×
EKONOMİ

ANALİZ

Yapay Zeka Çağı İçin Yeni Bir Ekonomi Modeli

Yapay zeka çağında şirketler ve politika yapıcılar, “emek gücünün büyümenin kilit motoru olduğu” varsayımından başlayarak, yerleşik ekonomik modelleri ve ilkeleri yeniden düşünmek zorunda kalacaklar.
NİSAN AYINDA, Alphabet CEO'su Sundar Pichai, yapay zekanın ateşten elektriğe kadar insanlık tarihindeki diğer tüm icatlardan “daha derin” bir etkiye sahip olacağını öne sürdü. Bu etkinin muhtevasını tüm boyutlarıyla kestirmek güç olsa da özellikle iki temel değişim muhtemel görünüyor: Emek talebinde düşüş ve üretkenlik artışı. Başka bir ifadeyle, büyümeyi sürdürmek için daha az insan gücüne ihtiyaç duyan “emeksiz” bir ekonomik modele doğru ilerliyoruz.

Arka ofis desteği, hukuk hizmetleri ve muhasebecilik işleri, bugün yapay zeka teknolojilerinden kaynaklanan yakın risklerle karşı karşıya görünüyor. Ancak bu yapay zeka teknolojisinden ekonominin her sektörünün etkilenmesi muhtemel. Yeni bir McKinsey raporu, yapay zeka güdümlü üretkenlik artışının küresel ekonomiye yılda 2,6 ile 4,4 trilyon dolar değer katabileceğini öngörüyor.

Ancak daha yüksek üretkenlik ekonomik büyümeyi desteklese de emek gücündeki azalma, söz konusu büyümeyi baltalayacaktır. Bu da büyümenin eninde sonunda durabileceği anlamına geliyor. İnsan emeğine yönelik azalan talep, dünya nüfusunun artmaya devam edeceği de göz önünde bulundurulduğunda, işsizlikte keskin bir artışa işaret ediyor.

Küresel ekonomi de işsizlik zaten kalıcı bir sorun. Uluslararası Çalışma Örgütü'ne göre, işsiz gençlerin (15-24 yaş) toplam sayısı yirmi yılı aşkın bir süredir 70 milyon civarında. Küresel genç işsizlik oranı, 1995'te %12,2 iken 2008 küresel mali krizinden sonra %13'e yaklaştı. 2021'de ise %15,6'ya çıkarak yükselme eğilimini sürdürdü.

Yapay zeka bu eğilimi şiddetlendirecek. Yapay zekanın işgücü piyasaları üzerindeki etkisinin yapısal olması muhtemel olduğundan, işsizlikteki artış kalıcı bir yer değiştirme anlamına gelecek. Yapısal işsizlik, en son 1980'lerin sanayisizleşme döneminde görülen seviyelere geri dönebilir. O dönemde örneğin İngiltere’de işsizlik %10'un üzerinde kaldı.

Bu noktada temel soru şu: Hükümetler, kalıcı yapısal işsizliğin hakim olduğu yeni bir çağda GSYİH’deki büyümeyi nasıl sürdürebilir? Bu soruya en bilindik yanıt iki adımdan oluşuyor: Bir, hükümetlerin yapay zeka odaklı üretkenlik kazanımlarından elde edilen gelirler üzerindeki vergileri artırması; iki, bu gelirler etrafında, geniş nüfusu desteklemek üzere daha etkin bir yeniden dağıtım modelinin geliştirilmesi.

Daha ileride hükümetler, genişletilmiş sosyal güvenlik ağlarını desteklemek için yeterli geliri sağlamak üzere, yapay zeka güdümlü üretkenlik kazanımlarından elde edilen kârları vergilendirmenin ötesine geçerek yapay zeka teknolojilerinden en büyük kazancı toplayan firmaların gelirlerini ayrıca vergilendirmeye geçebilir. Bu şekilde, devlet (dolayısıyla toplum ve genel nüfus) yapay zekadan daha büyük bir pay talep edebilir.

Elbette, yapay zeka devriminin işletmeler için de derin etkileri olacak. Yeni başlayanlar için şu kadarını söyleyelim: Şirketler artık stratejilerini ve operasyonlarını, daha az sermaye, daha yüksek üretkenlik ve daha düşük iş gücü kombinasyonunu hesaba katacak şekilde yeniden formüle etmek zorunda kalacaklar. Değişime uyumlu, esnek ve düşük maliyet-gelir oranları sunan şirketler yatırımcıları cezbedecek. İşletim modellerini değiştirmekte yavaş kalanlar, rekabet gücünü kaybedecek ve başarısız olacak.

Bu tür kurumsal ayarlamaların etkileri ekonominin tamamında yankılanacaktır. Firmaların azalan sermaye talebi, sermaye maliyeti üzerinde aşağı yönlü bir baskı oluşturacak ve şirketlerin bankalardan borçlanma ihtiyacı azalacak ve bu da sermaye piyasalarındaki genel aktivitenin de düşmesine neden olacak.

Diğer taraftan kurumsal kârlar (veya gelirler) üzerindeki yüksek vergiler ek zorluklar yaratacak. Artan işsiz sayısını desteklemek üzere devletin gelirleri artırması, şirketlerin kazanç ve sermeye birikimini, dolayısıyla da yatırım kabiliyetini zayıflatacaktır. Hem de yapay zeka güdümlü üretkenlik kazanımlarının kendilerine sağladığı ek kârlara rağmen.

Bu sadece şirketlerin kendileri için kötü değil. Zira şirketlerin ekonomiye daha az yatırım yapılmaları, büyümeyi baltalayacak, ekonomik pastayı küçültecek ve yaşam standartlarını düşürecektir. Aynı zamanda vergi tabanını daraltacak, orta sınıfı aşındıracak ve sermaye sahipleri ile geleneksel işgücü arasındaki eşitsizliği genişletecektir.

Dolayısıyla hükümetler, yapay zekanın neden olduğu kısa vadeli kesintileri hafifletmek için vergileri artırmayı ve gelirleri yeniden dağıtmayı planlasa da uzun vadede daha büyük düşünmeleri gerekecek. Aslında, politika yapıcılar, emeğin büyümenin kilit bir motoru olduğu varsayımından başlayarak, geçerli ekonomik modelleri ve ilkeleri yeniden düşünmek zorunda kalacaklar. Yapay zeka çağında, çalışanlar büyümeyi sağlamak için çok az şey yapabilir, ancak bu tarihsel dönüşümden faydalanmaları gerekir.

Bu yazı, 22 Haziran 2023 tarihinde Project Syndicate’te “An Economic Model for the AI Age” başlığıyla yayınlandı. Kısaltılarak hazırlanan çeviride editoryal düzenleme yapılmıştır.

DAMBISA MOYO

Ekonomist. Dünya Bankası ve Goldman Sachs’ta çalıştı. The Wall Street Journal, Financial Times, The New York Times ve Time dahil olmak üzere, uluslararası finans ve ekonomi dergilerinde yazarlık yaptı. Edge of Chaos: Why Democracy Is Failing to Deliver Economic Growth – and How to Fix It (2018) kitabının ve How Boards Work: And How They Can Work Better in a Chaotic World (2021) kitabının yazarı.