×
AVRUPA

ANALİZ

“Avrupa İçin Vatanseverler”: Habsburg İmparatorluğu Geri Dönüyor!

Avrupa için Vatanseverler. Viktor Orbán'ın Avrupa genelinde canlandırdığı aşırı sağcı yeni siyaset grubu. Macar lidere istediği Avrupa zeminini sunan bir Habsburg Koalisyonu.
VIKTOR ORBAN, Avrupa’nın en eski ittifakını yeniden bir araya getiriyor. Sıkı taraftarları, uzun zaman önce dağılmış olan bu ittifakı “K.U.K.” olarak adlandırsa da daha yaygın olarak Habsburg İmparatorluğu olarak biliniyor.

Son günlerde Macar liderin entrikaları etrafında dönen manşetlerin ortasında, Orbán’ın güce olan ilişkisini en iyi ortaya koyan, 30 Haziran’da Viyana’da yaptığı duyuruydu. Evet, Orbán, Avrupa Parlamentosu’nda, aşırı sağcı bir siyasi ittifak olan “Avrupa için Vatanseverler"i kuruyordu.

Avusturya ve Çek Cumhuriyeti'nden sağcı popülist dostlarıyla birlikte, Viyana'nın merkezinden yeni siyasi oluşumunu (eski Habsburg topraklarının esas bölgeleri olan Avusturya, Bohemya ve Macaristan'ı kapsayan) duyurdu ve liderliği kimin üstleneceği konusunda da hiçbir şüpheye yer bırakmadı. Orbán'ın kendi ifadeleriyle: "Bence çok hızlı bir şekilde Avrupa sağının en büyük ittifakı hâline gelecek bir yapı oluşturuyoruz. Sınırımız gökyüzü!"

İttifakın adı ile çağrıştırdığı anlam aslında çelişiyor. Yani, isimleri "Avrupa için" olsa da gerçekte Avrupa'nın mevcut düzenine karşılar. Vatanseverlik, kendileri için elbette bir anlam ifade ediyor. Bununla birlikte, Orbán’ın kibirli sözlerinin ardı da boş değil. Fransa’dan Ulusal Birlik ve İtalya’dan Lega, Vatanseverler'e katılmış durumda ve İspanya'dan Hollanda'ya kadar uzanan önde gelen aşırı sağcı partiler de hâlihazırda giderek büyüyen bu ittifakın bir parçası oldu.

Fransızlar, Vatanseverler'de 30 Avrupa Parlamentosu üyesiyle en büyük delegasyona sahip olacaksa da Orbán ve Habsburg müttefikleri, Slovenya ve Slovakya’dan popülist partileri kendine çekmeyi başarırsa, -ki öyle görünüyor- ittifaka hâkim olabilir. 

Vatanseverler’in savunduğu türde bir milliyetçiliğin Habsburg İmparatorluğu’nun 1918’de yıkılmasına yol açtığı düşünüldüğünde, büyüyen bu ittifak biraz şaşırtıcı gelebilir. Şimdiye kadar, ittifakın arkasındaki politikacıları birleştiren tek şey karşılıklı güvensizlikti. Örneğin, Avusturya Özgürlük Partisi, II. Dünya Savaşı sonrası eski Çekoslovakya'dan mülklerine el konulup sürülen Avusturyalılar için Çeklerden tazminat alabilme amacıyla onlarca yılını heba etti. Ayrıca Çek, Slovak, Macar ve Slovenler’in üzerinde anlaşabildiği ender noktalardan biri, Avusturyalıların ne kadar zorba olduğuydu.

Peki, bu ülkeleri birdenbire bir araya getiren şey neydi? Cevap, tek kelimeyle Orbán.

Görünenin ardında hâlâ aşırı güvensizlik yatsa da bölgedeki popülist liderler, başarılı bir stratejiyi hemen fark edebiliyor.

Macar lider ve kendisini geçtiğimiz hafta Kiev, Moskova, Pekin ve hatta Mar-a-Lago'ya götüren mekik diplomasisi hakkında ne düşünülürse düşünülsün, boyundan büyük işlere kalkıştığı şüphesiz. Orbán, Orta Avrupa’nın sağcı çevrelerinde bir model olarak görülüyor.

Beklenmedik Ortaklar

Kısa süre önce suikast girişiminden kurtulan Slovakya'nın popülist Başbakanı Robert Fico, Orbán'ın cuma günü Moskova'ya yaptığı ziyareti duyunca kendisi için övgü dolu sözler sarf etti ve güçlü bir FOMO (Gelişmeleri Kaçırma Korkusu) yaşadığını da itiraf etti. 

Sosyal Demokrat Partisi (SMER) ile beraber Avrupa için Vatanseverler ittifakına katılmayı düşünen Fico: “Macaristan Başbakanı’nı tebrik etmek ve Kiev ile Moskova’yı ziyaret etme kararı aldığı için kendisine olan hayranlığımı dile getirmek istiyorum. Sağlığım el verseydi, kendisine eşlik etmekten memnuniyet duyardım.” dedi.

Orbán ve Fico, beklenmedik iki ortak. Nitekim Macaristan'ın Slovak etnik ulusu üzerinde 1918'de sona eren 800 yıllık hâkimiyeti nedeniyle iki ülke arasında süregelen bir gerginlik vardı ve dolayısıyla ülkeler arası ilişkileri de hiç iyi değildi. 

Ayrıca iki liderin siyasi görüşleri de birbirinden farklı. Bir zamanlar Sovyet kontrolüne karşı çıkan bir muhalif olan Orbán, sağcı bir çizgiden gelirken; Fico, Berlin Duvarı'nın yıkılmasıyla sosyal demokrat olan eski bir komünist. 

Aralarındaki samimiyetin artması, Orbán’ın Vatanseverler ittifakının Orta ve Doğu Avrupa’daki cazibesini büyük ölçüde açıklıyor. Brüksel’in baskıcı tutumuna karşı duydukları memnuniyetsizliğin yanı sıra, Vatanseverler, Putin’e ve Rusya'nın Ukrayna'ya karşı yürüttüğü savaşa daha ılımlı yaklaşıyor.

Avusturya dışında, şimdiye kadar Vatanseverler'e katılan aşırı sağcı partiler, NATO üyesi ülkelerden oluşuyor. Yine de çoğu, Rus liderine duydukları saygıyı gizlemiyor. Bu saygı ya hayranlıktan ya da düpedüz hürmetten kaynaklanıyor. Orbán, pazar günü Axel Springer medyasına verdiği röportajda: “Putin kaybedemez!” dedi ve ekledi: "Rusya'nın mağlup edilebileceğini düşünmek, çok tuhaf."

AB’ye güvenmemeleri ve Rusya’ya hevesli bir tavırla yaklaşmalarının yanı sıra, Orbán’ın Habsburg ittifakı, Müslüman dünyadan gelen göçe karşı da ortak bir tavır geliştiriyor. Hatta bu göç meselesini, bir medeniyet mücadelesi olarak değerlendiriyor.

İttifakın kuruluş manifestosunda şu satırlar yer alıyor: “Avrupa vatandaşlarının çoğunluğunun taleplerine uyarak, sınırlarını korumaya, yasa dışı göçü durdurmaya ve kültürel kimliğini korumaya kararlı bir Avrupa inancı taşıyoruz.”

Orbán için Pan-Avrupa Zemini

Macaristan’da iktidarda olan ve eylül ayında hem Çek Cumhuriyeti’nde hem de Avusturya’da yapılacak seçimler öncesinde anketlerde önde giden Vatansever yanlılarıyla, Orbán’ın ittifakı hem bölgede hem de AB genelinde siyasi bir güç hâline gelebilir.

Bu da Orbán'a, Fidesz Partisi'nin, Parlamento’nun en büyük ittifakı olan merkez-sağ Avrupa Halk Partisi’nden ihraç edilmemek için ayrılmasından bu yana aradığı pan-Avrupa zeminini sunabilir.

İşler Orbán’ın istediği gibi giderse, Vatanseverler'in asıl etkisi, üye ülkelerde daha fazla hissedilecek. Habsburg İmparatorluğu'nun altı yüzyılı aşkın varlığının neredeyse tamamında Avusturya'nın gölgesinde kalan Macaristan, şimdi lider ülke olma şansını yakalayabilir.

Orbán'ın gerekirse kullanabileceği iyi niyetli Habsburglar bile var: Son Avusturya İmparatoru I. Karl'ın torunu ve Macaristan'ın Fransa elçisi Georg Habsburg-Lothringen ve 19. yüzyılın ikonik Avusturya İmparatoru I. Franz Josef’in büyük büyük torunu ve şu anda Budapeşte'nin Vatikan temsilcisi olarak görev yapan Eduard Habsburg-Lothringen.

Eduard, geçenlerde verdiği bir röportajda, şakayla karışık: "Bize ihtiyaç duyulursa, çok uzaklarda değiliz." dedi.


Bu yazı, Politico’da “Habsburg empire strikes back” başlığıyla yayınlanmıştır. Çeviride editoryal düzenleme yapılmıştır.