ANALİZ
"Polikriz" Çağında Uyurgezerlik: Jeopolitik, Davos’un Kurduğu Dünyayı Tehdit Ediyor!
Bugün karmaşık bir “mega sorunlar” yumağı geleceğimizi tehdit ediyor. Salgın hastalıklar, enflasyon, yapay zeka, algoritmalar, robotik ve otomasyondaki gelişmeler, dünya üzerinde eşitsizlik, otoriterlik, hibrit savaş riskini artırıyor. Bu polikriz çağında bir uyurgezer gibi yaşıyor.
THOMAS MANN'IN Davos'ta geçen, ölümcül bir hastalık ve yaklaşmakta olan bir dünya savaşını konu alan klasik romanı Büyülü Dağ, neredeyse bir asır önce yayınlandı. Ancak Dünya Ekonomik Forumu bu yıl yine Davos'ta toplanırken, içinde yaşadığımız dünya, Mann'ın romanında resmedilen dünyayla rahatsız edici benzerlikler taşıyor (G.Rachman).
Bugün birbiriyle bağlantılı bir dizi “mega tehdit”ler yumağı geleceğimizi tehlikeye atıyor. Bu tehditlerden bir kısmı uzun süredir oluşumunu sürdürürken diğerleri daha yeni. Pandemi öncesi dönemde inatla düşük seviyelerde seyreden enflasyon, bugün yerini aşırı yüksek tırmanışa bıraktı. Negatif arz şokları, gevşek para ve maliye politikalarının etkileriyle birleştiğinden, uzun vadeli durgunluk (zayıf talep nedeniyle sürekli olarak düşük büyüme) stagflasyona dönüştü.
Bir zamanlar çok düşük hatta negatif düzeylerde olan faiz oranları şimdi hızla yükseliyor, borçlanma maliyetlerini artırıyor ve birbirini izleyen borç krizleri için risk yaratıyor. Hiper-küreselleşme, serbest ticaret, offshoring (üretimi farklı ülkelere yayma) ve “stoksuz tedarik” zincirleri çağı, yerini yeni bir deglobalizasyon, korumacılık, ulusal üretim (ya da “müttefik-dost” ülkelerle üretim), güvenli ticaret ve "stoklamaya dayalı tedarik” zincirleri çağına bıraktı.
Diğer taraftan, yeni jeopolitik tehditler hem soğuk hem de sıcak savaş riskini artırıyor ve küresel ekonomiyi giderek daha fazla baltalıyor. İklim değişikliğinin etkileri, tahmin edilenden çok daha hızlı ve daha şiddetli hale geliyor. Salgın hastalıkların daha sık, öldürücü ve maliyetli hale gelmesi muhtemel. Yapay zeka, makine öğrenimi, algoritmalar, robotik ve otomasyondaki gelişmeler, hepsi daha fazla eşitsizlik, kalıcı teknolojik işsizlik ve konvansiyonel olmayan savaşlar için daha ölümcül silahlarla hayatımızı tehdit ediyor. Tüm bu sorunlar, demokratik kapitalizme karşı tepkiyi körüklüyor ve hem sağda hem de solda popülist, otoriter, militarist ve aşırılık yanlısı hareketleri güçlendiriyor.
Benim burada mega tehditler olarak adlandırdığım şeye, başkaları "polikriz" diyor. Financial Times kısa süre önce bu kavramı, yılın moda sözcüğü olarak seçti. Uluslararası Para Fonu'nun genel müdürü Kristalina Georgieva ise “felaketlerin bir araya toplanmasından” söz ediyor. Georgieva, geçen yıl, dünya ekonomisinin "İkinci Dünya Savaşı'ndan bu yana belki de en büyük sınavıyla" karşı karşıya olduğunu ifade etti. Benzer şekilde, eski ABD Hazine Bakanı Lawrence H. Summers, bugün 2008 mali krizinden bu yana en şiddetli ekonomik ve mali zorluklarla karşı karşıya olduğumuzu savunuyor. Ve Dünya Ekonomik Forumu, en son yayınladığı Küresel Riskler Raporunda (rapor, elitlerin “parçalanmış bir dünyada işbirliğini” tartışmak üzere bu ay Davos'ta toplanmasından hemen önce yayınlandı) “benzersiz, belirsiz ve çalkantılı bir on yıl”ın gelmekte olduğu konusunda uyarıda bulunuyor.
Şimdi hangi terminoloji tercih edilirse edilsin, benzeri görülmedik, alışılmadık ve beklenmedik bir belirsizlikler çağıyla karşı karşıya olduğumuz konusunda yaygın bir fikir birliği var. Yakın vadede daha fazla istikrarsızlık, daha yüksek risk, daha yoğun çatışma ve daha sık çevre felaketlerini bekleyebiliriz.
İki savaş arası dönemde kaleme aldığı harika romanı Büyülü Dağ'da Thomas Mann, I. Dünya Savaşı'na yol açan entelektüel, kültürel ortamı ve çılgınlığı tasvir ediyor. Mann, taslağına savaştan önce başlamış olsa da, romanı 1924'e kadar bitirmedi ve bu gecikmenin nihai eser üzerinde önemli bir etkisi oldu. Hikayesi, Davos'ta ziyaret ettiği bir sanatoryumdan ilham alıyor. Ve hikaye yine bir sanatoryumda, şu anda DEF ile ilgili galaların düzenlendiği aynı dağ zirvesinde (Schatzalp Oteli’nde) gelişiyor.
Bu tarihsel bağlantı çok yerinde. İçinde bulunduğumuz mega tehditler çağı, 1914 ile 1945 arasındaki 30 yıllık trajik döneme, II. Küreselleşmenin ilk çağının 1914'te dünya savaşına gidişi engellemeye yetmediğini hatırlamakta fayda var. Bu trajediyi bir salgın (İspanyol gribi) izledi; ardından 1929 borsa çöküşü; büyük Buhran; ticaret ve kur savaşları; enflasyon, hiperenflasyon ve deflasyon; finansal krizler ve büyük temerrütler; %20'nin üzerinde işsizlik oranları. İtalya'da Faşizmin, Almanya'da Nazizmin ve İspanya ile Japonya'da militarizmin yükselişinin (İkinci Dünya Savaşı ve Holokost'la sonuçlanan) temelini oluşturan işte bu kriz koşullarıydı.
Ancak o 30 yıl ne kadar korkunçsa, bugünün mega tehditleri, polikrizleri de bazı yönlerden aynı ölçüde hatta daha fazla korkunç. Ne de olsa, iki savaş arası kuşak, iklim değişikliği, yapay zekanın istihdama yönelik tehditleri veya toplumsal yaşlanmayla ilişkili zımni yükümlülüklerle uğraşmak zorunda değildi. (Zira sosyal güvenlik sistemleri henüz başlangıç aşamasındaydı ve yaşlıların çoğu ilk emeklilik çeklerini alamadan ölmüştü.) Dahası, dünya savaşları büyük ölçüde konvansiyonel çatışmalardı, oysa artık büyük güçler arasındaki çatışmalar hızla daha alışılmadık yönlere evrilme riski taşıyor ve potansiyel olarak bir nükleer kıyametle sonuçlanabilir.
Bu nedenle bugün, yalnızca 1970'lerin en kötüsüyle (tekrarlanan negatif arz şokları) değil, aynı zamanda 2007-2008 döneminin en kötüsüyle (tehlikeli derecede yüksek borç oranları) ve 1930'ların en kötüsüyle karşı karşıyayız. Yeni bir "jeopolitik bunalım", kolayca üst üste katlanabilecek ve kontrolden çıkabilecek soğuk ve sıcak savaş riskini artırıyor.
Bu yıl Davos'ta toplanan hiç kimse mega tehditler çağının büyük romanını yazmıyor elbet. Yine de günümüz dünyası, insanın Mann'ı okurken aldığı önsezi duygusunu giderek daha fazla yansıtıyor. Pek çoğumuz zirvede rehavete kapılıyor ve aşağıdaki gerçek dünyada olup bitenleri görmezden geliyoruz. Adeta bir uyurgezer gibi yaşıyor, önümüzde duran her alarmı görmezden geliyoruz. Dağ sallanmaya başlamadan bir an önce uyansak iyi olacak.
Bu yazı 18 Ocak 2023 tarihinde Project Syndicate'te "Sleepwalking on Megathreat Mountain" başlığıyla yayınlandı. Çeviride editoryal düzenleme yapılmıştır.
New York Üniversitesi Stern School of Business'ta fahri ekonomi profesörü, Atlas Capital Team'de baş ekonomist, Roubini Macro Associates'in CEO'su. MegaThreats: Ten Dangerous Trends That Imperil Our Future, and How to Survive Them kitabının yazarı. Clinton yönetiminde Beyaz Saray Ekonomik Danışma Konseyi'nde uluslararası ilişkilerden sorumlu kıdemli ekonomist olarak yer aldı. Uluslararası Para Fonu, ABD Federal Rezervi ve Dünya Bankası'nda çalıştı.