×
ABD

ANALİZ

Amerikan Oligarkların Trump Yanlısı Koalisyonu

ABD, Yaldızlı Çağ’dan ve 1930’larda bir kanser gibi yayılan faşizmden bir ders çıkardıysa o da şu olmalı: Gelir ve servetteki büyük eşitsizlikler, siyasi erkteki büyük eşitsizlikleri körükler.
ELON MUSK  VE girişimci David Sacks, geçtiğimiz ay Hollywood'da milyonerlerin davetli olduğu gizli bir akşam yemeği düzenlediler. Amaçları, Joe Biden'ı yenilgiye uğratmak ve Donald Trump'ı Beyaz Saray'a yeniden taşımak.

Davetli listesinde Peter Thiel, Rupert Murdoch, Michael Milken, Travis Kalanick ve Trump'ın hazine bakanı Steven Mnuchin gibi isimler yer alıyor.

Musk, sahibi olduğu Twitter/X üzerinden yaptığı paylaşımlarda, Biden karşıtı söylemlerinin dozunu artırıyor.

New York Times'ın analizine göre, Musk, bu yıl ayda ortalama en az yedi kez başkan hakkında paylaşımda bulundu. Yaşından sağlık ve göçmenlik politikalarına varıncaya dek çeşitli konularda Biden'ı eleştirdi ve "aşırı solun kuklası" olarak nitelendirdi.

Yine analizin devamında, Musk'ın aynı süre zarfında Trump lehine 20'den fazla paylaşımda bulunduğu belirtiliyor. Ayrıca Musk, eski başkanın karşı karşıya kaldığı davaları medya ve hukukun tarafgirliğine bağlıyor. 

Bilgi-Sermaye-İktidar Üçgeninde Sosyal Medya Gücü

Bu, hafife alınacak bir mesele değil. Nitekim Musk'ın X'te 184 milyon takipçisi var ve platformun sahibi olduğu için algoritmayı manipüle ederek paylaşımlarını gören kişi sayısını maksimize edebiliyor.

Bir sosyal medya şirketi yönetip otoriter liderleri destekleme noktasında Musk kadar ileri giden başka bir isme rastlamak mümkün değil. Zira Musk, Trump'ın yanı sıra, Hindistan'dan Narendra Modi, Arjantin'den Javier Milei ve Brezilya'dan Jair Bolsonaro'yu desteklemek için de platformunu kullanıyor.

Ticari çıkarları da var elbet. Örneğin, Hindistan'da, Tesla araçlarının ithalat vergilerini düşürmeyi başardı. Brezilya, SpaceX'in uydu internet hizmeti Starlink için yeni bir pazar oldu. Tesla bataryaları için kritik olan lityumu Arjantin'den temin etmeye başladı.

Tüm bunlar, çok daha derin bir anlam taşıyor. Musk, Thiel, Murdoch ve yandaşları, demokrasi karşıtı bir harekete öncülük ediyorlar.

Özgürlüklere Karşı

Milyarder teknoloji finansörü Peter Thiel, şöyle diyor: "Artık özgürlük ile demokrasi arasında bir uyum olduğuna inanmıyorum."

Peki, özgürlük, demokrasi ile uyumlu değilse ne ile uyumludur?

Thiel, Cumhuriyetçi JD Vance'in senatörlük kampanyasına 15 milyon dolar bağışta bulundu. Belirtmek gerekir ki Vance, 2020 seçimlerinin çalındığını iddia etmiş ve Biden'ın izlediği göçmen politikasının "ülkeye, daha fazla Demokrat seçmenin gelmesi" anlamına geldiğini belirtmişti. Ayrıca Vance, yeni dönemde Trump'ın potansiyel yardımcılarından biri olarak anılmakta.

Blake Masters, Arizona'daki Cumhuriyetçilerin ön seçim yarışı için en az 10 milyon dolar bağışta bulundu. Masters, 2020 seçimlerini Trump'ın kazanacağını iddia etmişti. Ayrıca modern Singapur'un otoriter kurucusu Lee Kuan Yew'e de hayranlık duyan bir isim.

Milyarderlerin parası, 2024 seçimlerine akmaya başladı bile. Americans for Tax Fairness tarafından hazırlanan yeni bir rapora göre, sadece 50 aile, 2024 seçimleri için daha şimdiden 600 milyon dolardan fazla para harcadı ki bu paranın çoğu, Trump'ın Cumhuriyetçi partisine gidiyor.

Blackstone Group'un milyarder başkanı ve CEO'su Stephen A. Schwarzman, 6 Ocak'ta ABD Kongre Binası'na yapılan saldırıyı, "ayaklanma" ve "ABD'nin değer verdiği demokratik değerlere bir hakaret" olarak nitelendirdi. Schwarzman, bugün Trump'ı destekliyor, kendi ifadesiyle: "Ekonomi, göç ve dış politikamız ülkeyi yanlış yöne götürüyor."

Enerji Sermayedarlarından Bağış Talebi

Trump, üst düzey bazı petrol yöneticilerinden kampanyası için 1 milyar dolar toplamalarını talep etti. Seçilmesi hâlindeyse Biden'ın kabul ettiği düzinelerce çevre kuralını ve yeşil enerji politikalarını derhâl iptal edeceği sözünü de verdi. Trump, bu durumun petrol yöneticileri için iyi bir "anlaşma" olacağını ve böylelikle sektöre yönelik vergi ve düzenlemelerden muaf tutulacaklarını belirtti.

İsviçre, Davos'ta geçtiğimiz ocak ayında düzenlenen Dünya Ekonomik Forumu'nda konuşan Jamie Dimon -ABD'nin en büyük ve en kârlı bankası JPMorgan Chase'in Yönetim Kurulu Başkanı ve CEO'su; ayrıca dünyanın en etkili CEO'larından biri- Trump'ın başkanlık dönemindeki politikalarına övgüler yağdırdı. Dimon'un sözleriyle: "Dürüstçe bir düşünün, Trump, ekonomiyi başarıyla büyüttü. Vergi reformu işe yaradı."

Bana göre, bu sözler saçmalık. Nitekim Trump döneminde, ekonomide 2.9 milyonluk kayıp yaşandı. Pandemiden önce bile, Trump dönemindeki istihdam artışı, Biden’ınkinden daha yavaştı.

Trump'ın vergi indirimi, JPMorgan Chase gibi büyük şirketlere ve Dimon gibi varlıklı bireylere yararken, maliyetler bütçe açığında dev bir delik açtı. Trump ve Bush'un vergi indirimleri ve bunların neticeleri olmasaydı, bugün federal borcun ulusal ekonomiye oranı düşmüş olacaktı.

Fakat milyarderlerin Trump ve Cumhuriyetçi partiye artan mali desteğinin sadece vergi indirimlerinden ve aleyhteki yasal düzenlemelerin geri çekilmesinden kaynaklandığını düşünmeyin. ABD'li oligarkların amacı, demokrasiye zarar vermek.

Kasım ayındaki bir podcastte, artık daha politik olup olmadığı sorulan Musk, bir itirafta bulundu: "Uygarlığa yönelik bir tehdit olarak gördüğüm 'woke' virüsüyle mücadeleyi politik olarak değerlendiriyorsanız, evet... 'Woke' virüsü, komünizmin kılık değiştirmiş hâlidir."

Komünizm Geri Mi Dönüyor?

ABD'nin eski nesil zengin muhafazakârları, Barry Goldwater gibi adayları desteklemişlerdi; çünkü ülkedeki kurumları korumak gibi bir gayeleri vardı. Musk, Thiel, Schwarzman, Murdoch ve demokrasi karşıtı diğer milyarder arkadaşları ise 1920'lerden sonra görülen hiçbir şeyi korumak istemiyorlar. Buna sosyal güvenlik, medeni haklar, hatta kadınların seçme hakkı da dâhil.

Thiel, şöyle diyor: "ABD tarihinde siyaset konusunda gerçekten iyimser olunabilecek son on yıl, 1920'lerdi. O tarihten bu yana, sosyal yardımlardan yararlananların sayısındaki büyük artış ve kadınlara tanınan hakların genişletilmesi -ki bu iki seçmen kitlesinin özgürlükçüler için zor olduğu bilinir- 'kapitalist demokrasi' kavramını bir oksimoron hâline getirdi."

Thiel'in belirttiği üzere, "kapitalist demokrasi" bir oksimoron hâline geldiyse, bunun nedeni, kamu yardımı ya da kadınların oy kullanma hakkına sahip olması değil; Musk ve Thiel gibi milyarder kapitalistlerin Trump ve etrafındaki neo-faşistleri destekleyerek demokrasiyi öldürmeye niyetli olmalarıdır.

1920'ler, ABD'deki Yaldızlı Çağ'ın son yıllarıydı. Zira bu dönemde, soyguncu baronlar, ulusal servetin büyük bir kısmını yağmaladı ve dolayısıyla ülkenin geri kalanı, yaşam standartlarını korumak ve üretilen mal ve hizmete olan genel talebi sürdürebilmek için yüklü borçlara girmek zorunda kaldı. Bu durum, pek de şaşırtıcı olmasa gerek.

Borç balonun 1929'da patlamasıyla Büyük Buhran'ı yaşadık. Ardından, Benito Mussolini ve Adolf Hitler tarih sahnesine çıkarak özgürlük ve demokrasiye karşı modern dünyanın tanık olduğu en büyük zararı verdiler.

ABD, Yaldızlı Çağ’dan ve 1930’larda bir kanser gibi yayılan faşizmden bir ders çıkardıysa o da şu olmalı: Gelir ve servetteki büyük eşitsizlikler, siyasi erkteki büyük eşitsizlikleri körükler. Tıpkı Musk, Thiel, Schwarzman, Murdoch ve diğer milyarderlerin şu an yaptıkları gibi ki böyle bir durum hem demokrasiyi hem de özgürlüğü yok eden diktatörler yaratır.

Faşist diktatörlerin yönetiminde ise kimse güvende olamaz; oligarklar bile.

Özgürlüğümüzden geriye kalanları da kaybetmek istemiyorsak, demokrasi karşıtı harekete, ülkenin demokratik kurumlarını Musk ve Thiel gibi oligarklardan ve Trump gibi neo-faşistlerden koruyan güçlü bir demokrasi yanlısı harekete karşılık vermeliyiz.


Bu yazı, The Guardian’da “Why is a group of billionaires working to re-elect Trump?” başlığıyla yayımlanmıştır. Çeviri yapılırken yazının belirli kısımlarında editoryal düzenleme yapılmıştır.