×
ÇİN
18.10.2023

ANALİZ

Tek Parti, Tek Ulus ve Hedefteki Azınlıklar: Çin’in Yeni Ulusal Kimlik Siyaseti

Son üç yılda Çin'in azınlıklar üzerindeki politikaları daha da sıkılaştı. Merkezi hükümetle ters düştüğü düşünülen yerel yetkililer görevden alınıyor. Söz konusu uygulamalar Çin'in etnik kimliklerini kalbinden vuruyor.
ÇİN'İN KUZEYİNDE özerk bir bölge olan İç Moğolistan'da sokak tabelaları iki dilde yazılıyor. Çoğunluğun ana dili olan Mandarin'in bloklu karakterleri bir tarafta. Diğer tarafta ise bölgedeki pek çok insan tarafından konuşulan Moğolcanın dikey olarak yazılmış yazısı var. Bu dil sadece tabelalarda değil; kafelerde ve sınıflarda da kullanılıyor. İç Moğolistan'da, komşu ülke Moğolistan'dan daha fazla Moğol yaşıyor. 

Aktivistlere göre Çin'de Moğol dili artık ölüyor, üstelik doğal nedenlerle değil. Merkezi hükümet üç yıl önce İç Moğolistan özerk bölgesindeki okullarda okutulan bazı derslerde Moğolca yerine Mandarin kullanılmasını istedi. Tepkilere yol açan bu kararın bir yıl sonrasında Çin yasama organı daha da ileri giderek özerk bölgelerin azınlık dillerinde eğitim vermesine müsaade eden düzenlemeleri iptal etti. Bugün İç Moğolistan'daki anaokulları tamamen Mandarin dilinde eğitim veriyor ve bölge halkının söylediğine göre üst sınıflarda da Mandarin dili giderek yaygınlaşıyor.

Çin Komünist Partisi hükümetin Çin genelindeki etnik azınlıkları asimile etmek için yıllardır sürdürdüğü çabanın bir ürünü de Moğolcanın gerilemesi. Bu grupların anakara nüfusunun %90'ından fazlasını oluşturan etnik grup olan Çinlilerle (Hanlar) resmî düzeyde aynı statüye sahip olması amaçlanıyor. Pratikte ise (genellikle Mandarin dilini konuşan) Çinlilerin baskın olduğu ve diğer grupların marjinalleştirildiği görülüyor. İç Moğolistan'ın Tongliao kentinde yaşayan 25 yaşındaki bir Moğol "Azınlıkların kendilerini fazla öne çıkarmasını istemiyorlar," diyor. "Dürüst olmak gerekirse, bizi Çinlilere (Hanlara) dönüştürmek istiyorlar." 

Komünist Parti 1949'da iktidara geldiğinde, Qing hanedanlığı (1644-1912) döneminde çizilmiş çok geniş sınırlara sahip, hantal, çok etnikli bir devlet devralmıştı. Komünist yöneticiler yeni ve geniş ülkelerini idare ederken Sovyetler Birliği'ni örnek aldılar. Çin'in sınırlarına yakın yerlerde yaşayan daha büyük etnik gruplara (Kazaklar, Koreliler, Moğollar, Tibetliler ve Uygurlar) kendi nominal özerk bölgelerini verdiler ve kendi dillerinde eğitim görmelerine izin verdiler. Bu gruplara ayrıca Çin'in zorluğuyla ünlü üniversiteye giriş sınavı Gaokao'da ekstra puan ve "tek çocuk" politikasından muaf tutulma gibi haklar da verildi. Bugün Çin'in resmî olarak tanınan 55 etnik azınlığı var (gerçi yüzlerce gayri resmî azınlığı olduğu da söylenebilir). 

Elbette azınlık grupları Çin'de her zaman ayrımcılıkla karşı karşıya geldiler. Hatta hükümetin uyguladığı zulüm 2008 yılında Tibet'te ayaklanmalara yol açtı. Ondan bir yıl sonra da Uygurların yurdu Sincan'daki olaylar patlak verdi. Yaşanan huzursuzluk Pekin'deki (çoğu Han olan) üst düzey yetkilileri tedirgin etti. Sovyetler Birliği'nin dağılmasından sonra Çin'in bazı bölgelerinin istikrarsız hale gelmesinden ya da Çin’den ayrılmaya çalışmasından endişe ettiler. Bu yüzden hükümet etnik farklılıkları bulanıklaştırmaya çalıştı. 2012'de liderliği devralan Xi Jinping döneminde ise bu çaba hız kazandı. Xi sık sık etnik birlik ve uyumdan bahsedip İç Moğolistan'a açıkça "etnik birliği koruma" çağrısında bulundu.

Son üç yılda Çin'in azınlıklar üzerindeki politikaları daha da sıkılaştı. Merkezi hükümetle ters düştüğü düşünülen yerel yetkililer görevden alındı. İlave gaokao puanları gibi avantajlar geri alındı. Çin'in etnik kimlikleri hakkında yazılan kitaplar yasaklanmaya başlandı. Bu tür yaptırımlar, 2020 yılında Fransa'daki bir müzenin, Hohhot'taki İç Moğolistan Müzesi ile işbirliği içinde planlanan Moğol İmparatorluğu'nun kurucusu Cengiz Han hakkındaki bir sergiyi iptal etmesiyle gündeme geldi. Fransa'daki müze, "Cengiz Han", "Moğol" ve "imparatorluk" kelimelerinin sergi materyallerinde kullanılmasının Çin hükümeti tarafından engellenmesini gerekçe gösterdi. 

Hükümetin etnik dillere karşı tutumu, gittikçe sıkılaşan politikalara başka bir örnek. İç Moğolistan özerk bölgesindeki kısıtlamalardan önce başka diller de hedef alındı. Kazakça, Korece, Tibetçe ve Uygurca okullarda eğitim dili olmaktan çıkarılıp yabancı dillere eşdeğer dersler haline getirildi. Tibet'te çocukların dörtte üçü artık Mandarin dilinde eğitim veren yatılı okullarda eğitim görüyor. Bu da evde Tibetçe konuşmak için daha az zaman harcadıkları anlamına geliyor. Söz konusu değişimler Çin'in etnik kimliklerini kalbinden vuruyor. Tongliao'da bir kadın "Moğolca konuşmuyorsanız size nasıl Moğol denebilir?" diye soruyor. 

Tek ulus, tek parti
 

Azınlık gruplara hala geleneksel kıyafet ve dans gibi unsurlarla kültürlerini yaşatma izni veriliyor. Yetkililer, banknotlarda standart Çince karakterlerin yanı sıra azınlık dillerine ait yazıların da yer aldığına dikkat çekmekten hoşlanıyor. Bütün bunlar tek bir ulusal kimliğin parçası olarak sunuluyor ve bu kimlik üzerinde en güçlü etki açık ara farkla Çin (Han) kimliğine ait. Yetkililer bu kimliği televizyon programları, resimli kitaplar ve sergilerle destekliyor. Pekin'deki Milliyet Kültür Sarayı'nda açılan bir sergide Han ve diğer etnik gruplara ait kalıntılar sergileniyor. Sergide, Çin ulusunun "büyük kaynaşmasının" Taş Devri'ne kadar geri götürülebileceği iddia ediliyor. 

Hükümet etnik azınlıklara uyguladığı muameleye dair pek çok gerekçe öne sürüyor. Yetkililer, Mandarince eğitiminin bu kesime iş bulmada yardımcı olacağını savunuyor. Halka ulusal bir kimlik aşılayarak sosyal istikrarı geliştirmeyi planlıyorlar. Ancak bazı bölgelerde bu kampanyaya yetkililerin gaddarlığı da dahil oluyor: Sincan bunun en büyük örneği. 2017'den bu yana belki de bir milyon Uygur ve bölgedeki diğer etnik azınlıklar "eğitim kamplarında" zorla tutuluyor. Hükümet terörizm ve ayrılıkçılığın kökünü kazımak için bunun gerekli olduğunu savunuyor. Eleştirmenler ise hükümeti Uygur kültürünü yok etmeye çalışmakla suçluyor. 

İç Moğolistan özerk bölgesinde de etnik gerginlikler yaşandı. Moğollar ve Hanlar otlakların kullanımı konusunda anlaşmazlığa düştüler. Ancak genel olarak bakıldığında bölge Sincan ya da Tibet'e kıyasla daha istikrarlı. Komünist Parti uzun zamandır İç Moğolistan'ı etnik ilişkiler bakımından örnek bir bölge olarak gösteriyor. Gruplar arası evlilikler yaygın. Birçok Moğol genci Mandarin dilini ana dilleri kadar akıcı şekilde konuşabiliyor. Bölgede merkezi hükümetin şüpheli bulduğu İslam gibi dinler ağırlıkta değil ve ciddi bir ayrılıkçı hareket de göze çarpmıyor. 

Bu yüzden Han etnik grubunun üyeleri bile son dönemde hükümetin İç Moğolistan'daki sert tutumuna şaşırıyor. Tongliao'da yaşayan bir Han kadını şöyle diyor: "Bu emirleri kimin verdiği hakkında hiçbir fikrimiz yok. Bu emirlerin sıradan insanlara ne gibi bir faydası var?" İnsanlar, Çin'in kültürel çeşitliliğe sahip olduğu gerçeğiyle gurur duyuyor. Pekin'deki üst düzey yetkililerse bu durumdan pek de memnun görünmüyor.


Bu yazı, The Economist’de 14 Eylül 2023 tarihinde “China’s push to create a single national identity” başlığıyla yayımlanmıştır. Çeviri yapılırken yazının belirli kısımlarında editoryal düzenleme yapılmıştır.