×
ASYA

ANALİZ

Reformistlerin Dönüşü: İran, Pezeşkiyan'dan Ne Bekleyebilir?

İran'da 2005'ten bu yana ilk reformist cumhurbaşkanının seçimine katılımın düşük olması, devlet ile toplum arasındaki derin uçurumu gözler önüne seriyor. Yeni Cumhurbaşkanı, reformist politikalarını uygulayabilmek için muhafazakar müesses nizamla baş etmek zorunda.
TEBRİZLİ, çok fazla tanınmayan bir reformist milletvekili, kalp cerrahı Mesud Pezeşkiyan, Cumhurbaşkanlığı seçiminde beş muhafazakar adayı yenerek İran'ın dokuzuncu cumhurbaşkanı oldu. Böylece 19 Mayıs'ta bir helikopter kazasında hayatını kaybeden sertlik yanlısı Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi'nin yerini aldı.  Pezeşkiyan'ın zaferi ve seçim yarışının dinamikleri, İran'ın siyasi durumu ve ülkenin geleceği hakkında önemli ipuçları veriyor.

Seçim İran’daki siyasi durumla ilgili ne gösteriyor?

İlk olarak, devlet ile İran toplumu arasındaki kopukluk hiç bu kadar yüksek olmamıştı. İlk turda, seçmenlerin yalnızca yüzde 39'u sandığa gitti. Bu, Mart ayında yapılan parlamento seçimlerindeki düşük katılımın ardından, İslam Cumhuriyeti'nde başkanlık seçimlerine katılıma ilişkin en düşük oran ve bu haliyle tarihi bir dibe vuruşa işaret ediyor. 

İkinci turda, Pezeşkiyan ve sertlik yanlısı Said Celili arasındaki yarışta, katılım %49,8 oldu. Bu da İran cumhurbaşkanlığı seçimlerindeki en düşük katılımlardan biri oldu. Pezeşkiyan’ın ikinci turdaki kampanyası, ilk turu boykot eden genç ve hayal kırıklığına uğramış insanları ikna etmeye yönelikti. Ancak sonuçlar halk arasındaki ilgisizlik ve hoşnutsuzluğun boyutunu gösteriyor.

İkinci olarak, reformistler ve muhafazakarlar arasındaki klasik ayrım artık geçerliliğini kaybetmiş görünmüyor. Zira seçim kampanyasında, muhafazakar kamp içinde radikal çizgideki Celili ile geleneksel muhafazakar ve parlamento sözcüsü Muhammed Bakır Galibaf arasında kıyasıya bir rekabet yaşandı.

Muhafazakar oyların bölünmesini önlemek için Muhafazakar liderlik teşkilatının tek bir aday altında birleşmeye yönelik baskısına rağmen iki aday da bunu kabul etmedi. İkinci tura geçildiğinde, ilk turda elenen Galibaf, Celili'yi destekledi ancak tüm destekçileri aynı şeyi yapmadı. Sonuçlar, Galibaf’ın oylarından bir kısmının Pezeşkiyan'a kaydığını ve zaferine katkıda bulunduğunu gösteriyor. 

Üçüncüsü, ülkede reformdan yana olanlar, statükoyu onaylayanlara üstünlük sağlamayı başarmış oldu. Bu, halk arasında sisteme yönelik yaygın ilgisizliğe, güvenlik güçlerinin toplumsal hoşnutsuzluğu şiddetle bastırma girişimlerine ve reformist - ılımlı figürlerin müesses nizam tarafından sürekli marjinalleştirilmesine rağmen gerçekleşti. İran'ın içinden gelen, marjinal bile olsa, reform talebi hâlâ hesaba katılması gereken bir hakikat.

Değişim ama sınırlı

Pezeşkiyan'ın geçmişi ve seçim kampanyası sırasında yaptığı açıklamalar, belirli düzeyde bir değişimi hedeflese de tekneyi sallamaya çalışmayacağını gösteriyor. Pezeşkiyan, tartışmalar ve açıklamalar sırasında sık sık dini lider Ayetullah Hamaney'e sadakat sözü verdi. İran'ın siyasi sisteminin sürekliliğini asla sorgulamadı. 

Müesses nizam tarafından bir tehdit olarak görülmüyor. Muhtemelen bu nedenle Muhafız Konseyi (adayları incelemekle görevli organ) tarafından onaylanarak seçimlere katılmasına izin verilen tek reformist aday ve Muhammed Hatemi'nin 2005'te görevi bırakmasından bu yana ilk reformist cumhurbaşkanı oldu.

Pezeşkiyan, 'İran İçin' sloganıyla sessizlerin sesi olmayı, protestoculara yönelik baskılara karşı çıkmayı ve kadınların başörtüsü takma konusunda özgür iradelerini desteklemeyi vaat etti.

Görev süresi boyunca, daha önce reformistlerin ve ılımlıların iktidarına tanık olmuş, ancak günlük yaşamlarında pek somut bir değişiklik görmemiş, büyük ölçüde hayal kırıklığına uğramış bir nüfusu kazanmaya çalışacak. Bu tür değişim adımları, muhtemelen internet kısıtlamalarının sona ermesi için baskı yapmak ve kadın veya azınlık hakları da dahil olmak üzere bazı sosyal özgürlükleri teşvik etmek olacak.

Pezeşkiyan'ın seçim kampanyası, dış politikada, yaptırımların hafifletilmesi, ülkenin ekonomik koşullarının iyileştirilmesi ve bölgesel savaşın eşiğinden uzaklaşılması için nükleer müzakereler de dahil olmak üzere Batı ile iyi ilişkiler kurulmasına odaklandı. Ayrıca Reisi'nin Arap ülkeleriyle yakınlaşmasını da överek, Batı ile ilişkiler dışındaki konularda önceki yönetimin dış politika programını büyük ölçüde sürdüreceğinin sinyalini verdi.

İlk zorluklar

Pezeşkiyan’ın önündeki ilk zorluk, siyasi programının uygulanmasını sağlayacak kabine üyelerini seçmek olacak. Kabine üyeleri için muhafazakarların çoğunlukta olduğu Parlamento’nun onayını almak zorunda. Bu da biraz zamana ihtiyaç duyan bir dengeleme hamlesini gerektirecek.

Sinyaller, reformistlerin böyle bir kabine listesi hazırlamadığını gösteriyor. Zira reformistler için bile seçim sonuçları biraz sürpriz oldu. Reisi'nin kazasından önce ülkedeki genel beklenti, muhafazakar güçlerin en az beş yıl daha iktidarda kalacağı yönündeydi.

Bazı isimler şimdiden ortaya atılıyor. Bunlar arasında Abbas Arakçi'nin Dışişleri Bakanı olarak atanma olasılığı da var. 

Seçim kampanyası sırasında Pezeşkiyan'ın dış politika danışmanlığını yapan eski dışişleri bakanı Cevad Zarif'in aksine, Arakçi muhafazakar cephede büyük ölçüde olumlu karşılanıyor. Arakçi, nükleer anlaşma müzakerelerinde de önemli bir rol oynamıştı.

Kabine açıklandığında, Pezeşkiyan’a yönelik en büyük meydan okuma muhafazakarlardan gelecek. Şu anda bölünmüş olsalar da, önümüzdeki aylarda iktidardaki reformistlerin oluşturduğu ortak tehdit karşısında birleşmeleri muhtemel. Muhtemelen, kontrolleri altındaki tüm seçilmiş ve seçilmemiş kurumları, Pezeşkiyan'ın adımlarını baltalamak için kullanacaklar. Özellikle de muhafazakarların gücünü veya çıkarlarını tehdit ettiğini algılandıklarında.

Bu bağlamda Batı ile ilişkileri iyileştirmek oldukça zor bir iş olacak. Zira muhafazakar isimlerin çoğu, ABD ile bir anlaşmayı veya görüşmeyi potansiyel tehdit olarak görüyor. 

Dahası, bölgede İsrail ile artan gerginliğin yarattığı zorluklar veya küresel düzeyde ABD'nin müstakbel başkanı konusundaki belirsizlik ve Avrupa'daki son seçimler ışığında Batı'nın İran'a yönelik genel duruşu hesaba katıldığında Pezeşkiyan’ın üzerinde kritik bir siyasal baskı olacak. 

Pezeşkiyan'ın üstlendiği görev bu nedenle çok ağır. Ancak, tekneyi sarsmadan, sisteme sadık kalarak ve İslam Cumhuriyeti'nin kaybettiği toplumsal meşruiyeti yeniden kazanması gereken bir zamanda iktidara gelerek, gerekli, ancak sınırlı bir değişim sağlamak için iyi bir konumda olacak.


Bu yazı Chatham House’da, 08 Temmuz 2024’te “Iran under Masoud Pezeshkian: Aiming for change without rocking the boat” başlığıyla yayınlandı. Çeviride editoryal düzenleme yapılmıştır.