×
ARAP DÜNYASI

ANALİZ

Irak’ta Yaklaşan Nüfus Sayımı: Ulusal Kimlik ve Sistem Tartışmaları Yeniden Alevleniyor!

Irak, kasım ayında nüfus sayımına gidiyor. Bu, Iraklılar için 27 yıl aradan sonra bir ilk. Sayım, ulusal kimlik ve siyasi sistem tartışmaları konusunda toplumsal tansiyonu yükseltirken, hükümet politikalarının seyri açısından da kritik bir önem taşıyor.
IRAK, kasım ayında nüfus sayımına gidiyor. Bu, Iraklılar için 27 yıl aradan sonra bir ilk. Normal şartlarda bir ülkenin basit bir iç gündemi olarak görülebilecek nüfus sayım işlemi, Ortadoğu coğrafyasında bulunan, işgale uğramış, yıllarca sağlam bir altyapı ve siyasi temel düzlemine sahip olamamış, etnik-mezhepsel çatışmalardan ve terör eylemlerinden dolayı yıkıma uğramış bir ülke olan Irak söz konusu olduğunda olağanüstü bir mesele haline geliyor.
 
Başbakan Muhammed Şii el-Sudani kısa süre önce yaptığı açıklamada, Irak'ın tüm illerinde nüfus sayımı yapmak amacıyla 20 ve 21 Kasım 2024 tarihlerinde sokağa çıkma yasağı uygulanacağını duyurdu. Sayıma yönelik çalışmalar devam ederken çeşitli adımlar da atılmaya başlandı. 

Yıllardır nüfusun etnik mezhepsel dağılımı konusunda aynı şeyleri tekrar edip duruyoruz. Arap, Kürt ve Türkmen kesim ve diğer azınlıklar arasındaki dağılıma göre Irak’ta %75-80 oranında Arap, %15-20 civarında Kürt bulunuyor. Kalan %5’lik kesim ise Türkmen, Asuri, Yezidi ve Şabak gibi gruplardan oluşuyor. %98’i Müslüman olan nüfusta Araplar içerisinde ise %60-65 civarında Şii bulunurken, Sünniler de %30-35 civarında. Gerçekleşecek sayımın bu oranları ne derece değiştireceği muallak. Ancak 20-21 Kasım 2024 tarihlerinde yapılması planlanan nüfus sayımının gerçekleşecek olması bile kritik. Zira Saddam Hüseyin döneminden sonra ilk kez gerçekleştirilecek olması başlı başlına bir ehemmiyet taşıyor. Son genel nüfus sayımı, 1997 yılında, Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) altındaki üç il haricindeki 15 ilde yapılmıştı. Sayım sonucunda ülke nüfusu 22,33 milyon olarak açıklanmıştı. Bu kez IKBY dahil olmak üzere bir sayım yapılacak. Irak’ın toplam nüfusunun ise 43 milyon olduğu tahmin ediliyor.

Sonraki yıllarda yapılması planlanan sayımlar ise çeşitli sebeplerle ertelenmişti. Çatışma ve şiddetin azalmayışı, özellikle etkili faktörlerden biri oldu. Ertelenen sayımlar içerisinde önem taşıyanlardan biri de 2010 yılındaki ertelemeydi. Söz konusu tarihte tartışmalı bölgeler sebebiyle yaşanan gerginlik hasebiyle sayımlar ertelenmişti. 2020 yılında ise pandemi nedeniyle erteleme söz konusu oldu.

Sayımları önemli kılan bir başka husus ise içeriği. Sayımda mezhep ve etnik köken ifadeleri yer almayacak. Bu karar bir yandan eleştirilirken bir yandan da Iraklılık kimliği şemsiyesi altında bir bütünlük sağlanma potansiyelini de gündeme getiriyor. Irak’ta önceki sayımlardan bilindiği üzere Şiilerin üstünlüğü söz konusu. Bu durum Sünnileri azınlık konumuna getiriyor. “Şii çoğunluk Sünni azınlık” söylemi ise siyasetten sosyal yaşama her alanda kendini gösterebiliyor. Eleştirilen nokta ise siyasi sistemin ve anayasanın etnik-mezhepsel temel üzerine kurulduğu bir yapıda ve devlet sisteminde, nüfus sayımında da milliyetçilik ve mezhepsel bağlılık hususlarının göz ardı edilemeyeceği yönünde. 

Bir başka eleştiri noktası ise mevcut düzlemde yer alan verilerin Amerika merkezli bir perspektife sahip olduğu için gerçekleri yansıtmadığı yönünde. ABD işgali sonrasındaki düzene ve Paul Bremer öncülüğündeki eylemlere dayanan bir nüfus dağılımı istatistiği kullanıldığı ve bunun gerçek sonuçları göstermediği düşüncesi mevcut. Şu anki sistemde Şii çoğunluğun etkinliğine dayalı bir yapı var ve sayım sonucunda -eğer mezhep ve etnik köken ifadeleri de yer alırsa- ortaya çıkacak sonucun bazı kesimleri memnun etmeyeceği iddiası söz konusu. Çünkü sayım sonucunda ortaya çıkacak veriler Şii etkin sistemde değişikliklere yol açabilir. Ayrıca mezhepler ya da milliyetleri içermeyen bir sayımın, ülkeyi oluşturan bileşenler arasında bir denge oluşturulmasının da önüne geçeceği fikri bulunuyor

Eleştirilen başka bir nokta, bu kararın 2005 anayasasıyla uyuşmazlık oluşturması. Anayasanın Irak kimliğini Araplar, Kürtler, Türkmenler ve diğer gruplar arasında bir ortaklık olarak tanıdığı düşüncesi, mezhepsel aidiyetin sayımdan kaldırılmasıyla çelişkili görülüyor. Aynı zamanda etnik bileşenler konusunda tam ve şeffaf bilgi edinilmesi için de bu ifadelerin sayımda yer alması gerektiği görüşü var. Özellikle Irak iç siyasetinde, toplumsal temelde ya da iç yapısal meselelerde çeşitli tartışmalar ve anlaşmazlıklar konusunda, etnik-mezhepsel veri tabanının sunacağı veriler daha önemli hale geliyor. 

Tüm bunlar yerel medyada dile getirilen düşünce ve iddialar. Ancak diğer yandan bakıldığında mezhep ve köken ibaresinin kaldırılması ulus devlet ve Iraklılık yönelimli bir bakış açısı olarak yorumlanabilir. Zira Bağdat’ın hedefi, Irak toplumunda farklı bileşenlerden oluşan bir bölünmenin önlenmesi. Aynı zamanda sayımın siyasallaşmasının da önüne geçebilmek. Nitekim hükümet kanadında sayımın siyasi değil ekonomik amaca odaklandığı dile getiriliyor. Ekonomik hedefler ve kalkınma süreci çerçevesinde bir adım atıldığı vurgulanıyor. Ancak Irak’ta sosyal-toplumsal faaliyetlerden günlük yaşama kadar her alanda siyasi etkiyi görmek mümkün. 

Irak hükümeti, sayımın nüfus sorunlarının giderilmesi ve kalkınma hedefleri kapsamında önem taşıdığını gösterecek başka adımlar da attı. Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu (UNFPA) ile yapılan işbirliği mutabakatı bunlardan biri. Ayrıca sayım için belirli aşamalar da oluşturuldu. Ağustos ayının sonlarında sayım için ilk aşamanın tamamlandığı belirtildi. 20 bin araştırmacı bu süreci yürütmek için eğitildi. Süreç boyunca planlama ve numaralandırma işlemleri gerçekleşti. İkinci aşama ise Kasım ayında gerçekleşecek. Nüfus ve konut sayımını içeriyor. Bunun için ise 120 bin araştırmacı eğitilecek. 

Bir başka adım ise Irak Planlama Bakanlığı tarafından duyuruldu. Nüfus sayımı faaliyetleri konusunda uzmanlaşmış dört uluslararası şirket, Irak genel nüfus sayımının yürütülmesinde rol oynayacak. ABD, Finlandiya, Kanada ve Çin merkezli şirketlerle sayımın kontrolü için işbirliği anlaşması yapıldı. Böylece sayımın başarısı ve doğruluğu konusunda etkin sonuç elde etmek hedefleniyor. 

Öte yandan 1947'de yapılan ve 1997 nüfus sayımıyla sona eren ilk resmi genel nüfus sayımından itibaren, 1977 ve 1987 nüfus sayımlarında mezhep belirtilmemiş, ancak din ve milliyet alanı dahil edilmişti. Mezhep faktörünün çıkarılması halk nezdinde de birtakım endişelere neden olmuş gibi görünüyor. Arap, Kürt ve Türkmen kesimler içerisinde kimliklerinin doğru bir şekilde temsil edilmeyebileceği veya sayılamayacağı doğrultusunda bir endişe ortaya çıkabilir. Nitekim Kerkük gibi kritik vilayetlerdeki sonuçlar çeşitli rekabetler ve ontolojik mücadeleler açısından da belirleyici olacaktır. Bu açıdan Türkmenler açısından bu sayımın ve şeffaf sonuçlara ulaşılmasının oldukça mühim olduğu söylenebilir. Demografik yapının değişimine etki edecek olması sayımları kritik hale getiriyor. 

Irak’taki çeşitli etnik mezhepsel kesimlerin nüfus sayımıyla ilgili endişelerine bakıldığında, her birinin kimliğini koruma konusunda ontolojik hassasiyetlere sahip olduğu anlaşılıyor. Örneğin 2017 yılında Kürt partiler, Şii milislerin Kerkük ve civarından Kürtleri uzaklaştırmasını demografik tehdit ve değişim olarak okudu. 1970’li yıllara dönüldüğünde de Baas partisi döneminde bir Araplaştırma politikası izlenmiş bu da Türkmen kesim ve diğer kimlikler açısından tehdit algısı oluşturmuştu. Ayrıca Türkmenlerin kimlik kaygıları ve tehdit algıları günümüzde de oldukça öne planda. Dolayısıyla sayım konusu, bu algı ve tehditler üzerinde etki oluşturan bir faktör.

Özellikle Kerkük için sayımın özel bir önemi var. Yakın zamanda gerçekleşen seçimler ve sonrasında yaşanan vali krizinin üzerine nüfus sayımı meselesi de Kerkük dengeleri açısından önem taşıyor. Ayrıca bazı kesimler açısından sayım, anayasanın 140. Maddesinin ihlali olarak nitelendiriliyor. 140. maddeye göre eyaletin statüsü nüfus sayımı, ardından referandum ve bölgenin Araplardan arındırılması yoluyla belirlenecekti. Ancak bu konu üzerindeki tartışmalar halen devam ediyor. 140. madde meselesi başlı başına bir analiz konusu olduğu için burada ayrıntılı değinmek zor. Özetle Kerkük’ün statüsünde 140. maddeye dayalı bir değişiklik yapılması hem Türkmenler hem Araplar açısından tedirginliğe neden oluyor.

Sonuç olarak Irak’ta Kasım ayında yapılacak nüfus sayımı her ne kadar siyasetten uzak tutulmaya çalışılsa da toplumsal, siyasi ve kültürel açıdan Irak toplumu için kritik ehemmiyet taşıyor. Irak bileşenleri açısından önemli olmakla birlikte ortaya çıkacak sonuçla beraber birtakım değişimlerin meydana gelme ihtimali de göz önünde bulunduruluyor. Nüfus sayımı, ulusal kimlik güvenliği esasında toplumun algısını ciddi anlamda yönlendirebilecek potansiyelde. Aynı zamanda hükümet planlarını da etkileyecektir. 

ŞEYMA KIZILAY

2016 yılında Erciyes Üniversitesi Uluslararası İlişkiler bölümünden mezun oldu. Yüksek lisans derecesini 2019 yılında Kırşehir Ahi Evran Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Anabilim Dalı’nda sunduğu “Uluslararası İlişkilerde Ulus İnşası Bağlamında Irak Örneği” başlıklı teziyle aldı. Doktora eğitimine Uludağ Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Anabilim Dalı’nda devam eden Kızılay, tez aşamasındadır. Çeşitli akademik çalışmaları bulunan Kızılay, farklı platformlarda çok sayıda analiz de kaleme almıştır. İngilizce ve orta düzeyde Arapça bilen Kızılay Ortadoğu çalışmalarına yoğunlaşmakla birlikte başlıca çalışma alanları arasında Afganistan, Pakistan, ontolojik güvenlik ve terörizm/güvenlik bulunmaktadır.