ANALİZ
Çinli Şirketler Küresel Güney'e Nasıl Yayılıyor?
Batı, on yıllar boyunca küreselleşmenin dünyadaki en ateşli savunucusu oldu. Çin rekabetinden korunmak için aldığı içe dönme kararının ve korumacı siyasetin sonuçlarını ise yıllar sonra görecek.
SOĞUK SAVAŞIN sona ermesinden bu yana zengin dünyanın şirket devleri küresel ticarette baskın güç oldu. Bugün neredeyse her ülkedeki tüketiciler ve işçiler, Amerika, Avrupa ve daha sınırlı ölçüde Japonya'daki çok uluslu şirketlerin dünyayı kapsayan faaliyetlerinden bir şekilde etkileniyor. Otomobilden giyime kadar pek çok sektörde faaliyet gösteren Çinli firmaların şaşırtıcı bir hızla yurtdışına açılmasıyla birlikte bu devler tehdit altında. Yeni bir ticari rekabet başladı. Savaş alanı ne Çin ne de zengin dünya; küresel güneyin hızla büyüyen ekonomileri.
Çin iş dünyasının genişlemesi iki şekilde gerçekleşiyor. İlki küreselleşmiş tedarik zincirleri yoluyla. Çinli firmalar tarafından yapılan sıfırdan ve doğrudan yabancı yatırım geçen yıl üç katına çıkarak 160 milyar dolara ulaştı. Bunun büyük bir kısmı Malezya'dan Fas'a kadar birçok ülkede fabrika kurmak için harcandı. Çinli firmaların gelişmekte olan dünyanın geri kalanında yaşayan 5 milyar tüketicinin de peşinde olduğu gerçeği ise pek fark edilmiyor. Borsaya kayıtlı Çinli firmalar 2016'dan bu yana küresel güneydeki satışlarını dörde katlayarak 800 milyar dolara çıkardı ve artık zengin ülkelerden daha fazla satış yapıyorlar. Çin'in yükselişiyle başa çıkmaya çalışan Batı için bu durum rahatsız edici dersler içeriyor.
Çinli işletmelerin yurtdışına yönelmesinin nedeni kısmen yavaşlayan ekonomik büyüme ve yurtiçindeki şiddetli rekabet. Endonezya'dan Nijerya'ya kadar her yerde yerleşik çok uluslu şirketlerin hakimiyetini kırıyorlar. Bir elektronik firması olan Transsion, Afrikalılar tarafından satın alınan akıllı telefonların yarısını üretiyor. Mindray, Latin Amerika'da hasta izleme sistemlerinin önde gelen tedarikçisi konumunda. Çinli elektrikli araç ve rüzgar türbini üreticileri, TikTok'un en büyük on pazarından dokuzuna da ev sahipliği yapan gelişmekte olan dünyada genişliyor.
Geriden bakıldığında, Çin'in genişlemesi Batı ve Çin'deki hükümetlerin politikalarının bir sonucu. Zengin ülkeler güneş panelleri ve elektrikli ev aletleri de dahil olmak üzere Çin mallarını dışarıda tutmak için ticaret engelleri koyarken, bazı Çinli firmalar üretimi küresel güneye kaydırarak kısıtlamaları aşmaya çalışıyor. Aynı zamanda, gelişmekte olan pazarlara satış yapmak da daha cazip hale geldi. Çin hükümetinin küresel güneyle diplomatik bağlar kurma çabalarıyla, özellikle de Kuşak ve Yol Girişimi aracılığıyla 1 trilyon dolarlık altyapı yatırımı, şirketlerin açılımını kolaylaştırdı. Batı içe dönerken, Çin ve gelişmekte olan dünyanın geri kalanı yakınlaştı.
Küreselleşmenin saldırı altında olduğu bir dönemde, bu durum politika yapıcılar için önemli bir ders niteliğinde: Ticaret olağanüstü faydalar sağlayabilir. Ucuz, yenilikçi ve çevreci malların daha geniş bir yelpazede sunulması milyarlarca insanın hayatını iyileştirir. Transsion'un 100 dolarlık akıllı telefonları, dünyanın en yoksul insanlarından bazılarının artık internetin sunduğu bütün bilgi ve hizmetlere parmaklarının ucunda sahip olması anlamına geliyor. Uygun fiyatlı tıbbi cihazlar sayısız hayat kurtaracak. Düşük maliyetli iklim dostu teknolojiler, gelişmekte olan ülkelerin zenginleşirken ve nüfusları artarken bile sera gazı emisyonlarını kontrol altında tutabilmelerini daha olası hale getirmekte.
Bir başka ders de yerleşik Batılı çok uluslu şirketleri rekabetten korumanın ne kadar maliyetli olduğu. Yurtiçi rekabetler, bir zamanlar kalitesiz taklit ürünler ürettikleri için alay edilen Çinli firmaların, Batılı şirketlerin asla yapamadığı şekilde düşük gelirli tüketiciler için mal üretme konusunda ustalaştığı anlamına geliyor. Çinli firmalar artık, tam da zengin dünya hükümetlerinin kendi ülkelerinde üzerine titrediği türden endüstriler olan elektrikli ev aletleri ve bataryalar konusunda en ileri noktadalar. Çinli markaların küresel çekicilikten yoksun olduğu düşüncesi, hızlı moda firması Shein gibi şirketler tarafından yıkıldı. Çinli şirketlerin küresel güneydeki satışları, çok uluslu Japon şirketlerinin satışlarını çoktan geride bıraktı. Mevcut eğilimlere göre, 2030 yılına kadar Avrupalı firmaların önüne geçecekler ve Amerikalı firmalarla eşit seviyeye gelecekler.
Küresel güneydeki hükümetler için ders daha incelikli. Ev sahibi ülkelerdeki politika yapıcılar kendi tüketicilerini zenginleştirme, istihdam yaratma, inovasyon ve rekabeti teşvik etme fırsatına sahipler. Ancak bunu yapmak için bir yandan korumacılık, diğer yandan da pasiflik arasında gidip gelmeleri gerekecek.
Batı'da olduğu gibi, Çinli şirketlerle rekabet eden yerel endüstriler Çin'in sübvansiyonlara düşkünlüğünü gerekçe gösterecek ve özel koruma talep edecektir. Brezilya daha şimdiden elektrikli ev aletlerine gümrük vergisi uygulamaya başladı ve bazı Çin ihraç ürünleri Endonezya'da vergilerle karşı karşıya. Yine de Çin ürünlerini dışlamak, tüketicileri seçim ve inovasyonun faydalarından mahrum bırakacak, verimsiz ve durgun yerel endüstrileri rekabetten koruyacaktır. Ancak politika yapıcılar çok gevşek davranmaktan da kaçınmalılar. Bazıları Kuşak ve Yol borçlarının batması nedeniyle çoktan zarar görmüş durumda. Bugün küresel güneyde Çinli firmalar tarafından yapılan işlerin çoğu sadece nihai montajdan ibaret. Birçok firmanın yerel işçi almak yerine Çinli işçi getirdiği bildiriliyor. Gelişmekte olan ekonomilerin gerçekten fayda sağlayabilmesi için Çinli firmalara daha fazla yerel işçi çalıştırmaları, teknolojiyi paylaşmaları ve yerel çevre ve çalışma standartlarını dikkate almaları yönünde baskı yapmaları gerekiyor.
Çin de buna pekâlâ uyabilir. Yıllar içinde Amerikan ve Japon çok uluslu şirketleri, nihai pazarlarına daha yakın olmak, maliyetleri düşürmek ve kızgın yerel halkın tepkisinden kaçınmak için yerel personeli eğitmenin ve teknik bilgi aktarmanın faydalarını gördüler. Çinli firmalar da benzer şekilde gelişmekte olan ülkelerde daha derin kökler kurmanın faydalarını görebilirler. Tıpkı 20. yüzyılın sonlarında daha yakın ticari bağların Amerika ve Japonya'nın yumuşak gücünü artırması gibi, Çin de küresel güneyde daha büyük bir etkiye sahip olabilir.
Sermayeden vazgeçmek
Batı, on yıllar boyunca küreselleşmenin dünyadaki en ateşli savunucusu oldu. Çin rekabetinden korunmak için aldığı içe dönme kararının sonuçlarının tam olarak netleşmesi yıllar alacak. Ancak dünya yerinde saymıyor. Batılı çok uluslu şirketler uzun zamandır sınır ötesi ticaret ve yatırımın ana aktörleri olmalarının yanı sıra açıklığın en büyük faydalanıcılarından. Bugün ise dünyanın en hızlı büyüyen ve en kalabalık pazarlarında zemin kaybediyorlar. Çin şimdiden bunun meyvelerini toplamaya başladı.
Bu yazı, The Economist’te “Chinese companies are winning the Global South” başlığıyla yayımlanmıştır. Çeviri yapılırken yazının belirli kısımlarında editoryal düzenleme yapılmıştır.