ANALİZ
Putin’in Savaşı ve Rusya: İçerden İtirazlar
Rusya’nın üst düzey yetkilileri ve özellikle de Rusya Ulusal Güvenlik Konseyi üyelerinin Ukrayna’yla savaşa karşı olmalarına rağmen Putin’in bu kararını onaylamak zorunda kaldıkları söylenebilir.
21 ŞUBAT 2022’de Rusya Ukrayna’nın ayrılıkçı bölgeleri olan Lugansk ve Dontsk’ın bağımsızlıklarını tanımasının ardından 24 Şubat’ta Ukrayna’ya karşı “özel operasyon” adı altından askeri müdahalede bulunarak işgal sürecini başlattı. Bu karar Rusya’nın Ukrayna’ya savaş açmayacağını düşünenler tarafından şaşkınlıkla karşılandı. Çünkü müdahale öncesi ABD, Rusya’nın Ukrayna’ya müdahale edeceğini dile getirirken, Rusya resmi makamları ABD’nin bu iddialarını yalanlamakta ve Rusya’nın herhangi bir şekilde Ukrayna’yı işgal hazırlığında olmadığını söylemekteydi.
Müdahale kararının ardından Rusya bu kararı meşru bir çerçeveye yerleştirmeye çalıştı. Rusya resmi devlet televizyonları Ukrayna’yı suçlu bulurken, Rusya’nın askeri operasyonunun “baskı altında olan Rusları kurtarmak için başlatıldığını” söylemekteydi. Ancak Rusya’da bu operasyonun baştan itibaren hatalı olduğunu ifade edenler de vardı. Örneğin, Rusya devleti tarafından desteklenen bir düşünce kuruluşu olan Rusya Uluslararası İlişkiler Konseyi’nden Andrey Kortunov, 26 Şubat’ta, yani askeri müdahaleden iki gün sonra yaptığı açıklamada, Rusya’nın Ukrayna’ya müdahalesinin haklı bulunamayacağını söyledi. Kortunov, Ukrayna’ya müdahale kararının Kremlin tarafından alındığını, Rusya Dışişleri Bakanlığındaki pek çok meslektaşının bu kararla ilgili herhangi bir bilgilerinin olmadığını ve hatta olanları gördüklerinde “çok şaşırdıklarını, şoke olduklarını ve dahası yıkıldıklarını” belirtti. Kortunov’a göre Putin'in asıl planı operasyonu iki hafta içinde tamamlamaktı. Kortunov, eğer operasyon sınırlı tutulabilir ve az kayıpla tamamlanabilirse, Putin’in başarılı sayılarak popülaritesinin zarar görmeyeceğini; aksine savaş uzarsa Putin’e olan güvenin büyük olasılıkla keskin bir şekilde düşeceğini öne sürdü.
Önde gelen muhalif gazetelerden biri olan Nezavisimaya Gazeta Genel Yayın Yönetmeni Konstantin Remçukov Ukrayna’yla savaşın dördüncü gününde, 28 Şubat 2022 tarihinde, Rusya’nın Ukrayna’ya yapmış olduğu askeri müdahaleyle herhangi bir çıkar elde edemediği gibi tam tersi her şeyin alt üst olduğunu söyledi. Rusya bu kararıyla daha önce görülmemiş bir şekilde Batının birleşmesini sağladığını ve dünya kamuoyunda Rusya ve Rus karşıtlığını artırdığını belirtti. Remçukov, Rusya’nın Ukrayna’ya müdahalesinin, kendisinin daha önce itiraz ettiği ve BM Genel Kurul onayı olmadan gerçekleşen Belgrad, Irak ve Libya bombardımanından farksız olduğunu; Putin’in Ukrayna’yla ilgili ülke sınırlarını tanımadığına dair açıklamasınınsa DAEŞ’in Ortadoğu’daki “hilafet” kavramına benzediğini ifade etti.
Putin’in müdahale kararına milletvekilleri tarafından da itirazlar geldi. Komünist Partisi milletvekili ve Rusya Parlamentosu Bölgesel Politikalar Komitesi Başkan Yardımcısı Mihail Matveev, Donetsk ve Lugansk bölgeleriyle ilgili parlamentoda yapılan tüm konuşmalarda sadece Donbass nüfusunu korumak dışında başka bir senaryonun olmadığını, bölgeye gönderilen askerlerin sadece barış gücü misyonunu üstlenmesinin düşünüldüğünü, sonrasında kara operasyonu hakkında bilgi ortaya çıktığında çok şaşırdıklarını açıkladı. Milletvekilleri ve senatörler arasında, oy verirken şu anda görüldüğü şekliyle bir savaşın olacağını uman hiç kimsenin bulunmadığından emin olduğunu söyledi.
Matveev’e göre Ukrayna’yla savaş, Rus yöneticilerinin yaptığı büyük bir hata. Zira askeri müdahale, her iki taraftan da büyük kayıplara yol açmıştır. Çatışmaların durdurulması daha zor hale gelmiştir. Matveev, “Rusya küresel arenada saldırgan bir ülke olarak konumlandı. Avrupalı ülkeler NATO’ya üye olmak için sıraya dizildiler. Silahlanma yarışı başladı. Ukrayna’ya karşı operasyon için bana oy ver deseler oy kullanmazdım” ifadelerini kullandı.
Rusya parlamentosundan başka bir milletvekili ve Parlamento Ekonomik Politikalar Komite Başkanı Birinci Yardımcısı Nikolay Arefyev, sadece Donetsk ve Lugansk bölgelerinin bağımsızlıkları için oy kullandıklarını, fakat sürecin bu yönde ilerleyeceğini tahmin edemediklerini açıkladı.
Rusya’nın Ukrayna müdahalesi Putin’in yakın çevresindeki oligarkları da olumsuz etkiledi. Oligarkların toplamda 200 milyon dolar değerindeki malvarlığına ve servetine el konuldu. Batı tarafından uygulanan yaptırımlar karşısında, savaşın başlamasından yaklaşık on gün sonra oligarklar tepkilerini açıktan dile getirmeye başladı. 5 Mart 2022 tarihinde, yaptırımlara maruz kalan Novatek'in sahibi Leonid Mikhelson, Rusal'ın kurucusu Oleg Deripaska, Lukoil'in sahibi Vagit Alekperov, Alfa Grubu başkanı Mikhail Fridman ve ortağı Pyotr Aven, Oleg Tinkov, Oleg Deripaska gibi toplam 90 milyar dolara yakın servete sahip Rus milyarderler açıktan savaşa karşı çıktıklarını açıkladılar. Açıklamalara göre milyarderlerin serveti, savaş haftasında neredeyse 40 milyar dolar azaldı. Oleg Tinkov, “savaş düşünülemez ve kabul edilemez! Devletler savaşa değil, insanların tedavisi için para harcamalı” ifadelerini kullandı.
Ukrayna’da savaşın sona ermesi için çaba gösterenlerden biri de Rus oligark Roman Abramoviç oldu. 29 Mart İstanbul görüşmelerine katılan Abramoviç'in, taraflar arasında uzlaşmayı sağlamaya çalışan figürlerin başında geldiği belirtiliyor. Abramoviç ABD yaptırımlarına dahil edilmemişti. Bunun nedeni ise Rusya-Ukrayna barış görüşmelerinde yer alan ve buna kaktı sağlayan biri isim olmasıydı. Abramoviç’e yaptırım uygulanmamasının Ukrayna Cumhurbaşkanı Vladimir Zelenskiy tarafından istendiği belirtiliyor. Zelenskiy’in açıklamasına göre Avramoviç, sadece İstanbul’daki görüşmelerde değil, aynı zamanda Belarus’taki görüşmelerde de yer almıştı. Rusya’ya yönelik yaptırımların, olası yaptırımların ve Rus özel ve tüzel kişilerin yurt dışındaki varlıklarına el konulmasının Rus oligarkları olumsuz etkilediği açık. Putin’in kararlarından zarar gören oligarklar Ukrayna savaşına en çok karşı çıkan sınıf olmaya devam ediyor.
Rusya’nın Ukrayna savaşından kaynaklı önemli gelişmelerden biri de Putin ile Rus istihbarat servisi Federal Güvenlik Servisi (FSB) arasında yaşanan sorun oldu. Rusya tarafından “yabancı ajan” olarak ilan edilen Meduza medya yayınının haberine göre, Federal Güvenlik Servisine (FSB) bağlı olan ve Rusya’nın en üst yöneticilerini (Yani Vladimir Putin’i) bilgilendirmekle görevli 5. Birim’in başkanı ev hapsine gönderildi. 5. Birim, Rusya’nın askeri müdahalesinden önce Putin’i Ukrayna’daki siyasi olaylar ve gelişmeler konusunda doğrudan bilgilendirmekteydi. İki hafta sonda askeri operasyonların başarısız olduğunun anlaşılmasından sonra 5. Birim’in aslında sahadaki gelişmelerle ilgili Putin’i yanılttığı kanaatine varıldığı öne sürüldü. Meduza medya, 5. Birim'in Putin’i kızdırmamak için ona ne duymak istediyse o bilgileri sağladığını iddia etti. Bu habere göre Putin, 5. Birim’in Başkanı General Beseda ve yardımcısını cezalandırmak amacıyla ev hapsine karar verdi. Haberde, gerekçe olarak görevin amacına göre yerine getirilmemesi, ayrılan kaynakların amaca uygun kullanılmaması ve yetkililere yanlış bilgi verilmesi gösterildi.
Bu iddiaya ABD’de katıldı. 31 Mart 2022 tarihinde Beyaz Saray İletişim Direktörü Kate Bedingfield, gazetecilere ABD istihbaratının elde ettiği bilgileri yansıtan raporun içeriği hakkında bilgi verirken, Rusya’daki askerlerin Putin’i yanılttıklarını ve bu nedenle askerler ile Putin arasında ciddi gerginlik yaşandığını söyledi. Bedingfield, Putin’in üst düzey danışmanlarının Putin’e ülkedeki ekonomik durumla ilgili olduğu gibi Ukrayna’daki Rus askerlerinin durumuyla ilgili de gerçekleri söylemekten korktuklarını belirtti.
Ayrıca ABD tarafı sadece istihbarat servisleri değil, ordu tarafından da Putin’in yanlış bilgilendirildiğine inanıyor. Pentagon Sözcüsü John Kirby 30 Mart’ta yaptığı açıklamada Putin’in, Savunma Bakanlığı tarafından geçtiğimiz ay boyunca yaşanan gelişmelerle ilgili tam olarak bilgilendirilmediğine inandıklarını belirtti.
Rusya’nın Ukrayna savaşında diğer bir önemli gelişme Rusya Savunma Bakanı Sergey Şoygu’yla ilgili yaşandı. Ukrayna İçişleri Bakanı Yardımcısı Anton Geraşoenko, 11 Mart’tan beri Rusya Savunma Bakanı Sergey Şoygu’nun kayıp olmasıyla ilgili, Şoygu’nun kalp krizi geçirdiği iddiasında bulundu. Geraşoenko’ya göre Şoygu’nun kalp krizi, Ukrayna müdahalesinin başarısızlığı nedeniyle Putin tarafından suçlamasından kaynaklanmıştı. Bu nedenle de Şoygu’nun askeri hastanede tedavi gördüğünü belirtti. Ayrıca iddiaya göre, ABD Savunma Bakanı ve Genelkurmay Başkanı, Rus Savunma Bakanı Şoygu ve Genel Kurmay Başkanı Gerasimov’a 7-10 gün boyunca ulaşmaya çalışmış ancak iletişime geçememişti. 24 Mart’ta konuyla ilgili açıklama yapan Kremlin Sözcüsü Dmitri Peskov, iki haftadan beri Şoygu’nun görünmemesinin çok fazla işinin olmasından kaynaklandığını söyledi.
Sonuç olarak Putin’in 24 Şubat’ta Ukrayna’ya yönelik askeri müdahale kararı, resmi Rus yetkililerine inanan kesimler için beklenmedik bir gelişme oldu. Uluslararası ilişkiler ve savaş stratejisi konularında uzman olan ve Rusya iktidarına gönülden veya maddi olarak bağlı olmayanlar tarafından Ukrayna’yla savaş bir hata olarak görülmekte. Rusya’nın Ukrayna’yla savaşı nedeniyle yaptırım altında olan Rus oligarkların Putin’in bu kararını onaylamadıkları açıkça görülmeye başladı. Ayrıca Rusya’nın üst düzey yetkilileri ve özellikle de Rusya Ulusal Güvenlik Konseyi üyelerinin Ukrayna’yla savaşa karşı olmalarına rağmen Putin’in bu kararını onaylamak zorunda kaldıkları söylenebilir. Bu savaşın Rusya için askeri ve ekonomik olarak maliyetinin büyük olması ve istenilen hedeflere ulaşılamaması, diğer bir deyişle, Ukrayna savaşının stratejik başarısızlığı, çatışmaların sona erdirilmesi gerektiğine dair beklentiyi artırdı. Rusya, Ukrayna savaşının yol açmış olduğu maliyetin daha fazla artmaması için barış görüşmelerine hız veriyor. Aksi taktirde başarısız bir savaşın, iktidar için de maliyetleri olacağı açık.
Lisans öğrenimini Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Uluslararası İlişkiler bölümünde tamamladı. Aynı üniversitenin Uluslararası İlişkiler bölümünde yüksek lisans yaptı. İstanbul Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler bölümünden doktora derecesini aldı. Çeşitli düşünce kuruluşlarında görev yaptı. Askeroğlu’nun araştırma alanları, Rus dış politikası, Avrasya ve Ortadoğu'dur. Askeroğlu, Rusya'nın Büyük Güç Olma Stratejisi kitabının yazarıdır.