ANALİZ
Ulusal Güvenliğe Bütüncül Yaklaşım: Çin’de Milli İstihbarat Nasıl Çalışıyor?
“Herkes devletin güvenliğinden sorumludur.” Çin’in istihbarat alanında izlediği bu yaklaşım, devletin, toplum üzerindeki kontrol mekanizmasında elini güçlendirirken ülkenin güvenlikleştirmesinin casuslukla mücadele üzerinden yapılmasını sağlıyor.
Devletlerin güvenliği, istikrarı ve çıkarlarını korumaları noktasında gerekli araç setleri içinde yer alan istihbarat operasyonları ve istihbarat toplama faaliyetleri, başta bilgiye dayalı karar alma ve tehditlerin önceden tespiti olmak üzere pek çok açıdan kritik önem taşıyor. Benzer şekilde bir ülkeye yönelik casusluk faaliyetlerinin tespiti veya bunların gerçekleşmeden önlenmesi de ulusal güvenlik için hassasiyetle takip edilmesi gereken noktalar. Söz konusu ülke Çin Halk Cumhuriyeti olduğunda, bu aşamaların yalnızca bir istihbarat savaşı olmadığı, aynı zamanda bu istihbarat savaşını düzenleyen, sınırlarını belirleyen ve istihbaratı ulusal güvenlikle ilişkilendiren bir hukuk savaşına döndüğü görülüyor. Özellikle 2012 yılında Xi Jinping’in ÇKP Genel Sekreteri olarak seçilmesi ve 2013 yılında Çin Devlet Başkanı olarak göreve başlamasının ardından, 'Ulusal Güvenliğe Bütüncül Yaklaşım' kavramı altında çok sayıda yasa çıkarıldı ve güvenlik kavramının yasal altyapısı oluşturuldu. Bu yasalar arasında özellikle 2017 yılında çıkarılan “Ulusal İstihbarat Yasası” ve 2014 yılında çıkarılan ancak 2017 ile 2023 yıllarında revize edilen “Casusluğa Karşı Koyma (Kontrespiyonaj) Yasası” incelendiğinde, Çin’in casuslukla mücadele yaklaşımının zaman geçtikçe daha geniş kapsamlı bir boyuta ulaştığı, casuslukla mücadelenin topyekûn bir mücadele şekline getirilerek tabandan tavana bir sorumluluk ağının oluşturulmak istendiği görülüyor. Ayrıca ulusal istihbaratın uygulandığı organlarda teşkilatlanmanın yapılandırılması ve güvenlik organları arasındaki koordinasyonun güçlendirilmesine odaklanıldığı fark ediliyor. Özellikle günümüzde “Yeni Nesil Soğuk Savaş” veya “Soğuk Savaş 2.0” tarzı tanımlamalarla ifade edilen mevcut konjonktürdeki ABD-Çin rekabetinin, fazla göz önünde bulunmasa da en az ticaret savaşları kadar bir istihbarat savaşlarına da dönüştüğünü hatırlamakta fayda var. Zira bu rekabet, Çin’in istihbarata karşı koyma noktasında yoğunlaşan hukuki faaliyetlerinin de altını dolduruyor.
Tüm bu süreçlerin ayrıntısına inmeden önce, Çin istihbaratındaki teşkilatlanmanın aşina olduğumuzdan farklı olarak, tek merkezden değil, ülke içerisindeki farklı güvenlik organları tarafından ayrı ayrı yürütülen bir faaliyetler bütünü olduğunu bilmek önemli. 2017 yılındaki Ulusal İstihbarat Yasası’nda bu organlar “Milli İstihbarat Çalışma Grupları” başlığı altında toplanmıştır. Ancak uygulama noktasında bu organlar, birbirlerinden bağımsız süreçler yürütmektedirler. Bu organların görevi ise ilgili yasanın beşinci maddesinde şu şekilde tanımlanıyor;
“Madde 5: Devlet güvenlik organları ve kamu güvenlik organları ile askeri kurumların istihbarat organları (bundan sonra topluca "milli istihbarat çalışma kurumları" olarak anılacaktır), görev ve iş bölümünü takip etmek, birlikte iş birliği yapmak, istihbaratı tamamlamakla yükümlüdürler. İlgili her ulusal organ, ulusal istihbarat çalışma kurumlarıyla kendi işlevlerine ve görev bölümüne uygun olarak yakın iş birliği yapar.”
2017 yılındaki Ulusal İstihbarat Yasası, farklı rollere sahip bu organlar arasındaki bağı bir amaç bütünlüğü ile dengelemeyi amaçlıyor. Bu doğrultuda ilgili yasanın ikinci maddesinde şöyle bir ifade kendisine yer bulmaktadır;
“Madde 2: Milli İstihbarat çalışmaları, genel ulusal güvenlik perspektifine bağlı kalır, önemli ulusal karar alma süreçlerinde istihbaratı referans olarak sunar, ulusal güvenliği tehlikeye sokan tehditlerin önlenmesi ve azaltılmasına yönelik istihbarat desteği sağlar, ulusal siyasi gücü, egemenliği ve toprak bütünlüğünü korur; halkın refahını, sürdürülebilir sosyal ve ekonomik kalkınmayı ve diğer önemli ulusal çıkarları sağlar.”
Yasanın içeriğinde incelenmeye değer pek çok maddesi bulunurken, genel perspektiften bakıldığı zaman, istihbarat faaliyetini yürüten kişilere geniş yetkiler verildiği ancak bunun hukuka uygun şekilde gerçekleştirilmesinin zorunluluğunun hemen hemen her maddede belirtildiği görülüyor. Aynı zamanda istihbarat faaliyetlerine yardımcı olan kişilerin ödüllendirilmesi, haksız yere bir istihbarat organı veya yetkilisi tarafından yetki aşan bir faaliyet nedeniyle mağduriyet yaşayan kişi ve kurumlar için hukuk yolunun açık olduğunun ifade edilmesi de yasada altı çizilen diğer dikkat çekici noktalar.
Casusluğa karşı koyma yasası: Amaç ne?
Diğer taraftan ilk olarak 2014 yılında yayınlanan Casusluğa Karşı Koyma (Kontrespiyonaj) Yasası’na bakıldığında ise özellikle 2017 yılındaki ayrıntılı uygulama kanunu, 2021 yılında karşı casusluk önlemlerini kapsayan esaslar bağlamında kritik maddelere sahip. Yine 2023 yılında güncellenen biçimiyle Çin’in bu alanda kendini gerek mevzuatsal anlamda gerek casusluk faaliyetinin tanımı anlamında gerekse casuslukla mücadelenin vatandaşlar dahil olmak üzere ülkedeki tüm yapıların bir sorumluluğu olduğunun vurgulanması noktasında önemli maddelere sahip olduğu görülüyor.
Casusluğa Karşı Koyma (Kontrespiyonaj) Yasası’nın 2014 versiyonu incelendiğinde öncelikle casuslukla mücadelede sorumlu olan birimlerin tıpkı genel istihbarat faaliyetlerinde olduğu gibi Devlet Güvenlik Organları olduğu görülüyor. Bu kapsamda ilgili organların kendilerine ait iş bölümleri ve uygulama alanlarının olduğu vurgulanırken birimler arası koordinasyonun önerildiği ancak bununla ilgili sistematik bir yapının veya bir koordinasyon merkezinin henüz kurulmadığı dikkati çekiyor. 2023 yılındaki revizyona baktığımızda ise devlet güvenlik organlarının içlerine yalnızca casusluğa karşı güvenlik önlemleriyle ilgilenen “kilit birimler” kurulduğu ve bunların bağlı olduğu üst organlarının birbiri ile koordinesinin altının çizildiği ancak yine de bunun uygulama stratejisinin belirlenmediği görülüyor. 2023’teki yasada yer alan Kilit Birimlerin temel görevi; ilgili güvenlik organı içerisinde casuslukla mücadele için bir yönetim sistemi kurmak ve bu sistem paralelinde başta personellerin belirlenmesi, bu organ içerisinde casuslukla mücadele için alt fonksiyonel departmanların oluşturulması, personellerin eğitimi, deşifre olanların gözetim ve denetimi ve çeşitli fiziksel karşı casusluk önlemlerinin uygulanması süreçlerini içeriyor. Yani bu kilit birimlerle birlikte esasında her güvenlik organının kendi casuslukla mücadele biriminin kurulması öngörülüyor.
2014’teki yasada dikkati çeken ancak 2023’deki revizyonla kapsamı genişletilen önemli bir husus, casusluk eylemlerini önlemenin sadece devlet güvenlik organlarına ait değil ulusal güvenliğin sağlanması ilkesi paralelinde topyekûn tüm ülkenin bir sorumluluğu olduğuna dair ifadeler. Bu kapsamda 2023’teki yasanın sekizinci maddesinde geçen “Tüm vatandaşlar ve kuruluşlar, yasalara uygun olarak karşı casusluk çabalarını destekleyecek ve yardımcı olacak, devlet sırlarını ve bildikleri karşı casusluk çabalarının sırlarını koruyacaklardır.” ifadeleri, kontrespiyonaj noktasında halk dahil olmak üzere ülkenin bütün bileşenlerine sorumluluk yüklendiği görülüyor. Bu noktada Financial Times’ta yer alan ve Rus casusluk faaliyetiyle Çin’in faaliyetini karşılaştıran şu paragraf, Çin’in topyekûn casusluk ve casuslukla mücadele faaliyetlerinin önemini gözler önüne seriyor; “Rus ajanları geceleyin bir denizaltıyı yüzeye çıkarıp küçük bir grubu bir kova kum getirmek üzere sahile gönderirken, Çinliler güpegündüz binlerce yüzücüyü, her biri sadece tek bir kum tanesi getirmek üzere, sahile göndermekte ve toplamda daha fazla kumla geri dönmelerini sağlamaktadır." Bu ifade Çin’in 2014 yılından ve hatta çok daha öncesinden itibaren istihbarat çalışmalarında uyguladığı tabana yayılan stratejinin aydınlatıcı bir tasviridir. Elbette yalnızca birey özelinde değil, 2023 yasasında yazılı ve görsel basına da casuslukla mücadele hususunda sorumluluk yüklenerek bu birimlerin kamuoyuna yönelik casuslukla mücadele konusunda hedefe yönelik tanıtım ve eğitim yürüteceği, ilgili yasanın on üçüncü maddesinde yer bulmaktadır.
Casusluğu tanımlamak
Şüphesiz ki 2014 yılında ilk şekli verilen ve 2023 yılında güncellenen kontrespiyonaj yasasının en dikkat çekici noktalarından biri neyin casusluk faaliyeti sayılacağı hususunda genişletilen tanım aralığıdır. Dördüncü maddede kendisine yer bulan casusluk faaliyetinin tanımı, altı ayrı alt başlıkta açıklanırken buralardaki ifadelerin net sınırlar içermemesi ve bunun devlet güvenliği kavramıyla eşleştirilerek devlet güvenliğini olumsuz etkileyecek hemen her davranışın potansiyel bir casusluk fiili olarak etiketlenebilecek olması, uygulamada Çin yönetimine geniş bir inisiyatif alanının bırakıldığını gösteriyor. Benzer şekilde otuz yedinci maddede geçen “Casusluğa karşı çabaların gerektirdiği hallerde ve ilgili devlet hükümlerine dayalı olarak; Devlet güvenlik organları, onay için katı formalitelere tabi olarak teknik soruşturma tedbirlerine başvurabilir.” ifadesi, son zamanlarda ortadan kaybolan Çinli elitlerin, eğer casusluk kapsamında soruşturma altında tutuluyorlarsa, hangi maddenin gazabına uğradıklarını görmek açısından önemlidir. Yasanın orta ve son bölümlerinde bahsedilen, casusluk faaliyetinin üçüncü bir devleti hedef alması durumunda da geçerli olması, casuslukla ilgili Çin devletine veri sağlayan birey veya kurumları ödüllendirecek mekanizmaların kararlaştırılması, siber güvenlikle ilgili casusluk faaliyetlerinin yasada kendine yer bulması ise 2014’ten 2023’e evrilen Çin’in Casusluğa Karşı Koyma (Kontrespiyonaj) Yasası’nın dikkat çeken noktaları.
Netice olarak, Çin Halk Cumhuriyeti dediğimiz aktörün küresel sistemde gün geçtikte dikkat çeken bir pozisyona oturması ve başta ABD tarafından olmak üzere liberal küresel sisteme yönelik bir tehdit oluşturduğuna dair farklı aktörlerden gelen görüşler, Çin’e yönelik daha derin analizleri, istihbari incelemeleri ve kapsamlı stratejileri doğuruyor. Çin’e karşı yürütülen bu stratejiler, Çin içerisinde ise güvenliğe yönelik daha kapsamlı adımlarla yanıt buluyor. Bu doğrultuda 2010 yılından bu yana ulusal güvenlikle ilgili on bir yeni yasanın çıkarıldığı veya mevcut yasaların gözden geçirilerek yayınlandığı görülüyor. Bunların içerisinde yer alan ulusal istihbarat ve casusluğa karşı koyma yasaları ise gerek ülkenin istihbarat faaliyetlerinin amaç ve kapsamının tanımlanması açısından gerekse hem istihbarat hem de casuslukla mücadele süreçlerinde vatandaşa kadar inen geniş kapsamlı bir sorumluluk ve faaliyet alanı oluşturulması noktasında önem taşıyor.
Milli istihbarat yasasının ve Casusluğa Karşı Koyma (Kontrespiyonaj) Yasası’nın tüm versiyonları, 2014’ten günümüze uygulamaya konan ve devlet güvenliğinin yasal yapısında devam eden önemli bir eğilimin altını çiziyor: Herkes devletin güvenliğinden sorumludur. Bu durum bir taraftan devletin kontrol mekanizmasında elini güçlendirirken, diğer taraftan ülkenin güvenlikleştirmesinin casuslukla mücadele üzerinden yapılmasını sağlamaktadır. Benzer şekilde bu yasalar, Çin’de ikamet eden yabancı bireylerin ve şirketlerin denetimi, incelenmesi ve sorgulanması noktasında Çin hükümetine mevzuatsal kolaylık sağlıyor. Özellikle 2023 yılında revize edilen casusluğa karşı koyma yasasında casusluk faaliyetinin tanımındaki keskin olmayan ifadeler, ayrıca sorgulamada istihbarat personellerine tanınan geniş yetkiler ve casuslukla mücadele noktasında yapılan gözetimin istihbarat yetkililerine sunduğu serbestiyet soru işaretlerine neden oluyor. Tüm bu bilgilerin ve yasal ifadelerin ötesindeki gerçeklik ise ABD-Çin arasında yaşanan büyük güç mücadelesinin yalnızca ekonomik, jeopolitik veya ticari değil aynı zamanda istihbarat alanında yaşandığıdır.
Lisans derecesini 2016’da Süleyman Demirel Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nde tamamladı. Aynı üniversitenin Uluslararası İlişkiler Ana Bilim Dalı’ndan “Bölgesel İhtilaflar Bakımından Güney Çin Denizi ve Çin Halk Cumhuriyeti’nin Bölge Politikaları” başlıklı tez çalışmasıyla mezun oldu. Doktora eğitimi esnasında Tayvan Dışişleri Bakanlığı tarafından verilen “MOFA Taiwan Fellowship”i kazanarak 2021’de Tayvan’da araştırmalar yapmak üzere National Chengchi Üniversitesi’nin Tayvan Güvenlik Araştırmaları Merkezi’nde (TCSS) misafir öğretim üyesi olarak buldu. Aynı yıl Uluslararası İlişkilerde Kaynayan Sular: Güney Çin Denizi başlıklı kitabını yayımladı. 2020’den itibaren Alanya Alaaddin Keykubat Üniversitesi’nde görev yapmakta olan Doğan aynı zamanda NATO-AB ortaklığında kurulan Finlandiya merkezli Hibrit Tehditlerle Mücadele Mükemmeliyet Merkezi’nin (Hybrid-CoE) uzman havuzunun bir üyesi ve NATO Deniz güvenliği mükemmeliyet merkezi (MARSEC COE) kritik altyapılar projesinin akademik danışmanıdır. Çalışma alanları Asya Pasifik bölgesindeki güvenlik kompleksleri, Güney Çin Denizi ihtilafı, gri bölge stratejileri, kritik altyapılar ve hibrit tehditlerdir.