×
ARAP DÜNYASI
5.10.2021

ANALİZ

Kartaca Yanarken Keman Çalmak: Tunus'ta Said'in yeni sistem arayışı

Cumhurbaşkanı Said, Tunus'u dönüştürmeyi planlıyor. Bu, ülkede patlamaya yol açabilir.
TUNUS CUMHURBAŞKANI Kays Said, askeri tankları parlamentonun kapılarını kapatmak için göndermeden önce, anayasaya bağlılık vaazında bulunan bir hukuk profesörüydü. Bu bir çelişki gibi görünebilir, ancak çelişkiler Said'i 2019'da Tunus cumhurbaşkanlığına çıkmasına yardımcı oldu. Said, siyasi partileri ve parlamento seçimlerini küçümseyen, aristokrat tavırlı bir popülist, kendine özgü bir demokrattı. Bazıları, tavrı ve muhafazakar görüşleri nedeniyle ona Robocop adını verdi; bazılarıysa onda giyotinini bileyen bir Robespierre gördü.

22 Eylül tarihinde Cumhurbaşkanı Said, anayasanın çoğu hükümlerini askıya aldığını ve ülkeyi kararnameyle yöneteceğini açıkladı. Bu karar, acil durum yetkilerini üstlendiği Temmuz ayında başlayan bir güç gaspını sistemleştirmek ve pekiştirmek demek. Temmuz itibariyle parlamento donduruldu. (…) Said, anayasayı değiştireceğini ve siyasi sistemi yenileyeceğini açıkladı. O zamana kadar biraz Jakoben ama daha çok Güneş Kral Louis’i andıracak.

Said’in izlediği siyaset, önde gelen Tunuslular ve bazı Batılı hükümetler tarafından eleştiriliyor. Ülkenin güçlü işçi sendikası UGTT, son kararnamenin “demokrasi için bir tehdit” olduğunu açıkladı. Başkent Tunus'ta küçük çaplı protestolar yaşandı.

Belki de daha büyük tehdit, Said'in uygulamaları ile halkın talepleri arasındaki uyumsuzluktan ve yetkilerini gasp ettiği milletvekilleriyle aynı hataları tekrar etmesinden geliyor. Arap Barometresi, 2018 ve 2019’da 12 Arap ülkesinin vatandaşlarından demokrasinin temel özelliğini belirtmelerini istedi. Tunuslular, ekonomiye diğer tüm gruplardan daha fazla atıfta bulundu: %55'i demokratik bir hükümetin “herkes için iş fırsatı sağlayan” bir hükümet olduğunu söyledi. Sadece %10'u özgür ve adil seçimlere atıfta bulundu.

Dolayısıyla pek çok Tunuslu'nun Cumhurbaşkanı Said'in Temmuz ayındaki uygulamasını desteklemesi veya hoş görmesi şaşırtıcı değil. 2011 devriminden sonra kurulan demokratik sistem, istihdam yaratmayı başaramadı. Büyüme 2012'den beri %3'ün altında. Geçen yıl covid-19 nedeniyle ekonomi %8 küçüldü. İşsizlik resmi olarak %18. Ülkenin para birimi dinar değer kaybetti ve yüksek enflasyona yol açtı (şu anda %6,2).

Said'in önündeki en acil sorun Tunus'un mali karışıklığı. 2010'da GSYİH'nın %39'unu oluşturan kamu borcu bugün %88'ine yükseldi. Aynı dönemde dinar değerinin yarısını kaybetti. Ülke, (…) genel olarak bir borç tuzağına saplanmış görünüyor. Devlete ait firmalara yapılan transferler, GSYİH'nin %7-8'ine tekabül ediyor. Sonra GSYİH'nın %18'ine ulaşan kamu ücretleri var. Neredeyse tüm hükümet gelirleri bu kalemlere gidiyor ve dolayısıyla yatırım veya sosyal harcamalar için fazla bir şey kalmıyor.

Hükümet, mayıs ayında IMF ile görüşmelere başladı. 4 milyar dolar karşılığında (GSYH'nin %10'u), kamu ücretlerini azaltmayı; gıda ve yakıt sübvansiyonlarını aşamalı olarak kaldırmayı teklif etti. Ekim ayında (…) anlaşmanın tamamlanması umuluyordu. Ancak Said müzakereleri durdurdu. (…) Bazıları, Tunus'un temerrüde düşen ve ekonomisi çöküşü gören Lübnan'ın yolundan gidip gitmeyeceğini merak ediyor.

Önceki hükümetler bu tür sorunlara çok az önem verdi. Devrimden bu yana siyaset, İslamcılar ve laikler arasındaki ideolojik mücadele hattında tanımlandı. Ekonomide, partileri ayırt etmek için genellikle çok az şey vardı. Sübvansiyonları veya devlet maaşlarını kesmeye yönelik herhangi bir girişim, UGTT'nin şiddetli muhalefetiyle karşılaşıyor. Yarım önlemler işe yaramıyor: Döviz kurunun serbestleştirilmesi ve yeni vergilerin getirilmesi vatandaşları kızdırmak için yeterliydi. Ancak bozuk bir ekonomiyi düzeltmeye yetmedi.

Cumhurbaşkanı Said, iktidarı ele geçirmesinin üzerinden geçen iki ayın sonunda, yolsuzlukla mücadele ve gelirleri kalkınma için kullanma planının dışında, yeterli bir ekonomik program açıklamadı. Enflasyonu düşürme stratejisi, işletmelerden indirim talebine dayanıyor. Ekonomi onun güçlü tarafı değil. 29 Eylül'de, iki aylık gecikmenin ardından Najla Bouden Romdhane'yi başbakan olarak atadı. Romdhane, ülkede başbakanlık görevini üstlenen ilk kadın, aynı zamanda az bilinen bir jeofizik profesörü. Ne kadar güç ve yetki kullanacağı belli değil.

Cumhurbaşkanı Said'in planları pek net değil. Onun demokrasi vizyonu, yerel meclislere parti bağlantısı olmayan adayların seçilmesi ve yüksek mevkiler için de dolaylı seçimlerin yapılmasına dayanıyor. Bu, milletvekillerinin parti üyeliği veya ideolojiden ziyade liyakate göre seçilmesine imkan verebilir. Tunuslular bu fikri tartışabilirler. Eski rejimle ilgili pek çok sorundan biri, onun merkeziyetçi yapısıydı. Ekonomi politikasında büyük bir rol üstlenmesi gereken yerel yönetimler, bunun yerine sadakatli kimseler için büyük bir iş kaynağı olarak görülüyordu. Daha gelişmiş bir sistem bunu düzeltmeye yardımcı olabilir.

Ancak, yakın bir krizle karşı karşıya olan bir ülkede sistemi değiştirmek uzun ve çalkantılı bir sürece yol açacaktır. Said'in kararnamelerinden sonra bugün Tunus’ta hüküm süren şey, ekonomik sorunları çözme konusunda ne uzmanlığa ne de niyete sahip bir akademisyen tarafından yönetilen, oldukça merkezi bir rejimdir. Cumhurbaşkanı yönetime el koydu: Önemsiz meseleler bile artık başkanlık sarayının onayını gerektiriyor. Tunus'un genç demokrasisini eleştirenler, onun on yılda on hükümet ürettiğini ve bunlardan hiçbirinin etkili olmadığını belirtmekten keyif alıyor. Bu doğru, ancak daha önceki 23 yıllık tek adam yönetiminin de pek başarılı olmadığını hatırlamakta fayda var.

Bu yazı Economist'te 02 Ekim 2021 tarihinde, "Fiddling while Carthage burns" başlığıyla yayımlandı. Çeviride editoryal düzenleme yapılmıştır.