ANALİZ
Pakistan’da "Müesses Nizam" ve İmran Han Suikastı
İmran Han, Pakistan siyasetinde “ordunun siyaset üzerindeki hakimiyeti hakkında sessiz kalma” kuralına ve bu kurala dayalı yerleşik siyaset düzenine meydan okuyor.
PAKİSTAN ESKİ BAŞBAKANI İmran Han, perşembe günü bir protesto yürüyüşü sırasında kimliği belirsiz bir saldırgan tarafından bacağından vuruldu. Han destekçilerinin suikast girişimi olarak adlandırdıkları saldırı, Pakistan siyaseti için karanlık ve tehlikeli bir güne işaret ediyor. Han, Nisan ayında kendisi ve destekçilerinin gayri meşru olduğunu öne sürdükleri bir siyasi süreçle görevden alındı. Geçen ay ise yabancı devlet adamlarından aldığı pahalı hediyeleri (bir Rolex saat de dahil olmak üzere) beyan etmediği gerekçesiyle Pakistan Yüksek Seçim Komisyonu tarafından siyasi yasak getirildi. Han'ın avukatları, kararın siyasi amaçlı olduğunu öne sürdü.
Han bir zamanlar, ülkede mutlak bir güce sahip olan ordunun desteğini arkasına almıştı. Ama şimdi görevden alındı. Son aylardaysa ülkeyi doğrudan yöneten ve sivil yönetim zamanlarında bile güçlü bir otorite sergileyen ordunun önde gelen eleştirmenlerinden biri haline geldi. Han, bir zamanlar Pakistan'ı yöneten karmaşık askeri-politik yapının bilinen bir ismiydi. Son adımları onu farklı ve tahmin edilmesi güç biri haline getirdi. (Geçerken belirteyim, geçmişte Han'ın danışmanlığını yaptım. Ancak ilişkimiz 2013'te sona erdi.)
Han, askeri yönetime karşı kitlesel mitingler ve gösteriler düzenliyor. Konuşmalarının canlı yayınları o kadar popüler bir hal aldı ki sonunda hükümet bu konuşmaları inandırıcı olmayan gerekçelerle yasaklamaya başladı. Han'ı kimin vurduğu belli olmasa da destekçileri, saldırıyı görevden ayrılmasından bu yana ona karşı yürütülen uzun taciz kampanyasının son hamlesi olarak görüyor. Han, hükümeti komplonun arkasında olmakla suçladı.
Haklı olabilirler. Pakistan'daki herkes oyunun kurallarını bilir: En kritik olanı, ordunun siyaset üzerindeki hakimiyeti hakkında sessiz kalmak. Bu, Han'ın bir zamanlar izlediği ancak görevden alındığından beri sürekli olarak ihlal ettiği bir kural.
Han, oyunu oynarken kendini güçlendirmeye çabaladı. Görevdeyken, koşulların zorunluluğu nedeniyle ordunun adamıydı. Siyasete reformcu olarak girdi, ancak sistemle teması nedeniyle çizgisini kaybetti. Eski Başbakan Navaz Şerif görevden alındıktan sonra göreve geldi. Şerif’in halefi Şehid Hakan Abbasi ordunun hassasiyetlerini dikkat almamıştı. Han göreve geldiğinde askerin sınır çizgilerine uygun davrandı: Çin'in Pakistan'daki devasa Kuşak Yol Girişimi yatırımlarını destekledi ve Batı'ya karşı muhalif bir tutum sergiledi. Ordu, Çin lehine bir yaklaşım benimsedi ve Han da bu yaklaşıma uygun davrandı.
Ama şimdi, ne kadar geç olursa olsun, askere boyun eğen siyasetin acı gerçeğiyle mücadele ediyor. Han, Pakistan siyasetinde temel bir gerçeği yansıtıyor: Pakistan ordusunun siyasi ve ekonomik bir güç olduğu gerçeğini. Ülkede ordunun çimento ve tahıl fabrikaları var. Ordu, ülkedeki her büyük altyapı projesinde yer alıyor. Han'ın kendisi de dahil olmak üzere ülkede hiç kimse askerin desteği olmadan yüksek makamlara yükselemez; silahlı kuvvetlerin onayı olmadan iktidarı elinde tutamaz.
Ancak Han şimdi bu yerleşik duruma meydan okuyor. O kadar ki ordunun yeni müttefiki Şahbaz Şerif başbakan olsa da Han ve partisi, Pencap, Hayber Pakhtunkhwa ve Gilgit-Baltistan'ı kontrol ediyor. Dolayısıyla Başbakan Şahbaz Şerif ülkede İslamabad belediye başkanı olmanın çok ötesine geçemiyor. Sonuçta devletin kaynakları sınırlı. Diğer ülkelerde olduğu gibi, Pakistan'da da enflasyon fırlamış durumda ve son zamanlarda yaşanan yıkıcı sellerin etkisi, hükümete seçmenlere “rüşvet vermek” için herhangi bir mali alan bırakmadı.
75 yıl önce Hindistan'dan ayrılmasından bu yana ülkede tüm siyasi liderler, ordunun taktik desteğine ihtiyaç duyuyor. Siyasi aktörler bu desteğe bağlı olarak yükseliyor ve sıkça düşüyorlar. Ama bu durum artık değişiyor. Han'ın partisi, bölgesel olmanın ötesinde ulusal bir parti. Organik olarak da sivil-askeri yönetim koalisyonundan daha popüler. Özellikle mitinglere katılım, sosyal medya ve canlı yayınlarda toparladığı geniş kalabalıklar dikkate alındığında. Han'ın popülaritesi, ordunun istediği bir isim iktidarda olsa bile orduyu tehdit edecek kadar büyük.
Ordu, Han'ın görevden alındıktan sonra ülke siyasetinde ordunun üstünlüğüne dayalı yerleşik kurallara uyacağını düşünüyordu. Ne de olsa, parlak bir kriket oyuncusu olarak, siyasete girmeden önce uluslararası üne sahip, zengin bir adamdı. Ordudaki bazı isimler, Han'ın iktidardan indirildikten sonra Pakistan'ı terk edeceğini ve küresel zenginler dünyasına geri döneceğini düşünmüş olabilir.
Ancak Han bunun yerine, ününü ve sosyal medyadaki varlığını Pakistan devletinin temellerine karşı kampanya yürütmek için kullandı. Bu temel, orduya sarsılmaz sadakat ve ordunun ülke üzerindeki tavizsiz siyasetine itaat kuralına dayanıyor.
Han, ülke genelinde yaptığı bir dizi sert konuşmada yeni seçimler için çağrıda bulundu. Bu konuşmalar açıkça iktidardakileri endişelendirdi. Pakistan’ın medya düzenleyici kurumu, 21 Ağustos'ta bu konuşmaların yayınlanmasını yasakladı. Ertesi hafta bir mahkeme bu kararı iptal etti.
Han, aynı zamanda polis memurlarını ve bir yargıcı tehdit ettiği için terör eylemiyle suçlanıyor. Han'ın kabinesinin eski üyesi olan Şahbaz Gill, 9 Ağustos'ta isyan suçlamasıyla tutuklandı. Han'ın Pakistan Tehreek-e-Insaf (PTI) partisi, Gill'in tutuklanmasının ardından İslamabad polisi tarafından işkence gördüğünü iddia etti.
Han, konuşmalarında parlamentoda gerçek bir demokrasi ve gerçek bir hükümet çağrısında bulunuyor. Seçim hilesinin olmadığı, özgür bir seçim talebinde bulunuyor. Pakistan siyasetinin merkezinde yer alan rüşvet uygulamasına karşı kampanya yürütüyor.
Ayrıca Han, ordunun televizyon ve radyo kadar kolay kontrol edemediği bir yayın mecrası olan sosyal medya ve oradaki canlı yayınları kullanarak yürüttüğü kampanyalarla düzeni korkutuyor. Generallerin anlamadığı araçları kullanıyor.
Pakistan bir gençlik ülkesi. Ülke nüfusunun kabaca yüzde 64'ü 30 yaşın altında. Han 70 yaşında olabilir, ancak etkili medya araçları vasıtasıyla gençlere hitap ediyor. Generaller onu susturmanın yollarını bulmakta zorlanıyor.
Pakistan ordusunun, diğer gelişmekte olan otoriter devletlerde olabileceği gibi, sokakları kapatan tankları yok. Ancak polis bu yıl Han'ın evinin etrafını kordona alarak onu izole etmeye çalıştı. Fakat yüzlerce Han destekçisi bunu önlemek için seferber oldu.
Siyasi şiddet küresel bir sorun. Pakistanlı gazeteci Erşad Şerif, geçen ay Kenya'da, başlangıçta bir yanlış kimlik vakası olduğu öne sürülen olayda öldürüldü. Birçok kişi bunun aslında bir siyasi suikast olduğunu iddia ediyor.
Han'a yapılan saldırı, Pakistan tarihindeki en popüler liderlerden birinin hayatına yönelik bir saldırı. Ve bu saldırı ülkede artan otoriterliğe işaret ediyor.
Gelinen noktada Pakistan siyasetinin geleceğiyle ilgili iki ihtimalden söz edilebilir: Ülkeyi onlarca yıl geriye götürecek daha açık bir askeri darbe ya da (son yerel ve ara seçim sonuçlarına bakıldığında) muhtemelen Han'ın kazanmasıyla sonuçlanacak özgür ve adil seçimler. Han'ın kampanya yapmakta özgür olduğu bir siyasi ortam, ordunun gücü için çok tehlikeli ve istikrarsızlaştırıcı.
Öte yandan Han'ın siyasi partisi, ülkedeki hanedan siyasetini de kırarak, belki de ordunun kontrol etmesi daha zor olacak yeni bir siyaset tarzının temelini attı. Pakistan siyasetine siyasi aileler veya birbirine sıkı sıkıya bağlı siyasi kabileler hakimdi. İçinde yaşadığımız yüzyılda birden fazla “Şerif” başbakan oldu ve çoğu siyasi lider hem ordunun hem de “makine siyaseti” modelinin desteğine sahip. Han uzun zamandır bu statükoya karşı mücadele etmek için her türlü riskİ göze aldığını iddia ediyordu. Bu korkunç iddia ve tahmin, kendisine yönelik suikast girişimiyle artık gerçeğe dönüşmüş oldu.
Ordunun bir sonraki elini nasıl oynayacağı, (ülke üzerindeki muazzam ekonomik ve sosyal etkisini korumak suretiyle) saygın bir kurum olarak kalıp kalmayacağını veya zorla kışlasına döndürülüp döndürülmeyeceğini belirleyecek.
Bu sadece Pakistan'ın iç meselesi değil. Pakistan, Batı'nın uzun zamandır süregelen bir müttefiki ve ortağı. Batı'nın şimdi vereceği tepki, Pakistan siyasi hayatının önümüzdeki on yılını tanımlamaya yardımcı olacak. Demokratik bir ortak (Han gibi genellikle ateşli Batı karşıtı bir dile sahip biri bile olsa) bir otokrasiden daha iyi bir seçimdir.
Pakistan televizyonunda ordunun müttefikleri, ülkeyi kurtarmak için ordunun müdahale etmesi gerektiğini söyleyerek olağanüstü hal davulunu çalmaya başladılar. Ancak halk artık onların sattıkları hikayeyi almayacak. Bunun için de Batı'ya, darbenin kabul edilemez olduğunu söylemek kalıyor.
Bu yazı Foreign Policy’de 04 Kasım 2022 tarihinde “Pakistan’s Military Is Afraid of Imran Khan” başlığıyla yayınlandı. Çeviride editoryal düzenleme yapılmıştır.
U.S. Army War College’da bulunan Stratejik Araştırmalar Enstitüsü'nde araştırma uzmanı ve Washington DC'deki Newlines Strateji ve Politika Enstitüsü'nde direktör. Bir dönem İmran Han’ın danışmanlığında bulundu.