×
AVRUPA

ANALİZ

Avrupa'daki Siyasi Depremler Jeopolitik Değişime İşaret Ediyor!

Avrupa'daki siyasi depremler sadece seçim kaymalarından ibaret değil; bunlar Avrupa'nın jeopolitik stratejilerinin derinlemesine yeniden düşünülmesine işaret ediyor. Geleneksel güç yapıları zorluklarla yüzleşirken, yeni ittifaklar ve öncelikler ortaya çıkıyor.
AVRUPA SEÇİMLERİ, siyasi sahnede önemli değişimler ortaya çıkarmanın yanı sıra jeopolitik dinamiklerde potansiyel değişikliklerin sinyallerini vererek kıtada şok dalgaları yarattı. Sonuçlar özellikle Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ve başta Almanya olmak üzere bütün Avrupa'daki Yeşil partiler için çalkantılı sonuçlar doğurdu.

Seçimler Macron ve müttefikleri için bir felakete dönüşmüş durumda. Macron'un Avrupa yanlısı koalisyonu, Marine Le Pen liderliğindeki aşırı sağcı Ulusal Birlik’in (Rassemblement national - RN) çok gerisinde kalarak ağır bir yenilgiye uğradı. Seçimlerde Macron'un %15,2'sine karşılık RN'nin %31,5 oy almasıyla Fransa Cumhurbaşkanı Ulusal Meclisi feshetti ve 30 Haziran'da erken parlamento seçimlerinin yapılacağını duyurdu. Bu hamle Fransa'daki siyasi krizin derinliğini ve Macron'un istikrarsız konumunu gözler önüne sermiş durumda.

Almanya'da da Yeşiller önemli bir gerileme yaşadı ve önceki desteğinin önemli bir kısmını kaybetti. Bir zamanlar agresif iklim politikalarının ve Ukrayna'ya askeri desteğin güçlü bir savunucusu olan partinin bir önceki Avrupa seçimlerinde aldığı %20,5’lik oy oranı sert bir düşüşle %11,9'a geriledi. Bu düşüş, birçok seçmenin artık reddettiği Yeşil Yeni Anlaşma ve daha kapsamlı Davos gündemine karşı halkın artan hayal kırıklığını vurgulaması açısından dikkate değer.

Bu seçimlerde dikkat çeken bir eğilim de Ukrayna'ya askeri müdahaleyi destekleyen liderlere karşı oluşan açık tepkiydi. Silah sevkiyatının ve hatta Ukrayna'ya asker gönderme olasılığının ateşli bir savunucusu olan Macron, seçmenlerin sert tepkisiyle karşılaştı. Macron, seçmenlerin Rusya ile çatışmaya karşı çıkması nedeniyle kendisini kaybeden tarafta buldu.

Söz konusu duygu Fransa'nın ötesinde de yankı buldu. Zira Alman seçmenler de Rusya'ya karşı saldırgan tutumları savunan partilere sırt çevirdi.

Fransa'daki seçim sonuçları, Almanya'daki potansiyel siyasi değişimler hakkında tartışmalara yol açmış durumda. Aşırı sağcı AfD (Almanya için Alternatif) ve yeni kurulan sol-ulusal BSW'nin (Bündnis Sahra Wagenknecht) önemli kazanımlar elde etmesiyle Alman hükümeti üzerindeki baskı da artıyor.

AfD'nin desteği %15,9'a yükselirken BSW’nin %6,1 gibi dikkat çekici bir oy oranına ulaştığı görülüyor. Barış odaklı politikalarıyla bilinen her iki parti de Yeşiller'in ve iktidar koalisyonunun azalan popülaritesinden faydalanıyor. AfD ve BSW'nin bilhassa güçlü olduğu doğu bölgelerinde yaklaşan eyalet seçimleri, bu partilerin daha fazla nüfuz kazanma ihtimalini artırıyor. AfD'nin Saksonya'da, Avrupa seçiminde elde ettiği sonuca yakın bir sonuç elde etmesi halinde, parti mutlak çoğunluğa yakın olacak ve bir Alman federal eyaletinin hükümetini kurabilecek. Böyle bir sonuç Şansölye Olaf Scholz'un hükümetinin istikrarını tehdit edebilir ve potansiyel olarak yeni ulusal seçimlerin yolunu açabilir.

Seçim sonuçlarının netleşmesinin hemen ardından muhalefetteki CDU'nun genel sekreteri Carsten Linnemann, Scholz'u parlamentoya güvenoyu sunmaya çağırdı ve parlamentonun çoğunluğundan güvenoyu alamaması halinde yeni seçimlere gidilebileceğini belirtti.

Her ikisi de Ukrayna'daki çatışmanın sona erdirilmesini savunan AfD ve BSW'nin seçim kazanımları daha geniş bir jeopolitik değişime işaret ediyor. Bu partiler ve eski ABD Başkanı Donald Trump gibi isimler askeri çözümlerden ziyade diplomasiye vurgu yapıyor. Bu siyasi güçler daha fazla güç kazanırsa, Avrupa'nın Ukrayna ihtilafına ve Rusya ile ilişkilere yaklaşımında önemli bir değişiklik olabilir.

Elon Musk'ın X üzerinden yaptığı son yorumlar bu değişim hissiyatını yansıtıyor. Musk, AfD'nin olumsuz gösterilmesini sorgulayarak, politikalarının aşırılık yanlısı görünmediğini belirtti. Musk'ın açıklaması, değişen kamuoyu görüşleri ışığında siyasi etiketlerin ve ittifakların daha geniş çapta yeniden değerlendirilmesinin önemini vurgulaması açısından dikkat çekici.

Doğu Almanya'da yaklaşan eyalet seçimleri bu eğilimleri daha da güçlendirebilir. AfD'nin bu bölgelerdeki olası zaferi, mevcut hükümet koalisyonunu dağıtabilir ve erken ulusal seçimlere yol açabilir. Böyle bir senaryo muhtemelen barış yanlısı partilerin etkisini artıracak ve savaş yanlılarının hakimiyetini azaltacak.

AfD'nin genç seçmenler arasında CDU ile eşit oy oranına sahip olması da dikkat çekici. Daha önce Yeşiller özellikle gençler arasında güçlüydü. Bir önceki seçimde Yeşiller genç seçmenler arasında %30 oy alırken bu seçimde bu oran %12'ye düştü. CDU ve AfD ise genç seçmenler arasında %17'lik bir orana sahip.

Avrupa'daki siyasi depremler sadece seçim kaymalarından ibaret değil; bunlar Avrupa'nın jeopolitik stratejilerinin derinlemesine yeniden düşünülmesini temsil ediyor. Geleneksel güç yapıları zorluklarla yüzleşirken, yeni ittifaklar ve öncelikler ortaya çıkıyor.

Hem Avrupalı hem de Amerikalı siyasi figürler tarafından yankılanan barış ve diplomatik çözüm çağrıları, kıtanın geleceğini ve küresel sahnedeki rolünü yeniden şekillendirebilir.

Son Avrupa seçimleri, önemli siyasi değişimlerin ve ortaya çıkan jeopolitik kaymaların altını çiziyor. Yeşil Yeni Düzen'in ve savaşı destekleyen politikaların reddedilmesi ve barış odaklı partilerin yükselişi, Avrupa siyasetinde değişen bir dalgaya işaret ediyor.

Fransa ve Almanya bu çalkantılı sularda yol alırken, sonuçlar şüphesiz kıtanın çok ötesine uzanarak daha geniş bir jeopolitik manzarayı etkileyecektir.


Bu yazı, Asia Times’da 10 Haziran 2024 tarihinde “Europe’s political earthquakes point to geopolitical shifts” başlığıyla yayımlanmıştır. Çeviri yapılırken yazının belirli kısımlarında editoryal düzenleme yapılmıştır.