Mardin Artuklu Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler bölümü başkanıdır.
Muhammed bin Selman’ın Suudi politik sisteminde yükselmeye başlamasıyla birlikte Suudi devleti yeniden yapılandırılma sürecine girdi. Bu sürecin en önemli sonucu, ulema ve hanedan arasındaki güç ilişkilerinin dönüşmeye başlaması oldu.
Orta Doğu’nun askeri / ideolojik olarak çok kutuplu yapısı ve bu kutuplar arası derinleşen güvensizlik, Filistin meselesindeki çözümün önünü tıkayan temel faktörlerden biridir.
Orta Doğu güvenlik mimarisinde yaşanan köklü değişim, İsrail’in son dönemde iç politikada Filistinlilere, dış politikada ise komşu Arap devletlere karşı baskıcı ve tavizsiz bir politika izlemesine yol açtı.
Suudi devletindeki köklü reformlar iki aşamadan oluşuyor; ülkede gücün tek elde toplanması ve ekonomik kalkınmayı sağlayacak bir zihinsel dönüşümün tüm Suudi toplumunca özümsenmesi.
Uzun yıllar küresel ekonomiyle geliştirdiği iyi ilişkiler sayesinde bölgenin ticaret ve finans merkezi olmayı başaran BAE bu süreçte Suudi yönetiminin en önemli rakibi haline geldi.
Ülkedeki karar vericiler, ulemayı sistemden tasfiye ederek devleti yeniden yapılandırmayı, mevcut krizler karşısında ülkeyi selamete çıkaracak önemli bir tedbir olarak yorumluyor.