ANALİZ
Rusya'nın Yeni Savaş Ekonomisi
Putin hesap uzmanları tarafından yönetilen büyük askerî harcamaların ülkeyi iflastan kurtarabileceğine inanıyor. Ne var ki savaşa dayalı bir ekonomi, planlamacıların matematiği ne kadar iyi olursa olsun, sonsuza dek ayakta kalamaz.
RUSYA'DA, Sovyet ekonomik planlamasıyla dalga geçme geleneği, ekonomik sistemi iyileştirme çabaları kadar eskiye dayanıyor. Eski bir fıkrada geçen ifade şöyle: “Sahra Çölü’nde sosyalizm kurulsa ne olurdu?”. Cevap ise şu şekilde: “İlk başta, plandan başka bir şey olmaz, sonra ise kum kıtlığı başlar.” Eski ABD Merkez Bankası Başkanı Alan Greenspan'in çok beğendiği bir diğer fıkra ise Brejnev Dönemi'ne ait. Fıkra şöyle: Bir grup insan, Kızıl Meydan’daki askerî geçitte yürüyor. Fakat üzerlerinde askerî üniforma yerine bol takım elbiseler var. Bir yardımcı, Sovyet liderine koşuyor: “Leonid İlyiç, bu insanların kim olduğunu bilmiyoruz!” Brejnev cevap veriyor: “Sakin ol yoldaş, bunlar bizim en yıkıcı silahlarımız, Sovyet ekonomistleri.”
Rusya'nın Ukrayna'daki “askerî harekâtının” üzerinden iki yıl altı ay geçmesine rağmen, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, ülkesinde ekonomiyi planlayanların itibarından pek etkilenmiş görünmüyor. Bu bahar hükûmette yaptığı değişikliğin en çarpıcı sonucu, uzun süredir görevde olan Savunma Bakanı Sergei Shoigu'nun yerine, askerî deneyimi olmayan bir devlet ekonomisti Andrei Belousov'u getirmesi oldu. Bol takım elbiseler yerine, pahalı ve fit bir takım elbise giyen Belousov, kalkınma bakanı, ekonomiden sorumlu başkan yardımcısı ve başbakan yardımcısı olarak görev yapmıştı. Fakat bu göreve getirilmesinin bir nedeni var: Rusya'nın askerî harcamaları, şimdiden devasa rakamlara ulaşmış durumda -bazı tahminlere göre 2024 bütçesinin neredeyse üçte biri savunmaya ayrılmış durumda; bu, Sovyet sonrası Rusya tarihinde GSYİH'nın en yüksek oranı- ve bu rakamları, ancak bir ekonomist düzeltebilir.
Bu, en azından, Putin'in yalan söylemediği nadir açıklamalarından biri gibi duruyor. Bir diğer açıklama da Rusya'nın askerî teknolojisinin etkili bir şekilde yönetiminin, sivil sanayilerde de ülkenin "teknolojik egemenlik" -tam anlamıyla kendi kendine yeterlilik- elde etmesini mümkün kılacağı yönünde. Ayrıca büyük askerî harcamaların (bazen sosyal ve sağlık hizmetleri gibi insan sermayesi yatırımlarının ihmal edilmesi pahasına gerçekleşse de) ekonomik kalkınmayı tetikleyebileceği düşünülmekte. Bu bağlamda, Belousov, doğru bir tercih: Sovyet ekonomisinin matematik temelli eğitiminden dolayı, en yüksek otoritelerin her şeyi hesaplayabilme yeteneğine ve devlet parası ve müdahalelerinin her türlü krizi çözebileceğine şartsız inanıyor.
Gözlemciler, Belousov'u daha şimdiden “Askerî Keynesyen” olarak tanımladı bile. Bu, 20. yüzyıl başlarında devlet teşvikini savunan İngiliz teorisyen John Maynard Keynes'e yapılan aşağılayıcı bir atıf. Daha doğrusu, Belousov’un fikirleri, Sovyetler Birliği'nin çökmesine neden olan yaklaşımı (savunma harcamalarının sürdürülemez büyümesi ve ekonominin amansızca militarize edilmesi) anımsatıyor. Elbette, Belousov, profesyonel bir ekonomist olarak piyasanın terk edilmesini savunmuyor. Fakat yalnızca yoğun kamu harcamalarının değil; özellikle askerî harcamaların da kalkınmanın itici gücü olabileceği görüşünü destekliyor. Bu yaklaşımı, Putin’in yeni ekonomik modeli olarak tanımlamak doğru olur. Bu model, sadece Ukrayna'daki savaş nedeniyle değil; aynı zamanda onlarca yıllık Sovyet reçeteleri ve çarpık düşüncelerle şekillendi.
Tüm bunlar, Putin’in ilk yıllarındaki politikalarının bir bakıma değiştiğine işaret ediyor. Sonuçta, Putin, 1990’ların liberal reformlarının hemen ardından iktidara geldi ve iktidarının ilk yıllarında Rus ekonomisinin yeniden yapılandırılması ve liberalleşmesini destekler gibiydi. Ayrıca Rus lider, güçlü makroekonomik göstergelerin korunmasının ve devlet bütçesinin dengede tutulmasının önemli olduğunun da farkında. Bu nedenle, yönetiminde, merkez bankası başkanı olarak Elvira Nabiullina ve maliye bakanı olarak Anton Siluanov gibi rasyonel teknokratlara yer vermeye devam ediyor.
Fakat belirtmek gerekir ki, eski liberal reformculara kıyasla, Belousov'un fikirleri çok farklı. Putin, onu göreve getirerek, önemli piyasa unsurlarına da hesaba katarak esasen Sovyet ekonomisine geri dönüyor. Yeni model; devlet müdahaleciliğini, askerî-sanayi yöne öncelik vermeyi ve ithal ürünleri yerli üretimle ikame etmeyi hedefliyor. Aynı zamanda, tüketici taleplerini karşılamak için çeşitli Batı ürünlerinin paralel ithalatı gibi piyasa ekonomisi unsurlarını da içeriyor. Bu, ilginç bir deney, ancak uzun ve tehlikeli bir geçmişi olan bir deney. Üstelik büyük işletmelerin giderek kamulaştırıldığı, özel mülkiyetin korunmasına duyulan güvenin zayıfladığı ve piyasanın risk altında olduğu düşünüldüğünde bu, daha da önemli hâl alıyor. Dahası Kremlin bütçeyi dengelemek için yeterli parası olmadığını başka şekillerde de gösterdi. Orta sınıfa yönelik vergileri artırması, buna bir örnek.
Bazı Sovyet selefleri gibi, Putin de hesap uzmanları tarafından yönetilen büyük askerî harcamaların ülkeyi iflastan kurtarabileceğine inanıyor. Ne var ki komünist rejimin çok geç öğrendiği üzere, savaşa dayalı bir ekonomi, planlamacıların matematiği ne kadar iyi olursa olsun, sonsuza dek ayakta kalamaz. Putin ve Belousov, böyle bir yaklaşımı benimseyerek, zorluklarla elde edilmiş Rus liberal ekonomi temellerinin geriye kalan kısmını da riske atabilirler. Ekonomik reformcuların otuz yılı aşkın bir süre önce oluşturduğu bu ilkeler, ülkenin giderek yalnızlaştırılmasına rağmen, bugüne kadar Rus sistemini nispeten istikrarlı sürdürdü. Bu ilkeler ortadan kalkarsa, daha büyük bir çöküşü önlemek hiç de kolay olmaz.
Brejnev'in Bol Takım Elbiseleri
Sovyet Dönemi'ne dönersek, Moskova yönetimi, ülkenin ekonomisini dönüştürme çabalarının başarısında ve başarısızlığında her zaman kritik bir rol oynamıştı. Nikita Kruşçev Dönemi'nde (1953-64) ekonomik reformlar tartışılmış olsa da, Başbakan Alexei Kosygin, Brejnev'in onayıyla, sosyalist ekonomiyi yeniden canlandırmayı ilk kez Brejnev Dönemi'nde denedi. Bu çaba, 1962'de Pravda gazetesinde ekonomist Evsei Liberman tarafından yazılan kışkırtıcı bir makale ile başladı. Liberman, işletmelerin, özellikle kârlarını nasıl kullanacakları konusunda, özerkliklerinin artırılması gerektiğini savunuyordu. Bu argümanın dile getirilmesi tesadüf değildi. Evet, Sovyet Dönemi'nde Pravda'da yayımlanan bir makale, sıradan bir makale değil; neredeyse bir talimat niteliğinde olurdu. Bu durumda, yetkililerin Sovyet ekonomisinin reform için zaten olgunlaştığını ve değişim için uygun bir an olduğunu düşündükleri anlamına geliyordu.
Böylece sözde ekonomik mekanizmanın nasıl yeniden düzenleneceği konusunda Sovyet basınında ve yetkililer arasında bir tartışma başladı. 1965 başlarında, Liberman, “The Communist Flirtation With Profits” başlıklı bir manşetle, Time dergisinin kapağında yer aldı. Nihayet, Kosygin, o sonbahar, meşhur hükûmet raporunu yayımladı. Böylece Kosygin, ekonomistler arasındaki tartışmaların ardından, işletmelere sınırlı bağımsızlık, gelirlerini kullanmada daha fazla özgürlük, hatta piyasa taleplerine karşılık olarak ürün yelpazelerini genişletme özgürlüğü verme önerisini resmen sundu. Bu, Sovyet şuurunda bir devrime işaret ediyordu: Ürünler, sadece Sovyet planlamasına göre üretilmekle kalmamalı; aynı zamanda satılmalıydı. Yine de, bu sadece bir deneydi; Kosygin'in reformları, şüpheciler arasında, biraz da ironiyle, “libermanizasyon” olarak anılır oldu.
Aslında reformlar, ekonominin dönüşümü ile aynı zamana denk geldi. O dönem, ekonomistler, Sovyet ekonomisini Ortodoks Marksizm-Leninizm'in basit bir dayanağından modern bir bilime dönüştürmek için matematiksel yöntemleri benimsiyordu. En önemli teori, optimal işleyiş teorisiydi. Bu teori, tüm sanayilerin ve vatandaşların ihtiyaçlarının dikkate alındığı, mükemmel dengelenmiş bir ekonomi yaratmak için kapsamlı hesaplamalar yapılabileceği fikrine dayanıyor ve bu şekilde, sosyalizmin işler bir modelinin mümkün olabileceğini iddia ediyordu. Yeni düşüncenin merkezlerinden biri, Merkezî Ekonomi ve Matematik Enstitüsü'ydü. Bu enstitüde, matematiksel yöntemlere dayanan yeni nesil ekonomistler, evrensel optimizasyon için sihirli bir formül arayışındaydı. Bu formülü ise bilgisayar teknolojisinin yardımıyla tasarlamayı umuyorlardı.
İşin büyüklüğü gerçekten ürkütücüydü. Sovyet ekonomistleri, haddelenmiş demir metallerden süt ürünlerine kadar her Sovyet malı için yazılması gereken binlerce planlama görevini ve on binden fazla malzeme dengesini, yani ham madde ve kaynakların planlanmasını nasıl organize edip dengeleyebilirlerdi? Sonuçta, tüm bunları idare edecek tek bir bürokrasi bile yoktu. Planlama görevleri, Devlet Planlama Komitesi (Gosplan) altında, malzeme dengeleri ise Devlet Tedarik Komitesi altında organize ediliyordu. Sovyet Dönemi'nin son yıllarında, Gosplan'ın 70 alt birimi ve yaklaşık 3.200 çalışanı vardı. Yıllık plan, düzinelerce cilt tutuyor ve bu, Gosplan’ın Ana Hesaplama Merkezi’nde hesaplanıyordu. Burada, Birleşik Krallık'tan alınan devasa bir bilgisayar iki katın tamamına ancak sığıyor ve makine odalarının altında, makinelerin soğutmak için artezyen suyu bulunuyordu.
Yine de bu olağanüstü çaba, Sovyet ekonomisini kurtarmada pek etkili olmadı. Ekonominin 1960'ların ikinci yarısında toparlandığı ve resmî büyüme rakamlarının çok yüksek olduğu doğru. Bu büyüme, reformların bir sonucuydu; ancak büyüme rakamlarının enflasyonist baskılarca tetiklenmiş olması muhtemel: Özgürlüğün en alt düzeyde olması, işletmeleri, ürün yelpazelerini genişletmeye ve buna bağlı olarak da fiyatları yükseltmeye itti. Asıl gerçek ise Kosygin reformlarının piyasa ve özel mülkiyetin olmadığı bir ortamda başarısızlığa mahkûm olmasıydı. Açık bir ekonomi olmadan, planlamacıların hesaplamaları, arz ve talebi dengeleyemezdi.
Politbüro Petrokrasisi
1960'ların sonlarına gelindiğinde, Sovyet ekonomisi başka bir sorunla, iş gücü sorunuyla karşı karşıyaydı. Diğer faktörlerin yanı sıra, uzun süredir iş gücü temin eden kırsal bölgeler verimliliğini yitirmişti. Şaşırtıcı bir şekilde, Putin de bugün savaş odaklı devletçi ekonomisinde benzer bir sorunla karşı karşıya. Fakat onun için bu durum, daha uzun vadeli demografik düşüşün, nitelikli Rusların yurt dışına göç etmesinin ve silahlı kuvvetlerin büyük çaplı yenilenme ihtiyaçlarının bir sonucu.
Brejnev, Aralık 1969'da, Merkez Komite'de iş gücü krizi ve diğer ekonomik sorunlar hakkında net bir konuşma yaptı. Konuşma o kadar sertti ki gizli tutuldu. Brejnev, belki de rakibi Kosygin'in reformlarının hiçbir işe yaramadığını göstermeye çalışıyordu. Bu arada, yaptığı eleştirilerde -verimsiz harcamalardan yeni teknolojilerin uygulanmamasına kadar- haklıydı. Moskova'nın maliyetli jeopolitik maceralara girişmesini mazur gösterir gibiydi. Bu mantık, bugün Putin'in benzer durumlarda başvurduğu mantığı şaşırtıcı bir şekilde öngörüyordu.
Brejnev'in ifadesiyle: "Güneydoğu Asya ve Orta Doğu'da emperyalizmin oyunlarını bozmamış olsaydık, ABD ve müttefikleri, sınırlarımıza daha yakın bir yerde, yeni saldırgan eylemler başlatmak için cesaret bulacaktı... Çekoslovakya'daki karşıdevrimci planları bozmamış olsaydık, NATO birlikleri yakında batı sınırımıza dayanmış olacaktı."
Başarısız olan diğer Rus ve Sovyet reformları gibi, Kosygin'in çabalarının başarısız olması da siyasi bir duraklama ile aynı döneme denk geldi. Bu duraklama, Ağustos 1968'de Sovyetlerin Çekoslovakya'yı işgal etmesiyle başladı. Ekonomik değişiklikler askıya alındı. Bunun tek nedeni, üst yönetimin bu değişikliklere yönelik ilgisinin azalması değildi. Bu dönemde, 1960'larda keşfedilen petrol sahalarının faaliyete geçmesiyle, Sovyet ekonomisine petro-dolar akmaya başladı ve petrol fiyatları, 1973 petrol krizinden sonra yükseldi. Artık reformlara hiç ihtiyaç kalmamış gibi görünüyordu. Putin Rusyası'nda olduğu gibi, süper güç, petrol ve gaza bağımlı hâle gelmişti. Öyle ki bu kaynakları, gıda ve sanayi ithalatını finanse etmek için kullanıyordu. Değişim isteği azaldı. Fakat Sovyetler, bu gelişmeden kısa bir süre sonra keşfedecekti ki böyle bir yaklaşım, sadece belirli bir süre için sürdürülebilirdi.
Bugünün Kremlin'i, Sovyet petrokrasi sisteminin on yıl içinde tükendiğini dikkate almalı. Sovyetler Birliği'nin 1979’da Afganistan'ı işgali ve Moskova'nın Washington ile nükleer silahlanma yarışına girmesiyle beraber Sovyet ekonomisi, neredeyse her sektörde açık vermeye başladı. Sovyetler Birliği'nin çöküşünden sonra, ekonomiyi serbestleştirmeyi amaçlayan yeni bir reformcu grup, devletin belirlediği fiyat kontrollerini kaldırdı ve saydığımız bu faktörler de böylece hiperenflasyona yol açtı. Bu bağlamda, ekonomik reformcular, 1960'ların popüler bir Sovyet filminin şu ünlü repliğini söyleyebilir: "Bizden önce her şey zaten çalınmıştı."
İşsizlikten kim korkar?
1990'lar, genellikle Rusya'nın büyük ölçekli ekonomik liberalleşme yılları olarak hatırlanıyor ve Putin'in şimdilerde tepki gösterdiği dönem olarak görülüyor. Aslında 1980'lerde, Mikhail Gorbaçov Dönemi'nde ekonomik reform girişimleri zaten vardı. Gorbaçov, Sovyet halkına sadece bazı siyasi özgürlükler değil; aynı zamanda ekonomik özgürlükler de sunmaya başlamıştı. Fakat Gorbaçov'un ekonomik reformları, o kadar hızlı tatbik edilmedi; işin sonundaysa tamamen durdu.
Gorbaçov, ekonomik girişim alanını kademeli olarak genişletmeyi amaçlıyordu: Hükûmet, yabancılarla ortak girişimlere ilk kez izin verdi, bazı ufak çaplı özel girişimlere ve hizmet sektöründe yarı özel şirketlerin kurulmasına imkân tanıdı. Ancak makine imalatı, her zamanki gibi, devlet desteğinde devam etti. Ekonomist Nikolai Shmelev’in hükûmetin sosyalizm altında işsizliğe izin vermesi gerektiğini alenen önermesi, Gorbaçov'u bir hayli öfkelendirdi.
Ekonomik reformlar için daha keskin bir yaklaşıma ihtiyaç duyulduğu netleşmişti. On yılın ilk yıllarından itibaren, genç ekonomistlerden oluşan gruplar, Leningrad ve Moskova'da önce gizli; ardından ise resmî seminerler düzenlemeye başlamıştı. Grubun Leningrad lideri, şehirde hem gayriresmî hem de resmî bilimsel atölye çalışmaları organize eden genç ekonomist Anatoly Chubais'ti ve benzer düşünen insanları bir araya getiriyordu. Moskova'da ise liderliği Yegor Gaidar üstlenmişti. Genç kuşağın en yetenekli ismi olarak görülen Gaidar, parti ve hükûmet için ekonomik analiz ve program planları hazırlama işine zaten dâhil olmuştu. Bu iki grup, az çok uyum içinde bir ekip oluşturdu. Radikal ve çok geniş kapsamlı ekonomik reformların gerekli olduğunu da çok geçmeden anladılar. Ayrıca sosyalist ekonominin gerçek bir dönüşümünün mümkün olmadığını bildikleri için mülkiyet özelleştirilmesinin farklı yollarını da düşündüler.
Perestroyka'nın son yılları, yoğun ekonomik tartışmalar ve reform grupları arasındaki rekabetlerle geçti. Merkez Komite, Haziran 1987'de, geleneksel eğitim almış birçok ilerici Sovyet ekonomistinin katıldığı bir ekonomi toplantı bile düzenledi. Özellikle ekonomist Alexander Anchishkin, Ekonomi ve Bilimsel ve Teknolojik İlerleme Enstitüsü'nün yeni başkanı olarak seçildi. Enstitü, Gaidar da dâhil olmak üzere, pek çok umut vadeden genç ekonomisti bünyesine kattı. Genç kadrosu arasında, Putin'in gelecekteki savunma bakanı Andrei Belousov da vardı.
Ne var ki Gorbaçov, daha cesur adımlar atmayı başaramadı. Sovyetler Birliği'nin büyük çaplı dönüşümündeki rolü muazzam olmasına rağmen, Sovyet ekonomisini yeniden tasarlamaya cesaret edemedi. Neticede ekonomi, gitgide ciddi bir krize girmeye başladı. Devasa bir dış borç, ekonomide durgunluk, gizli enflasyon, devasa bir bütçe açığı ve aynı zamanda ciddi derecede mal ve ürün kıtlığı yaşandı. Sovyetler Birliği'nin siyasi çöküşü, Ağustos 1991'de, Gorbaçov'a karşı darbe girişimi yapılmasından sonra, durdurulamayacak raddeye ulaştı ve tüm bu yıkımın doğal bir sonucuydu.
Daha az matematik, daha çok süt
Gorbaçov'un rakibi Boris Yeltsin, Sovyetler Birliği'nin çökmekte olduğunu ve iktidarı, ancak bağımsız (sadece siyasi olarak değil) bir Rusya'da elde edebileceğini anlamıştı. Yeltsin, Rusya'nın radikal ekonomik reformlar gerçekleştirmesi gerektiğini de fark etmişti. Fakat bu reformlar, çoğu piyasa ekonomisine hazır olmayan eski Sovyet cumhuriyetleriyle koordinasyon içinde yapılamazdı. 1991 sonbaharında, reform programını hazırlamaları için Gaidar’ın genç reformcularını davet etti.
Ayrıca liberal görüşlerinden dolayı "Chicago Boys" olarak adlandırılan genç ekonomistlere, hükûmetinin mali ve ekonomik birimlerinde kilit pozisyonlar teklif etti. Böylece Gaidar, Yeltsin’in en önemli ekonomik danışmanı oldu ve ardından başbakan yardımcısı olarak görev yaptı; Chubais, özelleştirmeden sorumlu bakan ve ardından mali istikrardan sorumlu başbakan yardımcısı oldu. Dahası reformlar uygulanırken, Rusya'nın başkanlık ve başbakanlık pozisyonları birleştirildi, bu da reformculara ihtiyaç duydukları siyasi desteği sağladı. (Reformlar, parlamentonun sert muhalefetiyle karşılaştı. Bu noktada Yeltsin’in desteği, onlara siyasi koruma sağlama açısından çok önemliydi.)
Böylece 1990'ların tartışmalara konu olan ekonomik reform süreci başladı. Gaidar, iç ve dış ticaret ile birlikte fiyatları da serbestleştirdi ve hükûmet, devlete ait mülkleri özelleştirmeye başladı. Bu zorunlu reformlar, Batı'da âdeta bir "şok tedavisi" olarak görülse de Gaidar, bu reformlara "defibrilasyon önlemleri" diyordu. Çünkü bu önlemlerin kıtlığın önüne geçeceğini; aksi takdirde mağazalarda satacak hiçbir şey kalmayacağını düşünüyordu. Serbestleştirme programı sayesinde raflar doldu ve piyasa işlemeye başladı.
Fakat reformcular, çok geçmeden hızla yükselen enflasyon, yeterli talep görmeyen malların üretiminin durması, askerî ve tarımsal harcamaların hızla düşmesi, çok sayıda askerî sanayi fabrikasının kapanması ve sosyal destek için para bulunmaması nedeniyle suçlandı. Şiddetli bir siyasi mücadele patlak verdi ve Gaidar hükûmeti -o dönemde böyle adlandırılsa da aslında Gaidar başbakan yardımcısı ve ekonomi ve maliye bakanıydı, daha sonra ise bakanlar kurulu başkan vekili oldu- sadece 1992'nin sonuna kadar sürdü.
Rusya’nın radikal ekonomistleri, ne kadar şiddetle eleştirilseler de piyasa ekonomisi kurmak gibi ciddi bir başarı elde etmişlerdi. Mağaza raflarını doldurmak gibi bir meselenin zorluğunu düşünün. 1970'lerin başlarında, Merkezî Ekonomi ve Matematik Enstitüsü bir tahminde bulundu. Buna göre, saniyede bir milyon işlem yapan bir bilgisayarın, planlı ekonominin her bir ürünü için devasa taleplerini yönetmek amacıyla 30.000 yıla ihtiyaç duyacağını belirledi. Ancak aynı sonuç, -Gaidar, Ocak 1992'de fiyat kontrollerini serbestleştirdikten sonra- neredeyse hiç planlama yapılmadan elde edilebiliyordu: Tüketici talebi, mağazaların dolu kalması için yeterliydi. Sovyet sibernetiğinin kurucusu Viktor Glushkov, her ineğin memesine sensör takarak süt üretiminin optimal hacmini hesaplamayı önermişti; artık optimal hacim, herhangi bir sensör olmadan, sadece piyasanın görünmez eli sayesinde belirleniyordu.
Liberal hayaletler
İlk nesil Sovyet ekonomik reformcularının çoğu 1930'larda, Yeltsin Dönemi'nde yetişen yeni nesil ise 1950'lerde doğmuştu. Bu nesil, Sovyet durgunluğunun en kötü yıllarında eğitim görmüş ve kendi kendini yetiştirerek Macaristan, Polonya ve Yugoslavya'daki sosyalist ekonomik reformları incelemişti. Ekonomik açıklık üzerine yazılar kaleme alan Macar ekonomist Janos Kornai, bu nesil için özellikle önemli bir isimdi. Sosyalist yanılsamaları aşmak, bu grubun başlangıçta ekonomik reformları gerçekleştirmesine ve ardından yönetimde önemli bir yer edinmesine olanak sağladı. Bu, yapısal reformları denetlemeye devam edebilecekleri veya Gaidar gibi akademiye çekilenler için reformların gerçekleştirilmesine danışmanlık yapıp öneriler hazırlayarak katkıda bulunabilecekleri anlamına geliyordu.
Fakat liberallerin siyasi sistemde kalıcı bir etki yaratabilmeleri için fikirlerini kurumsallaştırmaları çok önemliydi. Özellikle, Gaidar'ın reformlarını kabul eden az sayıdaki eski kuşaktan biri olan Yevgeny Yasin, gelecekteki merkez bankası başkanı Nabiullina da dâhil olmak üzere, Moskova Devlet Üniversitesi'ndeki birçok genç ekonomistin akıl hocası oldu. Ayrıca 1992'de Moskova'da kurulan yeni bir ekonomik enstitü, daha sonra tam teşekküllü bir üniversite olan Moskova Yüksek Ekonomi Okulu'na (HSE) dönüştü. Bu liberalizm yuvası, kısa sürede en iyi profesör ve araştırmacıları kendi bünyesine çekti ve Rusya'nın en seçkin araştırma kurumlarından biri hâline geldi. Fakat bu durum, aynı zamanda kurumu, rejimin hedefi hâline de getirdi. 2021'de, savaşın hemen öncesinde, üniversite yönetiminin değiştirilmesinin ardından, hükûmet, fakültedeki liberal profesörlerin büyük bir bölümünü tasfiye etti.
Rusya'nın federal bütçesinin neredeyse dörtte biri gizli. Ancak en sıkı "Putinistler" bile liberalizmi ekonomi eğitiminden ve ekonomi politikasından tamamen silip atamaz. Ekonomi danışmanı Maxim Oreshkin bir liberal olmayabilir ancak kendisi, bir teknokrat ve tipik bir Moskova Yüksek Ekonomi Okulu mezunu. Günümüz Rus muhafazakâr ve komünistleri, -"Putinizm"in tüm tezahürlerini destekleyenler- hükûmetin ekonomi yönetimindeki "liberallerin" varlığından şikâyetçi. Ancak Putin, kendisine zarar verebilecek tehlikeli riskleri almaktan kaçınıyor: İktidarının başlarında, birkaç liberal ekonomist, Putin'e makroekonominin, bütçe ve para politikasının temellerini öğretti ki bu gruba, Chubais ve Putin’in ilk yılında maliye bakanı olan Alexei Kudrin liderlik ediyordu. Elbette, Putin liberalizmden uzaklaştı ve neredeyse tüm reformcular kendilerini kenarda buldu. Geriye kalanları ise en iyi ihtimalle "rasyonel teknokratlar" olarak tanımlamak mümkün. Liberal olmayan karşı reformlar ve modernleşmeyi durduran bir otokratın, liberal modernleştiricilere ihtiyacı olmaz.
Bir ekonomist olarak Belousov'un yaklaşımı, liberallerinkiyle taban tabana zıt. Babası, Sovyetler'de matematiğe dayalı ekonomi ekolünün önemli bir ismiydi. Belousov da biraz basitleştirmek gerekirse, bu geleneğin bir takipçisi. Kamu parasını doğru şekilde harcadığınız takdirde sonuç alırsınız. Ekonomi felsefesi bunun üzerine kurulu. Teknolojik değişiklikler de önemli elbet. Belousov’un son yıllarda yeni teknolojiler üzerinde çok çalışması tesadüf değil. Fakat unutulmamalı ki teknolojik yenilikler, yalnızca kamu sektöründe gerçekleşmiyor. Dahası, bu yenilikler, dünyadan giderek izole olan bir ekonomide kesinlikle mümkün değil. Asıl gerçek şu ki, Putin’in yeni askerî-ekonomik modeli, ülkenin daha kırılgan hâle gelmesini önlemeyi önemli ölçüde zorlaştıracak gibi görünüyor.
Tersine gidiş: Omletten yumurtaya
Sovyet Gosplan çalışanları, şunu iyi biliyorlardı ki sosyalist sistem, bir proje için gereken sermaye miktarını abartılı hesaplıyor ve teknik yenilikleri de reddediyordu. Özel çıkar ve girişimin olmadığı bir devlet ekonomisinde, ne kadar çok para varsa, o kadar çok israf olduğunu anlamışlardı. Bu çelişkili Gosplan anlayışı, bugün yeni nesil Rus ekonomistlerince tamamen unutulmuş görünüyor. Bu yeni nesil, kamu harcamalarının etkinliğine ve askerî ekonominin hususi rolüne neredeyse dinî bir inançla bağlanan yeni bir "Putin modeli" inşa ediyor. Putin, bu ekonomistlere iddialı bir görev verdi: Kendi sözlerine göre, ekonomistler, silahlarla tereyağı arasında (yani askerî harcamalar ile sivil harcamalar) bir denge bulmak zorunda. Evet, devlet bütçesinde tereyağı için hiç para kalmamış olabilir. Fakat bu açık, Gaidar reformlarının verdiği itici güç sayesinde hâlâ varlığını sürdüren piyasa sektörü tarafından kapatılabilir.
Putin Rusyası'nın askerî harcamaları, neredeyse geç Sovyet dönemi ölçeğine ulaşmış durumda: Resmî olarak, GSYİH'nin payı açısından biraz daha az. Ancak yöneticiler rakamları açıklarken, federal bütçenin neredeyse dörtte birinin ne için harcandığının gizli olduğunu belirtmezler. Bu gizliliğin ardında kimsenin bilmediği bir sır yok. Para, utanç verici şekilde, "savunma ve güvenlik" adı altında ve devletten büyük mali sübvansiyonlar elde eden lobicilere harcanıyor. Belousov, ekonominin gelişimi hususunda katı bir devletçi görüşü savunuyor. Kendisi, tam da bu tür bir modeli hayata geçirmekle görevlendirildi.
Bu yazı, Foreign Affairs’te “Putin’s New War Economy” başlığıyla yayımlanmıştır. Çeviri yapılırken yazının belirli kısımlarında editoryal düzenleme yapılmıştır.