülkelerin gelişimci ve yenilikçi bir profile sahip olduklarını tespit etmenin en sağlıklı yollarından biri, patent üretim çalışmalarını gözlemlemek. Patentler, küresel düzlemde hem yumuşak hem de sert bir güç faktörü olmaya devam edecek.
ŞU ÜÇ SORU günümüzde bir devletin yükselen-alçalan-gelişmiş-geri kalmış-dibe demir atmış karakterlerden hangisini seçeceğini gösteriyor:
 
• Teknoloji nasıl yol almaktadır?
• Kalkınma nasıl gerçekleşmektedir?
• Dünyada en çok buluş yapan uluslar kimlerdir ve neden?
 
Ülkelerin gelişimci ve yenilikçi bir ülke olduklarını tespit etmenin en sağlıklı yollarından biri, şüphesiz, uluslararası güvenilir bağımsız kuruluşlar aracılığıyla patent üretim çalışmalarını gözlemlemek. 
 
Patent üretimi her ne kadar ilk etapta yurtiçi bir faaliyet olarak gerçekleşse de sonrasında uluslararası bir boyut kazanmakta. 
 
Yazının icat edilmesi ile başlayan bilgi birikimi serüveni tarih boyunca devam etmiştir. Bu serüvende bilgiyi işleyen, geliştiren ve insanlığın ve aslına kendi hizmetine sunanların isimleri büyük ölçekte var olmuştur. Nasıl ki yazı, tekerlek denilince Sümerler, matbaa denilince Gutenberg akla geliyorsa! İnsanın bilme, tasarlama ve şekillendirme yetisi dünya döndükçe devam edecek; bilgiyi işleme, geliştirme ve şekillendirme süreci bitmeyecektir.
 
Bu yazının başlıca amacı, Birleşmiş Milletler'in İsviçre merkezli kuruluşu Dünya Fikri Mülkiyet Örgütü (WIPO) gibi çeşitli patent üretim raporları hazırlayan uluslararası kuruluşların verilerine göre son yıllarda patent konusunda yükselişe geçen Türkiye’nin performansını irdelemek. 
 
***
Patent kavramı ve uluslararası patent kurumları 
 
Bir buluşu yapan kişi o buluşun sahibidir. Acaba öyle midir? Veya nasıl sahip olunur?
 
Tescil için buluş sahibinin yerine getirmesi gereken bazı yükümlülükler vardır. Patent bu amaçla verilen yasal bir belgedir. Buluşun üretim, kullanım, satış ve ithal etme haklarını belirli bir süre boyunca buluş sahibinin inisiyatifine ait olma durumudur. 
 
Tarihi kökeni Antik Yunan şehir devletlerine dayanan tescil uygulaması kapsamında, o dönemde lezzetli bir yemek yapan aşçının aynı yemeği başka aşçıların belirli bir süre yapmalarını yasakladığı hikâye edilir. Bu şekli ile daha lezzetli ve çok çeşit ürün ortaya çıkarılacağı düşünülür. Tescil uygulaması, bazı kaynaklarda 1331 yılında İngiltere Kralı III. Edward’ın kumaş dokuma hakkında verdiği imtiyaz, bazı kaynaklarda ise Venediklilerin bir cam üreticisi için veridiği imtiyaz belgesi olarak aktarılır. Bu anlatılarda her ne kadar farklılıklar olsa da 1474 tarihinde Venedik’in kabul ettiği patent uygulaması, tarihi başlangıç noktası olarak kabul edilir. 1624 tarihinde İngiltere’de Statute of Monopolies adlı kuruluş, bir buluşun ilk bulana, sınırlı bir süre için patent hakkının verilmesini sağlamıştır. 1883 Paris Sözleşmesi ile de devletler arası garanti altına alınmıştır. Patent hakkının güvence altına alınması ise 1947’de kurulan Uluslararası Patent Enstitüsü ile olmuştur. 
 
Türkiye, ilgili kuruluşa 1978 yılında üye oldu.
 
Bugün, patent konusunda hakları korumak hedefiyle devletler birçok organizasyonlar ve birlikler kurmakta. Patent üretim ve tescil konusunda uluslararası faaliyet gösteren organizasyonlara şu örnekleri verelim:
 
WIPO (World Intellectual Property Organization): WIPO, Birleşmiş Milletler'e bağlı olarak çalışmaktadır. Merkezi İsviçre Cenevre’de bulunan örgüt, teknik yardım ve eğitim sağlanması, uluslararası anlaşmaların yönetimi, uluslararası patent sistemlerinin uyumlu hale getirilmesi gibi konularda hizmet vermektedir. Bu konularda hizmet vermek için PCT (Patent İş birliği Anlaşması), Madrid Sistemi (Marka Tescili), Hague Sistemi (Endüstriyel Tasarımlar) sistemlerini kullanmaktadır.
 
EPO (European Patent Office): EPO, Avrupa Birliğine bağlı olarak çalışmaktadır. Merkezi Almanya Münih’te bulunan örgüt, Avrupa Patent Sözleşmesi'ne (EPC) üye ülkeler için merkezi bir patent başvuru ve tescil sistemi sunar.
 
EAPO (Eurasian Patent Organization): Merkezi Rusya Moskova’da bulunan örgüt, Asya Patent Sözleşmesi üye ülkelerin patent başvurularını değerlendirmek ve patent üretimindeki haklarını korumakla yükümlüdür. 
 
ARIPO (African Regional Intellectual Property Organization): Merkezi Zimbabve Harare’de bulunan Afrika’da belirli ülkelerin mutabık kalarak oluşturduğu bölgesel bir patent tescil organizasyonudur. 
 
OAPI (Organisation Africaine de la Propriété Intellectuelle): Merkezi Kamerun Yaoundé’de bulunan örgüt, Afrika’da Fransızca konuşan bölge ülkelerinin bir araya gelerek oluşturduğu bir patent organizasyonudur.
 
Bu organizasyonlar, patent başvurularının alınması, değerlendirilmesi ve uygun bulunan başvurulara patent verilmesi ile yükümlüdür. Fakat her birinin kendi kurallarının ve hizmet kapsamının olduğu gözlemlenebilecektir. 
 
*** 
Dünya patent üretiminde Türkiye nerede?
 
Vurgulamak gerekir ki patent üretimi gelişen dünyada stratejik bir öneme sahiptir. Devletler, inovatif bir bakış açısına sahip olduğunu, gelişmelere ve yeniliklere açık olduğunu en ideal şekilde patent üretim rakamlarıyla ortaya koyabilirler. 
 
Bu alanda ABD açık ara farkla önde bulunmaktadır; Çin de bu kapsamda büyük gayret göstermektedir.
 
Türkiye de son yıllarda patent üretimi ve teknolojik çalışmaları artırmak istemektedir. 
 
WIPO verilerine göre de Türkiye patent başvuru sayılarında artış fark edilmektedir. 
 
Türk Patent ve Marka Kurumu Başkanı Prof. Dr. M. Zeki Durak, Türkiye'nin patent başvurularında dünyada 12'nci, marka ve coğrafi işaret başvurularında ise Avrupa'da 1. sırada yer aldığını belirtmektedir. 
 
İfade edilmelidir ki Türkiye son 20 yılda yerli patent sayısını 22 kat artırarak 9 binlere erişmiş durumda. 
 
WIPO Küresel İnovasyon Endeksi 2022 Raporu’na göre;
 
"Türkiye 2022'de 4 sıra yükselerek 37. sıraya yükseldi. Türkiye, son iki yılda endekste 14 sıra yükselerek ilk kez ilk 40'a girmeyi başardı. Türkiye ayrıca 36 üst-orta gelirli ülke arasında 4'üncü sıradaki yerini korudu. Açıklanan rapora göre Türkiye, sınai mülkiyete ilişkin 4 göstergede ilerleme kaydederken, 4 göstergede yerini korumayı başardı. Tasarım Uygulamaları göstergesinde 5. sıradan 1. sıraya yükseldi. Faydalı Model Başvuruları göstergesinde 20. sıradan 17. sıraya yükseldi. Fikri Mülkiyet Harcamalarının Toplam Ticarete oranı göstergesinde 56'ncı sıradan 44'üncü sıraya yükseldi. Fikri Mülkiyet Gelirlerinin Toplam Ticarete Oranı göstergesi 76. sıradan 66. sıraya yükseldi. Türkiye, Patent Başvuruları, En az İki Farklı Ofisle Yapılan Patent Başvuruları, Uluslararası Patent Başvuruları ve Marka Başvuruları açısından 2021 yılında Endeksteki yerini korudu."
 
2024’ün ilk verilerine göre, Türkiye’de; 
 
• mevcut patent başvuru sayısı 4361, 
• en çok başvuruda bulunan kurum Turkcell Teknoloji, 
• en çok faydalı model üreten kurum Bilsem Siverek Şanlıurfa 
• en çok marka üreten kurum FLO
• en çok başvuru yapan ilk 5 il sırasıyla İstanbul, Ankara, İzmir, Bursa ve Antalya.
 
Fakat son tahlilde bu artış ülkeye ne derecede küresel bir konum yükseltmesi sağlamakta veya ilk 10-ilk 100’lü sıralarda ne kadar şirkete-ürüne bilet vermektedir? 
 
*** 
Sonuç
 
WIPO raporlarına göre, Türkiye gelişmekte olan ülkeler arasında patent başvurularında kayda değer bir yükseliş kaydetmekte. Fakat gelişmiş ülkelerle kıyaslandığında henüz istenilen seviyeden uzak olduğu fark edilmekte. ABD, Çin, Japonya ve Almanya gibi ülkeler dünya patent üretiminde başı çekmekte; Türkiye bu ülkelerle arasındaki farkı kapatmak için yoğun çaba sarf etmeli!
 
Türkiye’deki patent başvuruları birçok alanda yapılsa da başı çeken sektörler genellikle mühendislik, makine, ilaç, kimya ve bilişim teknolojileri gibi alanlar olmuştur. Özellikle otomotiv ve savunma sanayii alt başlık olarak öne çıkmaktadır. TUSAŞ ve ASELSAN gibi öncü savunma sanayii şirketleri başlıca patent başvurusu yapan şirketlerdendir.
 
Bilinmektedir ki devletlerin uluslararası faaliyetleri, iş birlikleri ve anlaşmaları onların patent üretimlerini etkilemektedir. Küresel bir Türkiye ortaya çıktıkça – inşaattan teknolojiye, Türkçe öğrenmeden sanatsal etkileşime pek çok alanda – bunun izleri görülecektir. Patentler de burada hem yumuşak hem de sert bir güç faktörü olmaya devam edecektir.
 
Bir ülke için özellikle bu teknoloji-kompleks çağda, AR-GE ve inovasyon çalışmaları hayati önem taşıyor. 
 
İlerleme mutlaka vardır fakat yükselen devletler arasında bile Türkiye aslında işini daha iyi yapabilir-di!
 
Nanoteknolojiden kuantuma, biyoteknolojiden bilişime yani çığır açan teknolojilerde hem insani hem de maddi sermayenin muazzam bir şekilde değerlendirildiğini söylemek güç ve maalesef hala gereken stratejik planlama, akıl tam olarak devrede değil.
 
Teknofest gibi bazı verilere bakınca Türkiye kritik teknolojilere de el atmakta ve bu bağlamda umut da üretmektedir; genç kuşak sadece çok teknolojik değil, buluşçu da olacak!

İSMAİL ERMAĞAN

Halen İstanbul Medeniyet Üniversitesi, Uluslararası İlişkiler bölümünde öğretim üyesi olan Prof. Dr. İsmail Ermağan, lisansını Bilkent Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi’nde, yüksek lisansını Hamburg Üniversitesi Sosyoloji ve Siyaset Bilimi Bölümlerinde yaptı. Ermağan doktora derecesini Erfurt Üniversitesinin Max Weber Yüksek Araştırmalar Merkezi’nde aldı. Başlıca çalışma alanları şunlardır: Avrupa Birliği entegrasyonu, Türkiye-AB ilişkileri, Türkiye-Almanya İlişkileri, Almanya’daki Türkler, Afrika, Latin Amerika ve Asya-Pasifik okumaları, göç ve göç yönetimi. Yurt içinde ve yurt dışında 70 civarında makalesi/kitap bölümü olan yazarın şu kitapları yayımlanmıştır: Almanya Türkleri’nin Uyum ve Ayrılım Eğilimleri; Avrupa Birliği ve Türkiye’nin Üyeliği: Türk Partilerinin ve Avrupa Parlamentosundaki Partilerin Politikaları; Türkiye’nin Yönü Avrupa Birliği’ne mi: Türkiye’de AB Şüpheciliği; Türkiye’deki Sivil Toplum Örgütlerinin AB Üyeliğine İlişkin Davranışları; 21. Yüzyılda Uluslararası İlişkilerde Yeni Trendler: İnsanımız İlk 10 Yolunda mı?; Dünya Siyasetinde Almanya 1-2; Dünya Siyasetinde Latin Amerika 1-2; Dünya Siyasetinde Afrika 1-8; Dünya Siyasetinde Doğu Asya.