×
RUSYA

ANALİZ

Türkiye-Rusya İlişkilerinde Değişen Dengeler: Ukrayna’ya Destek ve Tahıl Koridoru

Son dönemde Türkiye’nin Ukrayna’yla ilişkilerini daha üst seviyelere taşıma isteği, Rus kamuoyunda Türkiye’nin Rusya’dan uzaklaşarak Batı’ya dönme politikasının bir yansıması olarak değerlendiriliyor.
7 TEMMUZ'DA Ukrayna Cumhurbaşkanı Vladimir Zelenskiy’in Türkiye ziyareti, Türkiye-Rusya ilişkilerini tekrar gündeme getirdi. Zelenskiy’le yapılan uzun görüşmenin ardından Türkiye’nin Ukrayna politikasıyla ilgili basın açıklaması yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Rusya’yla ilişkilerde bazı gerginliklerin söz konusu olduğunu gösterdi. Erdoğan, “Ukrayna’nın NATO üyeliğini hakkettiğini ve Türkiye-Ukrayna dostluğunun daha da güçlendiğini” söyledi. Taraflar arasında yapılan görüşmenin ardından iki ülke arasında savunma alanındaki iş birliğini geliştirmek için "stratejik" anlaşma imzalandı. Bu anlaşma iki ülke arasında stratejik endüstriler alanında karşılıklı iş birliğinin desteklenmesini öngörüyor. Zelenskiy’nin Türkiye’den ayrılırken, Rusya’ya karşı savaşan Azak Ulusal Taburu'nun beş komutanıyla birlikte ülkesine döndüğü öğrenildi. Rusya’yla yapılan esir takası anlaşmasına göre, bu beş Azov komutanının, çatışmalar bitene kadar Ankara’nın güvencesi altında Türkiye'de kalması gerekiyordu. Zelenskiy ülkesine döndükten sonra Ukrayna Silahlı Kuvvetleri Genelkurmay Başkanlığı Ana Harekat Başkanlığı Başkan Yardımcısı Aleksey Gromov, Türkiye'den T-155 Fırtına obüslerin yakında Ukrayna'ya geleceğini duyurdu.

Rusya’daki yaklaşımlar 

Türkiye’nin Ukrayna’yla ilgili söz konusu kararları Rusya’da tepkiyle karşılandı. Bunun ardından Rusya Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov, komutanların Ukrayna'ya gitmesine izin verilmesiyle Türkiye’nin esir takası anlaşmasını ihlal ettiğini, bu konuda Rusya’yı bilgilendirmediğini söyledi. Ayrıca Peskov, “Ukrayna'nın NATO'ya üyeliğinin, Avrupa'nın zaten harap durumdaki tüm güvenlik mimarisi için çok çok olumsuz sonuçlar doğuracağını ve Rusya için mutlak bir tehlike ve tehdit teşkil edeceğini” ifade etti. Ardından Putin'in Türkiye'ye olası ziyaretinin belirsiz olduğu açıklandı.
 
Rusya, Türkiye'den olup bitenler hakkında bir açıklama yapmasını istedi ve bu açıklamaların sonraki anlaşmaları etkileyeceğini belirtti. Diğer yandan Rusya, “Türkiye’nin, Ukrayna’yla ilişkilerini geliştirmek için "mutlak hakka" sahip olduğunu kabul ettiğini ancak bu ilişkilerin gelişiminin Rusya’ya karşı olmamasını umduğunu” belirterek Türkiye’yle ilişkilerine kıymet verdiğini gösterdi. 

Fakat bu gelişmeler etrafında, Rus kamuoyu, akademi ve düşünce kuruluşu çevrelerinde Türkiye ve Türkiye-Rusya ilişkileriyle ilgili çeşitli görüşler dile getirildi. Türkiye’nin kararlarıyla ilgili görüşlerden biri Türkiye’nin zaten Batı blokunda olması nedeniyle güvenilmez bir aktör olduğu, Rusya’yla hiçbir zaman bir “müttefik” olmadığı ve olamayacağı yönündeydi. Rusya’da Ankara’nın, “Rusya ile Batı ülkeleri arasında bir seçimle karşı karşıya kaldığında şüphesiz Batı’yı seçeceği” düşünülüyor. 

Bu görüşü savunan çevreler, Rusya’nın mutlaka Türkiye’ye yönelik “karşı karar” alması gerektiğini savunuyor: "Kafkasya'dan Suriye'ye kadar yeterince hassas bir temas hattının olduğu, dolayısıyla bu coğrafyada Türkiye’ye üzerinde baskı kurulması gerektiği” öneriliyor. Bu noktada, açık bir biçimde nasıl bir adım atılması gerektiğine dair herhangi bir öneri öne sürülmese de önerilerden biri “Türkiye tarafından ihlâl edilen bir anlaşmaya karşı, Rusya’nın da başka bir anlaşmayı ihlâl ederek cevap vermesi gerektiği” yönünde.  

İkinci görüş, Türkiye-Batı ilişkileriyle ilgili. Bu görüşü savunan çevrelere göre Türkiye’nin kararı NATO ve Avrupa Birliği'ndeki müttefiklerin Türkiye üzerindeki baskısının bir sonucu. Ancak Batı’nın Türkiye’ye baskı yapmış olabileceğine dair bu iddianın altını dolduracak herhangi bir somut bilgi verilmiyor. Türkiye’nin, “Rusya’ya karşı daha sert, Ukrayna'ya karşı daha ılımlı bir tavır alarak ABD’nin öfkesini yumuşatmaya çalıştığı” belirtiliyor. 

Üçüncü bir görüş etrafında, Türkiye’nin karşılaştığı iç sorunlar nedeniyle dış politika değişikliğine gitmiş olabileceği değerlendirmesi yapılıyor. Bu iddiaya göre Batı’nın, Türkiye’ye iç sorunlarını çözme vaadi karşılığında Ankara’nın Rusya karşıtı, Ukrayna yanlısı bir tutum sergilediği öne sürülüyor. Fakat söz konusu görüşün altı doldurulmuyor.
 
Dördüncü görüşe göre Türkiye’nin Ukrayna’yla ilişkilerini daha üst seviyeye çıkarma isteğinin arkasında yatan sebep, Erdoğan’ın denge politikasından vazgeçerek Batı yanlısı bir politika izlemeye başlamasıyla ilgili: Türkiye ABD’yle ilişkilerini güçlendirmek istiyor ve NATO müttefikleriyle karşı karşıya gelmeyi geride bırakmak istiyor. Bu görüşü savunanlara göre, Türkiye ve Rusya arasındaki yakın ilişkilerin sonu geliyor. 

Tahıl Koridoru

Rusya’da üzerinde en az değinilen konu Rusya’nın tahıl anlaşmasını uzatmak istemediği meselesi. 18 Temmuz'da Türkiye-Ukrayna ve Türkiye-Rusya arasında imzalanan anlaşma sona eriyor. 22 Temmuz 2022’de imzalanan ve her 120 günde uzatılması öngörülen anlaşmayı 20 Mart 2023’te Rusya sadece 60 gün uzatabileceğini açıkladı. Mayıs’ta altığı kararla 18 Temmuz’a kadar uzatmıştı. Şimdi ise Rusya tahıl anlaşmalarının ikinci kısmının, yani Rusya-BM arasında imzalanan Karadeniz inisiyatifi olarak adlandırılan protokolün yerine getirilmediğini öne sürerek anlaşmadan tamamen çekilmek istiyor. Rusya’ya göre bu protokolle Rus tarım ürünleri ve gübrelerinin ihracatının önündeki engellerin kaldırılması gerekiyordu. Rusya, anlaşmanın kendisiyle ilgili kısmının uygulamasını eleştirmekle birlikte “Ukrayna'dan ihraç edilen tahılın neredeyse hiçbir zaman fakir ülkelere ulaşmadığını” iddia ediyor. 

30 Haziran'da Rusya Dışişleri Bakanı Sergei Lavrov, tahıl anlaşmasını uzatmak için hiçbir neden olmadığını, sonlandırılırsa da Rusya’nın, masrafları kendisine ait olmak üzere en fakir ülkelere tahıl tedarikini sağlayacağını söyledi. 5 Temmuz'da Peskov, tahıl anlaşmasının Rusya'daki kısmı uygulanmadığı için anlaşmanın uzatılmasına gerek olmadığını belirtti.

Rusya anlaşmadan çekilirse

Rusya’nın tahıl anlaşmasından çekilmesi iki sonuca yol açacak. Birincisi, Rusya Ukrayna’dan İstanbul’a gelecek olan tahıl taşıyan gemilerin güvenliğinden sorumlu olmayacak. Diğer bir deyişle tahıl gemileri teoride Rus savaş gemilerinin hedefi haline gelebilecek. Bu durumda tahıl transitinin güvenliğini Türk savaş gemileri üstlenecek. Daha önce, Kasım 2022'de, Rusya’nın tahıl anlaşmasından çekileceğine ilişkin açıklamasının ardından dönemin Savunma Bakanı Hulusi Akar anlaşmanın Rusya'nın katılımı olmadan uygulanacağını duyurmuştu. Bu da Türk savaş gemilerinin tahıl koridorunu aynı zamanda Rus savaş gemilerine karşı da koruması anlamına geliyordu.
 
İkincisi, Rusya kayda değer bir tahıl üreticisi ve ihracatçısı olarak dünyaya tahıl ihracatını Türkiye gibi üçüncü ülkeler olmadan doğrudan sağlamak istiyor. Rusya tahıl anlaşmasından ayrılarak ve Ukrayna tahıl ticaretini riskli hale getirerek hem Ukrayna’nın önünü kesmeyi hem de tahıl fiyatlarını artırmayı amaçlıyor. Ukrayna tahılına olan erişimin riske girmesi, Türkiye’nin iç tüketim için ihtiyaç duyduğu tahılı daha yüksek fiyatlarla Rusya’dan almasına yol açabilir. Bu da Türkiye’nin çıkarlarına ters düşüyor. 

Rusya tahıl anlaşmasında kalmak için bazı taleplerde bulunuyor. Bu taleplerin yerine getirilmemesi durumunda ise anlaşmadan ayrılacağını söylüyor. Diğer bir deyişle, Rusya anlaşmanın devam etmesini isteyen taraflara, buna Avrupa ve ABD da dahil, şantaj yapmaya çalışıyor. Türkiye ise anlaşmanın pazarlık aracı olarak kullanılmasını istemiyor. 

Rusya için de belirsizlik

Tahıl anlaşması aynı zamanda Rusya’nın da çıkarına. Rusya daha önce birçok kez anlaşmadan ayrılacağını açıklamış ancak daha sonra anlaşmada kalmaya devam etmişti. Rusya’nın anlaşmadan ayrılması öncelikli olarak Türkiye’yle ilişkisinin bozulmasına yol açacak. Şu an Rusya’nın Batı’yla dolaylı da olsa ticari ilişkisini sürdürebilmesine olanak sağlayan tek aktör Türkiye. Türkiye Rusya için bir nevi “nefes borusu”. Bu bağlamda Rusya Türkiye’ye bağımlı durumda. 

İkincisi, Rusya bu tahıl anlaşmasından da ciddi kâr elde ediyor. Kendi tahıl gemilerinin de güvenliğini sağladığı gibi malları sorunsuz ihraç edebiliyor. Savaştan kaynaklı olarak Ukrayna’nın tahıl ihracatı azalırken Rusya’nın artıyor. Rusya’nın anlaşmadan çekilmesi durumunda Türk boğazlarından yapılan transit geçişlerinde de sorunlarla karşılaşma riski var. Rusya bunun farkında.  

Bu bağlamda Rusya, tahıl anlaşmasında ayrılacağını dillendirerek baskı uygulamak ve bunu pazarlık kozu olarak kullanarak daha fazla çıkar elde etmek istiyor. Anlaşmadan ayrılması durumunda ise hem Ukrayna’ya hem de tahıl ithal eden Batı ülkelerine zarar vereceğini düşünüyor. Ukrayna ve Batı’ya zarar vermeyi de bir amaç olarak görüyor. Rusya’nın nasıl bir karar alacağını kestirmek için henüz daha erken ancak anlaşmadan ayrılması Rusya’nın çıkarına olmayacağı gibi Türkiye’yle ilişkisini olumsuz etkileyecek. Daha önce Rusya’ya tanınan bazı imtiyazlar gözden geçirilebilir. Türkiye’nin Ukrayna tarafına daha fazla yakınlaşmasına ortam sunarak Ukrayna sahasındaki ve Kazadeniz’deki güç dengesinin Moskova aleyhine değişmesine neden olabilir. Dolayısıyla Türkiye’ye ihtiyacı olduğu sürece Rusya’nın anlaşmada kalması daha çok çıkarına olacak.

SABİR ASKEROĞLU

Lisans öğrenimini Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Uluslararası İlişkiler bölümünde tamamladı. Aynı üniversitenin Uluslararası İlişkiler bölümünde yüksek lisans yaptı. İstanbul Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler bölümünden doktora derecesini aldı. Çeşitli düşünce kuruluşlarında görev yaptı. Askeroğlu’nun araştırma alanları, Rus dış politikası, Avrasya ve Ortadoğu'dur. Askeroğlu, Rusya'nın Büyük Güç Olma Stratejisi kitabının yazarıdır.