×
RUSYA

ANALİZ

Barış ve “Üçüncü Dünya Savaşı” Arasında: Belarus’un Rus Nükleer Silahlarıyla İmtahanı!

Belarus lideri Lukaşenko, nükleer silahlanma adımları arasında hem “Üçüncü Dünya Savaşı’nın nükleer yangınlarla ufukta göründüğünü” ifade ederken hem de savaşın koşulsuz ateşkesle noktalanması gerektiğini savunuyor.
RUSYA DEVLET Başkanı Vladimir Putin 25 Mart’ta verdiği röportajda Moskova'nın Belarus'a taktik nükleer silah göndereceğini açıkladı. Rus lidere göre “Moskova nükleer silahlarını Minsk'e devretmiyor, ABD'nin onlarca yıldır yaptığını yapıyor.” Putin’in böyle bir adım atmasının nedeni, İngiltere'nin seyreltilmiş uranyum içerikli mühimmat tedariki sağlayacağını açıklamasıydı. İngiltere Savunma Bakan Yardımcısı Annabelle Goldie, Londra'nın Challenger-2 tanklarına ek olarak seyreltilmiş uranyum içeren zırh delici mermiler de dahil olmak üzere Ukrayna Silahlı Kuvvetlerine mühimmat sağlayacağını söylemişti.  

Putin, Belarus Hava Kuvvetleri'ne ait 10 uçağın şimdiden bu tür silahları kullanmaya hazır olduğunu, ayrıca Rusya’nın, taktik nükleer silahlar için fırlatma vasıtası olan İskender sistemlerini  Belarus’a  devrettiğini ve 1 Temmuz'a kadar taktik nükleer silahlar için bir depolama tesisi inşaatını tamamlamayı planladığını açıkladı. 

Putin, ayrıca Belarus Devlet Başkanı Aleksandr Lukaşenko’nun uzun zamandır Rus nükleer silahlarını Belarus topraklarına yerleştirilmek istediğini belirtti. Belarus ve Lukaşenko’nun nükleer silahlanma politikasıyla ilgili tarihi sürece baktığımızda, son dönemde kritik adımların atıldığını görüyoruz. Lukaşenko, 2021'de Rusya'nın Ukrayna müdahalesinden önce ülke topraklarına nükleer silah yerleştirme arzusunu kamuoyuna açıklamıştı. Kasım 2021’de Rusya'dan İskender operasyonel-taktik füze sistemlerinin birkaç bölümünü almak istediğini itiraf etti. Şubat 2022'de, Anayasa değişikliğine giderek “tarafsız ve nükleer olmayan bir devlet” statüsünden vazgeçti. Haziran 2022'de Lukaşenko-Putin görüşmesi sırasında nükleer silahların Belarus’a yerleştirilmesi yeniden gündeme geldi ve yapılan müzakerelerden bir hafta sonra, Lukaşenko, Polonya nükleer silah kullanmaya karar verirse Belarus’un da ona cevap vermeye hazır olacağını söyledi. Şubat 2023’te Lukaşenko, nükleer silahlar konusunu tekrar gündeme getirdi ve “ABD de dahil olmak üzere herhangi bir ülkeye karşı saldırı niyetinde olmadığı için Belarus’un stratejik nükleer silahlara ihtiyacı olmadığını, Batı ve Rusya'nın verdiği garantiler karşılığında Topol-M kıtalararası füze sisteminden vazgeçtiğini ancak taktik nükleer silahlara ihtiyaç duyduğunu” açıkladı. 

ABD, Putin’in 25 Mart'ta  yapmış olduğu açıklamaya itidalle tepki gösterdi ve “kendi nükleer kuvvetlerinin konuşlandırılmasını için hiçbir neden görmediklerini ve ayrıca Rusya'nın nükleer silah kullanmaya hazır olduğuna dair hiçbir işaret görmediklerini” belirtti. Ardından 31 Mart’ta Lukaşekno yeni bir açıklama yaparak tansiyonu biraz daha yükseltti. Lukaşenko, eğer gerekirse Belarus’a sadece taktik nükleer silahlar değil, stratejik nükleer silahların da konuşlandırılacağını söyledi. Dahası, “Üçüncü Dünya Savaşı’nın nükleer yangınlarla ufukta göründüğünü” ve bu yüzden de Rusya-Ukrayna savaşında koşulsuz ateşkes yapılması gerektiğini ifade ederek asıl niyetini ortaya koydu.

Lukaşenko, Ukrayna savaşını izleyen süreçte Batı’yla ilişkiler konusunda Putin’le ortak hareket ediyor. Bu kapsamda Rusya’nın açıkça ifade edemediği konuları Lukaşenko dile getiriyor. Lokaşenko sadece Rusya’nın değil aynı zamanda kendi çıkarlarını da göz önünde bulundurarak hareket ediyor. Ukrayna savaşından en olumsuz etkilenen ülkelerin başında Belarus geldiği için Lokaşenko savaşa son vermenin yollarını arıyor aslında.

Lukaşenko, geride kalan dönemde Rusya-Ukrayna savaşının önüne geçilmesi için ciddi bir çaba sarf etti. Savaşın başlamasının ardından da arabuluculuk yapmaya çalıştı. Ancak girişimleri fazla etkili olmadı ve sonuçta, ortaya çıkan yeni duruma ayak uydurmak durumunda kaldı. Şimdi bu ortamda kendisi için daha fazla kazanç elde etmenin yollarını aradığı söylenebilir.  

Bu bağlamda, Lukaşenko uzun zamandan beri nükleer silahlarını kendi ülkesine yerleştireceğini dile getirerek, bölgede kendi iktidarını tanımayan ve muhalefeti destekleyerek Belarus’un içişlerine müdahale etmeye çalışan Litvanya ve Polonya’yı daha fazla tehdit etme ve bu ülkeleri caydırma fırsatı elde etti. 

Lukaşenko, Rusya’nın da çıkarlarını göz önünde bulundurarak Putin’e Batı’ya karşı onunla dayanışma içinde olduğunu göstermek istedi. Putin’e verdiği destek karşılığında Rusya’dan bazı ekonomik çıkarlar elde etti. 

Bunun yanında nükleer silahların Belarus’a yerleştirilmesi Minsk’i Rusya-Ukrayna ihtilafının küresel bir parçası haline de getiriyor. Belarus'taki nükleer silah depolama tesisleri, füze sistemleri ve hava alanları, ülkeyi NATO’nun ilk hedeflerden biri haline getirebilir. Ayrıca bu durum Belarus'un Rusya'ya bağımlılığını bariz bir şekilde artırıyor. Ülkede en azından depodaki nükleer silahların korunması için ve muhtemelen daha geniş işlevler için yeni bir Rus askeri üssü kurulmasının ve Rus askerlerinin yerleşmesinin önü açılacak. 

Fakat tüm bunlar Rusya-Ukrayna savaşının doğal sonuçları olduğu için Lukaşenko, Putin gibi küresel nükleer şantaj üzerinden Ukrayna savaşını sona erdirmeye çalışıyor. Putin ve Lukaşenko, nükleer silahları gündeme getirerek Ukrayna’nın Nisan sonu, Mayıs başında planladığı Rusya’ya karşı taarruzun önüne geçmeye çalışıyor. Putin, böyle bir saldırının olması durumunda nükleer bir cevap vermekle tehdit ediyor. Luşakenko ise Ukrayna’daki çatışmaların tamamen durdurulmasından yana. 

Fakat ABD ve NATO Ukrayna’daki süreci durdurmayı düşünmüyor. Rus ordusuna ciddi zarar verme kosununda kararlı görünüyor. Rusya’yla mevcut şartlar altında görüşme yapmanın somut bir faydasının olmayacağını, tam tersine Rusya’nın güç toplamasına zaman kazandıracağını düşünüyor.

Ayrıca Putin ve Lukaşenko’nun Belarus’a nükleer silah yerleştirme kararı Belarus’un komşusu olan Polonya ve Ukrayna’nın da benzeri bir adım atmalarına yol açabilir. ABD, Almanya’da bulunan nükleer silahların bir kısmını Polonya’ya yerleştirebilir. Ukrayna da benzeri talepte bulunabilir. Ukrayna’da çatışmaların devam ediyor olması ve nükleer silahların bu ülkeye yerleştirilmesinin riskli oluşu nedeniyle Washington daha temkinli davranıyor olsa da, Ukrayna’da nükleer silahların kullanılmasını önlemek adına böyle bir talep zamanla dikkate alınabilir. 

Sonuç itibariyle Ukrayna ve bölgede nükleer tehdit riski daha da artma ihtimali taşıyor. Rusya’nın Belarus’a nükleer silah yerleştirip yerleştirmeyeceğini zaman gösterecek ancak Ukrayna’nın Rusya’ya karşı, bir karşı taarruza geçme hazırlıklarının bölgedeki güvenlik risklerini en üst seviyeye çıkaracağı söylenebilir. 

SABİR ASKEROĞLU

Lisans öğrenimini Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Uluslararası İlişkiler bölümünde tamamladı. Aynı üniversitenin Uluslararası İlişkiler bölümünde yüksek lisans yaptı. İstanbul Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler bölümünden doktora derecesini aldı. Çeşitli düşünce kuruluşlarında görev yaptı. Askeroğlu’nun araştırma alanları, Rus dış politikası, Avrasya ve Ortadoğu'dur. Askeroğlu, Rusya'nın Büyük Güç Olma Stratejisi kitabının yazarıdır.